• m.s. 293 senesinde diocletianus'un tetrarşi yönetiminde batı'nın caesar'ı olarak tayin edilmiş olan general, devlet adamı ve en nihayetinde imparator.

    m.s. 250 senesinde doğup aurelianus'un palmira imparatorluğu'nu dağıttığı doğu seferinde askeri becerisiyle sivrilmiştir. ilerleyen senelerde probus ve/veya carus dönemlerinde dalmaçya valiliği görevini ifa etmiştir. üçüncü yüzyıl krizi'nin son iç savaşında da gaspçı carinus'a karşı diocletianus'u destekleyerek bir nevi kendi geleceğini de sağlama almıştır. bu önemlidir; zirâ aslında geleceğini sağlama aldığı tek kişi kendisi değildir.*

    m.s. 288 senesinde imparatorluğu yetki bazında doğu ve batı olarak ikiye bölen ve bunu yaparken de batının yönetimini müşterek imparator ya da augustus olarak belirlediği marcus aurelius valerius maximianus herculius'a bırakıp doğunun yönetimini de kendi üstlenen diocletianus, seneler içerisinde gerek ren nehri ötesinden imparatorluk sınırlarına doğru bitmek bilmeyen barbar akınlarının etkisiyle gerek eş imparatorun oğlu maxentius'un bizzat maximianus tarafından ufak ufak yeni batı imparatoru olarak hazırlanıyor olmasının kendisine verdiği rahatsızlık dolayısıyla maximianus'u mediolanum'da bir buluşmaya davet ederek başarılı general constantius chlorus'u kendisinin caesar'ı olarak, yani kendisinden daha az yetkiye sahip bir imparator olarak, ilân etmeye ikna etmiştir. diocletianus'un da galerius'u aynı şekilde bir pozisyona getirdiğini gören maximianus, bunu biraz da zorunluluktan kabul ettiyse de bu kararın ne kadar doğru olduğu kısa sürede ortaya çıkacaktır. maximianus'un aşağı yukarı yedi senedir bastırmakta zorlandığı carausius önderliğindeki britannia isyanı, constantius'un yetkilendirilerek iki lejyonla galya'nın kuzeyine gönderilmesiyle birlikte kısa sürede bastırılmış ve constantius chlorus da caesar olarak çıktığı ilk mücadeleden büyük bir başarı kazanmak suretiyle alnının akıyla çıkmayı başarmıştır.

    bu esnada, tetrarşiyi kan bağıyla sağlama almak isteyen iki augustus, constantius chlorus'un eşi helena'dan boşanarak maximianus'un kızı flavia theodora ile evlenmesini istemişlerdir. bu talebe derhal riayet gösteren constantius, en büyük oğlu olan ve daha sonra sanki biraz önemli birileri olacakmış gibi görünen* constantinus'un hıristiyan olan annesi helena'dan boşanmayı kabul etmiştir.

    batı'nın caesar'ı olarak başarıyla hizmet etmeye devam eden constantius chlorus'un m.s. 303 senesiyle birlikte başlayan ve diocletianus katliamı ya da büyük hıristiyan zulmü adlarıyla da bilinmekte olan imparatorluk genelinde gerçekleştirilen hıristiyan tasfiye ve katliamına dört eş imparator içerisinde en az katılım gösteren imparator olduğu da önemli bir bilgidir. constantius'un oğlu olan ve imparatorluğu yeniden tek çatı altında birleştirerek roma imparatorluğu'nun doğu ve batı olarak ikiye ayrılmadan evvel son altına çağının altında imzası bulunan 1. constantinus'un hayatının oldukça abartılı bir dille kaleme alındığı vita constantini'nin yazarı eusebios'a göre baba constantius, hiçbir kiliseye zarar vermemiştir ve hatta içten içe de bir hıristiyandır. bir hayli öznel bu iddiaya ihtiyatlı bir şekilde yaklaşmak gerekiyor olsa da galerius, diocletianus ve maximianus'un yakıp yıktığı kilise ya da ölmesine razı geldiği hıristiyan sayısı ile constantius chlorus'un denetimi altındaki bölgelerde yaşanan hadiseler, kıyaslanabilecek seviyede değildir.

    m.s. 305 senesinde tarihte ilk kez tahttan feragat eden imparatorlar olarak tarihe geçen diocletianus ve maximianus'un yerlerine eş augustus olarak constantius chlorus ve galerius geçmiştir. bu süreçte, diocletianus'un her iki yeni augustus'un da oğullarının** sahip olduğu iktidar ve taht hırslarını fark ederek kendilerinin babaları tarafından caesar ilân edilemeyeceklerini doğrudan augustus olarak taç giymelerinin bir ön koşulu olarak çiçeği burnunda imparatorlara dayattığını belirtmekte yarar var. ne var ki bu pek de işe yarar bir önlem olmamıştır; zirâ kısa süre içerisinde babasının yanında bir komuta pozisyonu edinen constantinus, m.s. 306 senesinde eboracum* yakınlarında babası aniden vefat edince babasının askerleri tarafından augustus ilan edilmiş ve kısa vadede milvian köprüsü savaşı, hrisopolis muharebesi ve iznik konsili'ne, uzun vadede de birinci konstantinopolis konsili, imparatorluğun hıristiyanlaşması ve doğu roma imparatorluğu'nun tesis edilmesine giden yola döşenecek taşlar yavaş yavaş dizilmeye başlanmıştır.

    artık tarih kitaplarında sıklıkla ve sadece roma imparatorluğu'nun gelmiş geçmiş belki de en nüfuzlu birkaç imparatorundan birisi olan 1. constantinus'un babası olarak anılıyor olsa da constantius chlorus'un askerî ve idarî açılardan oldukça parlak bir kariyere sahip olan üst düzey bir romalı devlet adamı ve general olduğunu da belirtmek gerekmektedir.
2 entry daha
hesabın var mı? giriş yap