• avrupa çapında bir demos'un yokluğu avrupa birliği'nin demokrasi sorunsalının sosyo-psikolojik elementlerinden birisidir. habermas gibi bazı eleştirmenlere göre demokratik meşruluk demos'dan türer ve avrupa birliği'nde işleyen bir demokrasi demos'un yokluğundan ötürü görülemez. buna sebep olarak avrupa kamusal alanının yokluğu gösterebilir. en çok kullanılan örneklerden birisi de avrupa çapında medyanın olmamasıdır ve ab vatandaşlarının bilgiyi ulusal bazlı düzenlenmiş kanallardan almasıdır. buna bağlı olarak bir "avrupa düşüncesi/fikri" ve bir "avrupa kimliği" oluşmaz. başka bir argüman da kamusal alanın kimlik değişimine yol açamayacağı yönündedir. bu argümana göre danimarkalılara bundestag'da oy hakkı verilmesi neyse danimarkalılara ab konseyi'nde oy hakkı verilmesi aynıdır. iki durumda da bir avrupa demos'u ya da bir avrupa volk'u olmadığı için ve danimarkalıların tercihleri almanları etkilediği için meşru bir sistemden bahsedilemez. demos'u olmayan bir parlamento (e.g. ep) kavramsal olarak imkansız, pratik olarak despotiktir. bu fikir sadece avrupa birliği için değil aynı zamanda ulusal kararları bağlayıcı/kısıtlayıcı kararlar alabilen uluslararası kuruluşlar için de geçerlidir. örneğin aynı bakış açısıyla bm gibi uluslararası kuruluşlarda demokrasi olmadığı ve olamayacağı sonucuna ulaşılabilir.

    dolayısıyla demos ortak kimlik ve değerler bütünüdür. demos'un varlığı vatandaşların bir demokratik bütün içinde birlikte varolduklarını algılamalarıyla anlaşılabilir. yani, almanın ben almanım ya da danimarkalısın ben danimarkalıyım demesi yerine ikisinin de ben avrupalıyım demesi bir avrupa demos'unun oluştuğunun göstergesi olacaktır. kısaca demokrasi için birçok demoi, bir topluluk yerine birçok topluluk, bir demos olması gerekmektedir.
  • .."bununla birlikte kendine özgü özellikleriyle sözlü diyalog, profesyonel savaşçılar arasında "en iyi" adamlara, laosun aristoisine ait bir imtiyaz oalrak kalır. bu seçkinler kısmı "topluluğa", yani bir bölge halkı ve o yerin sakinlerinin bütününü blirten demosa karşıdır. demos, "emir vermez, yargılamaz ve tartışmaz da..henüz bir toplum da değildir, devlet de"." odysseus'un demos adamının simgesi thersites'e davranışı, eşitlikçi sözün sınırlarına işaret eder. thersites muhalif şekilde sesini yükselttiğinde odyseus onu sözlerle ikna etmenin yolunu aramazi aksine, asa darbeleriyle pataklar." (m. detienne- antik yunan'da hakikatin efendileri)
  • 25. senesini doldurmuş bir think tank. sosyal medya araştırmalarıyla ilgili takip edilebilir.
  • demokrasi sözcügüne analik yapan antik kelime.
  • kaan boşnak'ın muhteşem mini solo albümü.
  • kelime anlamı halk ancak halk derken ne kastedildiği biraz muğlak:
    "demos/kratia halkın yönetimi" veya "halk tarafından yönetim" demektir. ama antikçağ atinası'nda kimler "halk"tır? mal mülk sahipleri mi? yoksullar mı? sayılmayanlar mı? çoğunluk mu? bu soru bizzat atina'da ihtilaf doğurmuş, bundan dolayı platon demokrasiyi anarşiye yakın, aristoteles ise yoksulların yönetimi olarak görmüştür. çağımızda kıta avrupası'ndan çıkan teori bağlamında, giorgio agamben demos'un hem siyasi topluluğun tamamına hem de yoksullara işaret etmesi bakımından -"tesadüfi olmayan"- sürekli bir belirsizliği olduğunu saptar.*
    jacques ranciere ise (platon'un yasalar'ı üstünden) demosun bunların ikisine de değil, yönetme vasfı tanınmayanlara, "sayılmayanlar"a işaret ettiğini savunur. bu nedenle ranciere'e göre demokrasi her zaman "paysız pay"ın patlak vermesidir.* ranciere'in iddiasını güçlendiren etienne balibar, demokrasinin imzası olan eşitlik ve özgürlüğün "dışlananların isyanıyla benimsetilmesi", aynı zamanda da "bizzat yurttaşlar tarafından hiç bitmeyecek bir süreç içinde sürekli yeniden kurulması" gerektiğini savunur.*"
    (bkz: halkın çözülüşü)
  • eski yunancada, halk.

    (bkz: demokrasi)
  • (bkz: deimos)
  • cogulu demedir.
  • (bkz: demons)
hesabın var mı? giriş yap