• zorluklarıyla, kolaylıklarıyla bil dil. resmi çince olan mandarin diyalektinin zorluk ve kolaylıklarını çeşitli başlıklar altında incelemek gerekir ise:

    gramer:
    çincenin kendine özgü ama pek detayı olmayan enteresan bir grameri vardır. bazı yönleriyle çok kolay, bazı yönleriyle ise anlamak için üzerinde bir hayli uğraşmak gereken kurallara sahip bir gramerdir. batı dillerinden en büyük farkı, çincede fiil çekimi diye bir şey olmamasıdır. bu kolay tarafıdır. örnek:

    wo qu shanghai - şangay'a gidiyorum.
    wo qu le shanghai - şangay'a gittim.
    wo qu guo shanghai - şangay'a gitmiştim.

    wo= ben qu=gitmek. ilk cümlede görüldüğü gibi ben, gitmek ve şangay kelimelerini yan yana getirdiğiniz zaman şangay'a gidiyorum cümlesini elde ederken, sen, o, biz, siz, onlar kullanırken de fiil çekimi yapmazsınız. bunun yanı sıra fiilin yanına "le" getirdiğiniz zaman fiil di'li geçmiş zaman, "guo" getirdiğiniz zaman ise türkçe dilbilgisinde "mişli geçmiş zamanın hikayesi" olarak adlandırılan kipe yakın bir kip ile cümle kurmuş olursunuz. çince konuşurken bir çok zaman fiil çekimi veya kip yerine o eylemi yapmış olduğunuz zamanı söyleyerek cümle kurarasınız. mesela:

    wo zai shanghai - şangay'dayım
    wo xianzai zai shanghai - şimdi şangay'dayım
    wo zuotian zai shanghai - dün şangay'daydım

    xianzai= şimdi, zuotian=dün, zai= bir yerde olduğunuzu belirmek için kullanılan bağlaç.

    bu çince gramerinin kolay tarafıdır. bunun yanı sıra biraz daha zor ve de batı dilleri ile kıyaslandığı zaman enteresan gelebilecek cümleler vardır. mesela:

    wo zuo fei ji qu shanghai - uçak ile şangay'a gidiyorum.

    zuo= oturmak fei ji= uçak qu= gitmek. çincede bir yere hangi vasıta ile gittiğinizi belirtmek için ingilizcedeki "by" veya türkçedeki "ile" bağlacını kullanmak yerine oturmak fiili kullanılır. yani cümlenin birebir türkçe çevirisi "uçağa oturarak şangay'a gidiyorum." gibi bir şeydir.

    bazı cümleler ise yukarıdakilere göre anlaması sabır isteyen cümlelerdir. misal:

    wo cong bao li na le yi ben shu chu lai - çantadan bir adet kitap çıkardım.

    yukarıdaki cümle, bu bahsettiğim anlaması sabır isteyen cümlelerin en basitlerinden birisidir. cong = ingilizcedeki from türkçedeki -den -dan eki, bao= çanta, na le= elimle tuttum, yi ben shu= bir adet kitap, chu lai = dışarı gelmek. bu cümlenin türkçeye bire bir çevirisi şöyle bir şeydir: "çantadan bir adet kitabın elimle tutarak dışarı gelmesini sağladım." bazen karşınıza buna benzer öyle cümleler çıkar ki, bu tip cümlelerin neden öyle kullanıldığını anlamak için bol konuşma pratiği yapmaktan başka şansınız yoktur.

    çince gramerinin diğer bir zor tarafı da bazı kelimeler cümle içinde kullanılırken neden kullanıldığının anlaşılmasının zor olmasıdır. aslında türkçe'de de bu tip cümleler vardır (sanırım.):

    misal: "şarkılarda düşünmek seni bana getirmez ki." mazhar alanson bu şarkı sözünü yazarken "şarkılarda düşünmek seni bana getirmez." deseydi, iki cümlenin anlamı da aynı olurdu ama -ki eklendiği zaman cümlede enteresan bir pekişme meydana geliyor. bu cümlede neden -ki eki kullanıldığını ben şahsen türkçe öğrenen bir yabancıya anlatamam. işte çincede de bu tip cümleler mevcuttur ve de bir çinliye neden böyle kullanıyorsunuz diye sorduğunuz zaman benzer şekilde bunun nedenini pek açıklayamazlar. anlaması bol bol konuşma ve dinleme pratiği gerektiren cümlelerdir bunlar.

    çincenin diğer bir enteresanlığı da almanca'daki artikellere benzeyen ama öğrenmesi biraz daha kolay ve mantıklı olan kelime önünde kullanılan adet belirteçleridir. misal:

    çince'de "yi ge" bir adet demektir (yi=bir ge=adet). ama her nesnenin önüne yi ge getirerek o nesnenin bir adet olduğunu söyleyemezsiniz. mesela bir adet kitap demek için yi ben shu, bir adet bilet demek için yi zhang piao, bir adet sokak demek için yi tiao lu. demeniz gerekir. her kelimenin adet belirteci farklıdır ama belirli bir mantığa sahiptir. örnek olarak ince ve yassı olan eşyaların adet belirteci aynı, kitap ve defter gibi nesnelerin adet belirteci aynı, uzun ve ince nesnelerin adet belirteci aynı, belirli hayvan gruplarının adet belirteçleri aynı v.b.. yine de çince konuşurken genel adet belirteci olan "yi ge" kalıbını kullandığınız zaman çinliler sizi anlar ama eğer kullandığınız kelimenin adet belirteci "yi ge" değilse bozuk bir çince ile konuşmuş olursunuz.

    telaffuz:

    mandarin diyalektinde dört farklı tonlama vardır. yani bir sesin dört farklı tonlaması değişik anlamlara gelir. birinci tonlama o kelimeyi düz okumak, ikinci tonlama tonu yükselterek okumak, üçüncü tonlama önce tonu yükselterek sonra keskin bir tonla sonlandırarak okumak, dördüncü tonlama ise direkt keskin bir tonlama ile sonlandırarak okumaktan ibarettir ve de bunu yazarken anlatmak doğal olarak zordur. her sesin dört farklı tonlaması olmayabilir. (mandarin, tonlama meselesinin en kolay olduğu çince diyalektlerinden birisidir. hong kong'lular ve güneylilerin konuştuğu cantonese diyalektinde bir sesin 9 farklı tonlaması olduğunu duymuştum, kim bilir ne kadar zordur.) mandarin tonlamalarına örnek olarak:

    hao sesini üçüncü tonlama ile okuduğunuz zaman iyi, dördüncü tonlama ile okuduğunuz zaman ise numara anlamına gelmektedir. fu sesini ikinci tonlama ile okuduğunuz zaman kıyafet, dördüncü tonlama ile okuduğunuz zaman para ödemek, birinci tonlama ile okuduğunuz zaman koca ( anlamına gelen koca) anlamına gelmektedir. ancak bazen bütün kelimeler birbirine girer. misal; dördüncü tonlama ile okuduğunuz fu, hem para ödemek hem de baba anlamına gelmektedir. fakat iki sesin de çince karakteri farklıdır. bu sebeple karakterler, bilhassa yazı yazarken çincenin olmazsa olmazıdır. hem karakteri, hem okunuşu hem de tonlaması aynı olup farklı anlamlara gelen kelimeler de mevcuttur. çince öğrenmenin diğer bir zor tarafı da kelime ezberlemektir. çünkü çince konuşurken çıkarmanız gereken ses sayısı çok fazla değildir ve de bir sesin bir çok anlamı vardır.

    çince cümle kurarken tonlamalara dikkat etmediğiniz takdirde çinliler ne dediğinizi anlamaz. aslında bu da karışık bir mevzudur. şöyle ki; bir yabancının çince konuşmasını çok sık dinleyen bir çinli telaffuz ve tonlamalarınız kötü olsa dahi sizi anlar. bu sebeple yabancıların konuştuğu çinceyi en iyi anlayan çinliler çince öğretmenleridir çünkü tüm işleri yabancıları çince konuşurken dinlemektir. ancak, yabancılarla pek haşır neşir olmamış bir çinliye derdinizi anlatabilmeniz için çok düzgün bir telaffuz ile konuşmanız gerekebilir.

    çince karakterler:

    geldik çincenin en karmaşık mevzusuna. çincede kaç karakter olduğunu bilmiyorum ama ben çince karakterlere hakimim diyebilmeniz için bilmeniz gereken karakter sayısı 3000'dir. 1000 karakter biliyor iseniz basit cümle ve paragrafları okuyabilirsiniz. 2000 karakter bilerek çin'deki hayatınızı oldukça kolay bir hale getirebilirsiniz. eğer bildiğiniz karakter sayısı 3000'den fazla ise önünüzde saygı ile eğilirim. çince karakter öğrenmek de bol pratik ve karakterlerle sık haşır neşir olmanızı gerektirir çünkü dil öğrenmek nankör bir iştir ve de öğrendiğiniz çince karakterleri unutması çok kolaydır. bir gün çince öğrenmeye kalkarsanız ve de hocanıza nasıl karakter öğrenebilirim türünden yönelttiğiniz bir soruya hocanız "ezberleyeceksin. başka yolu yok." türünden kestirme bir cevapla karşılık verir ise kesinlikle o kişiden çince öğrenmeyi bırakın. çince karakterler ezberlenerek öğrenilir. bu doğrudur; ama sonuçta ezberlemenin de bir yolu yordamı vardır. bir kere çince karakterlerin en sık kullanılanından en az kullanılanına doğru listeler mevcuttur ve de doğal olarak karakter öğrenmeyi en sık kullanılandan en az kullanılana doğru yapmanız en mantıklısıdır. bunun yanı sıra her karakterin bir kökü vardır ve de bu kökler karakter öğrenirken aklınızda kalmasını kolaylaştırması açısından çok önemlidir. sözlükten bir karakterin ne anlama geldiğini sözlük dizininde bulunan kök listesi yardımı ile bulursunuz. bunun dışında başka bir enteresanlık daha vardır. bir karakterin ne anlama geldiğini kolaylıkla okuyabilirken o karakteri yazamayabilirsiniz. karakter okuyabilmek ve karakter yazabilmek iki farklı şeydir. sürekli gördüğünüz bir karakteri kolaylıkla hatırlayıp okuyabilirken, yazabilmeniz için yazma pratiği yapmanız gerekir. her karakterin bir yazma yöntemi vardır ve de bu yöntemi kullanarak yazmanız, karakter yazmayı öğrenmenizi kolaylaştırır. günümüzde bilgisayarla karakter yazmak çok yaygındır ve de bu işi kolaylıkla yapabileceğiniz bir çok yazılım mevcuttur. bu nedenle bir çok kişi karakter yazmayı öğrenmeye uğraşmaz. aslında hiç karakter bilmeden bile çince konuşabilmeniz mümkündür. hatta hiç karakter bilmeden iyi seviyede çince bile konuşabilirsiniz çünkü batılılıar için geliştirilmiş ve pin yin adı verilen karakterin latin harflerine dönüştürülmüş versiyonları vardır fakat istediğiniz kadar iyi seviyede konuşun, çince karakter bilmediğiniz takdirde bunun eksikliğini her zaman hissedersiniz. bazen "neden çin'de de zamanında bir harf inkılabı yapılıp işler kolaylaştırılmamış ki?" türünden sorular sorar insanlar. şahsi görüşüme göre, karakterler olmadığı takdirde yazı yazarken işin içinden pek çıkılabilecek bir dil değildir çince çünkü yukarıda da bahsetmiş olduğum gibi çince konuşurken çıkardığınız ses sayısı fazla değildir ve de bir sesin bir çok anlamı vardır. her karakter tek heceli bir sestir çincede.

    kelimeler:

    çince kelimeleri ezberlemek zordur. kolay unutulur. örnek:

    lao shi, çincede öğretmen, her zaman ve eski usül anlamına gelmektedir. lao çincede eski demektir fakat ikinci ses olan shi, öğretmen için kullandığınız zaman efendi, her zaman için kullandığınız zaman vakit, eski usül için kullandığınız zaman usül anlamına gelmektedir ve de üç shi sesinde de tonlamalar ve karakterler farklıdır. çince'de buna benzer aynı sesleri kullanarak oluşturduğunuz bir çok kelime vardır ve bu nedenle akılda tutması zordur. hatta ve hatta lao shi sesler topluluğunu kullanarak oluşturulan kelimelerin sadece yukarıda bahsettiğim üç anlamı yoktur başka anlamlara gelen kelimeler de mevcuttur. bunun yanı sıra çinliler batıda kullanılan bir çok özel ismi kendi dillerine ve karakterlerine uyarlayarak kelime haznelerinin arasına katarler. mesela çince elvis presley "ai er wei si pu lei si li", bill gates "bi er gai ci", the beatles "pi tou si yue tuan" demektir. (beatles'ın çincesinin sonundaki yue tuan müzik grubu anlamına gelir. çinliler bir kelimeyi kendi dillerine uyarlarken michael jackson şarkıcısı gibi tamlamalar oluşturmasını çok severler). bir çok şehir ve ülke ismi de çinceye uyarlanmıştır. mesela çince istanbul "yi si tan bu er", barselona "ba sai luo na", new york "niu yue", ispanya "xi ban ya" demektir. her ama her özel isim, restoranlar zinciri, ünlü şahıs v.b.'nin çince uyarlaması vardır (eğer çin'de tanınıyor ise). aslında bu çince'de batı dillerinde kullanılan seslerin olmamasından kaynaklanır. bazen çinlilerin yaptığı özel isim çevirmeleri enteresan sonuçlar doğurmaktadır. mesela hard rock cafe'nin çincesini bire bir türkçeye çevirdiğiniz zaman ortaya çıkan çeviri "sertkaya restaurant" gibi bir şeydir!

    bu dili öğrenmeye meraklı kişiler için internetteki iki baba kaynak:

    http://www.mdbg.net/chindict/chindict.php (işinizi gerçekten inanılmaz kolaylaştıran ve de aradığınız her şeyi bulabileceğiniz çok baba bir ücretsiz sözlük.)

    http://chinesepod.com/ (güzel bir dil öğrenme sitesi. bir bölümü ücretsiz olsa da detaylı kullanmak ücretli ama yine de hakkını veriyor.)
  • başlayalı üç ay kadar olacak, şimdi sorsanız ne öğrendin peki diye wo ai ni derim, demeyebilirim de, evden çıkış sürenizin dakikayla mı, saatle mi ölçüldüğüne bağlı, saatle ölçülenlere selam ederim. çinceyi duyunca o kadar korkmayın yahu, türk arapsız yapar, çinlisiz yapamaz; adamlar zamanında set örmüş bize, gene sızıp girmişiz. yani geçmişten gelen bir muhabbet, bir çekim, bir alex söz konusu.

    bir kere adamlarda çekim eki, yapım eki, kuralsız fiil vb., yani kısacası gramer diye bir şey yok. yazılarıyla aynı çin seddi gibi, korkuttuklarını korkutuyorlar, korkmayıp içeri giren rahat ediyor. yalnız bu sefer de rahata fazla alışmayalım diye vurgu diye bi'şey icat etmişler, o biraz can sıkabiliyor. ama vurgu meselesini de benzeştirme yöntemiyle halledebiliyoruz, mesela ben yukarıda verdiğim örnekte geçen ben anlamına gelen wo sözcüğünü muah muah can haticem türküsündeki muah vurgusuyla telaffuz ediyorum; evet hiç romantik değil, ama unutmak da mümkün değil. ama dört tane de vurgu olmaz ki be liciğim, yani bir ma kelimesi vurguya göre kenevir, at, git veya ana anlamına gelirse ben nasıl bir başbakan rahatlığıyla ananı da al git diyebilirim ki?

    benim yaptığım gibi vurguyla hiç uğraşmayabilirsiniz de; nasıl mı? sadece yazı karakterlerini ezberleyerek. evet, vurgudan daha zor ama, çince, artık ölü bir dil olan eski mısırcadan sonra tek kelimenin bile ses karşılığını bilmeden tüm yazılı metinleri anlayabileceğiniz yaşayan tek dil. üstelik, bir noktadan sonra zaten tımarhanelik olacağınızdan alzheimer da size musallat olmayacak, daha ne?

    geçelim çin karakterlerine, alfabe demiyorum bakın, o başka bir şey. bu dünyada her nesnenin bir simgesi var çekirge. ataları kımız falan değil, bambaşka bi'şey içmiş hala kendilerine gelememişler milletçe. yalnız, çin devriminden sonra biraz ayılmış gibi olmuşlar, “ya yazımız çok zor arkadaşlar, böyle olmayacak biraz basitleştirelim” falan demişler. sonuç: 10 çizgiden oluşan bir karakter yerine, 8 çizgiden oluşan bir karakter. bunun üzerine bir de tayvan’ın vazgeçmediği geleneksel ve halen çin’de kullanılan basitleştirilmiş çince karmaşası çıkmış. aferin çok güzel düşünmüşsünüz...

    neyse nerede kalmıştık, mesela kapı (men): ? böyle simetrik halde duran iki adet ortasından çizgi geçen p harfi gibi bir şey. peki, niye öyle? çünkü aslında bu yazı bildiğiniz veya daha doğrusu bilmediğimiz hiyeroglif yazısı, geçmişi çok ama çok eskilere, neredeyse uygarlığın başlangıcına kadar gidiyor. nesneler için çizilen resimler stilize edile edile bugünkü halini almış. kapı karakteri o kadar değişmemiş ama; western filmlerinden aşina olduğumuz bar kapısı işte.

    şimdi işin güzel tarafına geliyoruz: bu kapıdan bir sürü sözcük türetiliyor. yani kapıyı bir kere ezberlediniz mi devamı geliyor. örneğin, kapı karakterinin altına içeri girercesine konumlandırılmış tıfıl bir kare geldiğinde, ?, oluyor mu size sormak fiili, buradan ‘müsaitseniz annemler size akşam misafirliğe gelecek’ olgusunun geçmişinin çok gerilere gittiğini de keşfediyoruz. kapının önüne bir adam karakteri koyarsanız ?? girişin nerede olduğunu sorabilirsiniz. kapı karakterinin altına, eski türk filmlerindeki gibi kollarını açmış koşa koşa gelen ayaklı bir kare korsanız, ?, kapıyı açabilirsiniz de. açık kapının önüne yarım anlamına gelen karakteri ? koyduğunuzda, bunun yarım açık kapı anlamına geldiğini anladıysanız, çinceyi çözdünüz demektir. yalnız yavaş çözün saçınız başınız dağılmasın, yarım açık kapı çincede fahişe demek aynı zamanda.

    şimdi burada kahve falı bakar gibi oradan bir yol çıkıyor, ortada bir kalp var, kalbin altında bir köprü diye karakterlerin tarifini uzatmaya gerek yok. merak eden arar bulur. sadece o kadar da zor olmadığını anlatmaya çalıştım. çalıştım, çalıştım ama inanmayın siz bana. mesela geçen gün yemek yediğim restoranın masasının camdan altlığına çinlinin biri peçeteye not yazmış, bırakmış; üç ay çalışmadan sonra haliyle gözüm takıldı: bir “güzel” simgesini, bir de “et” simgesini seçebildim, gerisinde saydırıyor mu, ne yapıyor belli değil. hayatımda hiç öğrenmediğim ispanyolcada bile daha fazla sözcük tanırdım, nasıl insanlarsınız siz kardeşim, bela mısınız uleyyn…

    zorunlu edit: entariyi dikerkene kopyaladığım çince karakterler, soru işaretine dönüşmüştür, bir daha da yazmam çince sözlüğe...
  • atalarımızın yüzyıllarca asya bozkırlarında birbirlerini kesmesinden sebeple dna'larıma kodlanmasından mıdır nedir bilemiyorum ama dinlemesi en sinir bozucu dil sanırım çince. çince dinlemeye tahammül edemiyorum. bir korece yahut japonca aynı etkiyi yaratmaz hatta japoncayı basbaya seksi bile bulurken çinceye bu nefretimi ancak böyle açıklayabiliyorum.

    ayrıca bu konuda yalnız olmadığımı da biliyorum. gelin itiraf edelim, genimiz bu bizim.
  • dört yıllık bölümünden başarıyla mezun olduktan sonra diyeceğim şu ki; eğer çince öğrenmek istiyorsanız bunu çinde yapın. çünkü çince hakikaten inanılmaz fazla pratik isteyen ve çok zor bir dil. daha mezun olalı 3 ay olmadı unuttum lan! iş yerinde çeviri geliyor "oha bu neydi lan" diye bakıyorum ve dediğim gibi üstelik daha mezun olalı 3 ay olmadı. çin'e gidip geçirilecek 1-2 sene epey faydalı olacaktır.
  • 2009 yılında dil eğitimi için ilk pekin'e gittiğimde '6 ay içinde sadece çince konuşarak mekandan çinli hatun düşürme' konusunda challenge yapmıştım. hafta içi her gün 5 saat ders, üzerine ortalama 3-4 saat ödev yaptıktan sonra hemen her akşam bar veya club takılıp tanımadığım insanlarla konuşmaya çalıştım. tanıştığım tüm kızların telefon numaralarını alıp sürekli google translate - kopyala yapıştır yaparak yazıştım. her birinden farklı bir konuşma kalıbı öğrendim, ondan aldığımı digerine yazdım vs. günlük konuşma dilimi elimden geldiğince geliştirmeye çalıştım. 4. aydan sonra insanlarla havadan sudan konuşup hayatımı genel olarak idame ettirebilecek seviyedeydim. 6. ayda da malum challenge artık bir challenge olmaktan çıktı! artık mekandaki alkol düzeyinden midir, şanslı bir aksam mıydı bilemiyorum...

    yapmış olduğum ekstra çalışmalarla ikinci dönem tekrar seviye tespit sınavına girip seviyemin kendi sınıfımdan üstte olduğunu belgeledim ve sınıf atlayarak bir üst sınıfla devam ettim. 2 dönem eğitim sonunda hsk çince seviye tespit sınavına girerek ( toplamda 6 seviye üzerinden yapılıyor. writing, reading ve listening kısımları mevcut. isterseniz speaking sınavına 3 seviye üzerinden ayrıca başvurabiliyorsunuz.) 4. seviye sınavını geçtim.

    bir yıl türkiye'de kaldıktan sonra bir yıl daha pekin'e giderek üniversitede dil eğitimine devam ettim. advance level'dan mezun oldum. hikaye çok uzatılabilir ama sadede gelelim;

    peki ben bunları neden yazdım?

    öncelikle ben bu dili ne kadar zamanda ne kadar öğrenebilirim diyen arkadaşlara bir örnek olsun istedim. ne amaçla öğreneceksiniz bilmiyorum ama hem çin'deyken hem türkiye'de bir çok tercüme işi yaptım. zaman zaman güzel paralar da kazandım. dil seviyem bu tarz işler için fazlasıyla yeterliydi.

    dil öğrenmek için kendinize bir hedef, bir motivasyon kaynağı bulmalısınız. o dönemde benim için motivasyon karı kızdı, şimdi olsa tahminen daha iş güç odaklı ilerlerim.

    yurtdışına eğitime gidip de sadece türklerle takılıp sürekli türkçe konuşarak ilerlemek çok zor. ilk gittiğim dönemde çince bilmediğim için ingilizcemi çok geliştirme imkanı buldum. türk arkadaşlarla minimum seviyede görüştüm.

    ek bilgi, ben gittiğimde 1 tl yaklaşık 4.5 yuan idi. şuan 1 tl = 2.2 yuan civarında.

    fiyatlar yükselmiş olsa da, çince öğrenebilmek için bence yapılması gereken en önemli şey çin'e gitmek ve öğrenmeye orada başlamak (baştan yanlış öğrenilenleri sonradan düzeltmek çok zor oluyor). eğer böyle bir imkanınız yoksa hiç başlamayın derim.

    4 sene sinoloji okuyup da orada restaurantta sipariş veremeyenleri gördü bu gözler.

    zaten yeterince yazılıp çizilmiş, çincede tonlar çok önemlidir ve bunun en doğru öğrenileceği yer de günlük olarak daha çok mandarin konuşulan kuzey çin şehirleridir. güneyde insanlar genelde cantonese konuşurlar ve okulda öğrendiğiniz mandarin bakkaldan ekmek alırken çok işinize yaramayabilir. güneyde de mandarin konuşurlar elbet ama kesinlikle standart çince ( bizdeki istanbul türkçesi gibi düşünülebilir) duyamazsınız.

    sonuç olarak yeniden yazıyorum dostlar, amacınız öğrenmekse çine gidin. azimli çalışırsanız 1 senede bile günlük işlerinizi halledecek seviyeye gelirsiniz. iyi kötü ticaret yaparsınız. fuara gittiğinizde tercümana basit konular için ihtiyaç duymazsınız. ama çine gidemiyorsanız kendinizi boşa kasmayın. gidin daha faydalı şeyler yapın.

    ki zaten çinceyi tamamıyla öğrenmek diye bir şey yoktur. öğrendikçe daha öğrenmeniz gereken ne kadar çok şey olduğunu fark edersiniz. bence gidin dolaptan bir bira alın, game of thrones falan açın simdi. girmeyin böyle çetrefilli işlere...
  • dünyada en çok insan tarafından konuşulan dil. japonların 3 alfebesinden biri olan kanji, çin yazısı olan hanzi("hanji" diye okunmaktadır) den alınmıştır, ve şu anda japon kanjileri çin hanzilerine yaklaşık 60% oranında benzemektedir. çin yazısı dünyanın ilk piktograflarından biri olarak çıkmış olmasına rağmen, kısa sürede kavramların ve ifade şekillerinin artması dolayısıyla resim-yazı özelliği ortadan kalkmıştır. az sayıda istisna dışında her hece bir hanzi ve bir kelimedir, 2 hanzi birleşerek de yeni bir kelime meydana getirebilirler, bu kelime anlam açısından alakalıdır fakat okunuş açısından çoğunlukla önceki 2 heceden farklıdır. amma velakin çok fazla kelime ve buna karşı çok az hece olması dolayısıyla bir hecenin çok fazla anlamı olabilir ve karışıklık sesli harflerin vurgularının farklı olmasıyla bir miktar giderilir. bir sesli harf 4 farklı şekilde okunur: yükselen, alçalan, sabit, ve önce alçalıp sonra yükselen şekilde (hay-yaaaaaa, ço-taaaaaa gibi). mandarin diyalektinde çok fazla dili geriye doğru bükerek telaffuz vardır, kanton diyalektiyle konuşanlar buna bir türlü alışamazlar, dünyanın geri kalan tümü gibi.

    lucy liu yu beğenenlerin "dur abi ben de kapiyim şu işi çinli hatunlar ıvır zıvır" dememeleri gerekir, zira çinli kızların lucy liu ya benzeme oranları çinli erkeklerin yao ming e benzeme oranlarına eşittir (bkz: sanal sayılar)
  • karizmatik konuşmayı ve ses tonunu imkansız hale getiren sikimsonik dil.
  • "sülaleni 18. jenerasyona kadar sikeyim" şeklinde bir küfür barındıran kral dil.
  • "her kelimeyi bir şekille anlatan çince'de risk, iki şekil yan yana getirilerek yazılır: tehlike ve fırsat!"

    bernard shaw
  • temel karakterlerden olusan kompleksleri ogrenmesi cok zevklidir

    1
    bina = agac + pirinc + kadin
    bina dedigin agac ister sonra as ister sonra bir de asi yapacak kadin ister.

    2
    kadin
    kadina memeye benzeyen iki nokta cekince = anne

    3
    erkek = tarla + guc

    4
    huzur = cati + kadin
    kadin catinin altindaysa orada huzur vardir

    5
    bosluk, aralik = kapi + gunes
    kapidan gorunen gunes icin bir aralik, bosluk gerekir

    6
    zorluk = agiz + agac
    agziniza koca agaci sikistirmaniz epey bir zordur. bu zor karakteri ayni zamanda cevrelemek anlamina da gelir.

    7
    kalem = bambu + tuy
    eski caglarda bambu agacindan bir dalin ucuna tuy takip firca kalem olarak kullaniyorlardi

    8
    imrenme, kiskanclik = kuzu + ikinci
    ikinci kuzusunu alan kisiyi kiskanmak

    9
    yildirim = kapi + insan
    kapidan yildirim gibi gecip giden insan

    10
    kriz = tehlike + firsat
    kriz hem tehlikedir hem de firsat
hesabın var mı? giriş yap