• iki ana grupta incelenebilecek insan türüdür.birinci grup keyif için denizde yelkenlilerde , yatlarda seyire çıkan yada deniz sporları yapan kişilerdir.bu muhteşem keyfi yaşayan özenilecek kişileri denizci olarak adlandırmak benim de dahil oldugum ikinci gruba ait denizcilerin yani bence de gercek denizci olan kişilerin çok hoşuna gitmez, hatta alınırlar.
    bu kişiler gemi denizcileridir.
    hayatlarının büyük kısmını dökmeci, container, ro/ro,t anker, ferryboat gibi çeşitliliklere sahip gemilerde çalışarak geçirir denizciler.sabit hatlarda çalışan veya adres dünya tabir ettiğimiz , bir sonraki limanın o an bulunan limanda belli olduğu gemilerdir bunlar.
    gemilerde iki ana departman vardır.makine ve güverte.
    uzakyol gemilerinde yani okyanus aşan standart dökmeci yada tankerlerde yaklaşık 30 çalışan bulunur.

    bu 30 çalışanın 9 u kaptan, başmühendis, güverte zabitleri,makine zabitleri ve elektrik zabiti olmak üzere yönetici konumdaki çalışanlardır. geri kalan kişiler makine,güverte,kamara ve mutfak çalışanları olan ,güverte ve makine lostromoları ,usta gemici,gemici,miço,fenerci,fiter, yağcı, silici, kamarot ve aşçılardan oluşan personeldir.

    başmühendis tabir ettiğimiz makine departmanının başındaki kişi çarkçıbaşı,
    makine zabiti tabir edilen makine departmanı yöneticileri , vardiya muhendisi ve 2. 3. ve 4. çarkçılar olarak,
    kaptan , master yada süvari bey ,
    diğer güverte zabitleri ise 2.3. ve 4. kaptanlar olarak ta çağrılırlar,hitap edilirler.
    bu yönetici kadro ağırlıklı olarak denizcilik yüksek okullarından mezun olmuş denizcilerdir.

    en basit anlatımla, kaptan (süvari bey , master) sadece güverte departmanının değil bütün geminin baş sorumlusu ve idarecisidir.güverte zabitleri ve personeli geminin yüklenip boşaltılmasından ve sevk ve idaresinden (şöförlüğünden) mesullerdir.
    başmühendis ,makine zabitleri ve personeli , ana ve yardımcı makinelerden ,en ufak devreye kadar gemi üzerindeki tüm teknik donanımın işletimi ve bakım tutumundan sorumludur.
    ufak bir şehir gibidir gemi, tatlı suyu dahi deniz suyundan üretecek donanım mevcuttur, birbirinden bağımsız sistemler birbirlerinin çalışmasını sağlar makine dairesinde.
    vardiyalı çalışma sistemi vardır bir çok gemide. 1 güverte zabiti ve 1 vardiya mühendisi günde 8 er saat köprüüstü ve makine vardiyası tutarlar. bu vardiyalarda kaptanlar ve mühendislerle beraber çalışan personel de vardır, meydancı tabir edilen 08.00 - 17.00 saatleri arasında çalışanlar da.
    gemide askeriye kadar sert olmasa da hiyerarşi mevcuttur.zabitan ve personel salonları ayrıdır.herkesin kendi kamarası vardır.
    sosyal hayat yok denecek kadar azdır.sohbet, çay kahve, sigarayla geçer çalışma saatleri harici yaşam.kitap okunur, bazen film seyredilir.bir köprüüstüne, bir makine kontrol odasına, bir salona gidilir, hava güzelse güverteye çıkılır yürüyüş yapılır.kıçüstünde çay içilir.yemek çok önemli konudur.kumanya ve yemek kalitesi gemideki tüm keyfi direk etkiler ve kavga gürültü de hep mutfak dolayısıyla kopar.
    insan kalitesi en önemli unsurdur gemi yaşamında.kadro iyiyse,güzel insanlardan oluşuyorsa 6 aylık kontrat keyifli geçer, zor gelmez gemi fiziken kötü ve sorunlu da olsa.fakat bir tane mikrop herif bile varsa kadroda, sorunlar, tartışmalar başlar, geminin tadı huzuru kacar.cünkü secme lüksünüzün olmadığı iş arkadaşlarınızla 24 saat beraber yasamak zorunda oldugunuz bir ortamdasınızdır.okyanusun ortasındasınızdır bir demir yığınının içinde ufacık bir hacmi paylaşmaktasınızdır.
    denizci’nin bazen en büyük derdi nakledememektir içindekileri çoğu zaman karada kalanlara..döndüğü zaman o uzun seferinden, hayatına ara vermiş olduğunu düşünür o süreçte..oysa bazen mecburiyetten , bazen bilinçsiz bazen de o büyük aşkla başlayan seferler karadaki hayattan daha çok şey katar ve daha çok şey götürür denizcinin hayatına.
    sakindir deniz insanı.henüz hiçbir teknolojinin kontrolüne alamadığı o büyük güç “deniz” öğretmiştir ona bunu.kucaklamak istediğinde annesini yada sevgilisini okyanusun en ortasındayken, ufka bakıp sabretmeyi öğrenmiştir.
    çok şanslı görürüm hep denizi yaşayabilenleri..güvertede yürüyüş yapıp kahvesini yudumlarken aniden bastıran fırtınadan kaçıp yaşam mahalline sığınmaya çalışan gemicinin telaşını görmeyi.yada 10 gün sonra dünyanın öbür ucundaki limana inip yürürken çok şükür demeyi.
    bir denizciye dilenebilecek en iyi şey “selamet”tir.denizcinin kendi bilgi beceri ve ustalığı yetmez çoğu zaman bir sonraki limana selametle varabilmeye.tanrıya sığınır insan ister istemez inancı olsun yada olmasın.bu yüzdendir köprüüstü yada makine dairesine girerken ‘allah selamet versin’ demek..
    bütün bu ev özlemleri, medeniyetten millerce uzakta olmak,engellememiştir seferden dönülen ertesi gün yine deniz kıyısına gidip çay içmeyi ve gelen geçen gemilere iç çekerek bakmayı..
    derinleşmek midir, acı çekmek mi yoksa psikolojinin bozulması mıdır deniz hayatından sonra dostlarla sohbetteyken kopup gitmek hayallere dalmak.yabanileşmek midir yoksa..
    sanırım çoğu meslektaşımın yaşadığı ve çözüm bulamadığı bir soru olmuştur bu.
    ilk zabitliğimde uzun süre denizde yaşamış bir gemicim kalkış limanı yavaş yavaş gözden kaybolmaya başladığı zaman yüzümdeki garip ifadeyi farkedip “boşver çarkçım, deniz cahilin zulmünden kötünün şerrinden uzak” demişti..bu da denize karşı yeni bir bakış açısı getirdi bana.insan kaynaklı streslerden uzak ulaşım sorunu olmayan belki de konforlu bir meslekti bu..
    zamanla günlerce sürebilen bir fırtınanın salladığı gemideki beşik gibi bir yatakta uyumaktan keyif almaya başladım.yada kamaramdaki lumbozumdan dev dalgaların içine girip çıkan geminin burnunu sinemada bir film seyredermişçesine izlediğimi gördüm.
    bunun yanında belki de böyle bir meslek seçmeseydim ömür boyu bu kadar çok ülke ve değişik kültürler yaşamlar göremeyecek oluşuma sevindim.özellikle günler hatta aylar süren uzun seyirler sonrası çok uzaklardaki bir limana adım atmaktan derin haz duydum.
    sonuc olarak apayrı bir dünyada yaşayan, çoğu zaman melankolik insandır denizci.

    (bkz: denizcilik/@manoverboard)
    (bkz: denizdeki insan psikolojisi)
    (bkz: cetin akın) (bkz: seyir defterine yazılmayanlar)
    (bkz: her limanda bir sevgili/@manoverboard)
    (bkz: burberrys/@manoverboard)
  • kazandiklari para analarin ak sutu gibi helaldir. o yuzden oyle kolay harcanmaz.
  • hayatının çoğunu demir yığınında geçirmiş bir denizci eskisi'nin tasviriyle 3. insan türüdür.
    1- yaşayan insanlar
    2- ölüler
    3- denizciler
  • "sea is my country, ship is my home, duty is my life, who is my wife."
  • - gemi kaptanları ilk mezun olduklarında 4. kaptan olarak başlarlar. 3-2 ve en üst nokta olan 1. kaptanlığa kadar ulaşırlar.
    - maaşlar kaçıncı kaptan olduğunuza göre değişiklik gösterir. ama hepsi aylık 10.000 tl'nin üzerinde kazanır.
    - her 6 ayda bir, bir maaş ikramiye alınır.
    - diplomayla kaptan olursan büyük şirketlerin büyük gemilerine kaptanlık yaparsın. sertifikayla kaptan olursan küçük şirketlerin küçük gemilerine kaptanlık yaparsın. birincisinde maaşını alırsın. ikincisinde alamama olasılığın yüksektir.
    - sözleşmeler en az 6 aylık olarak düzenlenir. 6 aydan önce bir bahaneyle gemiden inilmek istenirse hoş karşılanmaz. gemide ne kadar uzun kalabiliyorsa çalıştığı şirket o kadar mutlu olur.
    - gemiye gitmek, askere gitmek gibidir.
    - personel değişimi gemi türkiye'ye uğrarsa yapılır. zorda kalmadıysa şirket, değişimlerde geminin olduğu ülkeye personeli uçakla göndermemeye çalışır. bu yüzden 6 ayın dolmasına biraz kala ya da bir kaç ay sonra gemiden inmek zorunda kalınabilir. yani eve gidişi, geminin türkiye'ye ne zaman uğrayacağına bağlıdır.
    - karada olabildiğince çok filmi, sezon sezon dizileri, porno filmleri terabyte seviyesinde depolamadan gemiye gidilmez.
    - gemide boş vakitlerinde, yanında götürdüğü film ve dizileri defalarca izler. yapacak bir şey o kadar yoktur ki tekrar tekrar izler ve bütün replikleri ezberler. boş vakitlerinde mini spor salonunda vücut yapmayıda ihmal etmez.
    - leblebi, fındık, fıstık kısaca kuruyemiş çok kıymetlidir, gemiye binmeden önce çokça depolanır.
    - nadiren kadın kaptan görülür. 4. kaptan ya da 3. kaptan olmaktan öteye geçeni pek azdır. genelde kısa süreli çalışır. eşi de denizciyse şirket aynı gemide çalıştırır. onca yıl o kadar hanzoyla kalmaktan dolayı erkeksi davranışlar görülebilir, küfürlü, argo konuşmalar duyulabilir.
    - içmeyi çok sever. denizci adamın yarısı çok içer. diğer yarısı da ayık gezmez.
    - bütün dünyayı dolaşır ve çoğu limanda kerhaneye uğrar. çoğu milletten kadınla yatmıştır. çetelesini de tutar. 30 yaşına geldiğinde 50-100 kadar hayat kadınıyla yatmış olur.
    - bir limana vardıklarında iş sıralamasını "önce iş sonra sikiş" diyerek hatırlatırlar birbirlerine.
    - ya hayatı boyunca denizde gezer, ya malını mülkünü yapıp karaya, yerleşik hayata geçer.
    - karada, denizcilik işletmelerinde 4.000 tl gibi bir maaşla memur kaptan olur.
    - evlenilecek adam değildir.
    - çapkınlığı sever.
    - zaten evliliği de düşünmez, ciddi bir ilişkiye de yanaşmaz. nikahsız beraber yaşamak favorileridir.
    - çok kazanır, aylarca açık denizde harcayacak yer bulamadığından kadına ve içkiye yatırır.
    - biriktirir de. 30 yaşına geldiğinde 2 evi, 1 de ikinci el arabası rahatlıkla olur.
    işte sırf bu son maddeden dolayı, zamanında bu mesleği keşfetmiş ve okulunu okumuş olmak isterdim. 30 yaşıma kadar sabreder, malı mülkü yapar, hayatımı garantiye alır sonra karaya geçerdim.
    en güzel yıllarını denizde harcadıklarını düşünürler bazen. biz harcamadık da ne oldu derim.
  • denizci hep eksiktir.. ya sevdiğinden ayrıdır yada toprağından.. hep eksiktir.. tüm denizcilere allah selamet versin
  • para karşılığı özgürlüğünü satan insana denizci denir
    bu eylemi yüzen hapishanede gerçekleştirir
  • sanılanın aksine çoğu hüzünlü, yalnız, psikopat vb olmayan, gemideki sosyal yaşantıları abartıldığı kadar sığ olmayan, bilinçli çalıştığında hiçte evinden aylarca uzak kalmayan, geçimini gemilerde çalışarak sağlayan insan türü. günümüz şartlarında laptop denen cihazın hayatımıza girmesiyle, gemideki sosyal yaşam renklenmiştir. dizileri sezon sezon biriktirip uzun bir seferde izlemek, karadaki insanların uğruna sınavlarını feda ettiği, işe uykusuz gittiği oyunları (bkz: football manager 2010) hiçbir kaygı duymadan, ertesi günü düşünmeden oynamak, okuma ve yazma merakınız varsa, dilediğinizce bunlarla meşgul olmak bu sosyal aktiviteler arasında sayılabilir. ayrıca gittiğiniz limanlarda, hayatınızda görmenizin mümkün olmadığı şeyler görebilir, ülkemizde bir benzerini yaşayamayacağınız şekilde eğlenebilirsiniz. hüzün , batan güneş, fırtına,ufuktaki sonsuzluk, böcekteki kanat ve benzeri romantik/melankolik kavramların realiteyle ilgisi yoktur. işin maddi boyutu ve diğer kısımları için lütfen (bkz: denizcilik/@uzakyol kaptani)
  • adı sadece polinezya efsanelerinde geçen bir adanın var olduğunu ispatlamak için derya deniz dolaşan, soyu polinezyalılara kadar dayanan deniz bilimi doçenti thorkild in ve bu yolculukta ona eşlik eden arkadaşlarının maceralarını anlatan, 1980 lerde inkılap ve aka yayınevinin en çok satanlar listesine girmiş, kapak tasarımı şeker bir morris west kitabı.
  • 35 yıllık denizci babama, yüksek denizcilik öğrencisi bir genç yol sorar ve olaylar gelişir;

    ö: bilmem ne caddesine nasıl çıkabilirim?
    b: şuradan sağa sap oradan minibüsler, otobüsler geçer. "öğrencinin kafa iyice karışmıştır. üniformaya ithafen" hangi okul?
    ö: itü bıdı bıdı
    b: meslektaşız 35 yıl bla bla.
    öğrenci silkinir, toparlanır.
    ö: "kafa hala karışık" sağdan mı demiştiniz?
    b: ohooo daha karada yolunu bulamıyorsun sen be çocuğum denizde ne yapacaksın!
    ö: ?!^%&"

    velhasılı kelam fena hazır cevap oluyorlar bunlar.
hesabın var mı? giriş yap