11 entry daha
  • kur'an'ımızın sadece suretinden elifbasını okumayla yetinen, manasını ve mesajını dikkate almayan pek çok arkadaşımın olması beni bu entry'i yazmaya niyetlendirdi.

    mesnevi'de "ey suret perest; git de manayı elde etmeye çalış. çünkü mana, suretin kanadı derecesindedir" der ve "allah, sizin suretlerinize ve amellerinize bakmaz, belki kalplerinize ve niyetlerinize bakar" hadisine bir gönderme yapar, iman ehlini ihlas sahibi olmaya, riyakarlık ve suretlere tapma alışkanlığından terke davet eder.

    derecesi yüksek üstadlardan ümmi sinan (k.s.) okuma yazması olmayan bir kişiymiş ve her vakit okumayı adet edindiği tebareke suresini pek de mahârice ve i'râba riayet edemeyerek okurmuş, lakin şeyhin şu haline dervişlerinden birisi olan seyid seyfullah efendinin canı sıkılırmış. bir gece seyfullah efendi rüyasında yüksek bir saray görmüş ama sıvasında ufak tefek çatlaklar varmış, bir takım kuşlar sürekli bir şekilde taşıdıkları harc ile çatlakları dolduruyorlarmış. derviş bu rüyasını şeyhine anlatmış ve ümmi sinan da gülerek "galiba okuduğum tebareke'de kusur buluyorsun ? gördün ya allah, melekleri gönderir, noksanları tamamlatır." diye tabir etmiş.

    kıssadan hisse kur'anın manası o yüksek saraydır, elfâzı ve harfleri de üstündeki sıvasına mukabildir. elbette kur'anın elfaz-ı şerifesi de önemlidir, neticede rab'den indirilmiştir lakin kur'an manadan ibarettir. harf ve kelimeleri manasının suretidir, o manayı anlatacak ayetler için araçtırlar.

    şeyh sa'di "kur'anın nüzulünden maksad: iyi ahlakı öğrenmektir, yoksa sadece yazılı sureyi okumak değildir" der.

    hasan-ı basri (r.a.) de "sizden evvelkiler, yani ashab-ı kiram, kur'anı allah tarafından kendilerine gönderilmiş bir emirname bilirlerdi. gece manasını düşünürler, gündüz ona uygun bir halde amel ederlerdi. siz ise onu ders yaptınız ama icabına göre amel etmediniz. i'rabını ve mahreclerini düzeltiyor, sonra da dünyevi kazanç ve menfaatlere alet ediyorsunuz" demiştir.

    kur'anı okuyan ve sadece lafzıyla değil de manası ile meşgul olan, emirlerine ve yasaklarına uyup, bunları ihlaslı bir kalp ile benimseyen, elbette tecvid ve tertil ile okuyup geçenden hayırlıdır. hangi ibadet olursa olsun zahiri hali ile kalırsa suretten ötesine geçemez ve kişide olması gereken manevi yükselme ve kalbî huzur açığa çıkamaz.

    kur'anın manasına önem verilir, anlamaya çalışılır ve anlaşılanlar mana ehlinin sohbeti ile kemale erdirilir ve nefsin illüzyonlarından arındırılırsa gönüle işleyen bu ilimler mü'mine manevi kanat olur ve onu hayalinin alamayacağı menzillere uçurur.
1 entry daha
hesabın var mı? giriş yap