ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
10 kasım 2022 anıtkabir'de yaşanan rezalet
-
ceplerine 50 lira sıkıştırsan istediğin gibi bağırtırsın bu tipleri. bunlar o derece karakter ve şeref yoksunlarıdır.
1884 yılında istanbul'da çekilen kebapçı fotoğrafı
-
şu an başlıkta berlitildiği gibi 1884'te çekilmemiş olan fotoğraf. ancak 1880'li yıllara ait bütün tarih olasılıklarını aşağıda listeledim.
nasıl yaptım?
takvimin sol üstünde 7 rakamı jülyen rumi günü gösteriyor. osmanlıca.
takvimin sağ üstündeki 15 rakamı hicri günü gösteriyor. osmanlıca.
takvimin sol altındaki 7 rakamı jülyen rumi günü gösteriyor. yunanca.
takvimin sağ altındaki 19 rakamı gregoryen rumi (miladi) rakamı gösteriyor. fransızca.
aylar ve seneler cok cok kucuk olarak yazdığı için buradan okumak imkansız. 1800'lü yıllarda miladi 19'un hicri 15 ve rumi 7'ye denk düştüğü günleri çıkarttım. bazı senelerde hiç yok, ama 1886'te 3 kere denk gelmiş, belki de o sene çekilmiştir. eğer ramazan'a denk gelen olsa eleyecektim, ama yoktu.
sonuç: 1880, 1883, 1886, 1888, 1891, 1894 senelerinden birinde çekilmiş. sebah fotoğrafhanesi 1856'da açılmış galiba, ama bu kadar az titreyen fotoğrafı 1880'lerden önce çekmemiş olsalar gerek.
olasılıklar:
19 ekim 1880
15 zilkade 1297
7 teşrinievvel 1296
19 ağustos 1883
15 şevval 1300
7 ağustos 1299
19 şubat 1886
15 cemazeyilevvel 1303
7 şubat 1301
19 nisan 1886
15 recep 1303
7 nisan 1302
19 mayıs 1886
15 şaban 1303
7 mayıs 1302
19 kasım 1888
15 rabiuevvel 1306
7 teşrinisani 1304
19 aralık 1888
15 rabiulahir 1306
7 kanunuevvel 1304
19 ekim 1891
15 raiulevvel 1309
7 teşrinievvel 1307
19 haziran 1894
15 zilhicce 1311
7 haziran 1310
irem derici'nin konser alanına girişi
-
tam bir varoş
7 haziran 2019 fenerbahçe sk açıklaması
-
fenerbahçe kulübünün recep tayyip erdoğan’ın damadını fetöcü olmakla itham ettiği açıklamadır.
cesaretlerinden dolayı takdir ettim.
7 tane torunlu dedeye aşık olan kızın paylaşımı
-
dedesine hitaben yazmış. 7 tane torunu var en büyüğü benim. anlamayacak ne var bunda ?
yaran diyaloglar
-
tam kelimeleri hatırlayamıyorum. önünden tempolu yürüyüşle geçilen bir marketin dışarı yerleştirilmiş sebze kasaları arasında alışverişe gelmiş ilkokulun ilk sınıflarında olması gereken pek efendi, büyümüş de küçülmüş bir bey. üniversite çağlarında olması gereken başka bir efendi genç de market görevlisi. aralarındaki diyalog kendi karanlığıma gömülmüş giderken yakaladı ve gülümsetti beni:
küçük bey: biliyorsunuz, eğer yeterli olmazsa beni tekrar markete gönderecekler.
görevli genç: o yönden haklısınız tabii ama sanırım bu kadarı yeterlidir aileniz için.
şu nezaketin birazını hayatımıza yedirebilseydik bu diyalog belki böyle şaşırtıcı ve gülümsetici olmayacaktı. akşam akşam zamanda yolculuk yapmış gibi hissetmeyecektim.
cnbc-e'nin kapanması
-
yabancı dizi izlemeye cnbc-e sayesinde başlamış efsanevi nesli üzen haber. the o.c., nip tuck, six feet under, one tree hill, angel, vs. vs. vay be.
(bkz: cnbc-e jenerasyonu)
günseli kato'nun kolyesi
-
(bkz: kolyenin günseli katosu)
türkçe siri ile girilen komik diyaloglar
-
ben: seni çok seviyorum
siri : eminim bunu bütün apple ürünlerine söylüyorsundur
ahahshs
mnemonic
-
mnemonic (yunan mitolojisindeki hafıza tanrıçası mnemosyne'den gelir kelimemiz) genel olarak bir şeyi akılda tutmak için kullanılan her türlü uyduruk oluşuma verilen isimdir. misal öys'ye çalışırken "sınav2" osmanlı'nın kuruluş dönemindeki savaşları sırasıyla hatırlamak için bir mnemonic'ti benim nazarımda (sırpsındığı, 1. kosova, niğbolu, ankara, varna, 2. kosova, bakın ne kadar faydalı, hala aklımda); bunun yanında mesela gezegenleri güneşten uzaklık sırasına dizmek isteyen amerikalı çocuklar da şey derler: "my very easy method: just set up nine planets" (mercury, venus, earth, mars, jupiter, saturn, uranus, neptune, pluto, siz zaten ezbere biliyorsunuzdur bunu). peki amerikalılar böyle der de, almanların gezegenleri sıraya dizecek mnemonicleri yok mudur? elbet vardır, yabancı dil ekolüne gönül vermiş insan barbie'den öğrendiğimiz şu mnemonicteki manaya bakın: mein vater erzählt mir jeden sonntag unsere neun planeten (babam bana her pazar dokuz gezegenimizi anlatır). en sevdiğim paşa olan çifte haseki paşa'yla nedense içimde hep böyle şefkat, acıma duyguları uyandırmış olan fıstıkçı şahap'ı (biz okuyorduk, o geçimini fıstık satarak sağlayan zavallı bir çocuk gibi geliyordu bana, ilkokuldaydım) unutmayalım ayrıca.
daha neler vardı böyle, periyodik cetvelden tut da spektrum'un dalgaboyuna göre sıralı renklerine kadar hepsini böyle ezberlemiştik, ne yıllardı, ne mnemonicler gördük biz.
yaran diyaloglar
-
zaman:2002, yer: roma, interrail sirasinda tanisilan alman bir cocukla -ki adi john boy'du- muhabbet edilmektedir. ingilizce yazmak zorundayim yoksa bir manasi yok.
john: i like doner a lot. so how can i say "i want one doner" in turkish?
ben: you should say "bir doner istiyorum".
john: can you write it here, so i can spell.
(kagida once turkce olarak "bir doner istiyorum" yazarim. cocuk duzgun telaffuz edemeyince, o okunusu veren ingilizce kelimlerle anlatmaya calisirim)
-"beer doner is tea your um"-
john: biir doner iz-tii-yor-um.. that's it?
ben: yep.
john: cool.. but you know, when i go to turkish restaurants in berlin, the turkish guys always use some words like "be" and "ulan". what does "ulan" mean?
ben (hadi buyrun): hmm.. "ulan" is a turkish lingo. it doesn't have an actual meaning but it adds a more serious feel to the sentence. like, "gel" means "come" in turkish; but if you say "gel ulan", it's more serious like "come here right now" or something.
john: hmm ok. what about "be"?
ben: not the same thing but similar.
john (aha burası): ok then.. so when i go to the restaurant, i'm gonna say "ulan biir doner iztiiyorum be"
ben: hahahaha!
john: ??