• olu dogan cocuklara da dusuk denir. bunu yapan annelere de dusuk yapti derler.
  • feride cicekoglu'nun bir oykusu.
  • (bkz: abortus)
  • zeka seviyesi ortalamanın altında olan insan
  • paraşütü açılmayan cenin
  • 1950'li ve 60'lı yıllara kadar türkiye'de kullanılan en yaygın doğum kontrol yöntemi. öyle ki o yıllarda avrupa'nın en yüksek düşük oranı türkiye'deydi. sebebi ise ismet inönü'nün zorlamacı ve prenatalist tutumuyla halkı doğum kontrolü hakkındaki tüm yöntemler ve bilgilerden yasaklarla mahrum etmesidir. beşinci, altıncı bebeklerini kucaklarına alan çaresiz anadolu anneleri çareyi düşük yapmakta bulmuş, bunun sonucunda da hamile ölümleri de inanılmaz derecede artmıştır o yıllarda...
  • kendiliğinden olan düşükler çok sık görülmektedir;tüm gebeliklerin üçte birinde,çoğunlukla kadın hamile olduğunun farkına bile varmadan önce düşük yapılmaktadır.
    hamileliğin ilk üç ayı anne için de hızlı bir değişim dönemidir.embriyo varlığını bildiren hormonlar salgılayarak üreme sistemini kontrol eder.(hcg)bu hormonal etkinin eksikliği durumunda,lh seviyesinin düşmesi,menstruasyonla embriyonun kendiliğinden atılmasıyla sonuçlanır.
    hamilelik bağışıklık bakımından bir gizemdir.genlerin yarısı babadan geldiğinden,embriyo yüzeyindeki kimyasalların çoğu anne için yabancıdır.anne başka birinden nakledilen doku ya da organı farklı antijenler içerdiğinde kabul etmezken,embriyoyu nasıl reddetmiyor?
    bu hala tam olarak açıklanamayan bir konu olmakla beraber trofoblast adı verilen doku sayesinde olduğu düşünülmektedir.bu doku bir dereceye kadar anne ve embriyo arasında engel görevi yapmaktadır;ancak o da hücreleri üzerinde babadan gelen antijenleri taşımaktadır.babanın hücre yüzey antijenleri anneninkine çok benzerse-alarm yeterince güçlü değilse- baskılayıcı hücreler oluşmaz ve embriyo annenin bağışıklık sisteminin saldırısına uğrar.bu da düşüklerin başka bir nedenidir.bu görüşü destekleyici olarak sık düşük yapan kadınlar,gebelikten önce eşlerinin antijenlerine duyarlılık kazandıran iğnelerle başarılı şekilde tedavi edilmişlerdir.
  • (bkz: fetal error)
  • kendiliğinden olanı düşük diye anılan, müdaheleyle gerçekleşenine de düşük dense de normal konuşmada kürtaj olarak geçen kaybetme biçimi. sevdiğin birini kaybetmek gibi değil, bişey kaybetmek gibi de değil, ne kaybettiğini bilmediğin halde kaybettiğini bilmek gibi daha çok. bi de söylemeliyim ki düşük diye bildiğimiz şeyle kürtaj diye bildiğimiz hadise birbirlerinden o kadar da ayrı durmuyolar artık. ultrason üzre bir çok düşük vakası kürtajla sonlandırılıyo ve kürtajla alınan bir bebeğin zaten düşmeyeceğini kimse bilmiyo.*

    bu söz çok etkili ama. zırt pırt düşüyorum her allahın günü. çocukken de öyle zırt pırt düşerdim. halı gibiydi sol dizim paso tentürdüyotlanan büyük kabuktan mütevellit kabartmalı bir çin halısı. anamın karnından nası düşmemişim şaşıyorum şimdi, zira ilk düşük yaptığımdan beri her seferinde daha çok farkında olduğum gibi, annelerin karnında durulunamıyo.

    çocuk istemeye başladığımdan beri savaşlar bi türlü bitmedi. belki ondandır. ama sanmıyorum. sanki daha çok böyle adeta saniyenin tutkusu sınırlarında beklenmedik bi arzu duymam giderek daha çok kişiselleştirdiğim ortadoğuda savaş halleriyle ilgili gibi geliyo. ille de yaşamak istemek... yoksa onbir oniki yaşlarımda her yeni evli çifte evlat edinmek dururken çocuk yapmayın haa diye öğütleyen de bendim yani. ama işte düşsün süşmesin bir hamile kalınca sen ben birbirine karışıyo.

    bi de, pmsnin amanın yoksa hamile miyim geriliminden yoksa yine mi hamile değilim, ya da hatta, aa ne güzel hamileyim ama yoksa bu sefer nası gitçek acaba gerilimine dönüşmesinin bu kadar kolay olmasına bozulmamdan dolayı olabilir. pek dolaylı gibi ama her bir dolayımında bir fiske vuruyor yani.
    küstürmek halk dilinde, dolayımsız hali.

    bi de tıp dili var ki cuore*'nin ellerinden öpmeliyim ilk fırsatta zira bi tanecik doktordan bile duymadığım tane tanelikte ve berraklıkta. doktorlarınkiyse bebekten ilk üç buçuk ayında materyal diye bahsetmekten öteye gidemiyo pek. bi de kadınları gebe bırakmak için hormaon dayamaktan, inekler gibi aşılamaktan... kardeşim düşük başka, bambaşka bi hikaye bundan, hem bak aşkın nur yengi durumları filan, pek yaygınlaşıyo bu durumlar, bi taneniz de literatür okuyup bu konuya eğilmez mi allah aşkına. hadi eğilmiyosun elindeki ortadan kalkacağı kesin şablonlara durum oturtmaktan ne kazanıyosun...

    yani işte çocukken düşmeye pek alışıtım o yaranın da ordan gittiğine hala inanamıyorum da, düşürmeye adapte olabilmiş değilim. çok sarsıcı çok bunaltıcı bi deneyim. işin garibi bissürü kadın hamile olduğunu aylarca fark etmiyo, düşüğü de etmiyo ama fark etmeye başladığında bu kadar can sıkan bir şeyin başka türlü can sıkmaması da şaşırtıyor. belki çok ama çok meşgul olmak gerekiyo. gelinsel köleliklerle mesela. zira gebeyken tonlarca kömür taşıtılan gariban gelinlerin bebekleri de yaşayabiliyor icabında. ya da ölüyo. düşüyo, tutulamıyo. onun lafı bile edilmiyo; sadizme kurban gidiyo. da benimki ne yükü anlamadım bi türlü işte.
hesabın var mı? giriş yap