• olumsuz görüşler fazla olsa da yaşayabilenin bileceği güzellikte bir şehir
    telefonum ile çektiğim bir kaç fotoğrafı paylaşmak isterim

    görsel

    görsel

    görsel

    görsel

    görsel

    görsel

    görsel

    görsel

    görsel

    görsel

    görsel

    görsel
  • öyle şeyler yazılmış ki hakkında, hasbelkader düzce'de bir okul kazanmış olup da hakkında fikir edinmek için burayı okuyacak kişileri hayli tedirgin etmesi muhtemel. o yüzden ben de dilim döndüğünce anlatayım dedim 18'ine kadar sürekli düzce'de yaşamış, 18'inden 22'sine kadar da düzce dışında üniversite okumuş, ama evi hâlâ düzce olan biri olarak.

    bir kere "aga" tiplerin çok olduğu söylenmiş. doğrudur, var öyle bir şey. bakın tekrar söylüyorum: var öyle bir şey. ama bu "lan hiç güvenli değil" diye düşünmeyi gerektirecek bir durum da değil. misal; düzce'de doğup büyümüş biri olarak hiçbir zaman bu tip sorunlar yaşamadım ben. biraz da insanın kendisinde bitiyor bu olay. nasıl bir ortam edindiğinize, nasıl bir yaşam şekli seçtiğinize bağlı. yine misal; benim seçtiğim ortam, istanbul'da bulduğum ortamdan bin kere daha geyik, bin kere daha düzeyli, bin kere daha "can" bir ortamdı. aslında istanbul'da edindiğim birkaç yakın arkadaşım hariç hala aynı ortamla devam ediyorum zaten. kısacası şöyle diyeyim; öyle ellerinde silahlarla, kafanıza sıkmak için fırsat kollayan adamların arasında hayat mücadelesi verilmiyor düzce'de. yolda yürürken gözünüzün içine bakıp "seni yer yüzünden silerim ulan" mealinde bakışlar atan abiler de her köşe başında dikilmiyor.

    bunların dışında yeşil olduğundan bahsedilmiş. o da doğru ama da çok beklentiye girmeyin o konuda. ha, gezmeye niyet edildikten sonra takılacak çok fazla yeşil yer var, evet. yaz günlerinde, kalabalık bir arkadaş ortamıyla piknik yapmak isterseniz "hangisine gitsek acaba" diye düşünmenize neden olur hatta. ancak, şehir merkezine inince ciğerlerinize tertemiz oksijen dolacağını sanıyorsanız da yanılıyorsunuz. bildiğiniz şehir merkezi işte, küçük olanlarından.

    otobüs yolculuklarında konfora alışmış biriyseniz otobüs şirketlerini yadırgamanız muhtemel. hep kötü değildir, tamamen bok atmayayım, haklarını yemiş olurum; ama belli bir standardı da yoktur açıkçası. bir yolculuğunuz tamamen sıkıntısız geçerken, başka bir yolculuğunuzda sinirden duvarlara kafa atmanıza neden olabilecek durumlarla karşılaşabilirsiniz. şahsen, muavinle sohbet muhabbet gittiğim, rahatıma fazlasıyla özen gösterilen yolculuklar yaşadığım gibi, zincirleme kazaya karışıp ön camı kırık, kıçı göçük, hafiften sola çeken otobüsle yolculuğumu tamamlamışlığım da vardır.

    muhafazakar memlekettir genel olarak, doğru, evirip çevirmeye gerek yok. sevgilinizle el ele, öpüşe koklaşa takılmamanızı -ne yazık ki- tavsiye ederim mümkün mertebe, pek hoş karşılanmaz. bu pezevenklere inat öyle gezin de demek isterdim ama mahalle baskısı böyle bir şey. yine de unutmayın ki düzce'de de sevgililer var; geziyorlar, eğleniyorlar. öyle "sakın elini tutmayın lan kafanızı uçururlar mafya burası höeeeğğğyyyy" diye de bir durum yok yani, abartmamak lazım.

    kalıcı konutlar'ın eskiden çok güzel olduğuna ama artık ırzına geçildiğine dair de bir şeyler okudum. yok öyle bir şey. ilk yapıldığında tertemizdi, yepyeniydi, çünkü insan yaşamamıştı henüz orada yahu. arada ayılar falan iniyordu evlerin oralara, öyle laflar duyuluyordu ciddi ciddi, ki zaten ormanın göbeğiydi orası. toplu hayat başladıktan sonra elbette ki yıpranacak, bu gayet normal. ancak öyle "kırık dökük lambalar, sokaklara atılan çöpler" gibi iddialar da hikayeden ibaret. hala gittiğimde huzur bulduğum, kafamı dinlediğim, kararında bir sessizliği olan ve yaşamaktan keyif aldığım bir yerleşim alanıdır kalıcı konutlar. kiralar da 300-350 lira (2020: sanırım 600 bandına geldi) civarındadır kalıcı konutlarda, o da ek bilgi olsun. depremden sonra yapılan, depreme dayanıklı olduğu söylenen evlerdir. "depreme dayanıklı değil demek ki" gibi bir durum yok yani fiyatından dolayı.

    büyük bir şehirde büyümüş biri için sıkıcı olabilir, çünkü çok fazla sosyal aktivite seçeneği yok gerçekten. sineması bile vasat durumda. hatta düzce'de büyüyüp, benimle birlikte şehir dışında üniversite okuyan arkadaşlarımın bile "düzce'de sıkılıyorum artık" dediğine tanık oluyorum zaman zaman. ama benim için geçerli bir şey değil bu durum, hala her fırsatta giderim. orada büyüdüm çünkü ben; ailem orada, anılarım orada, benliğim orada. bunu geçtim, iyi bir arkadaş grubuyla aslında hiç de sıkılacak bir şey yoktur benim anlayışıma göre. mekan eğlendirmez insanı, arkadaş eğlendirir. yıllarca düzce'de yaşadım, bir kez bile "sıkıldım bu şehirden, yapacak hiçbir şey yok" demedim. arkadaşlarım vardı çünkü, güzeldi. kısacası, o iş de size bakıyor bence. ama yok, ille de "bol ortam olacak" diyorsanız çok da fazla seçeneğiniz yok. üzgünüm.

    şehir merkezinin biraz dışında ufak sayılabilecek bir bowling ve bilardo mekanı var, envaiçeşit play station kafe var, oturulacak çay bahçeleri var, iyi kötü bir sineması var, birkaç tane canlı müzik mekanı var, tabii ki kafeler var falan filan. şehrin mini istiklal caddesi olan spor sokak'ta da boş boş yürümeler oluyor işte. yiyecek açısından bakarsak da dünyaca ünlü fast food şirketlerinden sadece burger king var, o da yeni açıldı zaten. gerçi kim ne yapsın burger king'i, mc donalds'ı falan cihat hamburger, layt döner, rumeli lokantası gibileri varken?

    öğrencilerin başarısı konusunda pek parlak bir şehir değil. geneli başarılı olan iki üç okul vardır, bir de diğer okullardan olup da başarılı olan çocuklar. lise bazında tabii bu söylediğim.

    bir karasal iklim soğuğu olmasa da kışın sağlam üşütebilir, genelde güzel kar yağar. yazın da 30 küsür derecelere çıkar sıcak. havası da nemli olduğu için* hissedilen sıcaklık iyice vurabiliyor insana.

    şöyle bir özetlersem; hakkında yapılan eleştirilerin haklılık payları olsa da, abartılı olduğunu düşündüğüm bir şehir diyebilirim. şayet yolunuz düşecekse çok beklentiye girmeyin ama gözünüz de korkmasın. her yerin kendine has bir tadı vardır, o tadı almaya çalışın. o tadı bozmaya çalışan şeylerle karşılaşabilirsiniz ama bir yerlerde o tat yine de vardır yahu işte.

    memleketim be burası. o kadar da bok atmayın, kıyamıyorum.*

    ---

    bi şey edit'i: "ille de isimli yer" diyenler için dominos pizza, mado gibi bir şeyler açılmış son dönemlerde. krempark avm'de açılan yeni sinemaya da güzel diyorlar, gitmedim ben ama.

    ---

    "son edit'in üzerinden bile yıllar geçti be" edit'i: eh, biz 30'un kapısına dayandık, sadece tatillerde birkaç gün görebildiğimiz bir yere dönüştü memleket de. artık "dışarıdan" sayılabilecek gözlemlerime göre üniversite, şehrin çehresini bayağı değiştirdi diyebilirim ama sanırım. 6-7 yıl öncesine göre daha rahat, çağa birkaç adım daha yaklaşmış, sosyal aktiviteleri bir büyük şehir ayarında hâlâ olmasa da çeşitlenmiş bir yere dönüştü düzce. baksanıza, yıllar önce bovling ve bilardo falan yazmışım yahu ahahaha toplamda 3 kez gitmiş miyimdir acaba oralara.

    özdilek avm falan açılmıştı mesela, orada da sinema varmış artık. 2-3 sinema var herhalde şehirde. kahvaltı, çay, çorba mekanları geçmişe göre arttı bayağı. mekanlardan bahsederken artık binef at çiftliği de bir kenara not edilebilir, özellikle alkollü takılmalar için. çok geniş vakitlerim olmadığı için pek bilmiyorum yeni mekanları ama binef iyidir, binef. binef'e gidin.
  • kurtuluş savaşı sırasında ankara güçlerine karşı iki kez ayaklanmış ilçe.
    bir de kuvayi inzibatiye'ye yardım olayları vardır. kısacası kurtuluş savaşı boyunca rahat durmamış ve padişaha bağlılık adı altında işgalciler lehine yapmadıkları taşkınlığı ve aşırılığı bırakmamışlardır.

    düzceli çerkezler ve abazalar dine ve padişaha bağlı olduklarını, ankara hükümetinin kendilerini yok edip kadınlarını cariye yapacağını iddia ederek ayaklandılar. halk da yanlarındaydı.
    sadece padişah'ı dinleyip onun emirleri üzerine hareket edeceklerini açıkladılar.
    özellikle bolu'yu aldıktan sonra direnmeye çalışan bir kaç genç subayı katlettiler.
    hem de çırılçıplak soyup işkenceler ederek ve cesetlerini atlara bağlayıp sokaklarda gezdirerek.
    bu arada tüm bunlara rağmen yaralı olarak sokakta kalmış bir subayın hastaneye kaldırıldığını öğrenen asiler hastaneyi basıp sokağa çıkardıkları genç subayı parçalara ayırdılar.

    birinci düzce ayaklanmasi (13-nisan-31 mayis 1920)
    birinci dünya savasi içinde eskiya olaylarinin yogunlastigi yerlerden birisi de düzce yöresiydi. burada devlet otoritesi gücünü kaybetmisti. bazi çerkez ileri gelenleri daha kasim 1919'da kuva-yi milliye'ye karsi koymaya baslamisti. düzce yargici ve jandarma komutani haydutlar tarafindan öldürulmüs, silah deposu yagmalanmisti. bunun üzerine burada sikiyönetim ilan edildi ve binbasi mahmut nedim bey komutasinda kurulan "asayis müfrezesi" kasim ayi sonunda düzce'ye gelerek 79 kisiyi tutukladi. 1 aralik 1919'dan, 31 ocak 1920'ye kadar izmit, düzce, bolu, hendek, zonguldak, eregli dolaylarinda 335 kisi tutuklandi. fakat mahmut nedim bey hem ankara, hem de istanbul yanlisi görünüyor ve kararsiz davraniyordu. ankara'nin kendisine güvenmesi ve onun bu kararsiz durumu, yörede istanbul fetvasi ve padisah fermani'nin çok etkili olmasini, hainlerin, mustafa kemal'in ikinci padisah olmak istedigi ve padisah iradesi olmadan asker topladigi propogandalariyla yikici olaylari hazirladi. anzavur ayaklanmasinin bastirilmasi için ugrasildigi bir sirada düzce'de yeni bir ayaklanma patlak vermek üzereydi.
    bu kiskirtmalarin sonunda 13 nisan1920'de düzce'nin ömerefendi köyü'nde toplanan abaza ve çerkezler silahli olarak "asayis müfrezesi" direnmeden asilere teslim oldu. küçük rütbeli subaylar direndilerse de sayilari 4.000'e ulasan asiler düzce'yi aldilar. asi elebasilarindan berzek sefer bey düzce kaymakami maan ali bey (emekli binbasi) jandarma komutani,koç bey de belediye baskani oldular. bolu mutasarrifi kendilerini yatistirmak istediyse de, verdikleri yanitta istanbul'un verecegi karara göre hareket edeceklerini bildirdiler. 14 nisan'da beypazari halki da "padisah nerede ise biz oradayiz" diyerek ve cephaneligi ele geçirip resmi makamlari baski altina alip, postaya el koyarak tavrini belirtirken, isyancilar 18 nisan'da bolu'yu da isgal ettiler. isyancilar padisah'a bagli olduklarini ve kuva-yi milliye'ye karsi olduklarini bildirdiler. bu durum karsisinda ankara'dan bir birlik gönderildi. beypazarlilar bu birlige karsi koydular. beypazari müftü ve belediye baskani ankara'ya telgraf çekerek, asilerin kaçtigini ve ayaklanmaya katilanlarin aflarini istediler. b.m.m. bu istegi dikkate alarak ikinci birligin hareketini durdurdu. asiler verdikleri söze bagli kalmayip, ilk gelen birlige saldirdilar. bunun üzerine gevye'de 24. tümen komutani yarbay mahmut bey 18 nisan'da basladigi ileri harekatina devam ederek hendek'e geldi. fakat halk kendisine tepki gösterdi, köylere giden birçok hendekli askerler aleyhine çok çirkin propogandalar da bulundular. 22 nisan'da hendek'de durum bu noktaya gelmisti. düzce'ye dogru yola çikan mahmut bey nüften (nuhveren) bogazi'nda pusuya düsürüldü. kendisi de çerkez olan ve kan dökülmesini istemedigi ve asi çerkezlerin sözüne inanadigi için atesi durdurdu. fakat bu davransi basta kendisi olmak üzere bazi subaylarin öldürülmesine ve tümenin dagilmasina, asilerin üstün gelmesine yol açti. safranbolu'da "biz padisah'i isteriz" diyen asiler duruma egemen oldular. hendek'deki asiler adapazari'na yürümeye hazirlanirken, nasihat için gönderilen adapazari ileri gelenlerinden sait ve kazim beyler asiler tarafindan öldürüldüler. bu gelismeler üzerine, asileri desteklemek isteyen ingilizler, sile'ye asker çikardilar.
    ayaklanma her geçen gün yayildi ve ankara'yi endiseye düsürmeye basladi. olay yalnizca asilerin sayilari ile sinirli kalmamis halk da ulusal mücadele'ye karsi çlkmaya baslamisti. ankara bir yandan askeri önlemler almaya baslarken, diger yandan nasihat için nilletvekili hüsrev ve osman beyleri gönderdi. fakat asiler tarafindan rehin alindilar. naisihat heyeti olumlu sonuç alamayinca, çerkez ethem, binbasi nazim, kaymakam arif, binbasi ibrahim (çolak ibrahim) komutasindaki birlikler ile ali fuat pasa ve refet bey emrindeki birlikler ayaklanma yöresine gönderildiler. 25 nisan'da beypazayi alindi 2 mayis'da da göynük alindi. fakat bu sirada 14 mayis'da yenihan'da da ayaklanma çikti. ayaklanmalari firsat bilen anzavur, eskisehir-istanbul yolunu ele geçirmek için geyve bogazi'ndaki ulusal kuvvetlere saldirdi. isyanin bu badar güçlenmesi üzerine damat ferit pasa 20 mayis 1920'de izmit'e geldi. fakat bu tarihten itibaren isyan ezilmeye basladi. anzavur'un attan düserek yaralanmis oldugu haberi damat ferit'i sarsti. damat ferit ingilizler'e basvurarak, 10.000 kisinin silahlandirilmasina izin verilmesini ve bii sayede üç haftada "milliyetçiler"i yenecegini söyledi.
    kuva-yi inzibatiye
    düzce ayaklanmasinin basladigi ve gelistigi bir sirada, istanbul hükümeti yeni bir ihanet hazirligi içindeydi. istanhul sikiyönetim mahkemesi karariyla m. kemal pasa basta olmak üzere bütün ileri gelen milliyetçilerin giyaben idama mahkum edilmeleri, damat ferit için yeterli degildi. milliyetçilerin anadolu'daki üstünlügünü yikmak için yeni bir askeri kuvvet kurulmasini uygun gördü. 8 nisan'da ingifiz yüksek komiseri amiral de robeck'le, anadolu'da, sözde milliyetçi denilen hareketin bastirilmasi sorununu görüsürken, ingilizler'den yardim istedi. amiral, ingilizler'in fiili yardim yapamayacaklarini, fakat kurulacak bir kuvvete yardim edecegini bildirdi. bunun sonunda 18 nisan'da, "kuva-yi milliye eskiyasini tenkil amaciyla" harbiye ve dahiliye vekaletleri'ne bagli olarak "kuva-yi inzibatiye" kuruldu. subay ve erlere maas verilerek kurulan bu kuvvet için 1.250.850 lira ödenek kabul edildi. komutanligina süleyman sefik pasa atandi. görevleri için ayri bir kararname çikartildi. kuva-yi inzibatiye'ye ittihat ve terakki'nin iktidari zamaninda enver pasa tarafindan tasfiye edilmis subaylar alindi. sefik pasa'ya çok genis yetkiler tanindi. ingilizler'in de yardimiyla kurulan kuva-yi inzibatiye, 8 mayis'da izmit'e geldi. süleyman sefik pasa, karargahini izmit'te demirli olan yavuz zirhlisinda kurdu. kuva-yi inzibatiye, izmit'te bulunan güçlü bir ingiliz tugayi ve savas gemilerinin sagladigi güvence ile sapanca'ya dogru ilerlemeye basladi.
    kuva-yi inzibatiye'nin kurulusu yani sira, istanbul hükümeti, "anadolu fevkalade müfettisligi" adinda bir örgüt kurdu ve basina 28 nisan'da müsir zeki pasa getirildi. müfettisligin görevi, anadolu da padisah otoritesini egemen kilmak ve padisah adina asayisi saglamak idi. zeki pasa, m. kemal pasa'ya bir temsilci ile mektup göndererek, kendisini birinci dünya savasi'ndaki basarilarindan dolayi takdir ettigini beiirttikten sonra, anadolu'daki ulusal hareketin müslümanlarin birbirini öldürmesine yol açtigini, memleketi kurtarmak isteyen hükümeti ve padisah'i güç duruma soktugunu ileri sürüp, b.m.m. tarafindan kurulan hükümetin lâgvedilmesini, ordunun ve ulusal örgütlerin istanbul hükümeti'ne boyun egmesini ve anlasma saglanana kadar çatismanin durdulmasini istedi. bu mektubun yaniti 30 mayis'ta yollandi ve 5 haziran'da çekirge'de, görüsmeye hazir olundugu bildirildi. fakat istanbul hükümeti temsilcileri çekirge'ye gelmediler.
    yiginagini tamamlayan kuva-yi milliye 23 mayis'ta sapanca, adapazari, ve hendek'e taarruza basladi. çerkez ethem birlikleri sapanca ve adapazari'ni aldilar ve suçlular sert sekilde cezalandirildilar. 25-26 mayis'ta hendek'i alan ethem, düzce'ye dogru yürüdü, diger yandan refet bey'de ayni yere taarruza geçti. kuva-yi inzibatiye'nin yenilgisi de asilerin umudunu kirdi. rehin milletvekillerini yollayarak refet bey kuvvetlerinin düzce'ye girmesi, ethem'in girmemesi kosuluyla teslim olacaklarini bildirdiler. genelkurmay, asilerin, ingilizler'den ve istanbul'dan yardim gelecegini umarak bu yola basvurduklarini "sehit edilen komutan ve erlerin hesaplarinin sorulmasini, ancak halka kötü davranilmamasini, subay ve memurlardan ihanet edenlerin asla af edilmeyecegini" bildirdi. asilerin ali fuat pasa'ya basvurulari da dikkate alinmadi ve ethem kuvvetleri 26 mayis'ta, hiç direnme görmeden düzce'ye girdi. ayaklanmayl kiskirtmis ve idare etmis olanlar idam edildiler. refet bey kuvvetleri de 31 mayis'ta bolu ve gerede'ye girdiler.
    kuva-yi inzibatiye ise henüz yok edilmemisti. kuva-yi inzibatiye'nin izmit bölgesi komutani suphi pasa ile ali fiiat pasa arasindaki haberlesmeyle, silah, cephane vc teçhizati ile kuva-yi millîye'ye yapilan saldiri sonunda, birliklerin çogu dilrenme göstermeden kuva-yi milliye tarafina geçtiler.fakat topçulari ates açtilar. kuva-yi milliye, topçu ve onlara yardim eden ingilizleri izmit'e çekilmek zorunda biraktilar. istanbul hükümeti ve ingilizler, m. kemal pasa kuvvetlerinin istanbul'u isgal edecegini zannettiler. ingilizler ali fuat pasa'ya basvurarak, türkiye'nin içislerine karismayacaklarini ve kuva-yi inzibatiye'nin diger birliklerinin istanbul'a gönderildigini bildirdiier. kuva-yi milliye izmit'in bosaltilmasini isteyince anlasma olmadi. ingiliz uçaklari kuva-yi milliye'ye saldirdi. 14-15 haziran gecesi kuva-yi milliye izmit'i ele geçirmek için saldirdi, fakat ermeni çetelerinin savunmalari dolayisiyle basari saglayamadi, ingilizlerin kara, deniz ve hava kuvvetlerinin atesi karsisinda da geri çekildi. istanbul hükümeti ise yeniden 5.000 kisilik bir kuvvet kurulmasi için ingilizlerden izin istedi. ingiliz askeri temsilcisi'nden "mustafa kemal'i tedip" için bursa, balikesir, çanakkale illerinden iki tümen kurulmasina yardimci olmasi istendi.
    ikinci düzce ayaklanmasi (8 agustos-3 eylül 1920)
    birinci düzce ayaklanmasini bastiran kuvvetlerin bir kismi yozgat ayaklanmasini bastirmak için, düzenli ordu birlikleri de 22 haziran'da baslayan yunan saldirisini durdurmak için cepheye gitmek üzere düzce'den ayrildilar. ingiliz ve yunanlilarin adapazari yöresinde birlikte hareketleri, istanbul hükümeti'nin yeni kiskirtmalari ve ulusal kuvvetlerin uzaklasmis olmasi üzerine 300 kisilik asi düzce'yi isgal ettiler. bunlar kuva-yi milliye'nin çerkez ve abazalari yok edeceklerini kadin ve kizlari "cariye" yapacaklari propogandasi ile ayaklandilar ve çevre halki yeniden kiskirttilar. 27 agustos'ta ulusal kuvvetler tarafindan yenildiler ve 23 eylül'de de ayaklanma tamamen sona erdi. fakat buradaki bazi hainlerin yunan ve ingilizlerle isbirligi uzun süre sürdü.

    (bkz: birinci duzce ayaklanmasi)
    (bkz: ikinci duzce ayaklanmasi)
  • (bkz: abisini)
    (bkz: hangi milletsin)
  • burger king sahibi bir il oldu. ama hala cihat hamburger en iyisi, yada küçüklükten beri süregelen alışkanlık. bilemiyorum..
  • yillarca "yes-il düzce" sloganlariyla il olma hevesiyle yanip tutusan,12 kasim 1999 günü ankara'da sehrin il olma hususunun görüsüldüğü vakit alinan deprem haberiyle apar topar il yapilan memleketim.su an bulunduğu yer eskiden gölmüş.zamanla batakliğa dönüsmüs.bizanslilar döneminde bataklik kurutularak yerlesim yeri haline getirilmis.bu sebeble yumusak bir zemine sahip.deprem icin oldukca elverisli yani.
    adi gibi dümdüz olan sehirin sakinleri baska sehirlerde karsilastiklari yokuslardan,diğer insanlara nazaran daha cok etkilenirler.sehir merkezine 11 km uzakliktaki samandira selalesi gibi bircok güzelliğe sahiptir.düzceliler bolululari,bolulular da düzcelileri sevmezler.bunun altinda düzcenin ilce iken bolu'dan daha fazla nüfusa sahip olmasi ve daha cok gelismis olmasi yatar.deprem sonrasi eski canliliğini yitirmisdir.cenazelerine ibrahim tatlises'ten askerlere kadar bircok kisinin katildiği mafya üyelerine sahiptir.ibrahim tatlises'in düzce'den gecerken "burasi türkiyenin teksasi"benzeri bir cümle söylediği rivayet edilir.birçok silah fabrikasina sahip sehirde silah kullanimi da yüksektir.demiryoluna sahip iki komsusu sakarya ve zonguldağin arasinda bu hizmetten mahrum kalmistir.carsisi takriben 7 dk da gezilebilir.uzun süre ikamet etmek icin uygun biryer değildir...
  • desen ki nerede silme okuz var, bir yere toplayalım, bu kadarını beceremezsin. o derece yobazı, öküzü, ayısı toplanmış bir şehirdir. ne trafik kurali tanırlar, ne insana saygı vardir. allah yolu düşene sabir selamet versin.
  • çok bilinmemekle birlikte, yurdun kuzeybatı kısmının dindarlık ihtiyacını -sakarya ile birlikte- karşılayan şehir.
  • burada yaşamak zorunda olanların (bkz: ben) sürekli iyi bir güzellik uydurmaya çalıştığı şehir. ama yok.
    havası kötü.
    eğitim sistemi kötü.
    yollar sürekli tadilatta.
    altyapı yok.
    yobaz çok.
  • nüfusunun %90-95'i sağ görüşlü insanlardan oluşur. milliyetçilik tavan yapmış, akp şehrin kutsallarından biri haline gelmiştir. gericilik bir milletvekili adayı olsa muhtemelen düzce'den aday olurdu. çünkü en çok tutulduğu yerlerden biri düzce'dir. spor sokak'ta çete gibi gezip etrafa laf atan, karı kız kesen boş adamlarıyla ünlüdür.
hesabın var mı? giriş yap