hesabın var mı? giriş yap

  • tam da türk milletine özgü bir durumdur.

    adamlar kurtuluş savaşı'nı padişah ve osmanlı için vermişler (cumhuriyet'in c'si bile gündemde değildi), sonrasında cumhuriyet kurulmuş, halka seçme ve seçilme hakkı verilmiş.

    ama yıllar sonra söylenen hep aynı türkü: tek partili dönemde diktatörlük vardı. amın oğlu sanki o güne kadar çok partili demokratik bir ortamdaydık da, bir anda mı geldi diktatörlük. geçiş dönemi işte.

    aynı amın oğluna sorsan osmanlı'yı geri getirmek ister ama lafa gelince tek partili dönem.

    tek parti siksin sizi aq.

  • ''istediğim yerde kutlarım'' diyen medeni trabzonlulara bak sen.
    sizin şehir merkezlerinizde fenerbahçe şampiyonluğu kutlanacak olsa silahlarla savunmaya geçmeyeceksiniz sanki.

    ''ufak bir engelleme bir faciaya dönüşür'' denmiş fakat, sadece oraya gelen trabzonlular için faciaya dönüşür.

    kırk yılda bir şampiyon oluyorsunuz, efendi gibi kutlayın işte. sırf inadına bağdat caddesinde kutlarsanız, çıkacak kavgaların akacak kanın da vebalini alırsınız.

  • black mirror'ın 2. sezon 1. bölümünün ismidir.

    dizi, 2 yıllık bir aranın ardından be right back adlı bölümle devam etmiş ve bu sefer de yine insanlığı can alıcı bir noktadan vurmayı başarmıştır: “ölülerin farklı bir formatta diriltilmesi mümkün müdür?” sorusunu yönelten ve cevabını da bölüm içinde birçok bakış açısı ile birlikte sunan sarsıcı bir black mirror bölümü daha.

    “hemen döneceğim,” diyerek giden ash, sevgilisi martha tarafından beklenmekte fakat saatler ilerledikçe de geri dönmemektedir. bir trafik kazasında hayatını kaybettiğini anladığımız ash’in ani bir şekilde dünyaya gözlerini yummasını kabullenemeyen martha, içinde bulunduğu teknolojik imkanların birçok şeyi çözebildiği bir çağda farklı bir yönteme başvuracaktır.

    gelişmiş bir bilgisayar programı ile, ölen insanların tüm sosyal medya hesaplarındaki sesli, görüntülü ve yazılı tüm geçmişlerini belleğine alarak, yapay bir insan yaratılabilmektedir. telefon veya tablet gibi ekranlardan, yani kısaca bir “kara cam” aracılığıyla, sanki ash hiç ölmemişçesine onunla “iletişim kurmaya” başlayan martha, ilk zamanlarda bunu kabullenemese de, zamanla uyum sağlayacaktır.

    buraya kadar her şeyin normal olduğunu görüyoruz çünkü böyle bir programın yapılma ihtimali günümüzde çok da düşük sayılmaz. gelecekte karşımıza çıkmasına kesin gözüyle bakılmakta olan bu ilginç programın bir üst versiyonunda ise ölen insanların, insan formunda ama bir android/robot seviyesinde geri dönüşümü sağlanmaktadır.

    ash’in bir kopyası ile yaşamaya başlayan martha, adeta dış dünyaya kendisini kapatır ve o çok sevdiği eşiyle birlikte dolu dolu saatler geçirmeye başlar. o aslında ölmüştür fakat bunu kabullenemeyeceğini bilen martha, bir robot dahi olsa sevdiği adamla hayatına devam etmektedir. ilk zamanlar her şey iyidir, hoştur, ama zamanla martha da karşısındaki “şey”in gerçek bir insan olmadığının, ash olamadığının farkına varacaktır. bir süre hayatı eskisi gibi mutlu bir şekilde devam etse de, çöküş devri yakındır ve martha, bir daha asla ash gibi bir adama sahip olamayacağını acı bir şekilde tecrübe edecektir.

    öncekilere nazaran duygusal bir bölüm olduğunu söyleyebiliriz be right back’in. tabii ki bu etkiyi yaşatmasında güzel ve yetenekli aktris hayley atwell ve oldukça iyi bir aktör olan domhnall gleeson’ın payları yok değil. gerek martha’nın ash ile yazılı bir şekilde iletişime geçtiği anlarda, gerekse robot hali ile etkileşimde bulunduğu kısımlarda olsun, bölümün başından sonuna, tatlı hatıraların getirdiği acı duyguların hissedildiğini söylemek mümkün.

    çok sevdiğimiz ve ondan kopamayacağımızı düşündüğümüz insanlar öldükten sonra da onlarla iletişimimizi devam ettirmeli miyiz? devam eden iletişim nereye kadar sağlıklıdır? iletişime geçtiğimiz “şey” o sevdiğimiz insan mıdır gerçekten yoksa onun duygusuz, sevgisiz ve ruhsuz bir yansıması mı? bu tür soruları yanıtlamamızı bekleyen serinin senaristi charlie brooker, izleyicisine unutulmaz bir deneyim daha yaşatıyor.

  • gece nöbetinde acil servise çağırılan ve durumu gerçekten acil bir hastayla ilgilenen doktorun başına, alkollü şekilde araç kullanırken kaza yapıp durumu hiç de acil olmayan bir gencin iyi giyimli babası dikilir:
    iyi giyim: ne hakla bekletirsiniz bizi! hemen oğlumla ilgilenmenizi istiyorum!
    doktor: sıranızı bekleyin beyefendi. hem siz nasıl girdiniz içeri?!!!
    iyi giyim: sen benim kim olduğumu biliyor musun! milletvekiliyim ben.
    doktor: biliyorum beyefendi, sizi biz seçtik!!!

  • ulan hala anlamadınız mı ? termos pahalı değil, biz fakiriz. araba pahalı değil, biz fakiriz. rakı pahalı değil, biz fakiriz. kitaplar pahalı değil, biz fakiriz. yani şunu anla güzel kardeşim, biz türk halkı f a k i r i z.

    edit: tamam termos pahalı amk. kabul ediyorum, pahalı termos. mesaj atmayın yeter.