• kısaca arap halfabesine verilen ad. bunu çocuklara öğretmek için bir tekerlemesi bile vardır.

    elif değnek gibi.
    be börek gibi; te de ona benzer, se de ona benzer.
    cim karnı yarık; ha da ona benzer, da ona benzer.
    dal semer ka$lı; zel de ona benzer.
    ay gibi: ze de ona benzer.
    sin üç di$li şın da ona benzer.
    sad deve dudaklı, dad da ona benzer.
    tavşan kulaklı, da ona benzer.
    ayn ağzı açık, ğayn da ona benzer.
    fe kuzu başlı, kaf da ona benzer.
    kef eğri büğrü.
    lam çengel gibi.
    mim topuz gibi.
    num çanak gibi.
    vav bir gözlü.
    he iki gözlü.
    lamelif, ye yatar orak gibi.
  • elif - alef - alfa ve be - beta harfleri arasindaki benzesme, dogal olarak elifba ile alfabe \ alfabeta kelimeleri arasindaki benzesmeye paraleldir.

    (bkz: alfabeta)
  • elif, be, te, se (peltek), cim, ha, (gırtlaktan), dal, zel (peltek), ra, ze, sin, şın, sad, zdad, , , ayn, ğayn, gaf, kef, lam, mim, nun, vav, lamelif, ye harflerinden oluşan arap alfabesi.
  • alfabe ogreten kitaplara da elifba denirmis. hatta vakti zamaninda cocuklara turkce ogretmek icin resimlileri de basilmis, bunlarin ilki selim sabit'in resimli elifba-yi osmanli adli kitabiymis.

    cumle icinde kullanmak gerekirse: orhan velinin elifbasi var
    siir icinde kullanmak gerekirse: (bkz: gemilerim)
  • arap alfabesi. elifbe de denir.
  • kur'an'ımızın sadece suretinden elifbasını okumayla yetinen, manasını ve mesajını dikkate almayan pek çok arkadaşımın olması beni bu entry'i yazmaya niyetlendirdi.

    mesnevi'de "ey suret perest; git de manayı elde etmeye çalış. çünkü mana, suretin kanadı derecesindedir" der ve "allah, sizin suretlerinize ve amellerinize bakmaz, belki kalplerinize ve niyetlerinize bakar" hadisine bir gönderme yapar, iman ehlini ihlas sahibi olmaya, riyakarlık ve suretlere tapma alışkanlığından terke davet eder.

    derecesi yüksek üstadlardan ümmi sinan (k.s.) okuma yazması olmayan bir kişiymiş ve her vakit okumayı adet edindiği tebareke suresini pek de mahârice ve i'râba riayet edemeyerek okurmuş, lakin şeyhin şu haline dervişlerinden birisi olan seyid seyfullah efendinin canı sıkılırmış. bir gece seyfullah efendi rüyasında yüksek bir saray görmüş ama sıvasında ufak tefek çatlaklar varmış, bir takım kuşlar sürekli bir şekilde taşıdıkları harc ile çatlakları dolduruyorlarmış. derviş bu rüyasını şeyhine anlatmış ve ümmi sinan da gülerek "galiba okuduğum tebareke'de kusur buluyorsun ? gördün ya allah, melekleri gönderir, noksanları tamamlatır." diye tabir etmiş.

    kıssadan hisse kur'anın manası o yüksek saraydır, elfâzı ve harfleri de üstündeki sıvasına mukabildir. elbette kur'anın elfaz-ı şerifesi de önemlidir, neticede rab'den indirilmiştir lakin kur'an manadan ibarettir. harf ve kelimeleri manasının suretidir, o manayı anlatacak ayetler için araçtırlar.

    şeyh sa'di "kur'anın nüzulünden maksad: iyi ahlakı öğrenmektir, yoksa sadece yazılı sureyi okumak değildir" der.

    hasan-ı basri (r.a.) de "sizden evvelkiler, yani ashab-ı kiram, kur'anı allah tarafından kendilerine gönderilmiş bir emirname bilirlerdi. gece manasını düşünürler, gündüz ona uygun bir halde amel ederlerdi. siz ise onu ders yaptınız ama icabına göre amel etmediniz. i'rabını ve mahreclerini düzeltiyor, sonra da dünyevi kazanç ve menfaatlere alet ediyorsunuz" demiştir.

    kur'anı okuyan ve sadece lafzıyla değil de manası ile meşgul olan, emirlerine ve yasaklarına uyup, bunları ihlaslı bir kalp ile benimseyen, elbette tecvid ve tertil ile okuyup geçenden hayırlıdır. hangi ibadet olursa olsun zahiri hali ile kalırsa suretten ötesine geçemez ve kişide olması gereken manevi yükselme ve kalbî huzur açığa çıkamaz.

    kur'anın manasına önem verilir, anlamaya çalışılır ve anlaşılanlar mana ehlinin sohbeti ile kemale erdirilir ve nefsin illüzyonlarından arındırılırsa gönüle işleyen bu ilimler mü'mine manevi kanat olur ve onu hayalinin alamayacağı menzillere uçurur.
  • bu konuda kendini geliştirmek isteyen müslüman kardeşlerimi tecvid başlığındaki şu girdimi incelemeye davet ediyorum.
  • kuran alfabesi. tıpkı latincedeki gibi ilk iki harfi elif ve benin birleşmesiyle oluşturulmuştur. bu bizdeki halidir. belki de araplarda başka bir şekilde ifade ediliyor. alfabeyi söken, yani harflerin başta, ortada, sonda yazılışlarını, harekeleri öğrenen talebe, fergab yapar. yani bu onun elifba'yı tamamıyla öğrendiğini, kuranı tamamıyla okuyabilecek düzeye geldiğini işaret eder.
  • arapça, farsça ve osmanlıcanın alfabesine denir.
  • bizim zamanimizda (bkz: 60 li yillar) sabatta bir yahudi yahut sizofrenik bir insan edasiyla cami hocasinin dizi dibinde one arkaya sallanilarak "elif dal, be bobrek gibi, te ona benzer,se ona benzer, cim karni yarik, ha ona benzer, hı ona benzer " diye devam eden bir tekerlemeyle ogretilen arap alfabesi.
hesabın var mı? giriş yap