hesabın var mı? giriş yap

  • dilimizdeki adi ile kucuk dunya hipotezi. 1967 yilinda sosyolog stenley milgram'in yaptigi bir dizi deneylerden sonra ortaya attigi bir varsayim. bu varsayima gore; "dunya uzerindeki herhangi iki insan, ortalama 6 halkali bir tanislar zinciri ile birbirine baglidir."

    peki milgram bu varsayima hangi deneylerden gecerek ulasti, milgram'dan sonra bu hipotezi dogrulamak icin yola cikan diger bilim adamlari hangi deneyler ile onu destekledi ya da bu hipotezi curutmek icin veriler buldu? bakalim;
    stenley milgram ilk olarak 1967 yilinda " psychology today" dergisinde "the small world problem" adinda bir makale yayimladi. bu makalede, diger meslektaslarina belirli matematiksel ve sosyolojik veriler dahilinde sosyal iliski zincirleri uzerine bir soru soruyor ve yazinin sonunu da kucuk bir ipucu ile noktalandiriyordu. milgram 1969 yilinda, yani makalenin ilk kez yayimlanmasindan tam 2 sene sonra kendi sorusunun cevabini yine ayni dergide bu hipotezin "teknik raporu" ve deneysel surecini de kapsayan baska bir yazi ile verdi.

    bu deneyin ilk basamaginda milgram once bir hedef ulasici belirleldi. hedef ulasici sosyologun harvard universitesinden bir ogrencisi idi ve boston'da ikamet ediyordu. daha sonra uzerinde yalnizca hedef ulasicinin adi bulunan 60 mektup hazirladi, mektuplarin tumunu kansas'taki "postaci" deneklere verdi ve bu mektuplari uzerinde adi yazan kisiye elden ele ulastirmalarini istedi. deneyin ilk basamaginin sonucu su sekildeydi;
    - gonderilen 60 mektuptan yalnizca 3 tanesi hedef ulasiciya ulasmistir.
    - mektuplardan bir tanesi 4 gun gibi kisa bir zamanda hedef ulasicinin eline gecmistir.
    - mektuplarin %5'i hedef ulasiciya "basarili" bir sekilde ulasmistir.

    deneyin ikinci basamaginda yine uzerinde yalnizca hedef ulasicinin adi bulunan 300 mektup kopya etti ve bu kez mektuplari amerika'nin cesitli eyaletlerinde(bu arada boston'in abd'nin dogu ucunda oldugu dusunulurse, milgram diger 300 mektubu ozellikle bati ve orta abd eyaletlerine dagitmayi tercih etmistir) yasayan ve hedef ulasici ile birebir iliskisi bulunmayan kisilere dagitti.
    uzerinde herhangi bir adres bulunmayan yalnizca alicisina ait tek bir isim bulunan bu mektuplarin sahiplerinden milgram'in beklentisi, kisilerin yalnizca elden ele, tanidiklari araciligi ile bu mektuplari hedef ulasiciya iletmeleriydi. deneyin ikinci basamagindaki sonuc; "gonderilen 300 mektuptan 60'i ortalama 6 basamaktan gecerek hedef aliciya ulasmistir". yani hedef aliciya ulasan bu mektuplar, mektubun ilk sahibinden hedef aliciya gelene kadar toplam 6 el degistirmistir.
    deneyin bu basarisi "alti ayrilik derecesi"(six degrees of seperation) teoreminin toplumsal sosyoloji literaturune girmesini saglamistir.

    milgram'dan yaklasik 30 kusur yil sonra baska bir sosyolog olan columbia universitesi ogretim gorevlisi duncan watts ve ekibi, milgram'in "kucuk dunya hipotezi"ni cesitli nedenlerle yeniden masaya yatirdi. bu nedenlerin en basinda da milgram deneylerinde kullandigi deneklerin cok sinirli sayida olduguna inanmasidir. watts, bu deneyin denek sayisini da arttirirken(hedefi en az 100 bin gondericidir) internetin de nimetlerinden yararlanmayi tercih etmistir. hali hazirda edindigi denekler arasinda sibirya'daki bir pizzacinin garsonu, cin'deki bir guzellik salonun manikurcusu ya da bir hava hostesi gibi ona gore "siradan" ancak yaptiklari meslekler icabi bir gun icerisinde bir ev kadinindan daha fazla kisi ile diyalog halinde olan kisiler tercih edilmistir.
    ducan watts da deneyinin ilk ayagini gectigimiz gunlerde tamamlamis. bu deney de oldukca sasirtici sonuclar barindiriyor. ornegin, e-postalardan biri avustralya'daki ilk elinden sibirya'daki hedef aliciya yalnizca 4 gunde ulasmis.

  • aradan dört sene geçmiş, bu gece bir bakayım dedim muhabbet aynı..

    murat bardakçı: ıhmhmmo ııhmmmsmamsf ımfmmfms namhımmhmfffssmmıhm
    erhan afyoncu: şimdi öyle diyusun da, unu da bir başka kaynakta incelerken çok enteresan bişiye denk geldim yalnız şu var
    murat bardakçı: şimdi bi mail gelmiş. okuyorum ıhmhmmıhmhmhm.. sensin o, terbiyesiz!

  • sevgili oldugundan süphelendigim bir çift.
    kiz, son derece masum bir soru soruyor:

    - sen spider man 2'yi görmüs müydün? ben çok etkilenmistim.
    - etkilenmis olabilirsin de... söylemen biraz ayip olmuyo mu?
    - niye?
    - e spider man'in çüküne bakmissin, daha ne olsun?
    - ay manyak misin yaa?
    - ya spider man'inkine bayildim demedin mi?
    - ahahah, spider man'inki degil... spider man 2.
    - haa... sey... pardon o zaman.

  • mesai kavramı içinde yaşayanların tamamı, ayrıca kabaca evine 8-10 bin dolar girmeyenler için bir nevi kanserli yaşam formudur. farkına varmadan ince ince hasta eder adamı, bildiğin tıbbi hasta...

    sadece ciddi para kazanan ve bunu sabah 8 akşam 8 gibi bir mesai ile yapmak zorunda olmayanların şehridir istanbul. kalanı köledir. istersen 15.000 net maaş al, mesainin içindeysen, hayatın dışındasın usta.

  • tlc'ye "bir gün extreme cheapskates'i türkiye'ye uyarlarsanız elinizin altında böyle biri var" diye haberini vermek istediğim eski sevgilim, evde demlenen çayın hesabını yapardı. çok uzun bir süre -3 hafta- düşünüp taşındıktan sonra arkadaş grubuyla karaköy namlı gurme'ye kahvaltıya gitmemize karar vermişti, yerken öğürdüğü halde sırf almış olduğu için rokfor peynirini canı çıkarak yutmuştu. hesabı (bozuk 4 tl'si hariç ben ödedim) görünce kısmi felç indiği için arkadaşlarına "hadi bana gidelim otururuz" dedi, birlikte yola çıktık, tramvayda buna "gidince bir çay demleriz şimdi" dedim ama vay babovv demez olsaydım. adam gözümün önünde titredi lan titredi. zangırdaması geçince "çayı az önce kahvaltıda içtik ya" diye azarladı beni. "salçalı makarna yaparken salçayı yağı yağ yarı suyla kavuruyorum daha soft bir tadı oluyor" demişti. ailesi dubai'yle ticaret yapıyordu, kendisi mühendisti. ne sebepten ayrılırsam ayrılayım herkes cimriliği yüzünden ayrıldığımı düşünecek diye jet hızıyla ayrılmaya utanıyordum; neyse ki seviyeli birlikteliğimizin 45. gününde "ortamda senin esprilerine benimkilerden daha çok gülünüyor, bu kabul edilemez" diyerek benden ayrıldı. aro kardeşim, cennette peygamberle komşu olasın.

  • sevgili esmer kız! saçlarını sarıya boyatınca maalesef marilyn monroe'ya değil, trabzonsporlu ibrahim yattara'ya benziyorsun.