hesabın var mı? giriş yap

  • "öpüşeceğimiz insanı da biz mi getiriyoruz yoksa içeride veriyorlar mı?"diye sorduran olay.

  • gözlerini kapatıp vazifesini yapabilenler için son derece kolay bir iştir; aksi halde sıkıntılıdır.

    "breaking bad gibi, lost gibi diziler yazdın da yapımcılar yok mu dediler"le kestirip atıyorsun ya sen; ben de sana diyorum ki sen bu ülkenin televizyonlarında işlerin nasıl yürüdüğünü hiç bilmiyorsun dostum. gerçekten en ufak bir fikrin yok.

    bugün türkiye'de senaryo yazarı olmak zor; çok zor. çünkü burada senin bahsettiğin müthiş hikayelerle zerre kadar ilgilenilmiyor. dünyanın en muhteşem hikayesini mi yazdın? nafile. kimsenin üzerine kalem oynatamayacağı kadar kusursuz bir dramatik yapı mı kurdun? nafile. çatışmanın kralını, daha evvel kimsenin akıl etmediğini mi yarattın? nafile. nafile. senin hayal ettiğin yapımcılar, böyle "faydasız" şeylerle ilgilenmiyorlar. ben sana neyle ilgilendiklerini anlatayım. bak, aşağıdaki ibretlik sözler, senin ve herkesin çok iyi tanıdığı bazı yazarlar, yapımcılar ve genel yayın yönetmenleri tarafından yüzüme karşı açıkça söylenmiş şeylerdir; dikkatli okumanı tavsiye ederim.

    "ilginç fikirler, yeni hikayeler bulmaya çalışmayın; zaten bulamazsınız. bütün diziler dördüncü bölümden sonra aynıdır çünkü; iyi bir kadın vardır, kötü bir kadın vardır, entrika vardır, aşk vardır, adam televizyon izler, kadın çay getirir falan. türk kadını bunu izler; ne yapsın kore savaşı'nı bilmem neyi?" - kendisine sunduğumuz dokuz farklı projeye burun kıvırıp bize "lale devri"ni örnek veriyor.

    "siz neden bu kadar kasıyorsunuz ki? tarihi şeyler, fantastik şeyler, gizem hikayeleri falan? türk izleyicisi salaktır; bunları ne anlar, ne seyreder. entrikayı görmediği zaman kanalı değiştiriverir. basit şeyler yazın, basit. aşk, entrika, para... nesi var bunların?" - kendisi, hayatı boyunca en fazla üç kitap okumuş bir adam ve türkiye'nin en zengin, en iyi yapımcılarından sayılıyor.

    "hikayeniz güzel ama çok para gerektiriyor. ben buna bu kadar para basacağıma iki evde, iki aileyle, üç kuruşa fıstık gibi dizi çekerim, millet de ayıla bayıla seyreder." - yukarıdaki zengin yapımcı.

    "tamam, hikayeniz iyi olabilir ama bakkal hüseyin'e sorsam onda da güzel hikayeler vardır. artık önemli olan hikaye değil arkadaşım; reyting yapar mı bu iş, sen onu söyle." - kendisi sizinle görüşmek için - o sırada hiçbir meşguliyeti olmadığı halde - sizi üç buçuk saat ayakta bekletmeyi marifet sayıyor.

    "biliyorsunuz ki önemli olan hikayeyi kimin yazdığı değil, kimin isminin bilindik olduğudur. bu yüzden jenerikte benim ismim yazacak. ama siz de hakkınız olan miktarı alacaksınız." - kendisi şu an hala, hikayesini ve karakterlerini ortağımla birlikte yazmış olduğumuz "x" isimli dizinin parasını yiyor.

    "y şirketi dışarıdan yazar almıyor. mesela ben o dizide yazıyorum ya, benim amcam da dizinin görüntü yönetmeni. aslen iktisat mezunuyum. üzgünüm, bu işler böyle." - kendisi, "y" isimli medya mafyasının dışarıdan yazar almadığını, kendi içinde bölünerek çoğaldığını anlatıyor.

    "siz tiyatro yazarları, dramatik yapıyı iyi biliyor olabilirsiniz ama önemli olan o değil ki? biz hayatın içinden insanlarla çalışmayı tercih ediyoruz; yazarlık eğitimi almış olması o kadar da önemli değil." - kendisi türkiye'nin en çok seyredilen üçüncü kanalının yayın yönetmenliğini yapıyor.

    "benim küçük muharririm, nasıl yazdığın önemli değil; kartımı al, istanbul'a geldiğinde beni ara, buluşalım. kitabını basmayan namussuzdur." - kendisi türkiye'nin en prestijli yayınevinin genel yayın yönetmenliğini yapıyor.

    "güzel yazıyorsunuz ama bence çok gergin tiplersiniz; hep çalışmaktan bahsediyorsunuz. ben çalışma ortamımın neşeli, esprili olmasını isterim. çıksak mesela ofisten, bir yerde iki bira içsek, ne güzel çalışırız." - kendisi, yalnızca işimizi yapmak istediğimizden bizi kovuyor ve dramatik yapısını oluşturduğumuz "x" isimli dizi halen devam ediyor.

    "sizi üç ay boyunca çalıştırdım ama kusura bakmayın. ben bu sezon daha başka projelerle ilgilenmeye karar verdim. ama yazdıklarınızı saklayın; bir gün mutlaka işinize yarar." - kendisi var gücüyle türkiye'nin toplumsal sorunlarına ve adaletsizlik temasına eğilirken adaletsizliğin kralını yapıyor.

    "şansınızı istanbul'da deneyin güzelim, üzgünüm." - kendisi izmir'de kadın hakları savunucusu olarak tanınıyor ve kendisinden yardım talep eden kadınlarca gönderilmiş mektupların yalnızca giriş cümlesini okuyup başından savıyor.

    hafızam iyidir; oturup sabaha kadar bu ve buna benzer diyaloglar yazabilirim. fakat gerek yok. bence sen beni anladın; bu iş zor, çok zor yonca. ben de başta senin gibi düşünür, senin gibi hayaller kurardım: sonuçta iyi bir hikayeye kim hayır diyebilir ki değil mi? ama bak, diyorlar. hem nasıl diyorlar. kimileri de evet deyip asıl kazığı ondan sonra sokuyorlar. işte o çok daha kötü oluyor. düşün ki sana aylar boyunca rüyanda bile göremeyeceğin bir geleceğin hayallerini kurdurup bir gece ansızın, bir mangal sofrasında karar değiştiriyorlar. sen elinde dosyalar, kafanın içinde hayallerle öylece, afedersin sik gibi ortada kalıyorsun. sonra sonra hayal kurmaman gerektiğini öğreniyorsun. ben öğrendim. sen de öğren; yazarak para kazanmak, hayal tacirlerinin kitap bilmeden kalem tuttukları bu ülkede zor iş yonca, çok zor iş.

  • kısa acil terapi süresince kişinin benlik değerlendirmesini sistematik bir şekilde yapmayı sağlayan, klinik psikolog dostu ölçeklendirme biçimi. leopold bellak tarafından kuramsallaştırılmıştır.

    leopold bellak’a göre,

    1. gerçeği değerlendirme (reality testing): iç ve dış uyaranlar arasındaki ayrımın bilinmesi, algılama keskinliği ve uygunluğu, içsel gerçekliğin değerlendirildiğine dair dışsal yansıtma,

    2. yargılama (judgement): eylemin sonuçlarına dair gerçekçi beklenti, söz konusu beklentinin davranışa yansıması, söz konusu beklentinin duyumsama ile uyuşması,

    3. gerçeklik duygusu: kendilik duygusu (sense of reality), gerçekdışılığın (derealization) sınırı, kişilik dağılmasının (depersonalization) sınırı, kendilik (self-identity) ve kendilik değeri (self-esteem), kendilik ve kuşatıcı dünya arasındaki sınırın belirginliği,

    4. dürtü, itki, duyguların düzenlenmesi ve denetimi (regulation and control of drives, affects and impulses): itkilerin doğrudan ifade edilmesi, erteleme düzeneklerinin ne ölçüde etkili olduğu,

    5. nesne ilişkileri (object relations): bağlantılılık halinin türü ve derecesi, ilkellik (primitivity), narsistlik, anaklitik, simbiyotik türde nesne ilişkileri: kişi diğerlerini ne ölçüde kendisinden ayrı görmektedir, nesneni ayrılığı ve sürekliliği,

    6. düşünce süreci (thought process): bellek, dikkat, dikkat yoğunlaşması, kavramsallaştırma becerisi, birincil ve ikincil süreç düşünceleri,

    7. ego hizmetinde adaptif regresyon (adaptive regression in the service of ego): bilişsel keskinliğin regresif nitelikli gevşemesi, yeni biçimlenmelerin oluşumu,

    8. savunma işlevi (defensive functioning): zayıflık veya aşırı işlevsellik, savunmaların başarılı olması veya olmaması,

    9. uyaran eşiği: uyaran alma eşiği, artmış uyaran girişinin denetlenmesi,

    10. otonom işlevsellik: birincil otonom işlevlerin azalması ile gelişen serbestinin derecesi, ikincil otonom işlevlerin azalması ile gelişen serbestinin derecesi,

    11. sentetik-tümleştirici işlev (synthetic-integrative functioning): uyumsuz olanların bağdaştırılma derecesi, olayların etkin biçimde bir araya getirilmesi ve bağlantılı hale getirilmesi,

    12. yönetme yetkinliği (mastery-competence): yetkinlik, kişi var olan yetileri bağlamında hangi ölçüde çevresini etkileyip denetlemektedir? öznel rol (kişinin çevresini etkilediğine dair kendi iç duygusu); ikisi (var olan yetiler ile olduğu düşünülen yetiler) arasındaki fark konusunda ne ölçüde bildiğinin belirlenmesi.

  • skandal karardır. ulan insanlara kolay rezervasyon yaptırmasını geçtim, kaç tane kaldığım ufak otel sahibinden burası olmasa müşteri gelmez lafını bizzat duymuş biriyim. kimin rekabetine haksızlık etmiş burası?

    yakında hostelworld, airbnb falan da gider desene. türkiye'deki bu alternatif oluşturmak yerine kapat mantığı nedir ya?

    neyse en azından yurtdışı rezervasyon devam ediyor. şu şartlarda hala yurtiçi tatil yapan cidden parasının kıymetini bilmiyordur, daha rencide edici sıfat kullanmak istemiyorum. isterse yurtdışı çıkış yasağı olsun evin balkonunda portakal elma yerim yine bi yere gitmem amk.

  • bu adamlar manyak, inanilmaz komik esprileri bulunuyor. eskiden olan joe fish modeline benzeyen bir surue sey yapiyorlar ama bunu cok iyi beceriyorlar. belli basli karakterlerin maceralarini izlerken gulmekten kirilip icerdigi vahsetten urperiyorsunuz. ama hepsi iyi bir zaman gecirmek adina duzenlendiginden dolayi anlayisla karsilamak lazim. her hafta yeni maceralar yayinlaniyor sitede. uye olup bunlar izlemek de mumkun ama flash gerektiriyor.

  • özel okuldaki hocaların en büyük hayali devlet okulunda öğretmenlik yapmak iken velilerin hayali daha iyi eğitim alsın diye çocuğu özel okula göndermek. bu işte bi terslik var ama bilemedim.