hesabın var mı? giriş yap

  • osmanlı'da hamam ocağından sorumlu kişidir.

    külhanbeyi ile kabadayılığın eşleşmesi ise şöyle olmuştur:

    külhanbeyleri her gün hamamda ocağın başında durduktan ve işleri bittikten sonra, simsiyah olmuş yüzlerini yıkar, tıraşlarını olur, esanslarını sürer, fordlarını ezerek giydikleri yumurta topuklu ayakkabıları ve omuzlarını düşürerek giydikleri ceketleri ile galata’da kabadayılık yapa yapa salınırlarmış. bu nedenden dolayı kabadayılar külhanbeyi olarak bilinirlermiş.

    (bkz: sunay akin tadinda anektod anlatmak)

  • maaşlı şakirt troll'lerin son zamanlarda sarıldıkları yeni tür cümlelerin ortak paydası.
    bir de uzun ve süslü entry'lerle pekiştiriyorlar güya düşüncelerini.
    sanırsın ki her gün gaz yemiş, her gün ıslanmış, özgürlük ve demokrasi için parkta sürünmüş, evine gidip yatmamış bile..

    "ben oraya ağaçlar için çıktım ama apo posteri açılınca nasıl bir oyunun parçası olduğumu anladım"
    "ben oraya ağaçlar için çıktım ama polise taş atılınca nasıl bir oyunun parçası olduğumu anladım"
    "ben oraya ağaçlar için çıktım amaesnaf siftah yapamayınca nasıl bir oyunun parçası olduğumu anladım"
    "ben oraya ağaçlar için çıktım ama borsa çakılınca nasıl bir oyunun parçası olduğumu anladım"
    "ben oraya ağaçlar için çıktım ama mitinglere 1,5 milyon kişi katılınca nasıl bir oyunun parçası olduğumu anladım"
    "ben oraya ağaçlar için çıktım ama iş dükkan boykotuna gelince nasıl bir oyunun parçası olduğumu anladım"
    "ben oraya ağaçlar için çıktım ama ab desteğini görünce nasıl bir oyunun parçası olduğumu anladım"
    "ben oraya ağaçlar için çıktım ama cnn 8,5 saat yayın yapınca nasıl bir oyunun parçası olduğumu anladım"
    "ben oraya ağaçlar için çıktım ama kabul edelim beyler, yenildik ve ben nasıl bir oyunun parçası olduğumu anladım"

    he gülüm he..
    ben o başlığa düşüncelerimi yazmak için geldim ama senin troll entry'ni görünce nasıl bir oyunun parçası olduğunu anladım..

  • insanlar, aileler birer birer kıyıyor canlarına. umut yok, ışık yok, yaşama sevinci kalmamış kimsenin. çok zor bir dönemdeyiz gerçekten.

  • otobüse yaşlı veya hamile bindiğinde onca erkekten önce rahatını bozup ''pışşşşt pışşştt buyrun'' diyerek oturduğu koltuğu yaşlı veya hamileye vermesi.

    ki bir de bu kadın cam kenarında olup yan koltuğunda da bi erkek sığır varsa ve o sığırın umurunda değilse bu durum daha bi çekici oluyor.

    yerini verdiği kişi ''offff pöfff ölüyom, bu sıcak ney'' diye kıvranırken zor açılan camı tek hamlede güzel elleriyle açıyorsa ve saçları uçuşuyorsa rüzgarda, o yol bitmesin.

  • kedi eğitimi gerzek edition

    en önce: kedi insan değildir. doğruyu ve yanlışı bilmez, siz öğretmelisiniz.

    ikinci olarak: evet kedi, köpek de değildir fakat yine de eğitilebilir. tıpkı insanlarda olduğu gibi kimi çabuk öğrenir, kimi geç öğrenir, kimi de öğrense de uygulamaz, inatçıdır.

    sadece klasik koşullanma, ödül ve ceza ile kediyi eğitebilirsiniz. ceza dediğim fiziksel ceza değil, buna geleceğiz.

    yapmasını istediğiniz şeyi yapınca ödüllendirin. ödül maması olabilir, yaş mama olabilir, sevdiği oyuncağı vermek olabilir, okşanmasından hoşlandığı bölgeden okşamak olabilir, içten bir aferin bile olabilir. neden hoşlandığını bilmiyorsanız sizde problem var demektir, önce nasıl sorumlu şekilde kedi bakılır konusunda kendinizi eğitin. kedi bakmak ile saksıda çiçek bakmak farklı şeyler.

    örnek: koltukları tırmalıyor: kendi tırmalama zımbırtısını kullandığı her seferde ödüllendirin. halıya çişini yapıyor: tuvaletini kullandığı her seferde ödüllendirin.

    ödüllendirmede kritik nokta, tam olarak eğitim alıncaya kadar doğru davranışı yaptığı her seferinde ve evdeki herkes tarafından ödüllendirilmesi. sabır ve tutarlılık. bir de ödül hemen verilmeli yoksa aradaki davranış-ödül bağlantısını kuramaz.

    ceza: şşşşt demek ve çok bağırmadan kararlı bir ses tonuyla "hayır" (veya belirleyeceğiniz başka standart bir kelime) şeklinde seslenmek. cezada da sabır ve tutarlılık önemli.

    cezada kural şu: hiçbir zaman fiziksel ceza veya temas yok, zarar vermeyecek kadar hafif de olsa. su spreylemek de yok. evet zarar vermiyor, evet işe yarıyor ama aranızdaki ilişkiyi zedeler ve daha ağır davranış bozukluklarına yol açma tehlikesi var. şşşşt ve "hayır" yaptığının yanlış olduğunu anlaması için yeterli. burada amaç zaten iletişim kurmak, ceza vererek sinirimizi yatıştırmak değil.

    cezada bir diğer püf noktası: mutfaktan salona geldiniz ve halıda çiş var. iş üstünde yakalayamadığınız için ceza verirseniz cezalandırıldığını anlar fakat neden cezalandırıldığını anlayamaz. hatırlayın, insan değiller, dolayısıyla o kadar da zeki değiller. suç üstü yapamadığınız hiçbir şeyde cezalandırmayın.

    bir de kedi sahiplerinin benim asla anlayamadığım bir davranışları var. yemek masasına gelmesini istemiyorsunuz. gelip sizi rahatsız etti diye sinirlendiniz ve bir an önce gitsin diye masadan bir yiyecek alıp verdiniz. kendinizi kedinin yerine koyun, bir sonraki yemekte masaya gelir misiniz gelmez misiniz? hatırlayın: klasik koşullanma. hiç bir zaman olumsuz davranıştan sonra ödül anlamına gelebilecek bir şey yapmayın.

    başlık konusundan örnek: yatak odası kapısı önüne geldi ve bağırıyor. önce sabrettiniz ve sonra dayanamayıp sussun diye içeri aldınız. bu esnada kedi: hımmm, kapı önüne gelip yeterince bağırırsam kapı açılıyor!

    kedi eğitiminde çok yapılan hatalar: tutarsız davranmak, eğitimde uzun süre sabredememek, aile bireylerinin farklı tavırları, fiziksel veya aşırıya kaçan cezalandırma, ödül yöntemini kullanmamak, kendi iş bilmezliğini kedinin üstüne atmak (bizim kedi bildiğiniz kedilerden değil). eğiten nasıl eğitiyor? (pardon, onların kedisi çok uslu çok akıllı)

    edit: eğitimle ilgili iki ilave

    - bir kediye köpeklerin yaptığı hemen her şeyi yaptırabilirsiniz. ancak çok yavaş ilerlemelisiniz. örneğin tırnak kesimi eğitimi. önce tırnak makasını yaşam alanına bırakıp görsel ve dokunsal olarak alışmasını sağlayın, sonra patilerine dokunmanıza izin vermesine alıştırın, sonra tırnaklarını çıkarmanıza izin vermesine, sonra her seferinde bir tırnağını kesmenize izin vermesine ve nihayetinde tüm tırnaklarını bir seferde kesmeye. yeni bir şey yaptığınızda olumsuz tepki veriyorsa zorlamayın ve birkaç saat sonra veya ertesi gün tekrar deneyin. bir aşamayı tam olarak başarmadan bir sonraki aşamaya geçmeyin.

    - ceza yönteminin alternatifi olarak görmezden gelmek. bazı durumlarda cezadan bile daha etkili. kedi ilginç bir canlı, diğer evcil hayvanlara benzemiyor. sırf can sıkıntısından dikkatiniz çekmek ve onu cezalandırmanızı sağlamak için vazgeçirmeye çalıştığınız olumsuz davranışı sergileyebiliyor. felsefesi "ceza, hiçbir şeyden iyidir". hani gözünüzün içine baka baka masadakileri deviriyor ya, işte bu o. bu yöntemde olumsuz davranışı yapan kediye, o birden bire ortadan yok olmuş gibi davranılır. seslenilmez, dokunulmaz, göz teması kurulmaz ve yanından uzaklaşılır. ta ki o da size olan o anki ilgisini kaybedene kadar. örneğin karnını severken elinizi tırmaladı. hemen hiçbir şey demeden ilginizi kesin ve oradan uzaklaşın. gece uyandırmalarında sabırlı olabilirseniz bu yöntem çok işe yarar. uyarmış olayım, önce olumsuz davranışta artış olur, ancak sonradan azalır ve ortadan kalkar. uyarı: ciddi saldırı durumlarında veya çocuklara yönelik saldırganlıkta bu yöntem kullanılmamalı.

  • ali demir'in başrolde oynadığı 2011 yapımı korku filmi.
    filmde 1.7 milyon figüran olması ayrı bir rekor.

    yapımcı kurum ösym bu film için "senaryo istem dışı oluştu biz destekledik" demiş.

    izleyicilere uyarı:

    biletletteki koltuk numaraları kişiye özeldir ve her açıdan film farklı izleniyor. eğer filmi doğru açıdan izleyemiyorsanız, doğru yörüngeye oturana kadar bir sağ koltuğa kayınız.

    şüphesiz ki bu filmi usulüne uygun seyredenler nice güzelliklere kavuşacaklardır.