• ateyizler bu sefer açıklamış.
  • hayatımda izlediğim kesinlikle en iyi yapımdır. karmaşık görselleri, basit çizgi-animasyonları, yaratıcı fikirleri ve haluk bilginer ile bambaşka bir noktada.

    belgesel bittiğinde sözlüğü açıp, tapelere, erdoğanlara, akdoğanlara, trabzonlara, fenerbahçelere dönünce artık bu hayata daha fazla katlanamayacağımı anladım ve balıkla yoğurt yedim...
  • milyarlarca yildizin, gezegenin ya da galaksilerin bir ahenk icinde oldugunu dusunenlerin zaten bir yaratici aramasina gerek yoktur.

    evren, hicbir tanrinin yaratamayacagi kadar genis, sonsuz ve karmasiktir. bu gezegenler de ahenkle falan da hareket etmiyor. hepsi yani gezegenler yildizlar galaksiler bir yorungeye oturmus, oturuncaya kadar da carpismis ve halen carpismaya devam ediyor.

    hersey tesadufu gelisir. dunyada agaclar gokyuzu, iklimler de kusursuz degillerdir. zaten evrende kusursuzluk diye bir kavram da yoktur. hersey tesadufu olusur ve her sonuc fiziki olarak baska olayları tetikler. biz de sadece ona uyum saglamisiz. yani dunyada su olmasaydi zaten biz olmazdik. bizim olmamamiz da kimsenin sikinde degildir.
    dunya bilmem kac derece egik olsa biz olmazdik da tam bir safsatadir.

    adamlar ugrassin arastirsin belgesel hazirlasin, bizim akboylar hemen dine yontsun.

    belgesel.
  • 2014 yılında neil degrasse tyson sunumuyla yayınlanacak olan carl sagan's cosmos remake'i. carl sagan'ın eşi ann druyan yapımcılar arasında.

    şu fotoğrafı görünce insan duygulanıyor, özlemişiz carl sagan'ı. keşke yaşasaydı da şu teknolojinin eşliğinde o anlatsaydı.

    trailer: [http://www.youtube.com/watch?v=xff2ecz8m1a http://www.youtube.com/watch?v=xff2ecz8m1a]

    imdb: [http://www.imdb.com/title/tt2395695/ http://www.imdb.com/title/tt2395695/]

    edit: altyazı takip için: [http://divxplanet.com/…mos-a-spacetime-odyssey.html http://divxplanet.com/…mos-a-spacetime-odyssey.html]

    edit 2: bölüm bölüm işlenen konular için tıklayalım. çalışma için loser blueser'a teşekkürler.

    edit 3: cosmos yeni sezonuyla devam edecek. (bkz: cosmos possible worlds) [https://www.youtube.com/watch?v=qgdsvhygmes https://www.youtube.com/watch?v=qgdsvhygmes]
  • herkese yaptığı gibi beni de değiştirdi bu belgesel. fakat bendeki değişim sizdeki gibi pek olumlu yönde gerçekleşmedi. ilk sezonu iki kez baştan sona izlemenin ardından hissettiğim en belirgin duygu üzüntü oldu.

    eskiden onca yılı nasıl yaşayacağım, 5 seneden fazla yaşarsam ben ne yaparım, buna nasıl katlanırım diye üzülür dururdum. şimdi ise 50000 yıl daha yaşayamayacağım, dünyanın o anda nasıl bir yer haline geldiğini göremeyeceğim, hayatımda hiç uzay yolculuğu deneyimleyemeyeceğim, uzak galaksilerde ne olup bittiğini bilemeyeceğim, -eğer varlığını devam ettirmeyi başarabilirse- insan ırkının başka gezegenleri kendine yuva belleyişine tanıklık edemeyeceğim diye üzülüyorum. buna bir de “el oğlu yüzlerce yıl önce nelerle uğraşıyormuş, biz şu çağda ne haldeyiz, ne derin bir bataklığın içindeyiz” düşüncesi eklenince acım kat be kat artıyor.

    tüm bunlar göz önünde bulundurulduğunda cosmos a space-time odyssey’nin, mar adentro’dan sonra, izlerken beni en fazla ağlatan yapım olduğunu söyleyebilirim. peki pişman mıyım? tabii ki hayır. yine de bana kendimi bu kadar değersiz hissettirdiği için kendisine teşekkürü bir borç bilirim. evrende tek bir toz zerresinin milyarda biri kadar bile yer işgal etmediğimi fark ettiğimden bu yana, hayat benim için çok daha kolay. yüklerim artık daha hafif, dertlerim ise mikroskobik. artık başıma gelenler için isyan etmiyorum. eskiden evrenin benimle oyun oynadığını düşünürdüm. ne müthiş bir büyüklenme hali! meğer dışarıdan bakıldığında ne de gülünç duruyormuşum.

    yeryüzünde ve dışında hiçbir suretle siklenmediğime aydığımdan beri tam manasıyla huzura kavuştuğumu artık hem size hem de kendime gönül rahatlığıyla itiraf edebilirim.
  • çok kötü lan. hay böyle hayata sokayım.

    bu hafta mass effect üçlemesini oynayıp bitirdim. orada uzay-zaman ile ilgili çok değişik çıkarımlar, çok değişik öğeler vardı. oturup düşünmeme sebep oldu saatlerce.

    üzerine bir de bu belgeseli seyrettim. şimdi aklım, beynim sikiliyor.

    nereden geldik, nereye gidiyoruz, bilmek istiyorum. dünya dışı yaşamları, gezegenleri görmek istiyorum. geçmişi ve geleceği yaşamak istiyorum. gözlenebilen evrenin ötesini bilmek istiyorum.

    ben bilgi istiyorum orospu çocukları. bilmek istiyorum. niye bu kadar zavallı yaratıklarız lan?! yıl oldu 2014, hala aya gerçekten inildi mi, inilmedi mi o bile belli değil. oralarda neler var, neler yaşıyor, ötesinde neler var?

    sabah sabah beynimi siken belgesel. bir şey bilmeden ölüp gideceğim için kuduruyorum şu anda. evrenin ötesini, diğer yaşamları göremeyeceğim için kuduruyorum.

    hay sokayım.
  • ikinci bölümüyle "yapay seçilim" kavramını bilal'e anlatır gibi anlatmış olmasına rağmen halen olayı çözememiş primatların saldırısına uğrayan belgesel.

    yarısında kapatmak yerine kalanı da izlenirse köpeklerin atası olan kurtların nasıl ortaya çıkmış olabileceği hakkında bir fikir sahibi olunabilir.
  • tanrıyı da savunmaz, ateizmi de... bilimi ve bilgiyi savunur.

    geçmişte bilimi savunan din adamlarının / bilim adamlarının başına gelenleri anlatır. bu insanların neyi nasıl keşfettiğini, dünyayı hangi gözle gördüklerini, bu gözlemleri nedeniyle bazen din odaklarının, bazen de kanun odaklarının tarafından nasıl öldürüldüklerini/cezalandırıldıklarını anlatır... o kişilerin o dönemde savundukları şeylerin nasıl bir dogma ila karşılaştığını ama aslında o kişilerin ne kadar haklı çıkarımlar/gözlemler yaptığını anlatır.

    dine karşı durduğu kadar kapital düzendeki şeylere de karşıdır (misal, kurşunsuz benzin konulu bölümünde din ile ilgili bir şey yoktur ama kapital düzenle ilgili şey çoktur ).. ayrıca din olarak genelde müslümanlığı değil ama hristiyanlığı ele alır ve dünyanın yaşının mö4004 yılında başladığını savunan din adamı ile hiç dalga geçmeden onun savunduğunun yanlış olduğunu bilimsel kanıtlar sürerek gösterir.

    evrenin mükemmelliğini anlatmadığı gibi öyle bir derdi de yoktur. evrenin nasıl bugüne geldiğini, özellikle dünyamız odaklı anlamaya ve anlatmaya çalışır.

    bir değil iki değil tam beş kez büyük yokoluş yaşamış üçüncüsünde tüm türlerin %96sının yokolduğu bir dünyada, muhtemelen her gün bir yerlerde süpernovaların yokoluşların yaşandığı, muhtemelen galaksilerin gezegenlerin çarpıştığı, sürekli bir yıldıza/gezegen göktaşlarının çarptığı, aslında oturan bir düzenin hiç olmadığı (sadece o düzene uyum sağlayanların yaşam oluşturabildiği) bir evrende neyin mükemmelliğinden bahsediyorsunuz siz yahu.
  • bölüm bölüm işlenen konular ve kişiler şu şekildedir:

    1. bölüm:
    - dünya'nın kozmik adresi
    - kozmik takvim
    - giordano bruno

    2. bölüm:
    - köpeklerin evrimi
    - kutup ayısının evrimi
    - insanın ataları
    - gözün evrimi
    - permiyen devrinin sonu, trilobit'ler, great dying
    - tardigrad
    - titan

    3. bölüm:
    - kuyruklu yıldızlar
    - yerçekimi
    - ısaac newton
    - edmond halley

    4. bölüm:
    - ışığın uzaydaki yolculuğu, ışık hızı
    - kara delikler - william herschel
    - michael faraday
    - james clerk maxwell
    - albert einstein
    - john herschel

    5. bölüm:
    - ışık, optik
    - spektroskopi
    - absorpsiyon spektrumu
    - mo tzu
    - ibn-i heysem
    - newton
    - william herschel
    - joseph von fraunhofer

    6. bölüm
    - atom
    - fotosentez
    - koku duyusu
    - nötrinolar
    - thales
    - demokritos
    - wolfgang pauli

    7. bölüm:
    - dünya'nın yaşı
    - kurşun
    - clair cameron patterson

    8. bölüm:
    - pleiades
    - yıldızlar
    - güneş'in ölümü
    - eta carinae
    - edward charles pickering
    - cecilia payne-gaposchkin
    - annie jump cannon

    9. bölüm:
    - ağaçlar
    - great dying
    - pangea
    - derin okyanus tabanları
    - depremler
    - dinazorların yok oluşu
    - abraham ortelius
    - alfred wegener
    - marie tharp

    10. bölüm:
    - elektrik
    - manyetizma
    - michael faraday
    - humphry davy
    - james clerk maxwell

    11. bölüm:
    - dna
    - yaşamın kökeni
    - medeniyetlerin yok oluşu
    - dünya'nın geleceği

    12. bölüm:
    - venüs
    - karbondioksit
    - küresel ısınma
    - güneş enerjisi

    13. bölüm:
    - iskenderiye kütüphanesi
    - radyoaktivite
    - kozmik ışın
    - karanlık madde
    - karanlık enerji
    - voyager golden record
    - victor hess
    - fritz zwicky
  • ağlak, ajitasyona veya tehditlere dayalı çevreci yaklaşımlardan sonra ilaç gibi gelecek bir metni içinde barındıran belgesel serisi..

    çünkü küçücük bir buzul parçası üstünde kalmış kutup ayısı, gerçekten endişelenemeyeceğimiz kadar alakasız bizimle. çevreci içgörü nasıl olmalının yanıtı budur bence; şık metin, zarif perspektif..

    --- spoiler ---

    yaşam için yok edici olan buzul çağları arasındaki o huzurlu mola dönemleri gibisi yoktur. işin güzel tarafı, şu an içinde bulunduğumuz dönemin bir 50 bin yıl daha sürecek olması.

    türümüz için ne büyük bir mola..

    ama tek bir sorun var: karbonifer dönemden kalan, kömür formundaki gömülü ağaçlarla, petrol ve gaz formundaki eski plankton kalıntılarını yakmaktan bir türlü vazgeçemiyoruz.

    bunu yapabilseydik, alnımızın akıyla iklim uzmanı sayılabilirdik. aksine, atmosfere öyle bir karbondioksit boşaltıyoruz ki geçmişteki kitlesel yok oluşlara neden olan büyük iklim felaketlerinden beri dünya böylesini görmedi!

    en son dinozorların yaşadığı türden bir iklim değişimini yaratacak yakıt bağımlılığımızı bir türlü yenemiyoruz. sahil şeritlerindeki şehirlerimizi sel altında bırakacak, çevreyi yıkıma uğratacak ve beslenme imkanımızı yok edecek bir iklim bu.

    bu arada ihtişamlı güneş, üzerimize ihtiyacımızdan da fazla bedava ve tertemiz enerji yağdırmaya devam ediyor. önceki kuşakların gösterdiği hüner ve cesareti biz neden gösteremiyoruz?

    dinozorlar o göktaşının geldiğini bile görememişti.
    bizim mazeretimiz nedir?

    --- spoiler ---
hesabın var mı? giriş yap