ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
eski fotoğraflara bakarken hissedilenler
-
keşke'nin, eğer'in ve meğer'in nefes almasıdır.
hayatımızda öyle ya da böyle yer etmiş bütün isimlerin, o fotoğraf karelerindeki saf halinin neden devam edemediğini, yine o fotoğraf karelerindeki saadetin neden saklı bir gerçekmişçesine uzaklaştırıldığını hiç kimse cevaplandıramaz.
ben eski fotoğraflara bakarken, geçmişe dair hiç bir şeyi ama hiç bir şeyi telafi edemeyeceğimi çakozladığım için büyük bir kaybolmuşluk duygusu yaşar, üşümeye başlarım.
kendinin sıradan biri olduğunu fark etmek
-
insanın huzur dolduğu bir andır.
çekoslavakyada iş aramaktan, otostopla kübaya gitmekten, evde taze fasulye yerine çin yemeği yapmaya çalışmaktan, beslemek için satılık iguana aramaktan, uzakdoğulu ya da zenci sevgili arayışından, senden başkasının okumadığı dergilere abonelik ücreti ödemekten vazgeçildiği andır.
evet, hayat kısa ama beyhude yere yormamak lazım bünyeyi; farklılık uğruna kafayı bite sokmamak lazım.
belki de naif değişikliklerle arada sıradanlığı kırmak daha caziptir.
ne adamlar gördüm bir sene çinde yaşamış mesela; tek tespiti; -abi yemekleri çok kötü- oluyor. ne hayatı vasat görünen insanlar var; öyle bir keyif alıyor ki oturma odasını boyamaktan, insan onu tom sawyer sanıyor.
fiziksel olarak ne çok güzel ne çok çirkin olmak, benzer 30 insanla aynı servise binerek aynı fabrikaya çalışmaya gitmek, gümüşlüğe bardak dizmek sıradanlık gibi gözükebilir ama alınan keyif tüm geyikliğini nötrler.
vazgeçilebilir bir insan olduğunu fark etmek de iyi gelir bünyeye, -ben böyleyim o' lum- kaprisleri yerini belki de -özür dilerim yaaa- lara bırakır.
sıradanlık rutine binmediyse güzeldir. kirlenmek kadar olmasa da.
anti narsist bir eylemdir; sıradanlığın farkında olmak.
kimse kusura bakmasın cumhuriyeti
-
avrupa'nın yükselen değeri, büyüyen ekonomisi, üretim ve ticaret hacmi, dev istihdam rakamları, sarsılmaz milli iradesi ve demokratik açılımları ile milletler cemiyetinin yeni prensi, orta doğu ve balkan halklarının ezeli hamisi, afrika kabilelerinden amerika yerlilerine kadar tüm dünya ezilenlerinin umudu.
evet. o bir dünya lideri. o, yeni türkiye.
yalnız iç ve dış mihraklara uyarı olması bakımından ülkenin adını bu şekilde değiştirmekte fayda görüyorum. anayasanın ilk maddesi de "ülke sınırları içinde kimse kusura bakamaz" şeklinde acilen yeniden düzenlenmeli bence.
nasıl ki memleketimin en ücra köşesindeki kahvehanede bile "kapalı mekanda sigara içmek yasaktır" uyarıları yazılmışsa, "2013/5107 sayılı bakanlar kurulu kararı ile kusura bakmak yasaktır" temalı afiş ve görsellerin kamuya açık tüm alanlara asılması tez elden sağlanmalı, vatandaş bu konuda aydınlatılmalıdır.
kusura bakmak isteyen olursa da, onun yeri tabi ki sandıktır. yiyosa gelir efendi gibi kusuruna bakarsın orada. işte demokrasi budur.
çok sevdiğini belli etmek
-
"bir insana vazgeçilmez olduğunu hissettirirseniz, ilk vazgeçeceği insan siz olursunuz"
sigmund freud
konya'da üretilen robotun sahneden düşmesi
-
(bkz: al işte kırdın)
soruları soran abla, kağıttan okuduğu soruların sırasını değiştirse, hababam’daki meşhur şaban-müfettiş sahnesi gerçek olabilirdi...
ayrıca sorular belli; cevapları dinlemek için oraya bu robotumsu yerine bi teyp getirilse aynı işlevi yapardı.
soyadı mutfak aleti olanların zengin olması
-
(bkz: uğur derin dondurucu)
türklerde mesai sonrası bar kültürünün olmaması
-
mesai sonrası pert kültürü olduğundandır.
ilk buluşmada yapılmaması gerekenler
-
konuşacak konu kalmayınca cepteki iddaa kuponunu iki parmak arasına sıkıştırıp elin tersiyle masaya, kızın önüne fırlatmak suretiyle "aha bak tek maçtan yattı dün akşam" demek de bunlara örnektir.
baba ile yapılan saçma ama özlenen aktivite
-
babam devlet memuruydu. ayın 15'nde maaş yattığı zaman ne yapar ne eder izin alır beni de yanına çağırırdı, okul olmadığı saatlerde. daha sonra beraber sırasıyla; su, elektrik ve telefon faturaları yatırırdık. ki şu an faturaları düzgün yatırma alışkanlığım buradan gelir. neyse.
işin en güzel ve saçma olan kısmına gelirsek; her şeyi bitirdikten sonra mutlaka bana iskender ısmarlardı o maaş gününde. ama şöyle bir şey vardı. ben yerdim o karşımda her zaman ben aç değilim sen ye derdi, beni izlerdi. nereden bilebilirdim ki o zaman ki çocuk aklımla paranın yetmediğini, kendini boğazından kesmekten imtina etmediğini. ah be babam. özlüyorüm o günleri.
yıllar yıllar geçti şimdi paramızı kazanıyoruz çok şükür. allah babamızı başımızdan eksik etmesin de geçmişte yiyemediği her şeyin acısını çıkarıyor şu an babam. baba çikolata alıyorum bana da al, baba muz alıyorum bana da al, baba magnolia alıyorum; ismi ilginçmiş bana da al. sen başımızda ol her şeyi önüne sererim babam. vefat etmiş babalara allah rahmet eylesin. babaları sevin, sarılın.
yaran facebook durum güncellemeleri
-
''1.85 boylarında , zeki, karizmatik , yakışıklı , kasli vücutlu , zengin ve de kadın ruhundan anlayan bi erkek varsa eğer , gelsin bizi de siksin amk.''
edit: zeka eklendi.
bakımlı kadın
-
benim. evde bile derli toplu gezerim. ama raytingi sanıldığı/ söylendiği kadar yüksek değil. o da bilinsin isterim. ele güne karşı değil kendine karşı olunması gereken bir şey.
vakti zamanında bir sevgilim var. çat kapı gelmeyi seviyor. bir gün şu konuşma yaşandı:
s*: ben yukarı çıkana kadar ne ara süsleniyosun yahu?!
b*: bu ev halim.
s: sucuya mucuya da mı böyle açıyosun kapıyı?*
b: hayır tamamen soyunuyorum daha fantastik oluyor!
s: ha ondan siparişlerin şak diye geliyor.
peki sonunda noldu? adam beni bi güzel aldattı.
kıssadan hisse: istediğin kadar bakımlı ol, adama kekli börekli kahvaltı hazırla, gömleklerini kolala...
geçinmeye gönlü yoksa, niyeti bozuksa beyhude! ne demiş aşık veysel:
"güzelliğin on para etmez bu bendeki aşk olmasa"
o yüzden bakımlı kadın, kendine özenen ve bunu başkası için yapmayan kadındır.
kırmızı oje
-
markası ne olursa olsun, her sene en güzelleri aseton ile çıkar
rayman origins
-
ubisoft'u ubisoft yapan oyunlardan biri olan rayman'in, 2011 kasım çıkışlı devam oyunu. oyunu yeni bitirdim. fazla konusuna değinmeden görüşlerimi bildirmek istiyorum: harika! mükemmel tasarlanmış dünyası ve o dünyayı keşfederken size eşlik eden müzikleri ile kolayca içine çekebilen bir oyun olmuş. bir rayman oyunundan beklenildiği üzere zor ama inanılmaz eğlenceli. bir platform oyuncusuysanız, denemenizi şiddetle tavsiye ediyorum. rayman'in 3d felaketlerinden sonra bu oyun rayman severlere ilaç gibi geldi diye düşünüyorum.
oyunun eksik bir tarafı varsa, o da hikayenin oldukça zayıf olması. oyundan mümkün olduğu kadar zevk almamızı hedefleyen firma sanırım hikayeye takılmadan, arkadaşlarımızla eğlenerek vakit geçirmemizi istemiş. evet, oyunun local co-op modu gerçekten çok eğlenceli çünkü oyun, bizlere birbirimizi pataklama imkanı veriyor ve bu da ortaya oldukça komik bir resim çıkartıyor. ve elbette oyunu co-op modunda oynamak, oyun süresini ciddi ölçüde kısaltıyor, ayrıca daha yüksek puanlar almanıza imkan tanıyor. 4 kişiye kadar çıkan co-op modunu denemenizi yine mutlaka tavsiye ediyorum. evet, 9 ve üzeri puanları bileğinin hakkıyla alan bu macera oyununu sadece konsoldan değil pc üzerinden de oynayabilirsiniz.
iyi eğlenceler diliyorum. perilere benden selam söyleyin!