hesabın var mı? giriş yap

  • (karismatik)
    - kiminle görüşüyorum?
    - yanlış insanla.

    (sıkıcı)
    - kiminle görüşüyorum?
    - hangi numarayı aradıysanız, o numaranın sahibiyle.

    (çok kişilikli)
    - kiminle görüşüyorum.
    - kimi arzu ederdiniz?

    (paranoyak/asabi)
    - kiminle görüşüyorum?
    - sen kimsin?

    (ev hanımı)
    - kiminle görüşüyorum?
    - hatice sen misin?

    (ev babası)
    - kiminle görüşüyorum?
    - aloo

    (espriktüel)
    - kiminle görüşüyorum?
    - özcanoğulları'nın malikânesi, buyrun. eküki

    (sözlükçü)
    - kiminle muhatap oluyorum?
    - (bkz: kiminle görüşüyorum) (bkz: aramaya inanmak)

  • hiç sevmem.

    (böylece küçük bir yüzdeyi riske ederek, büyük bir yüzdenin sempatisini kazanmış oluyorum)

  • aynı zamanda gaz yiyen çocuklar kendilerine maske yapsınlar diye başlarındaki tülbentleri camlardan aşağı atan halktır. en başından beri başörtüsü ile türban arasındaki fark buydu.

  • paralelciler , geziciler ve dış mihraklar şokta.
    2. abdülhamit han tarafından düşünülen ve osmanlı bilim adamları tarafından planlanan atom bombası akp ve sayın cumhurbaşkanı sayesinde yurda döndü.
    sarayda ki sığınağından halka seslenen erdoğan ;
    benim halkım ilerlemekten vazgeçmeyecek , mutasyondan korkmayın dedi ve mutasyona karşı çıkanları terörist ilan etti.

  • "büyük buhran'ın müsebbibi nedir?" sorusu üzerinde yıllar sonra bile düşünülmektedir. buna monetarist veya keynesyen görüş gibi bazı popüler açıklamalar getirilmiştir.

    robert murphy'nin the politically incorrect guide to the great depression and the new deal'ını referans göstererek bu görüşlerden yüzeysel olarak söz etmek gerekirse:

    keynesyen görüş amerikalıların en çok inandığı senaryodur ve faturayı serbest piyasaya keser. bu görüşe göre kapitalizmin içsel aşırılıkları borsa çöküşü ile sonuçlanmış ve işletmeler işçileri işten çıkarmıştır, daha sonra da kısır bir düşüş sarmalında ürün satın almayı bırakmıştır. herbert hoover, duruma pek fazla müdahale etmemiştir çünkü anayasaya saygı duymuştur.

    burada anayasaya saygı duymaktan kastedilen woodrow wilson döneminde yürürlüğe girmiş olan altın standardına bağımlı merkez bankası yasalarıdır. amerika'nın altın standardından çıkmasına olanak tanıyacak olan emergency banking act ise roosevelt'in new deal'ı kapsamında geride bırakılmıştır.

    bunlara ek olarak tarım krizini de not etmek gerekir. tarım sektörü birinci dünya savaşı'nın tesiri altında kalmıştır zira askerlerin beslenme ihtiyacı nedeniyle sektör genişlemiştir. bununla paralel olarak çiftçiler mekanizasyon yoluna gitmiştir ki bu makineleşme süreci oldukça pahalıya patlamış, buna karşılık fiyatlar düşmüştür. haliyle pek çok çiftlik kapanmıştır.

    monetarist teori, milton friedman ve anna schwartz'ın teorisidir. bu perspektife göre piyasa ekonomisinin doğal yükselişleri ve düşüşleri olabilir lakin merkez bankası 1930'ların başlarında para arzının çökmesine izin vererek normal bir gerilemeyi büyük buhran'a çevirmiştir.

    üçüncü bir yorum ise devletin 1920'lerdeki para politikalarını suçlar. avusturya ekonomi okulunun savunduğu bir görüştür (en ünlü üyesi friedrich hayek'tir) bu açıklamaya göre serbest piyasa milton friedman ve anna schwartz'ın iddia ettiğinden daha güvenilirdir ve konjonktür devresi kapitalizmin doğal bir özelliği olmayıp merkez bankasının faiz oranlarını manipüle etmesi ile ilişkilidir.

    bu bakış açısında, büyük buhran'ı bu kadar korkunç kılan, 1930'ların başındaki düşen para arzı değil, 1920'lerin sonundaki patlama sırasında kredi piyasalarına yapılmış olan para enjeksiyonudur. dahası, hoover'ın maaşlara olağanüstü müdahalesi işsizliği iyice artırmıştır.

    üçüncü açıklamanın savunucuları, 2000'lerin ortalarındaki krizin de alan greenspan'in düşük faiz politikasından doğduğunu ileri sürerler. bu politika emlak balonunu ateşlemiştir.

    "kredi genişlemesi, gerçek malların arzını artıramaz. sadece yeniden düzenleme getirir. kredi genişlemesi sermaye yatırımını ekonomik zenginlik ve piyasa koşullarının belirlediği rotadan uzaklaştırır. ekonomi maddi mallarda artış elde etmediği sürece, takip etmeyeceği yollara sapar. sonuç olarak, yükselme sağlam bir temelden yoksundur."

    - ludwig von mises

  • babam ben 6 aylık hamileyken vefat etti. benim oğlan da ilk kelimelerini söylemeye başladıktan sonra bomboş duvara bakıp ama hep aynı yere dede dede demeye başladı. tabi dede çok kolay bir kelime ve ağzında geveliyor diye düşündüm. sonraları bizi net olarak anlamaya başladığında dede nerede diye sorduğumda yine aynı yeri gösterdi. sonra babamın fotoğrafını gösterip ismini öğrettim. ismi abbas. bu sefer yine aynı yeri gösterip durup dururken abbas demeye başladı. her gün değil ara sıra. hatta bir kere dede diyip 'çirkin ol' yaptı. yine bu sabah abbas dedi. nerede dedim ve bana bomboş duvarı gösterdi. normalde materyalist bir insanım, yani bu saatten sonra insandım demeliyim sanırım. babamın bizi arasıra ziyarete geldiğini ve sadece bebişimizin onu gördüğünü hissediyorum. belki bunu da okuyorsun baba seni çok seviyorum.