• bilir misiniz ki, insanlarda boyun algılanışı dahi yer yer nesnel olmaktan çok uzaklaşabiliyor: aynı kişi iki farklı grubun önüne çıkartılıyor ve birinde bir profesör, diğerindeyse işçi olarak tanıtılıyor. ve sonra gruba "haydi, bu şahsın boyunu tahmin edin bakalım" deniyor. ne oluyor? profesörün işçiden ciddi bir biçimde daha uzun boylu olarak algılandığı ortaya çıkıyor, ikisi aynı kişi elbet.
    inancım o ki, sadece sosyo-ekonomik statü, prestij değil boyu uzun gösteren. tamamen şahsi fikrim, dayandığı bildiğim bir araştırma yok, ama hoşlandığımız, çekici, karizmatik bulduğumuz insanları da daha uzun algılama eğiliminde olamaz mıyız?
    açıkçası bunu çok iyi bilemiyorum, fakat bu entryimi izninizle şu güne dek bana gelmiş ve "boyunuz iki metreyi geçiyor, değil mi?" diye sormuş onlarca insana ithaf etmek istiyorum.
  • iki tatlı kızdan oluşan bir müzik grubu. sakin sakin çalıp söylüyorlar.

    http://www.listentoboy.com/
  • taika waititi'nin yazdığı, yönettiği ve oynadığı 2010 yapımı, missss gibi bi hikayeye sahip yeni zelanda filmi.

    babasına ve michael jackson'a delicesine hayran olan bir çocuğu, onun küçük erkek kardeşini ve babasını anlatıyor. e.t.'den alıntıladığı 'beraber büyüyebiliriz' repliğiyle başlıyor hikaye ve müthiş bir eğlence ile sürüyor. özetle; izlenesi...

    http://www.imdb.com/title/tt1560139/
    http://www.boythemovie.co.nz/
  • 2010 yeni zelanda yapimi taika waititi gulduruklu dramasi.
    baslica rollerde james rolleston, te aho aho eketone-whitu, taika waititi, moerangi tihore, cherilee martin, rickylee waipuka-russell, manihera rangiuaia, darcy ray flavell-hudson, waihoroi shortland gibi yazmasi oldukca guc adlar var.

    waititi'nin bu ikinci (uzun metraj) filminde yeni zelanda argosu da bas rollerden birinde.

    mevzular, 84'te kuzey adasi'nda bir kasabada geciyor. on bir yasindaki boy, anneannesinin fukara ciftliginde sirdasi bir keci, sessiz hayalci kardesi rocky ve suruyle bebe kuzeniyle yasiyor. annesi, kardesinin dogumunda vefat etmis. babasi ortalikta yok. boyu yettigince kardesine, kuzenlerine bakiyor. yoksul, sahipsiz maori bebe, babasina, ailesine iliskin renkli dusler kurarak buyuyor. bu masum cocukluk, babanin ise yaramaz, serseri bir cete ozentisi olarak sahneye cikmasiyla sekteye ugruyor.

    waititi yapimlarinda, holivud'da suyunun suyunun suyunu gordugumuz zorlama kurgulardan, basmakaliplardan uzak, renkli, farkli dilde oykuler anlatmaya calisiyor. maorileri, daha uzak ulkenin yasamini, cagdas izleyicinin ilgisini ayakta tutarak perdeye dusuruyor.

    benzer manzaralardan (anne toprakta baba hapiste curur, nine kim bilir nerede, cocuklar ac, kimsesiz, yoksul, taze sut gorunce gozleri isildar) nice kucuk emrah'lik melodramlik malzeme cikarmis. ozenti, ham avustralyali sinemacilarsa ihtimal ki buradan kanli, kovalamacali cete filmleri filan zorlarlardi. oysa waititi bu kolayciliklara, ozentiliklere dusmuyor. (sonradan basmakaliba dusmeden bir nazi filmi cekmeyi bile basardi, malumunuz).

    bu cercevelerden dus gucu ile, farkli anlatim bicimleri kovalayarak, eglenceli bir 80'ler yeni zelanda donem filmi, aile dramasi, cocukluk kara guldurusu cikariyor. surukleyiciligi dusmuyor. duygusallik eksilmiyor, sogumuyor. basmakaliptan uzak, neyi kime anlattigini bilerek topraklarina kok saliyor.
    ulkesinde cok seviyorlar. duyanin gozleri isildiyor. bu koklerden, cok uzak diyarlardan gorulebilecek yukseklere buyuyecek.
  • lezbiyen olduklarını düşündüğüm duo. ne olurlarsa olsunlar çok güzel işler yapıyorlar akustik çalışmalarının hastasıyım.

    bir örnek için skin

    not: lezbiyen oldukları çıkarımını bu videonun 2:47sindeki bakışları görerek yaptım.
  • eğlenceli, bol çocuk tripli yeni zelanda filmi. lan bu yeni zelanda filmlerinin hepsinde de bu ayyaş, işsiz ve sorumsuz babaları mı görecez diye insana sordurtmuyor da değil once were warriors. başroldeki çocuk james rolleston'da 10 numara oynamış. sevdim ben. siz de sevin.
  • güzel, çok güzel, nefis, harika bir film bu. daha fazla yazmayayım, zaten yazasım da yok. gidin izleyin işte, hatasız çekilmiş düpdüzgün filmler sizi bir şekilde rahatsız ediyor; hep bir çocukluk, naiflik ve basitlik peşinde koşuyorsanız seveceksiniz. eminim. hadi yine iyisiniz.
  • taika waititi'nin her filminde olduğu gibi aşırı tontiş kahramanları bulunan film.

    boy'un kardeşi rocky'nin hayal gücünün devreye girdiği yerlerdeki çizimler öyle tatlıydı ki... resmen doyamadım.

    bu adam* daha çok film çeksin.
  • charlie puth'un voicenotes albümündeki "boy" şarkısı, kendisinin de albümdeki en favori şarkılardan biriymiş.

    sesini tiz perdeye harika bir şekilde yükselten ve vakti zamanında kendisine "autotune kullansana be düdük makarnası" diyenlere cevabını bu şarkıyla kat be kat yapıştıran charlie'ye sevgilerimizi sunuyoruz.
  • insan ölçütü olarak belli bir yaşa kadar çok kafaya takılır. kaç yaşına kadar uzayabilir insan, anne boyu, baba boyu falan derken zaten uzama durur. ama derler ki yirmi yaşından sonra en fazla bir iki santim uzarsın. beni görenler hala hayretle bakar çünkü ben yirmi üç yaşımdan yirmi beş yaşıma kadar üç santim uzadım. nasıl oldu bilmiyorum ama spor yapmam, sağlıksız beslenirim falan falan...

    hayatımda bu iki senede değişen tek şey uyku düzeni. üniversitedeyken gecemiz gündüzümüz belli değildi. ama üniveristeden sonra uyku düzene girince bende bir huzur oldu, bir rahatlık zindelik oldu, o arada da boy atmışım. belki hala da atıyorumdur.
hesabın var mı? giriş yap