4 entry daha
  • ben tarihçi değilim ama antik mitolojiye biraz ilgim vardır. bu yüzden size sümerlerle ilgili biraz kronolojik bilgi vereceğim. bilgileri daha detaylı öğrenmek isteyenlere kramer'in "mezopotamya mitolojisi" adlı kitabı okumalarını öneririm.

    m.ö. 6000-3000: doğudadaki dağ eteklerinden gelen meçhul etniler dicle ile fırat arasındaki vadiye girer. bu bölge aynı zamanda suriye-arap çölü'ünün kuzeyinden gelen samilere de mesken olur. bu sayede doğudan gelen sümerlerle, çölden gelen samilerin ozmos süreci bu bölgedeki nüfusun büyük ölçekte şekillenmesini sağlar. köylerin bir araya gelmesi ile "kent şehirleri" düzenine geçilir. bu dönemde yazı icat edilir.

    m.ö. 3200-1750: bu dönemde bağımsız kent devletleri kurulur. aynı zamanda ur krallığı, sami imparatorluğu, akkad hanedanlığı, eski asur ve eski babil bu döneme aittir.

    m.ö. 1750-1000: hammurabi bütün ülkeyi babil handanlığı etrafında toplar. kassiti istilası yüzünden babil ülkesi siyasi olarak zayıflar. bu sırada asurlular bağımsızlığını ilan eder. asur ve babil arasında mücadele başlar. babil, asur'un egemenliği altına girer.

    m.ö. 1000-330: babil güçlenir gibi olur ama daha sonra perslerin hakimiyeti altına girer.

    m.ö. 330: büyük iskender persleri yenilgiye uğratır, bütün yakındoğu'yu hellenistik egemenliği altına alır.

    şimdi biliyorsunuz ki mezopotamya halkı bir zamanlar politeist bir inanca sahipti. yazarın kendisi de sayıları bini geçen tanrılardan en ünlülerine örnek vermiş. mitolojik karakterlerin ve hikayelerin ibrahimi dinlere bitmek tükenmez bir kaynak olduğu bir çok arkeolojik keşif ve yazılı bulgu ile gösterildi. yani insanlar her zaman evrensel tek bir tanrıya inanmıyordu, aslına bakarsanız monoteizm dünya için yeni bir inanış biçimidir. 300.000 yıllık homo sapiens geçmişimizde, yalnızca 2000-3000 yıldır tek tanrıya inanıyoruz. böyle bir görüşün evrensel ve tek gerçek olduğu inancı buram buram cahillik ve aptallık kokuyor. üzgünüm sizi tanımlarken daha iyi kelimeler bulamıyorum.

    antik mezopotamya uygarlıkları, icat ettikleri tanrılara doğalarını/kültürlerini atfettiler. ama daha da önemlisi bu hiyerarşik yapının temelinde tanrılarına liderlik vasıfları ve ayrıcalıklar da atfettiler. icat ettikleri tanrıların hiyerarşik düzeni de bu uygarlıkların sosyo-kültürel yapılarına benziyordu. monarşik geleneğe uygun bir ataerkil aile, bu ailenin arkaik ve popülerliğini yitirmiş ataları ve uzak akrabalık ilişkileri vs vs.

    din/tanrı/inanış, adına ne derseniz, sanılanın aksine dıştan vahiy yoluyla gelen bir sistem değil aksine uygarlığın ihtiyaçlarına cevap olarak doğmuş bir takım dışa vurumlardır. tek tanrılı dinler için de aynısı geçerliydi. kutsallığı elinde bulunduranlar güçlü olanlardı. dini duygular üzerinden insanlara hükmedebilmesi için kutsallık imajına ihtiyaçları vardı. kent devletlerinden güçlü imparatorluklara geçişte bu imajı güçlendirmek, geniş topraklara hakimiyet kurmak ve yetkileri genişletmek için elzemdi. yani kent-devletlerinden güçlü imparatorluklara geçişte tanrı imajının sadeleştiğine ve katılaştığına dair bir çok kanıt var. en belirgin olarak bu süreç büyük sargon tarafından kurulan akkad hanedanlığında görülüyor.

    daha sonra babilli rahipler geç dönem tanrılarından biri olan "marduk" u evrenin mutlak hükümdarı kılıp tüm tanrısallık özellikleri yine onda topladılar. aynı şeyi daha sonra asurlular "aşşur" için yaptı. ama bir yandan diğer tanrıların varlığını reddetmediler. kısacası güçlü hanedanlıklar adına henoteizm çok tanrılı inanıştan tek tanrıla inanışa bir geçiş süreciydi. yani monarşinin güçlenmesi için tanrının tekleşmeye ihtiyacı vardı.

    sümerlilerden miras kalan inanışlar/tanrılar ibrahimi dinlere kaynak olmuştur. bir kaçı:

    babil kralı hammurabi "şamaş" aracılığı ile o ünlü yasalarını ilan eder.
    hammurabi kanunlarıyla tevrat arasında özellikle evlilik, miras, mülk ve cezalarla ilgili yasalar açısından benzerlik vardır. ama hammurabi kanunları 700 yıl önce yazılmıştı.
    bu kanunlar kadınları ve çocukları erkeklerin mülkü olarak ele almaktadır. tanıdık geldi mi? buna rağmen kadınlara, erkeklerden daha aşağı olacak şekilde, bir takım haklar verilmiştir. yani islam'ın kadın haklarında "reform" olarak lanse ettiği hakları zaten hammurabi abimiz 1000 yıl öncesinde kanunlaştırmıştı. bırakın 1500 yıl öncesini, 2500 yıl önceki ilkel kanunlardan ilham alan hayat düzeni istiyorsunuz. hatta bu kanunlar hammurabi'den önce utu/şamaş'a (güneş ve adalet tanrısı) kadar dayanıyor aslında.
7 entry daha
hesabın var mı? giriş yap