hesabın var mı? giriş yap

  • kerimcan durmaz'ın ayda 5 bin tl kazandığını düşünen sözlük yazarlarını göstermiştir.

  • level dergisinin 1997 yılı aralık sayısını satın almayla başlayıp, yıllarca heyecanını yaşayarak dahil olduğum nesil. o ilk demo cd hala durur kutuların birinde. fifa 98, worms 2, broken sword 2 gibi oyunların demoları vardı. mavi arayüzü de hala aklımda. her ay derginin yeni sayısını iple çekmek, o yeni derginin kokusu, cdyi temiz kabından çıkarmak, dandik cd sürücünün cdyi okuma anı gerginliği ve arayüzün ekrana gelmesiyle yaşanan rahatlık ve haz. duygulandım gece gece.

  • bu carpismanin simulasyonu yok. "simulasyon" basligiyla paylasilan videolar daha ziyade yaratici sanat eserleri olarak degerlendirilmeli.

    zira samanyolu galaksisindeki toplam yildiz sayisini dahi bilmiyoruz. yani o kadar bilmiyoruz ki tahminler 100 ile 400 milyar arasi. senin boyun ne sorusuna "valla son teknoloji mezuralarla olcturdum, rontgenler cektirdim, yuzlerce bilimadamina sordum, 2 ila 8 metre arasiymis" demek gibi.

    andromeda da tahmini 1 trilyon yildiz iceriyor.

    bunlarin her birini bilsek de bu kadar karmasik bir etkilesimi simule edecek teknolojimiz yok. her bir yildizin yercekim alani binlerce yildizi etkileyecektir, buradan cikacak non-lineer denklemi en guclu superbilgisayarlar cozene kadar zaten carpisma olmus bitmis olacak. insan beynindeki tum noronlarin simulasyonu bile daha az karmasik bir proje.

    neyse, bir de carpismanin bu kadar uzun surmesinin nedeni, yildizlarin kafa kafaya girmemeleri. yuzmilyarlarca yildiz olmasina ragmen aralarindaki mesafe o kadar buyuk ki, birbirlerini iskalayacaklar. bazilarinin momentumlari digerlerinin yercekimi alanlari tarafindan yavaslatilip, yoyo gibi tersine donecek ve milyonlarca yil suren spiral "danslara" neden olacak.

    bence insanin soyundan ilerleyen "seyler" birak milyarlarca yili, birkac yuzyil icinde uzay zamani tamamen anlamis, birkac onbin yil icinde de onu istedikleri gibi manipule edecek seviyedeki enerjileri kontrol edecek hale gelmis olurlar ve bu carpisma hic yasanmayabilir. 1 milyon yil sonraki halimizle (ya da urettigimiz bilinclerin haliyle) su anki halimiz arasindaki fark, bizle protozoalar arasindaki farktan katbekat fazla olacaktir.

  • tarih: 2005 aralık
    yer: marmara üniversitesi
    kahramanlar: ege: (4 yaş)
    ilay : (2 yaş)
    romica: (yaşı mevzu bahis değil)

    (hem öğrenci hem anne olan romica, o günkü derse devamsızlık problemi yüzünden girmek zorundadır, şansa bakın, o gün çocuklarını satacak güvenilir bir yer bulamamıştır. mecburen çocukları da okula yanında getirir. bakacak gönüllü çok olmasına rağmen, bir derste çocukları emanet edecek kimseyi bulamaz, pişkinliğin dozunu arttırarak 2 ve 4 yaşlarındaki çocuklarını derse sokar.)

    hoca: evet, bugünkü konumuz vesaire...
    romica: ege, sakın yaramazlık yapma, sesini çıkarma, gürültü yapma yoksa öğretmen çok kızar, bizi dışarı atar.
    ege: tamam anne.
    romica: bak oğlum, çıt sesi bile duymak istemiyorum, burası merdivenli çok büyük bir sınıf ve en küçük bir ses yankı yapar tamam mı?
    ege: tamam anne, anne bana da kalem kağıt verir misin?
    romica: tamam, bak ses yapma sakın.
    ege: öf, tamam.

    (bir süre ders devam eder, sorun yoktur, zamanla sınıfta fısıldaşmaların dozu artar, boğuk bir gürültü hali vardır öğrenciler arasında, hoca istifini bozmadan dersi anlatmaya devam ederken ilay parmağı ile hocayı gösterir:)

    ilay: ayu bak!
    romica: şişt, sus!
    ilay: anne bak, ayyuğ!
    ege: (sınıftan atılma korkusu ile en yüksek höykürüşü ile ilay'a bağırır) ilay sus! öğretmen ders anlatıyor, konuşup durursan bizi sınıftan atar!
    ilay: ege, bak ayu!
    ege: ilay, sus diyorum sanaaa!!!! (amfide sesinin yankılanmasından sonra, bir sessizlik ve ardından gülüşmeler olur, öğrencilere döner, biraz hocaya yalakalık olsun diye, biraz da öğrencilerin konuşmalarından rahatsız olduğu için) siz de öğretmeninizi dinleyin, kendi kendinize konuşmayın, derslerinizi de çalışın! (anasının oğlu!)

  • birçok farklı dava kapsamında uzun süre tutuklu kalmış subayların konuk olduğu program. açıp izlemenizi tavsiye ederim. bomba gibi bir yayın olacak gibi duruyor.

    konuklar:

    emekli koramiral kadir sağdıç
    emekli tümamiral semih çetin
    emekli binbaşı levent bektaş
    emekli deniz kurmay albay ali türkşen
    emekli kurmay albay eray güçlüer
    emekli kıdemli albay prof. dr. tayfun uzbay

    özellikle semih çetin öyle şeyler anlatıyor ki, zamanında birilerinin savcılığını yaptığı davalar sayesinde kimlerin hangi görevlere nasıl getirildiğini, nerelere nasıl sızdırıldığını görmemizi sağlıyor.

    edit: hepsi adeta birer galaksi olan komutanları yayına çıkarıp 3 kuruşluk aklıyla sürekli konuşmalarını kesen ahmet hakan'ın çirkinleştirdiği yayın.

    karşındaki adam tayfun uzbay!! ve bu adam 'ben şizofreninin tedavisini buldum, milyarlarca dolarlık bir sektörü tehlikeye attım, bundan dolayı beni tutuklamış olabilirler diyor.' ahmet hakan efendi de 'sadede gelelim' diyor. yahu bu bilgi bile fetö denen şeyin yalnızca fethullah gülen'e bağlı bir grup insandan oluşmadığını, arkasında çok daha büyük küresel güçlerin olduğunu ortaya koyuyor.

    sen ne biçim gazetecisin, ne biçim televizyoncusun be adam? böyle bir bilgiyi sen nasıl geçiştirebiliyorsun? yazıklar olsun.

    edit2: 3.5 yıl yok yere tutuklu kalmış ali türkşen 'bunların bir amacı vardı bizi de onun için harcadılar, ben hakkımı helal ediyorum' diyerek noktayı koymuştur. sonrasında söylediklerini de burada yazmaya bile yürek yetmez. bu memleketi böyle adamlar kurdu, böyle adamlar yaşatacak.

    edit3: simbolmina'nın uyarısıyla linki değiştiriyorum. programın tamamı için: *

  • asıl adı şerif cırık olan, 1940-2002 tarihlerinde yaşamış, toplumsal, siyasi konuları ele alıp; bir yandan geleneksel halk şiirini devam ettirirken diğer yandan da protest şiirlerle halkın sorunlarını dile getirmiş bu asrın en değerli halk ozanı, taşlama şairi, pir sultanı.

    kendisinin aşık veysel tarafından ayakta karşılanan tek kişi olduğu söylenir.

    60'da toplumculuğa ve halk edebiyatına gönül verdiği ve alevi olduğu için ordudan ihraç edilir.

    71'de darbe sonucu kurulan nihat erim başkanlığındaki hükümetin, üç fidanı (deniz gezmiş, hüseyin inan ve yusuf aslan) idam etmesi üzerine yazdığı erim erim eriyesintürküsü nedeniyle tutuklanır. nihat erim “bir halk ozanı başbakanı sevmek zorunda değildir” diye ifade verip şikâyetçi olmayınca dört yıl yerine 10 ay hapis yatıp tahliye olur.

    72'de evi kundaklanır.

    73'de halkı suça teşvik etmekten yargılanır, hüküm giyer, işkence görür.

    70’li yıllarda 8 yıl sahnelere çıkması ve yurtdışına gitmesi yasaklanır. geçimini ufak bir dükkânda plak satarak sağlamaya çalışır. bu dönemde ersen ve dadaşlar, edip akbayram, cem karaca, selda bağcan gibi başka sanatçılar eserlerini okumaya başlar.

    62 - 88 yılları arasında defalarca saldırıya uğrar, evi yakılır, tutuklanır, hapse atılır, dövülür, dişleri sökülür.

    98'de dünyanın yaşayan üç büyük ozanı arasında birinci sırayı alır.

    2001'de ''kızılbaşım ve laikim. ben değil yedi sülalem kızılbaştır. bir suç varsa dedemdedir!" dediği için, kendisine dgm tarafından dava açılır.

    17 mayıs 2002 tarihinde kalp ve solunum yetmezliğine bağlı olarak almanya’da yaşamını yitirir.

    halk şiirine ve türkülerine ömrünü veren âşık mahzuni, bektaşi kültürünün ve anadolu ezgilerinin dünyaya tanıtılmasında önemli bir rol üstlenmiştir. 62 yıllık ömrüne; 453 plak, 58 kaset ve yayınlanmış 8 kitap sığdırmıştır. ayrıca adına hazırlanmış iki belgesel vardır.

  • suçlu sadece kendisidir. milyonlarca dolarlık takımı emanet ettiğin adama bak. futbolda barış dönemini özledik diye geldin, kavga gürültüden başka bir şey getirmedin. bu kaos ortamıyla başarısızlığını fenerbahçe taraftarına yedirdin. yemin ediyorum aziz yıldırım olsa bu takım böyle olmazdı. yazık günah ya.

    edit: şimdi de, selahattin baki aracılığıyla ortalığı karıştırma derdinde. fetö diye ortaya bi yem attılar. 2-3 hafta da böyle avuturlar insanları. sen fenerbahçesin, gerekirse hakemleri de var'ı da üst üste koyup yeneceksin. o gol olmasa maç 1-1 bitecek. hiç utanmıyorsunuz, 3-4 farkla yenmeniz gereken takımın galibiyet golüne ofsayt diyip var operatörü fetöcü diyorsunuz. allah, aklı başında fenerbahçe taraftarına sabır versin.

  • arabama zarar verilmeyeceğini bilsem ben de aracımın arkasına " uber siksin sizi emi " notu yapıştırarak destek olmak istediğim firma. o kadar sevmiyorum ki taksiyi, plakasını, sahibini , şöförünü... uber böyle canınızı acıta acıta acıta devam etse.

  • yunanistan'ın bozulan ekonomisinin damga vurduğu maç. dudağı kanayan yunanlı oyuncuya yokluktan sadece pamuktan bıyık takabildiler. adam levent kırca'ya döndü, ordan oraya koşup duruyor yazık. bir müslüman da çıkıp bepanthene merhem sürelim demedi, inanılır gibi değil arkadaş...