hesabın var mı? giriş yap

  • bu oyunu piyasaya çıktıktan 12 sene sonra oynayıp bitiren biri olarak söyleyebilirim ki belkide oynadığım en iyi rpg tarzında oyun. konusunun derinliği ve etkileyiciliği bence tüm star wars serisindeki filmlerden daha iyi. kashyyyk gezegenindeki ormanlarda gezmenin verdiği huzur, okyanuslarla kaplı içimizi ferahlatan manaan..

    star wars knights of the old republic 2 ise konu ve gezegenler açısından ilk oyuna göre çok zayıf.

  • bunun tek sorumlusu vardır arkadaşlar o da meb’dir . kalmayı kaldıran uzaklaşmayı kaldıran okuldan bir gün gelse bile geçirilen öğrencileri oy olarak gören hükümettir . okuma yazma bilmeyen öğrenciyi zorla sınıf atlatılmasını isteyen işine öyle gelen meb’dir . bir insan yaptığının bedelini görmezse o hareketi tekrar yapar . bu öğrencilerin bu davranışlarının bedeli sadece 2 gün uzaklaştırma oldu . medyaya yansımasaydı o da olmayacaktı . eğitim sisteminin ırzına geçiliyor lakin halkımız bu konuda çok duyarsız . ya bir allah’ın kulu açıklasın kalma niye kalktı ? kimin işine yarar cahil bir neslin yetişmesi ?

  • gezici bir arkadaş olarak asla sırrı'ya oy vermeyeceğim tek gerçek bu...adam ne zaman ki muhalefete değil iktidara gider yapmayı öğrenir o zaman bakarız ve şu unutulmasın ki yetmez ama evetçiler gibi sırrı ya oy verenler de gün gelecek başlarını vuracak yer arayacaklar tarihe not düşülsün ben demiştim demek için yazılmıştır

  • köy yerlerinde altyapı olmadığı için foseptik çukuruna asılan sakatat hikayesi geldi aklıma:

    okulların tatile girmesiyle köydeki evlerine giden aileler, yaz tatili bittiğinde, evden çıkmadan önce bir kuzu ciğerini ipe bağlayıp tuvaletin çukurunun üzerine asarmış.
    döndüklerinde foseptik çukurunun tertemiz ve bomboş olduğunu görürlermiş...

    sistem şöyle çalışıyor:

    asılı olan ciğere, bir müddet sonra kurtçuklar üşüşüyor. o kurtçuklar ciğeri yiyip çoğalıyor. onlar çoğaldıkça ciğer azalıyor.
    bir gün kurtçuklar ciğeri tamamen bitirince, aşağıya düşüyorlar. bu sefer oradaki pislikleri yemeğe başlıyorlar...
    kurtçuklar yine çoğalmaya başlıyor; bu defa da çukurdaki pislikler azalıyor, çukurdaki pislikleri de yiyip bitiriyorlar...
    aç kalan kurtçuklar, en sonunda birbirlerini yemeye başlıyorlar... nihayet, onlar da bitiyor ve foseptik tertemiz...

    ülkedeki son durum da aynen bu şekilde işte:

    yıllar evvel bir ciğere saldırdılar...
    saldırdıkça da çoğaldılar.
    şimdi ciğer bitti,
    ve lağım çukuruna düştüler...
    o kadar açtılar ki, oradaki pislikleri de yediler...
    doymadılar...
    şimdi birbirlerini yiyorlar.
    yakında tertemiz olacak her yerler ...

  • aşşağıdakiler sadece kendi deneyimlerim olup hiç bir bilimsel yanı yoktur.

    lucid dreaming in tehlikeli taraflarıda yok diğildir.
    bazen işler istediğiniz gibi gitmeyebiliyo. mesela rüya olduğunu biliyosunuz ama kontrol sizde olmuyo. ilk denemek isteyenler için verebileceğim en iyi tavsiye şudur.
    akşam erken yatın öyleki sabah güneş doğmadan önce uyanın. yüzüstü olmamaya dikkat edin(bu çok zor oluyo işte).uyandıktan sonra hemen tekrar gözlerinizi kapatıp ciğerlerinizdeki havayı dışarı verip tekrar uyku moduna geçin. büyük ihtimalle başarırsınız. ama yinede;
    1-konforlu olduğunuzdan emin olun yani yatağınız falan rahat olsun rahat bir pozisyonda uyuyun
    2-odanın sıcaklığı çok yüksek olmasın çok düşükte olmasın
    3-en önemlisi bu, odanın havası temiz olsun.

    olabilicek kötü şeyler (yani başıma gelenler)

    1-yüzüstü uyuduğum ve denediğim zaman;
    odamda zifiri karanlıkta ellerimi hiç kullanmadan ayaklarımın üzerine dikildim nefes almak çok zordu .
    çünkü etrafımda kalın bir sis tabakası vardı hiçbir hareketimi yaparken zorlanmıyodum ayaklarım yere basmıyo gibiydi ama çok huzursuzdum yani hafiflik falan yoktu. hiç anlamadığım sesler.tekrar
    yatağa attım kendimi uyanış.

    2-sırtüstü yatarken ama aşırı sıcak havasız bir ortamda;
    yavaş yavaş yükselmeye başladım tavana doğru
    etraftan tuaf sesler geliyodu telefon numarası tuşlama sesleri ve konuşan bi kadın ama sanki santralde konuşurmuş gibi konuşuyodu. tavana doğru gittikçe sıkışmaya başladım sonrasında uyandım hemen.

    peki ya başarılı olursa?
    güzel oluyo ama unutulmaması gereken bişiy var astral seyahat diğil bu sadece rüyada olduğunun farkına warmak. yani bazı olayların gelişmesini engelliyemiyosunuz. bilinç altı sizin kontrolünüze çoğu zaman baskın çıkıyo. yani siz sadece bilinç altından size sunulan seçenekler arasından seçimler yapıyosunuz (tabii başlarda). herzamanki gibi yazılı herhangi birşeyi okumak mümkün diğil.
    tabi ezberinizde varolan bişiy diğilse.(en azından ben okuyamıyorum).
    psikoloji okuyan bir arkadaşım var o bi alet göstermişti virtual reality gözlüğü gibi bir nesne.
    kullanılış sistemi çok basit ama deniyemedim.
    alet rem göz hareketlerini yakalayıp devreye giriyo
    hafif bir ses ve kırmızı ışık sinyali veriyo. sesi sizi
    uyanık konuma birazdaha yaklaştırıyo. kendinizi önceden "kırmızı ışık görürsem bu lucid dreamer aletinin ışığıdır" diye telkin edip olaya giriyosunuz.
    rüyanızda kırmızı ışığı gördüğünüz zaman (mesela o ışık rüyanızda size trafik ışığı olara gözükebilir)
    rüyada olduğunuzu anlıyosunuz. bayaa bi işe yarıyomuş galba.eylenceli oluyo uğraşmak yani kitabını falan okumadan araştırma yapmadan deniye deniye.insanın vaktinide çalmıyo. bide bigün olurda su içmeye yada tuvaletinizi yapmaya kalktığınız zaman geri döndüğünüzde kendinizi yatakta yatarken bulursanız öyle çok şaşırmayın.

  • ahahahahaha

    ya gençler hepimiz benzer hatalar yaptık, büyürken oluyor böyle. sen çok yaşa bilgiç kız.

  • amerikan kısa öyküsünün en babalarından, zehir gibi, çivi gibi, hap gibi bir yazar. çehov’un yalınlığını, süssüzlüğünü, edebiyatsızlığını alın, savaş sonrası amerikan coğrafyasına taşıyın, içine highsmith’in şiddet-dehşet-kötülük tohumunu sallayın; güzelce karıştırıp salıverin kafkaesk bir zemine bu bulamacı. öyle korkusuz, öyle tabiî, öyle insanca yayılacaktır ki, ortaya bildiğimiz, aşinâ olduğumuz hiçbir şeye benzemeyen şehevî bir lezzet çıkacaktır. işte bu olağanüstü lezzetin yaratıcısıdır raymond carver. bütün usta öykücüler gibi, önce kurup sonra bozar o. kurarken nasıl sakin, nasıl serinkanlı, nasıl korkutucu ölçüde dümdüz ise, bozarken de o denli usta, o denli dehşet verici, o denli çoşku doludur. tıpkı hayat gibidir öyküleri, vurucu son sözlerden, ağlamaklı finallerden, parıltılı karakterlerden yoksun. bir bitmemişlik vardır öykülerinde, bir de tabii, acıtan bir dürüstlük. bir raymond carver öyküsü, ‘a small good thing’ oluverir hayat gailesinin orta yerinde. uzaktan vüs’at o bener’e el eder.

  • sil bunu. senden önce yaparlar. benim bile kafama yattı bu iş. şu anda maliyet hesabı yapıyorum.

  • 70 lerde ne karnesi lan.

    o karne mevzusu 1940 ların ikinci dünya savaşı atmosferinde ülkeye ithalat engellenir de burada ne yer ne içeriz ne zaman biteceği de belli değil diye yapılan bir şeydi.

    bir de aklı sira gezi mezi esprisi yapmış.

    neyse gülün geçin.