ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
kocişimin aldığı 37 bin liralık koltuk takımı
-
bu tarz paylaşımların kocişimin bana soktuğu sik noktasına gelmesi yakındır.
ek 2.1: mesaj ile beni terbiyeye davet eden arkadaşlar oldu, ama ben bazı konularda çirkinleşmeden kendimi ifade edemiyorum, idare edin.
volkan demirel
-
toplu taşıma aracında bacağını 180 derece açan adam bu. dolmuş tıka basa doluyken sağ şeritten 5 km/saat ile giden minübüsçü bu. yollar babasının tarlasıymış gibi fink atan taksici bu. yolda yürürken omuz atıp "önüne baksana lan" diyen adam bu. sıra numarası almadan "yoo bör şöy sorocom yoo" diyen adam bu. her sorunu parasıyla yahut iri cüssesiyle çözeceğini zanneden adamın ta kendisi. parası olmasaydı iri cüssesine güvenirdi. bugün gözüne kestirip tartaklamaya çalıştığı yarı boyundaki sabri sarıoğlu gibi bir vücudu olsaydı cebinde taşıdığı emanete güvenirdi. bu tip egosu boyundan kat be kat büyük adamların boylarının da uzun olması çekilmez bir dert gibi gözüküyor. volkan için yapılacak bir şey yok artık galiba. bu yaştan sonra karakterini törpüleyebileceğini düşünmüyorum. maç boyunca takındığı kışkırtıcı tavrı anlamak mümkün değil. kendisi tam anlamıyla, paranın, hırsın, dev egonun tanımı. her gün bu tip insanlarla karşılaşıyoruz. yan yana yürüyoruz. aynı binalara giriyoruz. volkan ile aynı ortamda bulunma ihtimalimin epeyi düşük olmasına inanın şu an çok seviniyorum.
fatih sultan mehmet portresindeki ikinci adam
-
kenan komutan olabilir mi?
umut sarıkaya tipi mutsuzluk tanımları
-
döner ekmek yerken ayranı dönerden önce bitirmek.
sözlükçülerin en büyük başarıları
-
2001 yılında esatta bir daireye taşındık. esatta genelde yaşlılar, bekarlar ve küçük aileler yaşar. bu apartman da kendi içinde bir dünya, karşı komşumuz 100 yaşında bir emekli orman mühendisi, onun yan dairesinde türkiyenin ilk hosteslerinden biri, birinci katta resim yapıyorum dediğinde ciddiye almadığımız resimlerini görünce dudağımızı uçuklatan 80 lerine yaklaşmış bir ev hanımı... ilk apartman toplantısında apar topar bizi yönetici seçiyorlar, karı-koca otuzlu yaşların başındayız, şaşırıyoruz, ama defterleri düzenlemekle işe başlayıp çatıdan girip, asansörden çıkıyoruz, kalorifer tesisatı otopark derken evimizden usta çıkmaz oluyor. bunca yaşlı ile el deymeyen apartmanda yaptıklarımız yan apartmanlarda bile duyuluyor, sürekli zili çaldığı için evimizin kapısı açık durduğu günler de oluyor, 75 yaşındaki teyzelerin internet bağlantısını kontrol ettiğimiz de. daha çocuklar da yok ortada, sıkılmadan uğraşıyoruz tüm sorunlarla...
apartmanın bizden oldukça genç bi kapıcısı var, köyünden evlenip getirdiği gençten bir de karısı. çocukları olmuyor diye çok üzülüyorlar, sonra bizim büyük oğlan doğunca karısına kısa bir süre çocuk baktırıyoruz, asıl amaç çocuklara annelik edenlerin daha kolay hamile kaldığını öğrenmemiz, bir yıl kadar sonra hamile kalıyor karısı. bu süreçte apartman kombiye geçtiği için kapıcıyı dışardan çalıştırmak gündeme geliyor. kocam çok sert çıkıyor, ssk sız adam çalıştırmamak konusunda, "ister güvenlik görevlisi tuttum deyin, ister bir aileye ekmek kapısı açtım ya da fitre zekatımı bu şekilde veriyorum deyin, bu aile buradan ekmek yiyecek" diye razı ediyor yaşlı komşularımızı.
geçen gün servisle artık oturmadığımız o apartmanın önünden geçerken eski kapıcımız, karısı ve kızı ile oğlunu görüyorum. akşam alışverişlerini yapıp evlerine geri dönüyorlar.
bugüne kadar yaptığımız en iyi "iş"in bu olduğuna karar verdim o an....
3 kız bir araya geldiğinde konuşulan 3 önemli şey
seyit rıza
-
230 köy ile dönemin en büyük aşiret ağalarından. devletin köylüye dağıttığı toprakları hilelerle üstüne geçiren, istanbul'da yaşayan aşiret mensuplarından da adam yollayıp vergi toplayan...
çok büyük devrimci çok
zamanın ötesinden gelen ekleme: aynı zamanda başöğretmendir. ee ne de olsa aşiretinin çocuklarını okula yollamayıp kendisi eğitirdi.
canı istemiyorsa telefona yanıt vermeyen insan
-
sizin onu istediğiniz zaman arama özgürlüğünüze istemediği zaman sizinle konuşmama özgürlüğünü kullanarak yanıt veriyordur.
kapalıçarşı'da 600 dükkanın kapanması
-
kiraları dolarla ödüyormuş, ondan zorlanıyormuş, mağdur oluyormuş. ah canım, ah balım 3 kuruşluk şeyi 300 dolara turiste itelerken de mağdur oluyor musunuz?