• (bkz: 22 aralık 2023 3 askerimizin şehit olması)
    şehitlerimizden biri de (bkz: mehmet serinkan)denizli’nin tavas ilçesinin yorga köyünden arkadaşlar.
    yorga denizli’nin en fakir, merkeze en uzak dağ köylerinden.askerimizin abisi de 2016 da gazi olmuş.
    siyasilerimiz bir meydana şeyh said ismini veriyorlar,bir başkası şeyh said güzellemesi yapıyor.pkk da en fakir ve en çaresizi vuruyor.halkımızın gündemi de dayak yiyen hakem ile filistin.
    ülke arap dolmuş, kurtuluş savaşı ve çanakkale savaşında en çok şehit veren illerden denizli şehit vermeye devam ediyor.
    bir kaç gün de şehidimiz üzerinden siyaset yapılır ve unutulup giderler.
  • (bkz: denizli'de yaşayan afgan komando)

    bir il düşünün eğer ülke olsa ihracatı sayesinde (4.6 milyar dolar) kendine yetip artıyor. okur yazar oranı %99. en az kaçak elektrik olan il. komşusu olan afyon ve uşak'tan binlerce insan buraya çalışmak için göç etmiş ve hala göç etmekte. yani şehir, komşusu olan illerdeki istihdam açığını da kapatır durumda. böyle bir ile afganlı, suriyeli, iranlı doldurarak her geçen gün bu şehri yaşanmaz hale getirmek nedendir anlamış değilim.
  • insanlığı ölmüş, helvasının üzerine de mumu dikmiş bir şehir.
    şimdi yazacaklarım bu şehre mahsus değil, 80 ve sonrası kuşağı yetiştiren anaların, babaların, öğretmenlerin ve okulların elinden geçmiş çocukların yaşadığı tüm şehirleri, tüm türkiyeyi kapsayan bir yazı aslında.
    kabak denizli'nin başına patlatıldı slide kişisi tarafından.

    sabah ankara yolunda meydana gelmiş bir kaza nedeni ile oluşan bir trafik karmaşası, neredeyse 2 kmyi bulan bir tıkanma. kaza yerine ulaşmaya çalışan ambülanslar göt kadar şehir dediğimiz bu şehirde 15 dk. 1 m yol alamıyor. çünkü yol vermiyorlar, yol olarak kullanması gereken emniyet şeridi uyanık pezevenkler tarafından doldurulmuş durumda.

    2 şeritli yola girmemek için emniyet şeridini, emniyet şeridi dolunca yandaki tali yolu, tali yol dolunca bulduğu tüm boşluğu dolduran akıllı, uyanık, çevik, namuslu ve dini bütün türk insanı.
    ambülans için zar zor açılan yola ambülanstan önce girmeye çalışan akıllı, uyanık ve çevik pezevenkler. zar zor yol bulmuş ambülansın tamponuna yapışıp yolda sıkışınca geri manevra yapan ambülansa korna çalan orospu çocuğu.

    sana kızmıyorum.
    sana annen, baban, arkadaşların, öğretmenlerin, bu sistem bunu öğretti. amacına ulaşmak için sağından geç, solundan geç, altından gir üstünden çık, yerde yatanın üstünden atla. ama yeterki hedefine ulaş. bırak kerizler, enayiler 2 şeritli yolda mal gibi yolun açılmasını beklesin. kendi fırsatını kendin yarat. kim tutar senin gibi uyanık pezevengi. heheyt, kimse tutamaz.
    ha yetişeceğin yer neresi? siktiğimin bir maaşı ile çalıştığın, muhtemelen zaten memnun olmadığın bir iş, mutsuz yaşadığın bir şehir. neyi feda ediyorsun? insanlığını ve belki de canı damarının ucunda akan bir insanın hayatını.

    olsun be aşşağılık pislik, sana kurban olsun tüm o canlar, tüm o saf gibi, geri zekalı gibi, keriz gibi şeridinde yol açılsın diye bekleyenler. elbet bir gün tandığın birinin ya da senin bedenin can çekişirken böyle davranacak, sana hayatı zindan edecek pezevenkler çıkacak. üzülme yani, yalnız değilsin. etrafında senin gibi pezevenk çok.

    dip not
    kızgın değilim.
    sadece feci şekilde küfredesim var.
  • madem öyle size denizli horozunun mitolojide nasıl anlatıldığını anlatayım.

    sizin de bildiğiniz gibi güzeller güzeli afrodit hephaistosla evli olmasına rağmen ares ile büyük aşk yaşamaktadır. bir gün iki aşık ares'in denizli'deki sarayında buluşur. yiyilir, içilir ve gece olur. odalarına çekildiklerinde ares iki askerini geceyi geçirecekleri odanın başına koyar ve onlara "apollon altından tahtı ile gelmeden hemen önce bizi uyandıracaksınız" diye emir verir.

    iki aşık o gece birbirlerini o kadar çok severler ki yorgunluktan bitap düşerler; nöbetçilere güvenerek kendilerini uykunun tasasız kollarına bırakırlar. fakat o sıralarda nöbetçilerin gözlerine de bir ağırlık çöker ve onlar da uyuyakalırlar. ve apollon altından tahtıyla gelerek gece karanlığınının bilinmezlerini ortadan kaldırır. artık güneş doğmuştur ve bilgi herkes içindir.

    apollon'un günü getirmesiyle, uyuyakalan afrodit ve ares uyanırlar; herkes onların geceyi beraber geçirdiklerini anlar. rezil-i rüsva olmak bir yana bayağı dalga konusu olurlar.

    ares derhal nöbetçileri çağırtır, gözleri alev saçmaktadır. nöbetçiler tanrının huzuruna çıkar ve titreyerek uyuyakaldıklarını itiraf ederler. ares elini havaya kaldırır, tam onları yok edecekken "bir dakika" der; "ölüm bu yaptığınızın yanında cezadan çok ödül olur. bundan böyle hayatınız boyunca apollon'un altın çizgilerini gördüğünüz ilk an avazınız çıktığı kadar bağıracaksınız" der ve parmaklarını şıklatmasıyla iki nöbetçi çok güzel iki kuşa dönüşür ve o günden bu güne sabahın ilk ışıkları oluşur oluşmaz bağırmaya başlarlar. işte o iki kuş denizli horozunun atalarıdır.

    edit: yazım
  • teee çok uzun zaman evvel bir çatı ustası ve çatısı sürekli sorun çıkaran bir müşterisi varmış. bu çatı ne zaman aksa usta gider tamir edermiş. gel zaman git zaman bu ustanın oğlu büyümüş, eli iş tutar hale gelmiş, babasından da mesleğini öğrenmeye başlamış. neyse efenim, bir gün bu çatı yine arızalanmış ve ustaya haber vermişler. bizimki de oğluna "e artık zamanı geldi, git şu çatıya sen bak" demiş. oğlan da bu zorlu sınavın heyecanı ile koşa koşa gitmiş. dönünce baba neticeyi sormuş, oğlan da "çok kolaydı, hallettim. en az 10 sene sorun çıkarmaz" diye cevap vermiş. bizim usta da "a benim saf oğlum, saftirik oğlum, ben seni o çatı sayesinde büyüttüm" diyerek oğlana meslek hayatının en büyük ayarını vermiş. böyleyken böyle..

    şimdi bu hikayenin denizli ile ne alakası var diyeceksiniz. ben denizli'nin girişindeki ve çıkışındaki yol çalışmalarını bu çatı hikayesine benzetiyorum. hele o cankurtaran yok mu, faaliyet hiç bitmiyor. ne cankurtaran'mış arkadaş, topu topu 5, ne bileyim 10 kilometre bir yer, son yirmi senedir kurcalamadık metresini bırakmadılar. bi bu tarafa asfalt, bi öbür tarafa. bitiyor, hoop bi daha baştan. ankara yolu desen altgeçit çalışmaları bilmemneler. kale - muğla arasına hiç girmiyorum bak. 20 küsür yıldır yolun kenarına yığılan çakıl dışında bir gelişme yok. gidip bakıyorum, yolun sağ tarafına çakıl yığılmış. iş makineleri, şantiyeler.. ertesi sene bakıyorum aynı yığın bu sefer solda. denizli muğla karayolunun ihalesini alıp ömrüm boyunca ekmeğini yiyesim var yani, öyle diyeyim. bence daha güzel bir iş yok.

    hayır, normalde severim ben bu denizli'yi esasen. işim falan düştüğünde sevine sevine giderim. yeme içme adabı çok güzeldir mesela, bayılırım. ama bir yerden bir yere giderken denizli'den geçmek söz konusu olunca iş eziyete dönüyor. gözünü sevdiğimin memleketi, bi ucundan bi ucuna 40 dakika anasını satayım. günün her saati acayip bi trafik var. kamyonuydu, tırıydı, personel servisiydi, toplu taşımasıydı.. hele işe giriş çıkış saatlerine denk geldiysen tamam, geçmiş olsun. 80 km hız sınırı olan yerde arkadan kaptırmış gelen tır selektör yapıyor, ezilmeyeyim diye kendini orta şeride atıyorsun sağından 20 plaka volvo cip (denizli klasiğidir) makas atıyor, en sağa geçeyim yavaş yavaş gideyim diyorsun, tarih öncesi j9 servis aracı saatte 20 km ile süzülüyor. abartısız 40 dakikası böyle memleketin. ulan yazarken bile soğuk soğuk ter döktüm amk.

    sevgili denizlililer, dostlarım. girişi çıkışı habire kurcalayıp o çatı ustalarına para kaptıracağınıza yapsanıza bi çevre yolu? hı?.. muhteşem trafiğinizle hiç muhatap olmadan geçip gidelim? hatta ücretli olsun. parası mühim değil. gerekirse bankadan kredi çeker veririm.
  • 2023 cumhurbaşkanlığı seçimlerinde ege bölgesinde izmir, aydın ve muğla’yla birlikte kılıçdaroğlu’nun 1. çıktığı şehirdir

    genel seçimlerde millet ittifakı 4, cumhurbaşkanı ittifakı 3 vekil çıkarmıştır. chp ve akp 3, iyip 1 vekil. başta chp öndeyken köy- kırsal oylarıyla 33’e 32 akp başa geçmiştir. chp 3. sıradaki gelecek partili aday akp’ye yanlarsa onu bilemem, kılıçdaroğlu düşünsün.

    denizli’yi bilenler için şaşırtmamış, iftiracı trollere iyi bir ders olmuştur. hadi canım sen afyon’a, sakarya’ya, konya’ya, kayseri’ye, çorum’a, erzurum’a, rize’ye, trabzon’a, kocaeli’ye, sivas’a, bursa’ya, antep’e filan.
    ikinci turda da rengini belli etmesi gereken şehir.
  • 24 yıldır yaşadığım ve hayatımın geri kalanını geçirmeyi pek bir istediğim şehir. bu şehir olumlu her konuda türkiye şehirleri arasında üst sıralarda kendine yer bulmaktadır. kültür sanat konusunda kalburüstüdür bir kere. nüfusuna oranla en yüksek oranda tiyatroya giden şehirlerin başında gelir. kitap okuma oranı yüksektir, üniversite sınavlarında başarı olarak hep ilk 3'te yer bulur kendine. futbolda tel örgüleri ilk kaldıran takıma sahiptir mesela, süper lig'te en çok sezon geçiren takımlardan birine sahiptir ayrıca orda da yer edinmiştir kendine, kendinden çok daha fazla nüfuslu şehirlere rağmen. ekonomiye katkısı cüssesine göre çok fazladır. limanı geçtim deniz kenarına 200 km mesafesi olmasına rağmen en çok ihracat yapan şehirler arasındadır her zaman. neredeyse 3 bölgenin iklimini yaşar kısım kısım bu yüzden birkaç tropik meyve dışında her türlü meyve sebze yetişir denizli'de hem de en kaliteli haliyle. her ilçesinin kendine has ürettiği birşeyi vardır neredeyse hem de bazıları uluslararası düzeyde. bunu es geçmek istemiyorum mesela türkiye'deki leblebi üretiminin %80'i serinhisar ilçesine aittir. tekstilde bütün dünyaya iş yapan bir markadır. işlenmiş bakır ve mermerde de hakeza öyledir. herşeyi vardır denizli'nin ülke olsa kendi kendini rahatlıkla çevirebilir iç kaynaklarıyla. kayak yapmak isterseniz bozdağ kayak merkezine sahiptir, yamaç paraşütü ile uçmak istersen o da mevcuttur çökelez dağında. rafting yapmak isterseniz bekilli deresinde rafting yapılabilir, kaplıcaya gitmek istersen de bolca seçenek mevcuttur. kültür dedik ya unesco dünya mirası listesinde yer alan pamukkale'si vardır mesela eşsiz benzersiz güzellikte. ayrıca onlarca antik kente sahiptir merakın varsa bulunmaz nimet. bloggerların istilası altında olan salda gölü 50 dakika mesafededir mesela denizli merkeze. 2,5 saat içinde izmir ve antalya arasındaki tüm sahil ve koylara ulaşılabilir denizli'den bu da + hanesine yazılabilecek başka bir puandır. yazın rekor sıcaklara ulaşabilir ilginç bir şekilde. o kadar sıcak yaz günlerinden sonra her iki kışta bir tatmin edici miktarda kar yağışı alır, sevenlerini sevindirir. gecenin bu saatinde bu entry'yi girecek kadar neden seviyorsun diye sorarsanız gerçekten bilmiyorum.
  • valla bu sefer ayrilirken hic de guzelleme yapmayacagim. bir denizlili olarak sirf su yeni yapilan garajdan dolayi akp'ye oy verilmemesi gerekiyor. hangi sehirde hicbir toplu tasima garajin icine girmez ve de girmek isteyenler icin minnacik yer yapilir? ya da sehrin gobegine el kadar garaj yapmak neden? antalya-izmir hattinda insanlarin durmadan devam etmesi gereken yerde sehrin trafigini felc etmek neden? bu nasil vizyonsuzluktur? hic mi sehir buyumeyecek? hic mi nufus artisi yasanmayacak?
    gosteris, cicek bocek dikimi dersen yollarda bolca gorursun ama.
    yillardir gosteris belediyeciligi yaptiniz. kaza kaza yol birakmadiniz. millet sayenizde asbest solumaktan mahvoldu. yetiversin artik. defolun gidin!!!!

    not: ben gittim merak etmeyin. ama memleket iste. kopamiyorsun.
  • kıymetini yeterince anlayamadığım harika şehirlerden biri. bereketli bir coğrafyaya konumlanmış ve bu bereketli hal heba edilmemiş.

    geçen yıl antalya tatilimden dönerken yolda 'serinhisar'da ne çok leblebici varmış', hadi duralım dedim. bir tanesine girince leblebinin olabilecek tüm versiyonlarıyla karşılaştık. çalışanlar bize türkiye'nin leblebi ihtiyacının %85'nin bu ilçeden karşılandığını söylediler. ben yalnız olmayacağımı varsayarak çorum diye düşünürdüm.

    leblebicilerin hediyelik eşya bölümü de vardı, görebileceğim en zarif şile bezi ve ketenden üretilmiş gömleklere rastladım. makul fiyatlara sahiplerdi ve tam bu esnada denizli'nin tekstilde de çok ileri olduğunu, yurtdışına pek çok tekstil ürünü ihraç ettiğini öğrendim. (içimi anlamsız bir gurur kaplamıştı, ülkeden beklentim o kadar düşmüş ki)

    gece pamukkale 'de konaklayıp ertesi gün yola devam ederiz diye düşündük. sabah 6 gibi kuş sesleriyle ve tertemiz bir havaya uyandım. etraf pespembe, balzac olsaydım bu kısmı sayfalarca betimlerdim. sonra gökyüzünde balonların süzüldüğünü görmeye başladım. ben gene şok oldum, balon turu kapadokya'ya özgü sanıyordum!

    balon
    duygusu görüntüsünden daha iyi olan balonlar :)

    pamukkale'ye şöyle bir bakamayacağımızı cidden zaman ayırmak gerektiğini o an anladım, ama zamanımız yoktu. güzel bir şeyin hakkını veremiyor olmak içime oturdu. yine de hızlıca travertenleri görsek ya derken hierapolis'in muazzamlığından haberim yoktu. içerisindeki güzel arkeoloji müzesinden hiç.

    traverten
    buluntular salonu giriş
    buluntular salonu
    buluntular salonu 2
    hierapolis tiyatro

    pamukkale'de geçirdiğim zamanı denizli'nin fragmanı kabul ederek daha fazla sürpriz yaşamamak için şehri araştırmaya başladım. denizli'nin 6 km dışında, ilk şehrin kurulduğu yer olan laodikeia'ya denk geldim; görmek için sabırsızlanıyorum. doğası güzel yerlerde yürüyüş yapmayı seven biri olarak bir günümü geçirebileceğime inandığım honaz dağı'nı da görmeyi isterim.

    şarap bağları ve tadım kısmına henüz geçemedim, önerilere açığım. ben takvimi açtım en kısa sürede hakkını vere vere, geniş geniş gezebileceğim günleri planlamaya çalışıyorum.

    bonus: pamuk tarlası
    bonus 2: pamuk:)

    edit: bazı yazarlara teşekkür ederim katkılarını aşağıya ekliyorum;

    gol haberi mi var denizli yeme başkanı anladığım kadarıyla, girdideki yemek yeme yerleri eksikliğini hemen fark etmiş:)
    önerileri: kebabci enver - bayramyeri, karadam tost - çınar atatürk parki mevki, bağlı kokoreç - yenişehir ve tavas, garson şükrü- yeri yazmamış=)) ben sadece tostçuyu deneyecek gibiyim şimdilik ama gidecek birilerine yardımcı olabilir diye ekledim.

    acestreamhd paris saint-germain forma ve diğer kıyafetlerinin denizli'de üretildiğini ve amerika'ya mermer ve havlu icraatının çok fazla olduğu blgisini paylaştı.

    edit 2: dünya kekik üretiminin %70'den fazlasını denizli karşılamaktadır :)
    denizli kebabını kesinlikle denemelisiniz.
    ayrıca ışıklı gölü bu mevsimde harikadır orayı da görmek isteyebilirsiniz.

    dedi amaciolmayanyazar :)

    edit 3: buldan bez ve havlu ihracatıyla, yatağan bıçaklarıyla, çal ve güney şaraplarıyla, acıpayam kavunuyla öne çıkıyormuş. spr1nger katkılarıyla:)

    edit 4: imla - paris saint german yazan yer paris saint-germain olarak düzeltildi. teşekkürler mantarbas.

    edit 5: 'eski' zafer gazoz içilmeliymiş. hemen googleladım =) teşekkürler gumustabak.

    nasip dondurma önerildi. kesinlikle fotoğrafları ilgi çekici görünüyor, denemek isterim. burdan bakılabilir. teşekkürler motosikletiyle uzaya cikan adam.

    edit 6: ' pamukkale şarapları güney ilçesinde üretiliyor. sava almak isterseniz carrefour fiyatlarıyla aynı ama diğer şarapları market fiyatlarına göre indirimli olarak satılıyor. hem güney'de hem de merkezde lunaparkın karşısında ulus kavşağına varmadan fabrika satış mağazaları var. güney'e gitmişken güney şelalesini de görelim derseniz boşa para ve vakit harcamayın derim. çok vasat. gittiğinize değmez.

    pamukkale'de sadece balon yok yamaç paraşütü de yapılıyor bu arada. bunun haricinde karahayıt'ta ve sarayköy civarlarında termal oteller var.' silas katkısı, teşekkürler.

    edit 7: denizli tütün üretiminde de 1. sıradaymış, link mornie utulie katkılarıyla, teşekkürler:)

    edit 8: ''... kimse teleferik dememiş. ve şehri ayakları altına alan seyir tepesi. şehrin içindeki çamlık ormanı… '' dedi ccceeellliiisssttt katkısı, teşekkürler :)
  • sanırım lezzet durakları için konsolide bir listeye ihtiyaç var bu şehir için.

    - elmallı pide - tavas, muğla yolu üzeri --> her türlü pidesi iyidir. kiremitte göveç vs de gayet iyi. yayık ayranla beraber göm. ancak özellikle kalabalık bir grup ile gittiyseniz sonunda fatality çektirecek bir mevzu var. ballı-cevizli-tahinli deyin onlar anlar :)

    - gazezoğlu pide - bayramyeri/kaleiçi --> kaleiçi denilen yerde bir tur atılıp buraya oturulabilir bence. gayet lezzetli pideleri var.

    - hacı şerif - bayramyeri --> (bu merkez. muhtelif yerlerde küçük şubeleri var) mevzu tabi irmik helvası ancak farklı sebze ve meyvelerden yaptıkları envai çeşit tatlıları, şekerlemeleri var. ayrıca bu düğündür, nişandır, kutlamadır, özel gündür vs için çikolataları da oldukça kaliteli bence. yeni gelen nesil ile beraber oldukça fazla dışarıya açıldılar. sitelerinden sipariş edebiliyorsunuz bu tip şeyleri.

    - denizli kebabı -> bayramyeri civarındaki herhangi bir kebapçı hemen hemen aynı lezzeti sunar. çok eskiden kebapçı enver en ünlüsüydü fakat kurucusu vefat edince klasik bir çaptan düşme yaşadı. kocabaylar, baki, kebapçı muhtar falan iyidir yani. bir uyarı, büryan mevzuna benzer bir durum var. akşam yemeği olayı yok.

    - kokoreççi osman usta - sümer --> misak-ı milli sınırları içerisinde tattığım en iyi kokoreçi yapıyor. sümerpark avm denilen yapının yaklaşık 1 km kadar aşağı taraflarında kalır. hatta osman usta'nın gönlünden kopar bir de büyük parça kokoreç koyar ortaya. bizim küçüklük zamanlarımızda şehir merkezindeki cumhuriyet parkı'nın orada akçeşme denilen yer en iyisiydi fakat onlarda da bir bölünme vs yaşanmış. sakat olmuş kokoreç. hatta ismi bile değişmiş sanırım. ek bilgi: fakat yanındaki tostçu da fenaydı eskiden. karadam tostçusu. güncel bilgim yok.

    - zafer gazoz - bağbaşı --> e yani. bağbaşı semtinde bulunan "eski zafer" dediğimiz gazozun fabrikası var. oradan 24'lü şişeler halinde alabilirsiniz. aracınıza koyup istediğiniz yere götürebilme imkanınız var. 24'lüsü 20 kusur liraydı en son. ancak depozitolu şişede olan ve dışarıya ihraç edilmeyen versiyonunun tadı çok ayrı bence. onu da kahvelerde, çay bahçelerinde vs içebiliyorsunuz.

    - goncalı --> burada laodikya antik şehrinin alt kısımlarında birçok kendin pişir kendin ye'ci çimlik alanlara kurulmuş yerler var. hazır yakılmış mangalı adamlar veriyor sen getirdiğin şeyleri pişirebiliyorsun. ayrıca kendi yaptıkları çöpşişler de aydın ortaklar'dan hallice. böyle ılık bir haftasonu (yazın yanarsın oralarda) iki tek atmalık bence gayet keyifli yerler.
    aynı versiyonu cankurtaran denilen antalya-muğla yolu üzerinde bulunan köyde de mevcut.

    - mavi köşe - bayramyeri --> esnaf lokantası. özellikle çorbaları çok fenadır.

    - garson şükrü - bağbaşı --> bunu denizli lezzet durağı diye gugıllasanız her yerde çıkıyor o yüzden çok içime bunu yazmak sinmedi ve ayrıca da bir şerhim var. birincisi küçük bir yer, ikincisi fiyatı tuzlu. ve genelde beyaz yaka tayfanın eğlenceli yemekleri vs burada oluyor. kalabalıktır yani. ama mezeleri vs çok iyidir. alkol aldıysanız denizliye dönüş için dikkat edin. genelde alkol kontrollü polis çevirmesi haftasonları olur. şanslıysanız ayrı.

    - buldan gevreği --> buldan, denizli sınırları içerisinde bulunan en nev-i şahsına münhasır ilçelerden. dokumacılık merkezi, tarihi evleri, yeşilliği vs. gittiğinizde buldan gevreğini bence tadın.

    - serinhisar leblebisi --> leblebi diyarı diye bilinen çorum'a bile leblebiler buradan gidiyor. türkiye'deki leblebinin %80'i burada üretiliyor. yol kenarında birçok yer mevcut. ancak odun ateşinde kavrulmuş beyaz leblebi çok fena bir şey bence. ektra bir bilgi daha, yüzyıllardır memleketin kesici alet ihtiyacını(kılıç, bıçak, pala vs) karşılamış "yatağan" köyü bu ilçe sınırlarında bulunuyor. orada üretilen her türlü bıçak çok kalitelidir. göz atabilirsiniz.

    - dönerci yaşar --> bayramyeri -- yıldız kırtasiye olarak bilinen kırtasiyenin yanından bir ara sokak çıkar. yapı kredi bankası var köşede. oradan yukarı çıkıp 20-30 metre yürürseniz sağ tarafta dönerci yaşar'ı göreceksiniz. i-na-nıl-maz dönerini zafer gazoz ile hüpletiniz efendim. karşısındaki otoparka birkaç masa atıyor. kapalı ortamda oturmam denirse (pandemi effect) orada açık havada takılabilirsiniz. (@torogron'a teşekkürler.)

    ve tabi ki bir ton zincir restaurant, ne bileyim böyle rakıcılık için mekanlar, yol üstü karın doyurmak için yerler vs bolca var. onlar yerel lezzet durağı kapsamına girmediği için yazmadım. applikasyonlarda löps diye çıkar zaten. yukarıdaki liste için tabi denk gelirse güncelleme yapılır. benim ilk aklıma gelenler bunlardı.

    bir de şehirde çok ciddi bir irish pub tarzı olarak düşünebileceğimiz yer eksiği mevcut. abi şöyle arkadaşlarla oturalım arkadan müzik tıngır tıngır gelsin (50-60-70-80-90's rock hits tarzı), sohbet edelim biramızı içelim yeri yok. , sakallı - beyaz gömlekli abilerin, süslü ablaların hunharca raks eylediği, teklerin birbirine çiftleşme dansı yaptığı gürültülü yerleri sevmek zorunda değil kimse.

    çamlık semtinde "film severler derneği" ve çınar'da "taçev" denilen yerler bu ihtiyacı karşılıyordu eskiden fakat kapandılar ve uzun süredir yoklar. ha dışarıda sote bir yerlerde yapalım desen bağbaşı, karakurt yolu vs yerler var da oralarda da derdo şahinci tayfadan rahat yok. bu tarz bir ihtiyaca cevap veren mekanı açabilen yolunu bulur bence. bilen varsa da yeşillendirsin lütfen, gelip gittiğimizde oralara meyledelim:)
hesabın var mı? giriş yap