hesabın var mı? giriş yap

  • bu çocuğun sayesinde artık türkiye devlet televizyonlarında anime yayınlanmamaktadır. saygılarımı sunuyorum kendisine.

  • içinde bulunduğumuz dönem. eskiden insanlar emekli ikramiyeleriyle adam gibi bir semtten ev alabiliyorlarmış. şimdi ancak orta sınıf bir araba alabilirsin o parayla.

  • soykırım kelimesi hukuki bir kavramdır. salak salak yerlerde hümanistlik kasmak için kullanılacak bir kelime değildir. soykırım olabilmesi için belirli şartlar vardır. 1000 kişi öldürüldüğü zaman soykırım olabileceği gibi 1 milyon kişi öldürüldüğü zaman soykırımın olarak tanımlanamayacak durumlar vardır. ayrıca soykırım kelimesinin bağlayıcılığı olduğu gibi sonuçları vardır. kimse ermeniler öldürülmedi demiyor. soykırım olabilmesi için gerekli şartlar yoktur deniliyor. kaldı ki bunu ifade etme özgürlüğünün kısıtlanmasını savunmak bile faşist türk düşmanlığının dışa vurumundan başka birşey değildir.

  • bu adam yüzünden mahalleye top oynamaya havuz gözlüğü takıp gelen vardı lan. viledanın ucunu boyayıp kafasına takmaya çalışırken annesinden çok pis dayak yemişti hatta.

    olm gürkan bunu okuyorsan cidden çok büyük malmışsın çocukken lfsdjglfjgdf

  • röportajın en güzel yanı michael jordan'ın kendisinden para isteyen oğluna yaptığı babacan konuşma lezzetindeki üslubu, adeta hulusi kentmen tadı var jordan abimizde. "elbette para kazanılır. ama önce oyuncu basketbol oynamayı istemeli. işler paraya geldi mi belirli bir noktadan sonra olmalı."

    bu "ben sana adam olamazsın dedim" tandanslı cümleden sonra olay bambaşka bir boyuta geliyor, "yani benim gibi. attığım adım para." cümleleri. acaba jordan bunları ingilizce'de hangi cümlelerle ifade etti. hani esat yılmaer de kendini frenlemeseymiş "trink para, tak, anadın mı?" diye ifadeleri de yedirecekmiş röportaja.

    "sana şimdi bunları söylüyorum, bunlar da para olmalı," cümlesi ne demek oluyor, onu hiç anlamadım.

  • bugün yapmayı düşündüğüm eylem.

    hep resmi hep resmi nereye kadar amk biraz rahat olsak ne çıkar lan?!

    tabi yapamadım, hem işten atılmaktan hem de karımın beni boşamasından korktum.

  • birebir çalışmış bir insan olarak diyorum ki nurgül yeşilçay haklıdır. bilen bilir onu kupası hep doludur, bir şeyler içer. bazen çok neşeli olur sağı solu öper bazen kızgın olur yoldan geçene saldırır. sabahtan akşama öküz gibi çalışırsın bir de bu tipi beklersin. geldiğinde hep kıpkırmızıdır ve bir ton pudra mudra bir şeyler gerekir.

  • genel olarak tarihi, romantik-komedi ve dram olarak sınıflandırılabilirler. bölüm sayıları tarihi olanlarda uzundur ama uzun dediysek de bizimkiler gibi asırlık değil 60 civarı. diğerlerinde ise 16-24 bölüm arası değişir. hepsi tek sezonluktur. çok çok nadir ikinci sezonu çekilir. bölümler bi saat sürer. yani fazla oyalamaz, işten güçten alıkoymaz, olaylar yılan hikayesine dönmeden sonuçlanır. bir de kore'de televizyonda güncel yayınlanırken de haftada 2 gün gösterilir, 8 haftaya dizi biter yani, ne harika..

    konularını okuduğunuzda peh bu ne ya ne, ne klişe falan demeniz çok doğaldır. lakin oyunculuklarla, ufak detaylarla sizi çeker. dizi ne kadar dram olsa, ağlatsa da arada mutlaka güldüren sahneler olur. anlaşmalı evlilik, kızın erkek kılığına girmesi en çok işlenen durumlar sanırım. romantik olanlar fenadır. baya pembe düşler alemine sürükleyebilir. dram olanlar da zırıl zırıl ağlatabilir. romantik-komediler orta karar ilerler.

    erkek baş rol genelde çok yakışıklı, fazla bakımlı, bazen feninem bi tipken; kız dağınık, daha doğaldır. sokak lokantalarında erişteyle soju içip sarhoş olmaları, yine sokakta üfleye üfleye pirinç keki yemeleri, sauna sahneleri ki burada da haşlanmış yumurta yerler, zengin tarafın ailesinden bi cadalozun bu aşka karşı çıkması, romantik anlarda birden kar yağmaya başlaması, yağmur yağarken üstlerine ceket tutup ıslanarak koşmaları, bi tarafın hasta olup ateşler içinde yatarken diğerinin ona bakması ilgilenmesi, erkeğin kızı tutup zorla öptüğü ki başta kız karşı çıksa da sonra aşık olur adama, klasiktir. her dizide mutlaka bulunur bunlardan bazıları. genelde hatun kişi, efendi adam yerine piç adamı tercih eder. ama adam, bu aşkla efendi bi kimliğe dönüşebilir. sevgililik sürerken, evlilik kararı ile dizi noktalanır. nadiren baş rollerin düğün sahnesi işlenir.

    müziklerini özellikle çok beğenirim, özenerek hazırlandığı bellidir çoğunda. 16 bölümde, her bölüm için bi kaç şarkı yapılmıştır. dizi biter hala soundtrack albümünü dinlersiniz.

    başlamak için ilk dizi mühim. seven bi daha bırakamıyor, benim gibi manyağı oluyor. yeni başlayacakların coffee prince*, mai geol, pasta, kkotboda namja, mianhada saranghanda, goong, secret garden, dream high gibi bağlayıcı, meraklandırıcı, güzel dizierden seçmelerini öneririm. ama sonra neden düştüm bu uçsuz bucaksız deryaya diye kızmayın ehehhe.

  • (bkz: oktay)
    sana kufretmeden bu entry yazmam mumkun degil. o yuzden bastan soyleyeyim. senin ben amina koyayim oktay !
    kicimi yirtiyordum beni farket diye. ama yok. sen napiyordun ? mal mal isler pesindeydin. bazen kizlarla konustugunu gordugumde, kendimi daga tasa vurasim gelirdi.
    hayir zaten evlerimiz de karsi karsiya. ben o senin isigin sonmeden uyumuyordum biliyor musun oktay !
    oktay dedim de aklima geldi. senden sonra hic baska oktay tanimadim. bak iki tane mustafa, bir tane kamil. bir tane ali, omercan. mesut, hakan tanidim sevgili olarak ama hic oktay'a rastlamadim.
    neyse aklima geldi de yazayim dedim.
    ha tabi buyudugumuzde isler degisti hatirlarsan. her yerde karsima cikmalarin filan ama, ilkokulda cok uzdun lan beni.
    "seni bana verirler mi?"
    demistin hatirliyor musun ? universite icin baska bir sehire giderken, sana aldigim kareli gomlegi eline utana sikila verdigimde, elimi skica kavrayip...
    -mektup yaz bana, bol bol. uzun uzun..
    demistin.
    yazmistim hatirladin mi ?
    ilk tatilinde eve kosa kosa gelip, bizim kapinin onunde dolanmani dun gibi hatirliyorum..
    beni sana vermezlerdi. cunku bizi ayiran bir inanc sistemi vardi tepemizde.
    sevmeyi bilecek kadar cesur, sistemi anlayamayacak kadar saftik.
    yoksa..
    neyse.
    her seyi bi yana birak da. lan olm karin cok cirkin. bi kac defa karsilastik kil kil suzdi beni.
    hayir benden sonra bununla nasil evlendin bilmiyorum. cok cirkin lan.
    universitede hoca olmussun. hatta sozlukte arattim ismini, sevilen de bir hocaymissin. gurur duydum.
    resimlerini arattim hic degismemissin. ben o resimlere bakarken cocukluguma bakiyor gibi oluyorum.
    bir kere de karsilastik hatirlarsan. kizimi sevmistin..

    oktay, sen benim cocuklugumun, ilk kipirtilari, gencligimin de buyuk bir parcasisin.
    seni sevmeyi ben biraktim coktan ama, icimdeki o kucuk kiz sana hala asik.
    gozlerinden operim..
    not: olm karin cok cirkin.
    ss

  • azıcık ilim irfan bilen. siyasetten ve yönetimden anlayan insanlardır. amerika'da mutlu, huzurlu bir yaşam sürerken siz geberin şerefsizler demeyip yanımızda olmuşlardır. sağ olsunlar.