• aynı belgeseli bir arkadaştan duyan bendenizin daha sonra bir ansiklopedide gördüğüm tardigrad ın ta kendisi olmasından ciddi biçimde şüphelendiğim hayvan. hayat koşulları neşeli/ hoş olmadığında, su olmadığında mesela, vücudundaki suyun belirtildiği gibi büyük bir kısmın boşaltıyor, geri kalan su da herifçioğlunun her hücresinin etrafında bir halka oluşturmak üzre kendi kendine anlaşıp dağılıyor.böylece eleman fişi çekip belirsiz bir süre için, ta ki rüzgar tarafından koşulları daha adam gibi olan bir ortama ulaştırılıncaya kadar kendisini resmen kapatıyor. yaşam süresi belirsiz. zira hem sözkonusu belgeselde hem de ansiklopedide geçen bir müze hadisesi vardı ki evlere şenlik:
    120 yıllık bir tardigrad fosili bulan bilimadamları, elemanı müzede sergilemek maksadıyla üzerine biraz su dökerler,
    bu da "oh be kendime geldim hadi bi çay'koyun bakim" der gibi canlanır... -150 derece soğuğa ve bir o kadar da sıcağa dayanıklı deniz ayısı kardeşimizin yetmiyormuş gibi radyasyona dayanıklılığı da akıllara zarardır.fiziksel görünümü biraz bite binmektedir. beslenme hadisesi de ön cephesinde bulunan ve fonksiyon olarak pipetvari diyebileceğimiz kancasını, bitkilere batırıp içerdeki özsuyu içmek suretiyle gerçekleşir. pantolon paçalarından hayvanlara kadar, hareket eden herhangi bir nesneyi kafasına göre bedavaya taksi olarak kullanabilmektedir.süper neşeli bir bitsi heriftir.
  • minyatür ayı.ciddi ciddi ayıya benzemekte şekli...mikroskop altında kıvırta kıvırta yüzmekte.gavur boşuna water bear dememiş.
  • kendisi ile ilgili çok sıkı bir paranoya/şükür seansı yaşadığım minyatür şahsiyettir.
    zira eğer bu herifçioğlu insan ya da hayvan paraziti gibi takılmaya kalksaydı ve dendiği gibi ortamlara akmaya karar verse idi, bizim tarafımızdan neredeyse hiç bir yoldan öldürülemeyeceği için, alayımızın tifo/ tifüsden gitmesi makul olurdu,gerçek olurdu.fakat insanlığın feriştahını halletme gücüne sahip ya da bilumum tehlikeye dayanma gücüne sahip bu adamın o tip niyetleri yoktur.sorsanız;' insan minsan,kan emmek gelmez bize hoca' der.felaket iyi niyetli,dehşet kendi halindedir.tabii sözkonusu 'bize gelmez listesi'nde aşırı soğuk/sıcak ve ciddi birimlerde radyasyon da var ki,
    ayı/eleman/herifçioğlu tanımları sebebiyle her ihtimale karşı kendisine buradan selam ediyor, kendi toplumu içerisinde varlığı olası bilumum geçmiş/gelecek bayramlarını kutluyor, saygıda kusur etmiyorum.
  • sıcaklık değişimlerine çok acaip dayanıklı hayvan türü. yanlış hatırlamıyosam bi tür tatarcık.
    küçükken böyle bi kelime biliyo olmak çok hoşuma giderdi.
    (bkz: tatarcık)
    (bkz: ornitorenk)
  • büyüklüğü bir toplu iğne başından fazla olmayan, doğadaki en dayanıklı canlılardan biriymiş.laboratuvar deneylerinde eksi 272 c'de helyum içine atılmış; eksi 192 c'de 20 ay süreyle bırakılmış ve 92 c de eter, alkol ve diğer zararlı kimyasal maddeler içine atılarak haftalarca kaynatılmış efendim ve normal ısıya döndürülüp, su verildiğinde tekrar yaşamaya başlamış.hayvanlar alemine saygılar sunuyorum.
  • (bkz: su ayısı)
  • sıfırın altında 272 dereceden artı 151 derece sıcaklığa kadar dayanabilen, atmosferin 300 katı atmosfer basıncına bana mısın bile demeyen bu ayılar, uzayda da yaşamayı başarmış. current biology dergisinin haberine göre geçen eylülde bir rus soyuz füzesiyle fırlatılan avrupa uzay aracı foton-m3’teki tardigradlar 270 km irtifada uzay boşluğuna bırakılmışlar. sadece uzay boşluğuna değil, dünya ortamından en az bin kat fazla ve yaşayan organizmaların büyük bölümü için öldürücü ultraviyole ışınlarına dayanmayı başardıklarını gören bilim adamları, minik hayvancıkların suyla temas eder etmez hiçbir biyolojik değişiklik göstermeden derin uykularından uyandıklarını ve hatta normal şekilde çoğalmaya başladıklarını fark etmişler. burdan kendilerine vay ayı vay demek istiyorum.

    merak edenler için ayımız şöyle birşey.

    http://halcyonwind.com/…nt/uploads/2014/03/halo.jpg
  • beyni, iki gözü ve sindirim sistemi var olup kalp ve akciğerleri bulunmayan varlıkmış kendileri.kuru ortamlarda büzülerek dokularında bulunan suyu buharlaştırıp oksijen tüketimini neredeyse durduruyormuş.bu kendini koruma evresinde insanoğluna zarar veren birçok şeyden neredeyse burnu bile kanamadan kurtuluyormuş ve de uygun ortamı bulunca normal yaşantısına geri dönüyormuş.görmüş geçirmiş bilimide ağzı açık bırakıyormuş.
hesabın var mı? giriş yap