ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
yaran facebook durum güncellemeleri
-
türk telekom nasıl 175. yılını kutluyor lan??? telefonun icadı 1880 zaten.. 40 sene şirkette oturup telefonun icadını mı beklediler???
nijerya'da yakılıp taşlanarak öldürülen kadın
-
afganistan ve pakistan'dan sonra sınır kapılarının sonuna kadar açılacağı bir milleti daha keşfetmiş olduk. ey nijeryalılar siz de gelin bir siz eksiksiniz bu ortadoğu bok çukurunda.
kaşar sucuk salamın sofrada lüks sayıldığı yıllar
-
90'lar diyenlere hatırlatalım; o yıllarda hiçbir et ve süt ürününün çakması yoktu. kaşar kaşardı, sucuk sucuktu...
hileli ürünler ve hilekâr insanlarla mücadele vardı. şimdi kıyma diye alıyorsun sakatat artığı çıkıyor. 90'lar girsin size.
90'lar kalitesindeki sucuk ve salamlar yine lüks. sahtesine razı olduk ama sahteleri de lüks!
son 20 yılı içeren yıllardır. salam diye kauçuk çiğneyenleri hesaba katmazsak.
bitaksi'ye bahşişli çağır özelliğinin gelmesi
-
yetmez, bu böyle olmayacak bir de dönelim özelliğinin de gelmesi lazım.
koyun peyniri yerine koymayın peyniri almak
sosyoloji öğrencilerinin yaşadığı diyaloglar
sokak ortasında bir deste dolarını yakan vatandaş
-
o dolarla gidip kola alıp sonra da o kolayı dökmeliydi, böylelikle dış mihrakları kendi silahlarıyla vurmuş olacaktı.
büyük oyunu görememiş, talihsiz dayıdır.
debe edit: craig thomson isimli iskoç emek hırsızına inat, haydi kalk ayağa yürü güneşe!!!
neşet ertaş
-
bundan sekiz on yıl kadar önce, yanlış hatırlamıyorsam beyaz şova konuk olmuştu. telefonla bağlananlar, stüdyodakiler inanılmaz bir sevgi ve saygı göstermişti ustaya. sanki onu ne kadar sevdiklerinin farkına varmışlardı bir anda. almanya'dan arayanlar, amerika'dan arayanlar, telefonda ağlayanlar. gecikmiş bir borç ödemesi gibiydi. gece boyunca türküler söyledi bir yandan. telefona her bağlanan, "usta, şöyle bir türkü vardı, o da senindi değil mi?" deyip türküyü istiyordu. her seferinde de daha bir mahçup oluyordu usta. sanki herkesin sevdiği o türküleri yazmış olmak ayıpmış gibi, eziliyor, kısık sesle yanıt veriyordu. arada stüdyodakiler de benzer cümleler kuruyordu. "şu da mı senindi? onu da bi söylesen?" falan. sonra telefona biri daha bağlandı. dedi ki "usta yaa, falanca diye bi türkü vardı, o da mı senindi?" usta'nın cevabı şöyle oldu: "başka sahap çıhan yohsa benim diyelim."
hani "sahap çıkan" olsa ses etmeyecek. böyle de mülkiyetten, dünya malından, egodan, kibirden muaf bir adam. güzel adam.
adnan oktar'ın 2018 yılbaşı partisi
-
saykodelik yılbaşı partisi. dansözde ucuza kaçmışlar. bütçe yetmemiş herhalde daha kaliteli ve dans edebilen bir dansöz getirtmeye. ayrıca adnan oktar'ın kendi evinde* verdiği davete sonradan katılması da garip. bence kızlara kapıyı bizzat kendisi açmalıydı. o ne öyle adam kendi evine misafir gibi sonradan geliyor.
filistinli çocuğa köpek salan israil askeri
-
bana yeni kararlar aldıran çocuktur. bu başlık altında israilli askeri savunanların, tek tek eski entrylerine bakıp, hayat tarzlarını, ne yaptıklarını ne yapmadıklarını öğrenip onun hayat tarzından uzak durma kararı aldım. hani adam bir cafe hakkında yorum yapmışsa o cafeye gitmeyeyim, birini sevmiyorsa onu seveyim falan neyse işte. yani o savunan bu hale nasıl gelmişse tersini yapmalıyım ki böyle bi tip olup çıkmayayım. tersini yapmalıyım ki insanlığım ölmesin. bunu savunabilen adam her ne diyorsa her ne yapıyorsa yanlış yapıyordur. rabbim insanı kalpsiz, duygusuz ve vicdansız kalplerden korusun.
kalitesiz olduğu halde kaliteli sanılan şeyler
-
adam bim çikolatalarını kaliteli zannedenler var sanıyor, yazık.