hesabın var mı? giriş yap

  • her yarışmacı elendiğinde kazandığı yarışmalar, kazanç sonrası sevinçleri falan gösterilirdi. anıl giderken düşüp ayağını kırışı ve donk diye kafasını vuruşu gösterildi.

    adam sakatlanıp yatmaktan başka bi şey yapmadı ki dklajglasşfag.

  • benim bu çocuk.

    ablam 8 yaşındayken, ailesel problemler yaşadığı için depresyona giren anneme;

    - anne, sen bu teyzemler, dayımlarla uğraşıp duruyorsun, üzülüyorsun. ben de tek başımayım sana destek olamıyorum. yap bi çocuk, bok yıkamaktan onları düşünmeye vaktimiz olmasın.

    demiş. annem de hangi kafadaysa yapmış işte beni sağ olsun.

    dünyaya geliş amacım bu.

    not: 8 yaşında, evet 8 yaşında o cümlelerin hepsini toparlayıp söylemiş anneme canını yediğim.

  • allah aşkına bu ne ya :)

    millet öyle bi yazmış ki sanırsın hepsi afganistanda uyandı :)

    askerlikte ilk sabah azıcık kafanı çalıştıracaksın. ortalama zekalı bir erkek gibi davranırsan tuvalette sıra bekler, tıraş olurken lavabo paylaşır, yüzünü yıkayamadan ictimaya çıkarsın.

    gece yatmadan önce uzun dönemlere2 kritik soru soracaksın:
    1. sabah kalkış saati kaç?
    2. tuvalet nerede?

    gerekli cevapları aldıktan sonra kolundaki casio f-91w saatininin alarmını "koğuş kalk" saatinden yarım saat önceye kurar; temiz tuvalete sıçar; boş lavaboda tıraş olursun.

    sonra diğer ortalama zekalılar bunlarla uğraşırken boş koğuşta yayıla yayıla giyinip, temiz hava almak için dışarı çıkarsın.

    olay budur askerlikte ilk sabah.

  • kardiyo, kalp atışlarını hızlandırarak yağ yakımını hedefleyen egzersizlere verilen genel addır. kardiyo sadece yürüme bandında yürümek/koşmakla sınırlı değildir. bisiklet, kürek çekme, ip atlama, eliptik bisiklet bunların hepsi kardiyonun içine giriyor.

    kardiyo yaparken en dikkat etmemiz gereken şey ise kalp atış hızımız. malum belli bir kalp atışı hızının altında yağlar yanmıyor. o yüzden kardiyo sırasında kalp atış oranımızı belli bir sınır içinde tutmamız gerekiyor. peki bu sınırı nasıl hesaplıyoruz?? bu hesaplamalar için değişik formüller kullanılıyor. (43 tane farklı formül var) bence en efektif sonuçları veren formül karvonen formülü. o yüzden onu anlatıcam.

    bu formül temel olarak yaşınızı ve resting heart rate dediğimiz istirahat nabzını kullanarak hesaplama yapıyor.

    istirahat nabzı, oturduğumuz yerde, egzersiz yapmadan dakikada atan nabız sayımızı ifade ediyor. mesela benim nabzım dakikada 65 bpm atıyor. yaşım da 32.

    işe önce maksimum kalp atış hızımızı bularak başlıyoruz. bunun için 220'den yaşımızı çıkarıyoruz.

    220-32= 188 (benim kalbimin atması gereken maksimum hız bu)

    2. adım heart rate reserv'ü yani nabız rezervini bulmak. bunun için de maksimum nabız hızımızdan istirahat nabız hızımızı çıkarıyoruz.

    188-65= 123

    şimdi geldik 3. ve en önemli adıma. bu adımda yaptğımız egzersizin yoğunluğuna göre kalp atış hızımızı hesaplıyoruz.

    eğer, "ben kendimi fazla zorlamadan hem yağ yağmak hem de kilo vermek istiyorum" diyorsanız "fitness zone" dediğimiz antreman yoğunluk yüzdeniz %60-%70 arasında olmalıdır.

    bu ne demek? az evvel hesapladığım nabız rezervi burda devreye giriyor. nabız rezerviyle 0.60'ı çarpıp çıkan sayıya istirahat nabzımızı ekliyoruz.

    123 x 0.60 +65= 139 bpm (nabzımın yağ yağmak için minumum atması gereken sayı)
    123 x 0.70 +65= 151 bpm (nabzımın yağ yağmak için maksimum atması gereken sayı)

    "hayır kardeşim ben sınırlarımı biraz zorlamak istiyorum" diyorsanız, "aerobic zone" dediğimiz antreman yoğunluk yüzdeniz %70 - %80 arasında olmalıdır. bu yoğunlukta yapılan antremanların kardiyovasküler sisteminizi iyi yönde geliştireceğini bilmenizde fayda var. vücudun çalışan kaslara oksijen iletme kapasitesini arttırıyor. aerobic zone'daki egzersizler koşu, bisiklet, kürek çekme, ip atlama, eliptik bisiklet gibi egzersizleri içeriyor.

    123 x 0.70 + 65 = 151 bpm (minumum nabız)
    123 x 0.80 + 65 = 163 bpm (maksimum nabız)

    bir de "anaerobic zone" dediğimiz bölge var. bu bölgedeki antreman yoğunluk yüzdesi %80-%90 arasıdır. bu bölgede yaptığınız egzersizler laktik asit sisteminizi geliştirir. buegzersizleri yaparken çok enerji harcadığımız için yüksek oranda yağ yakımı meydana gelir. vücut enerji üretmek için yağ yakar ve kaslardaki glikojen'i harcar. glikojen tüketimi de laktik asit üretimini sağlar. kaslarınızda yanma hissi varsa, o an laktik asit üretiyosunuz demektir. (aerobic zone'da enerji üretimini oksijen yapmaktadır) anaerobic zone'u genelde body buildingciler kullanıyor ve enerji takviyesini protein tozları gibi şeylerle yapıyorlar. bu egzersiz tipi çok uzun süre yapılacabilecek bir egzersiz değildir. örnek vermek gerekirse 5 km'lik bir koşu yarışı aerobic zone egzersizi sayılırken, 200-400 metre sprintleri anaerobic zone egzersizi sayılır.

    illa bu bölgede çalışmak istiyorsanız, tavsiyem interval koşu dediğimiz egzersizlerdir. bunu nasıl yapacağız?

    bu egzersiz sistemi kalp atış hızını belli bir dakika maksimumda tuttuktan sonra minimuma indirip yağ yakmayı hedefler. mesela 20 dakikalık bir egzersiz düşünün 3 dakika yürüyüp, 1 dakika %90'da koşuyorsunuz. böylece 20 dakikada 5 set yapmış olacaksınız. bu egzersiz tipi hem aerobic hem de anaerobic bölgeyi kapsıyor ve metabolizmanız için oldukça faydalı.

    peki bu bölgede kalp atışımız kaç olmalı. hemen hesaplayalım. (gene kendi verilerime göre hesaplayacağım)

    123 x 0.80 + 65= 163 bpm (minimum)
    123 x 0.90 + 65= 176 bpm (maksimum)

    bu kadar yüksek kalp atışı seviyeleriyle çok uzun süre egzersiz yapmanın ne kadar tehlikeli olduğunu anlamışsınızdır heralde. ne kadar ağır egzersiz yaparsam o kadar yağ yakar/ kas yaparım mantığı kesinlikle doğru bir mantık değildir. hem kalbinizi yorar hem de kas kütlenizi azaltır. istenmeyen sonuçlarla karşılaşmak istemiyorsanız vücudunuzu gereğinden fazla zorlamayın derim.

    bir de redline zone training var. bu bölgedeki egzersiz yoğunluğu %90- %100dür. yani maksimum kalp atış hızınızı kullanır. bu tür egzersizler çok kısa süreli yapılmalıdır. bunu genelde profesyonel sporcular yapıyor. doktorunuza danışmadan kesinlikle yapmamanızı öneririm, vallaha tık diye gidersiniz kalpten!

    yaw alt tarafı egzersiz yapıcaz nedir bu kadar hesap kitap işi diyorsunuz biliyorum ama kardiyoda işin özü tamamen hesap kitap. etkili egzersiz ve yağ yakımı için bunları bilmek mecburiyetindeyiz.

    kalp atışı hızınızı düzenli takip edebilmeniz için bir nabız ölçer edinmenizi tavsiye ederim. bu nabız ölçerler genelde saat ve göğüse takılan banttan oluşuyor. ("ben sadece spor salonunda kullanıcam" diyorsanız sadece göğüs bantını da alabilirsiniz, spor salonundaki aletler bu banttaki vericiyi algılayarak, yaptığınız egzersiz süresince kalp atışlarınızı gösteriyor.)

    "ay şimdi 3 saat kalp atışı mı hesaplıcaz" demeyin diye bir link veriyorum. yaşınızı ve istirahat kalp atış hızınızı yazarsanız otomatik hesaplama yapıyor. bakın bu kadar yardımcı olduk, artık spor yapmamanız için hiçbir bahaneniz kalmadı bence!!! hadi marş marş!

    kalp atışı hesaplama şeysi ---> http://www.sparkpeople.com/…e/calculator_target.asp

    bu da motivasyon için ---> https://s-media-cache-ak0.pinimg.com/…a0d900501.jpg

    https://www.pinterest.com/…sbush/whats-your-excuse/

  • sürekli "ulan akşam hanım eve küçük yoğurt mu istediydi büyük yoğurt mu?" der gibi kafasını ovuşturup düşünüyor.

  • "fwd: çok önemli lütfen okuyun!!! avrupa bor yataklarımızı 99 yıllığına kiraladı!!!!"

    - abi sen bu kızla ne kadar çıkmıştın?
    - 5 ay...
    - hahahahahah
    - gülme lan!

  • "banzai charge" diye de bir şey var, ("banzai hücumu" diye çevrilebilir) 2. dünya savaşı sırasında çıkmış bu tanım. nedir olayı, japonlar tabi eski savaşçı gelenekleri sebebiyle yüz yüze, kılıç kılıca muharebeye alışık, bağırarak cenk ediyorlar. bizdei "allah allah" nidasına denk düşüyor bu bir yerde.

    şimdi bu "bağırma" süngü hücumunda, ya da benzeri kılıçla mızrakla yapılan hücumlarda filan savaşçıları motive edici bir şey, "battle fever" dedikleri şeyin bir parçası (bildiğimden de değil işte yalan yanlış ne duyduysak). ama tabi bir yerden sonra işler değişiyor, tüfek icad oluyor mertlik bozuluyor.

    japonlar 2. dünya savaşı sırasında sırf bu banzai hücumu ile düşmana kabak gibi yerlerini belli ettikleri için o kadar çok kayıp vermişler ki. binlerce asker mermi sıkamadan "banzai" diye bağırırken ölmüş. yani herifler samuray atalarına özeneceklerine ninjalara özenip atılan pusuları bozmasalar belki de 2. dünya savaşının seyri değişecekti (atom bombası attı herifler nereye değişiyor?).

    bunun bir istisnası var, o da iwo jima savaşı. buradaki japon komutanı general kuriyabaşi askerlerine banzai hücumunu yasaklıyor. amerikalılar tabi japonlardan hep bağırmalı çağırmalı ataklar beklediklerinden epey kayıp veriyorlar burada. ama iş işten geçmiş tabi, savaş çoktan kaybedilmiş artık...

    neyse işte, böyle de bir şey var banzai olayında. daha fazla ayrıntı isteyenler de buradan yaksınlar: http://en.wikipedia.org/wiki/banzai_charge

  • 41 ilde 657 orta halli aile üzerinde yaptığım bir başka dev araştırma. bu ailelerin % 65'lik bir bölümünde babasının, dedesinin ya da büyük dedesinin zamanında hatırı sayılır bir serveti olduğunu, fakat daha sonra bu servetin kaybedildiğini söyleyen bir anne veya baba mevcut.

    servetini kaybeden büyük dedelerle ilgili anlatılarda öne çıkan faktör ise çok acı: kumar. "büyük dedem rahmetli'nin 3000 dönüm arazisi bir gecede gitmiş... bir gecede... dükkanlar falan hep gitmiş... bir tek ev kalmış, o da ananenin üstüne olmasa o da gidecekmiş" şeklindeki bu anlatılar 1913-1944 yılları arasında türkiye'nin farklı bölgelerindeki yaygın alışkanlığın kumar olduğunu gösteriyor.

  • bundan daha garip olan bir şey varsa o da türklerin dünyada arap zannedilmekten duyduğu sapıkça mutluluktur. başlığı görünce yaşadığım bir olay geldi aklıma. 2009 senesiydi üniye yeni başlamışım görüntülü chat yapıyoruz yabancı kızlarla. yanımda yasin dediğimiz muhafazakar bir eleman var. kızlar bizim arap olup olmadığımızı sordu, ben sert bir dille yok öyle bir şey derken, bu geri zekalı elhamdulillah evet evet dedi. ben de döndüm ekrana yok öyle bir şey biz türküz dedim, bu mal hala diretiyor evet evet diye, neyse sonunda kızlara bakıp ben türküm bu yanımdaki idiot arap demiştim. kızlar gülünce bu bayağı bozulmuştu, uzun süre surat yaptı mal. ne diyim amın feryadı sen araplıktan memnunsan o senin sorunun, ben türküm utanacak bir şey de yoktu. hayır anne tarafında moğol var lan bizde, ne arabı aq?

    not: yasin burayı okuyorsan şunu bilmeni isterim, biz sana hakaret olsun diye mal demiyorduk. sen zaten bu tarz hareketlerinden ötürü malın tekiydin.