hesabın var mı? giriş yap

  • ortadaki çocuğun, eğer ömrü yetmişse, büyük bir savaşı, imparatorluğun yıkılışını, cumhuriyeti gördüğü ve doğduğu dünyadan bambaşka bir dünya içinde öldüğü... *

  • - şimdi tabii benim de şartlarım var.
    - tabii kavun bey, sizi dinliyorum.
    - öncelikle, ben uyurken şirinliğime kapılıp beni uyandırırsanız anlaşmamız biter, çeker giderim. bu konuda anlaştık mı?
    - hmm zor olacak ancak şartlarınıza uymaya çalışacağız tabii.
    - pekala, ondan sonra, haftada en az bir gün balık, bir gün taze ciğer çıkacak.
    - hmm masraflı oluyor, ama elimizden geleni yapacağız.
    - genel hatlar bunlar, geri kalan detayları çalışma sürecimiz boyunca halledebileceğimize inanıyorum.
    - peki kavun bey, o zaman, sizi biraz sevebilir miyim?
    - tabii ne demek, geleyim kucağınıza?
    - buyrun.

  • yapılmış en aptalca dalgınlık demeyeceğim, en aptalca aptallık ablamın kocasından geliyor;
    üst komşu bir gece karısını dövüyor, ablamla eniştem duruma müdahele edemeyip polisi arıyorlar, eniştem adresi veriyor. sirenler, polisler derken ablamın kapısı yumruklanıyor "aç, polis" deniliyor. bizimkiler şaşırıyor, ihbar eden kendileri, kapıyı açıyorlar, polis "şikayet var sen içeri git" diyor enişteme, sonra ablama "bu adam size şiddet mi uyguladı?" gibi sorular soruyorlar, anlaşılıyor ki bizim zeka küpü enişte adresi verirken kendi daire numarasını vermiş polise. bu sırada polisin gürültüsüne karısını döven adam da geliyor, bizimkiler diyemiyorlar polise "biz değiliz, onlar" diye çünkü adam merdivenlerden izliyor olayı. allahtan bizim enişte tekar arıyor karakoldan bir arkadaşını da, durum açıklığa kavuşuyor. yine de polis evden ayrılmadan önce enişteme "gözümüz üzerinde, dikkatli ol" mesajı vererek gidiyor.

  • öğrenci evinde yalnızken hasta olup, kusmaktan öleceğini sanmak da bunlardan biridir. açlıktan ve kusmaktan kalkıp yemek dahi yapamazsınız. sonra arkadaşlarınıza böyle bir olay yaşadım deyince neden söylemedin gelip bir çorba yapardık derler. böylece siz de gariban değil de mal olduğunuzu anlarsınız.

  • kodumunun oyununda nasıl yürünür çözemedim bir türlü. yollara tıklıyom tıklıyom daire çıkıyor ama yürüyemiyorum. bir el atın lütfen.

    edit: gerçekten yürümek gerekiyormuş sağolun.

  • kira öderken her ay maaşımın yarısını çöpe atıyorum gibi hissettiğimden hayalini kurduğum şey. kiradayken evin içine bir şey yaptıramazsınız, mutfak dolapları hilton banyoların anca hayalini kurarsınız, kendi eviniz olduğunda hayallerinizi gerçeğe dönüştürmek sizin elinizdedir. ama hesap yapıyorum yapıyorum olmuyor, kredi çekerek falan olacak iş değil. ancak eline belli bir miktar toplu para geçecek bir yerden, o şekilde olur ancak. bu ülkede bu şartlarda çok çok zor, allah isteyen herkese nasip etsin, biz şimdilik ancak hayalini kurarız.

  • blokflütünü alıp ona yedirmek isterdim. ki zannedersem bu o kadar da zor olmazdı; zira helvacıoğlu markaydı flütü. parçalarına ayırıp ayırıp, temizleme çubuğuyla boğazından aşağı ittire ittire yedirmek isterdim ona.

    çünkü bu komşu çocuğu ne zaman canı sıkılsa blokflüt çalışırdı. çalardı demiyorum bakın, hakikaten "çalışırdı". ve ben onun bir kat üstünden, seneler senesi ılgaz anadolu'nun sen yüce bir dağısın'ı dinledim. süper baba'nın müziği millet için nostaljik ve hoş bir hatıra olarak kalmışken sinir yaptı bende, stres yaptı hep.

    flütünün içinin ne zaman tükürük dolduğunu bile anlar hale gelmiştim, sesin o ıslak, detone ve kontrolsüz kayışından...

  • oğlum ben senin babanım. eve gelirken bir rakı birde karpuz al. merak etme parasını vereceğim ama karpuzu beğenmezsem parasını vermem ona göre seçerek al. geç kalma.

  • geçmişi karanlık, pek çok sabıkası bulunan, mafya ile yakın ilişkileri olan ve rakipleri için oldukça ürkütücü tipe sahip biriydi. tarihte ağır siklet boks şampiyonluğunu 1. roundda nakavtla kazanan ilk ve zannedersem de tek boksördür. o dönemin şampiyonu ve eğilerek yumruklarından kaçmaya çalışan floyd patterson'u kafasına balyozları indire indire ilk roundda nakavt etmiş, bu da yetmezmiş gibi 1 sene sonraki rövanş maçında yine ilk roundda rakibini aynı şekilde nakavt ederek ringe paspas yapmıştır. 80'lerin ortalarında, kariyerinin zirvesindeki mike tyson, "ringde karşına çıksa korkacağın herhangi bir boksör var mı?" sorusuna sonny liston cevabını vermiştir.

    1964 senesinde 22 yaşındaki olimpiyat şampiyonu muhammad ali ile ünvan maçına çıktıklarında, bahislerde ali 1'e 7 veriyordu. o derece favoriydi sonny liston. ali ise maç öncesi dillendirdiği şiirlerinden birinde şöyle diyordu:

    if you wanna lose your money,
    then bet on sonny!

    dövüş başladığında, genç ali kelebek gibi uçup ringde dans ederken, liston bütün gücüyle yumruklarını sallayarak ali'yi kovaladı. tabi bu arada ali'nin direkt kombinelerini de yedi. neticede 6. roundun sonunda, hırsla salladığı yumrukların neden olduğu öne sürülen bir omuz sakatlığı nedeniyle maça devam edemeyen liston kaybetti. pek çok kişi bu sakatlığa inanmaz ve liston'un maçı bıraktığını iddia eder.

    bir sene sonraki ikinci maçları ise bariz şikedir. wba ağır siklet ünvan maçlarında rövanş sistemini reddettiğinden maçı tanımamış ve ali'den ünvanını geri almıştır (wbc ve the ring ünvan veren diğer boks birlikleriydi) dövüşün organizatörleri ve sponsorların mafya bağlantıları nedeniyle pek çok tartışmanın gölgesinde dövüş ayarlanmaya çalışıldı. hiçbir eyalet ev sahipliği yapmak istemedi. sonunda lewistone, maine'de 2,412 kişinin önünde yapılan ünvan maçı, tarihin en düşük seyircili ağır siklet ünvan maçıdır. liston yine favoriydi ve intikamını alacağı düşünülüyordu. bahislerde de 7-5, (iddaa diliyle 1.40) oranla yine favoriydi. oysa ilk roundun sonlarında ali'nin yumruk bile denemeyecek bir darbesiyle nakavt oldu. bırakın boks otoritesi ya da uzmanı olmayı, hayatında hiç boks izlememiş biri bile liston'un sahneye koyduğu bu tiyatroyu yemez.

    http://www.youtube.com/watch?v=ziy9t8zfjai

    bu nakavt o dönem çok tartışıldı. pek çok boks otoritesi açıkça liston'ın karanlık ilişkilerine vurgu yaparak maçın fixed olduğu görüşünde birleşti. ama tabi ortada bir kanıt yoktu. şunu da hatırlatmak lazım. liston boks tabiriyle çok sağlam bir çeneye sahipti. yani öyle kolay kolay nakavt olacak bir adam değildi. hapishane günlerinde kendisine demir sopalarla girişen birkaç polisi kafasına aldığı darbelere rağmen haşat ettiği kayıtlara geçmiş bir gerçek. nakavta sebep olan yumruk tarihe phantom punch olarak geçti. gerçekte olmayan, hayalet, fiyasko bir yumruk. bazıları boks sporunun selameti açısından bu durumu göz ardı etti. ali ise liston'u nakavt ettiği yumruğa anchor punch ismini taktı. neticede ortaya 4 teori atıldı:

    1. mafya liston'u kullanarak bahis şikesi yaptı ve büyük para kaldırdı.
    2. liston kendi aleyhinde bahis oynayıp, ilk fırsatta kendini yere attı, çünkü mafyaya borcu vardı.
    3. ali'yi himayesinde bulunduran nation of islam topluluğu, liston'u maçı kazanması durumunda ölümle tehdit etti.
    4. liston, malcolm x taraftarları tarafından vurulmaktan korktu.

    dövüşten birkaç gün önce bir grup müslümanın liston'ın kampını ziyarete gittiği biliniyor. bu görüşmenin içeriği ise meçhul. olası bir tehdit ve liston'un bunu ciddiye alması muhtemel. çünkü o dönemde ortalık baya karışık. zenci müslümanlar aralarında bölünmüşler, malcolm x dövüşten 3 ay önce suikaste uğramış durumda. bu teorilerden özellikle 3.sünü destekleyen pek çok demeç mevcut:

    kendisine ait bazı çelişkili açıklamalar:
    "that guy was crazy. i didn't want anything to do with him. and the muslims were coming up. who needed that? so i went down. i wasn't hit." - sonny liston's comments to mark kram of sports illustrated
    "it wasn't that hard a punch, but it partially caught me off balance and when i got knocked down, i got mixed up because the referee never gave me a count. i was listening for a count. that's the first thing you do, but i never heard a count because clay never went to a neutral corner." - sonny liston's comments to dave anderson of the new york times

    eşi geraldine liston'ın bir demeci:
    "i think sonny gave that second fight away [to muhammad ali]. i swear. he said, 'no, you win and you lose.' i said, 'in the first round?' "
    "if it was a fix, sonny took it to the grave with him. but there was never a financial payoff."

    ayrıca yine yardımcı antrenörlerinden birinin demecine göre de, liston siyah müslümanlar tarafından öldürülme korkusuyla maçı vermiştir.
    http://espn.go.com/…c/biography/s/liston_sonny.html

    1987'deki bir röportajında floyd patterson, liston'ın ali'ye 2 maçı birden bilerek verdiğine emin olduğunu söyler:
    "floyd patterson said he was convinced liston threw both fights to ali. according to patterson, ali's cut man for the first fight had contacted all of his friends and relatives before the fight and told them that it was fixed, and that they should bet everything they had on ali."

    ali maçtan sonra verdiği bir demeçte, liston yere düştüğünde seyircilerden "fix! fix!" tezahüratları duyduğunu ve zaferine leke sürdürmemek için liston'ın başına gelerek kalkması için ona bağırdığını söylemiştir. sonuçta ortaya o meşhur fotoğraf çıkar. ayrıca maçın hemen ardından ali'nin ortaya çıkan durumdan iğrenerek, köşesindekilerden abdul rahman'a, liston'ın kendini yere attığını söylemiştir.

    işte boks tarihinin belki de en meşhur fotoğrafının ardındaki hikaye böyle.
    http://i.cdn.turner.com/…ammad-ali-sonny-liston.jpg