• çok sevdiğimiz leydi di'nin prens charles'la tüm münasebetini, kraliyet hayatını, camilla nedeniyle uğradığı kalp kırıklıklarını kendi sesinden anlattığı röportajından derlenen 1 saat 53 dakikalık national geographic belgeseli. tüm o eski görüntüler ile diana'nın sesi insanı gerçekten etkiliyor. ilgilisine tavsiye olunur.
  • netflixten izlemeyi düşünen varsa bugün netflixteki son günüymüş. çok etkileyici bir belgesel
  • agzim acik izledim diyebilirim. bilmedigimiz, hasir alti edilen, gizlenen ne cok sey varmis, yazik. belgeselin ozellikle kendi sesinden olmasi, insani 3 kat daha cok etkiliyor.

    diana; zamaninin ne kadar ileri goruslu, cesur ve zerafet timsali kadiniymissin sen. vay anasini be.
  • --- spoiler ---

    hikayenin charles tarafını da dinlemek isterdim doğrusu.

    charles'in standart bir evlilik yapmadığı aşikar, belki diana'yi sevmeyi de denedi ama olmadı demek. adam yıllarca tek kadına aşık yaşamış. ne enteresan.

    diana'nin da ruhsal olarak sağlıklı olmadığını anlıyorum belgeselden ve zamanla da iyice artıyor. bu kadarla kalması bile belki mucizedir. yazık çok da küçük imis.

    ıkisine de yazık olmuş.

    buckingham palace'ta da yaşasan olmayınca olmuyor.

    edit: bence diana biraz lunatic

    --- spoiler ---
  • cok cok etkilendigim bir belgesel. oyle ingiliz kraliyet ailesine dair diziler, belgeseller izleyen biri degilim ama bu beni cok etkiledi. belki de diana cok gercekci diye. yasadigi sorunlari kimseye acamamis, kocasi duymazdan gelmis, zaten camilla sirfintisi her yerden cikiyor (sonra da evlenmisler zaten) ve artik bu ikiyuzlu hayata dayanamayip bosanmis. cocuklarina olan sevgisi beni cok duygulandirdi. harry’nin, annesini babannesinin oldurttugune inandigina dair haberler cikmisti, o yuzden cikmis kraliyetten zaten, bence dogru olma ihtimali cok yuksek. dodi fayed’le haberleri cikar cikmaz (ve bosansa bile dunya gundemindeydi diana, bu da cekilemedi) hemen bi kazaya kurban gitti 36 yasinda. kendi sesinden yasadiklarini duymak cok etkileyiciydi gercekten. siddetle tavsiye edilir...
  • diana’nin kendi agzindan dinlediginiz etkileyici belgesel. bir suru seyin, gorundugunden cok farkli oldugunu anliyorsunuz. prenses diana’nin halk tarafindan bu kadar sevilmesi zaten acikliyor fakat cok samimi ve “insani” bir insanmis.

    ızleyin, izlettirin.
  • prenses diana'nın yaşamını konu alan belgesel bence izlenmeli.
    evdeyim, hastayım, halsizim.
    aşağıya derin bir analiz yazmanın tam zamanı.
    şu sıralar bu belgesele ek olarak ingiltere tarihi ve kraliyet ailesi ile ilgili başka belgeseller ve the crown dizisini izliyorum.
    o zaman bu düşünceler bir yerlerde dursun diyorum ve yazmaya başlıyorum.

    charles'ın babası ile arası hiçbir zaman iyi olmamış.
    güçlü,savaşçı,baskın karakterli bir babaya sahip.
    oğlunu kendi okuduğu okulda okutmak istemiş. (aşırı disiplinli bir okul)
    duygusal bir çocuk olan charles bu okulu hiç sevmemiş ve okulda çok zorlanmış.
    gelgelelim kurallara hep uymak zorunda kalıp, ailesi ne isterse hep yapmaya çalışmış.
    istedikleri okula gitmiş, başka birisini sevmesine rağmen istedikleri kadınla evlenmiş.
    charles'ın babasının diana ile evlenmeden önce oğluna söylediği bir cümle var
    -5 yıl bu evliliği sürdür, 5 yılın sonunda hala olmazsa ayrılırsın

    -ve gerçekten ilişkimiz harry doğduktan hemen sonra, 5 yıl sonra bitti.
    seneler sonra diana'nın evliliğinin ardından söylediği bir cümle.
    boşanma daha sonraki yıllarda gerçekleşmesine rağmen irtibatları 5 yılın sonunda tam manası sonlanmış.

    başka bir kadın yüzünden mi?
    karakteristik uyumsuzluk mu?
    evlenmenin dayatılmış bir zorunluluk olması sebebiyle mi?
    nedenlerin hepsini de bilemeyiz tabi.

    "biz bu ilişkide üç kişiydik yani biraz kalabalıktık"
    diyen diana sevilmeyişini de nahif şekilde ifade etmiştir.

    böyle bir şey yaşamadım allah kimseye de yaşatmasın.
    sadece aklıma bu ciümle üzerinden başka şeyler geldi.

    göz ardı edebilceğiniz, sineye çekecebileceğiniz durumlar olur hayatta bazen. olmalı da. kimse hatasız olamaz. bazen biz bile kendimizi anlayamıyorken başkasının bizi çok iyi anlayacağını, bize kusursuz şekilde davranacağını düşünmemeliyiz.
    zaten yersiz bir fikir.

    ama kraliçe elizabeth"in yaptığını diana yapamadı mesela.
    kraliyet ailesinde tarih boyu metresler hep olmuş.
    bu kişiler örnek, isimler değişir.
    şahıslar değişir.
    toplumlar, devletler değişir.

    benim bu örnek üzerinden dikkat çekmek istediğim bir husus var; bir şeyleri yoluna koymaya çabalarken duruşundan taviz vermeden de yoluna koyabilirsin, hayatına devam edebilirsin, bazen kabul ederek.
    o kişiye biçtiğin değerle ilgili bu.

    ama diana'nın bence keskin bir sınırı vardı.
    bazen bu hayatta pire için yorgan yakman gerekebilir.
    (sadece aldatılma olayını kastetmiyorum başka başka konularda da)
    başkası için saçma gözüken bir duruma sen çok öfkelenebilirsin.
    o şekilde rahat ve mutlu bir hayat süremezsin çünkü.
    yarım gibi gelir.
    yanlış gibi gelir.
    başkası için yolunda gibi gözüken şeyler sana darmaduman gelir.

    camila ile gerçek manada yüzleşip bu konuyu konuşmaya cesaret edebildiğinde
    camila ona
    -tüm dünya sana hayran, oğulların tahtın varisi, daha ne istiyorsun? demiş.
    evet belki de tüm bunlar başka bir kadının mutlu bir hayat sürmesine yetecek nedenlerdi.
    ama o sadece en çok istediği şeyin kocası tarafından sevilmek olduğunu söylemiş.

    edit: ekleme
  • diana'nın sesinden, o zamanların görüntüleri eşliğinde izlemenin ekstra etkileyici kıldığı güzel yapıt.

    belgeselde en çok dikkatimi çeken diana'nın psikolojik olarak sağlıklı olmadığı oldu. nişanlandığı dönemden itibaren maruz kaldığı stresle sağlıklı baş edemediği, kırılgan bir ego, takdir ihtiyacı, dramatik duygulanımlar ve kendine zarar verme davranışları olduğunu öğreniyoruz. bütün bunları kolaylaştırması için eşinin layığıyla ugrasmadigi, aldatılma, medya ve saray baskısıyla daha da arttığı anlaşılıyor. ama söylem ve tavırlarından, masum, insancıl, sevilme ve ilgi görme arzusu içinde, toy birisi olduğu anlaşılıyor. onun bu kadar sevilmesinin en büyük sebebi de bu insani hali muhtemelen.
    yapımın başlarında taze, canlı ve paril paril bir kadın olarak gözüken diana'nın 1990ların sonlarına doğru gelindiğinde -bulimia'nın ve dengesiz beslenmenin etkisiyle midir bilinmez- oldukça çökmüş, gerçek zamandan fazla yaş almış, yorgun ve yıpranmış bir görüntüye sahip olduğunu görüyorsunuz ve empati yapınca bu biraz kırıcı oluyor.

    camilia, kraliçe ve charles'a sitemler duymama da yol açan bu yapım netflix'in kayda değer içeriklerinden biri ve meraklısı için izlenmeye değer.
  • **spoiler ihtimalli

    galler prensesi diana‘ nin ölümünün yirminci yilinda (2017) yayinlanan dokumentasyon. (imdb 7.9)

    belgesel gazeteci andrew morton’ un sorulari bir arkadasi araciligiyla saraya yazili olarak gonderip, diana‘ nin cevaplari kasete kaydetmesiyle olusuyor. lady diana‘ nin hayatini dogumdan trajik ölümüne kadar tasvir ediyor. pek tabii odak noktasi prens charles ile olan mutsuz evliligi.

    ondokuzunda genc diana, yasinin verdigi toylukla hem hevesli hem de kararinin sonuclarinin farkinda degil. diger yandan taht varisi charles bir bakireyle evlenmek zorunda. bu kati kurallar karsisinda gercek sevginin yeri yok.
    charles icin soru sormayacak deneyimsiz bir kiz lazim o da zavalli diana.
    gunun sonunda her saf kiz bir yetiskin kadina donusuyor ve sorunlar kacinilmaz bir hal aliyor.

    nisan sonrasi bir televizyon röportajinda, charles'a asik olup olmadigi soruldugunda „ask ne anlama gelirse“ gibi belirsiz bir cevap veriyor o an diana'nin umutsuzlugunu goruyoruz. dugunden sonra prens, camilla iliskisi yeniden basliyor ki diana‘ nin bilmem kacinci hayalkirikligi.

    evlilikle birlikte aldigi yukumlulukler, prens‘ in onu gormezden gelisi, ilgisizligi, diana‘ nin yasaminin altin kafeste gectiginin gostergesi oluyor ve hayati kaygiyla yokus asagi gidiyor. prens charles‘ in tutumu sonucunda bulimia olmus bir kurban, dusunun ki nisanlandigi hafta basliyor bunu asmasi neredeyse on yil suruyor.

    gercekte dünya prensesin talihsizligini zaten biliyor, sadece birkac dedikodu detay ile daha da zenginlesiyor. diana‘ nin gazeteci morton‘ a sayisiz röportaj vermesinin yani sira charles‘ in evrak cantasindan caldigi camilla‘ dan gelme ask mektuplarini da iletiyor ki bu kisim belgeselde gecmiyor.

    tahtin varisi statulerine gore degil de kalplerine gore evlenebilseydi, diana‘ da charles‘ da ayri ayri mutlu olabilirdi. mutlulugu bulan herkes icin mutlu olabilmeliyiz. bu sebeple insan dogasina ayri olan tum kisitlamalar kaldirilmali hangi taraftan gelirse gelsin. vah gidene
  • --- spoiler ---

    türkçesiyle "prenses diana'nın kayıp sırları", 2017 birleşik krallık yapımı ve lady diana'nın hayat hikâyesini konu edinen belgesel yapım. tom jennings-david tillman ikilisi tarafından senaryosu hazırlanan ve yönetilen 112 dakikalık belgesel, hazin bir trafik kazasına kurban giden prensesin 1992-1993 döneminde verdiği ve bugüne kadar yayınlanmamış bir röportaj serisine de yer vermektedir. ayrıca gazeteci andrew morton'un diana hakkında yazdığı ünlü kitaptan da bazı bölümler belgeselde kullanılmıştır. diana'nın bulemia hastalığı ve sürekli medya önünde olmaktan yaşadığı zorluklar bu yapımda ilk kez bu kadar yoğun olarak işlenmiştir. prensesin evlilik sonrası ilişkileri ve ölümü ise belgeselde esgeçilmiştir. son olarak, yapımın imdb.com puanı 7,9/10.

    konusu
    arşiv görüntülerini ve kişisel kayıtları içeren bu belgesel, sevilen prensesin hayatına samimi bir bakış sunuyor.

    netflix resmi sayfası - https://www.netflix.com/tr/title/80221317

    imdb.com - https://www.imdb.com/title/tt7188868/

    wikipedia - https://en.wikipedia.org/…i/diana:_in_her_own_words

    trailer - https://www.youtube.com/watch?v=ufatlto3250

    --- spoiler ---
hesabın var mı? giriş yap