• yeni başlayanlar için eğlenceli ama bir o kadar da tırsınç bir olay. dışarıdan bakınca "ne var abi biniyosun sırtına gidiyorsun" gibi görünüyor ama kanlı canlı bir varlığın tepesine çıkıp yerden 1-1.5 metre yükselince işler değişiyor. otururum üstüne tırıs tırıs giderim diye düşünüyorsanız aldanırsınız. illaki üzengilerden destek alıp yavaştan yavaştan kaldıracaksın poponu, havada tutacaksın. yoksa inince 1. kattan göt üstü düşmüş gibi ağrıyor kase kemiklerin.

    spor için güzel bir seçim, lakin savaş falan yok abi. önünde saygıyla eğiliyorum gelmiş geçmiş süvarilerin.
  • binmek:

    1) yüksek bir şeyin veya bir hayvanın üstüne çıkıp ayaklarını sallandırarak oturmak.
    3) bisiklet, motosiklet, binek hayvanı kullanmak.

    ata binmek: atın üzerine çıkıp oturmak.
    at binmek: at sürmek.
  • ta$aklari alip havanda dovmek gibi bisey. ya da biz biseyleri yanlis yaptik, bilemiyorum.
    (bkz: vay bana bana bana vay vay bana vay)
  • ilk binişinizde ürkekliğinizi atamadığınız sürece atın üstünde her türlü hokkabazlığa, yönlendirmeye maruz kalıcağınız bi gerçektir. at sizi önce alır, taşlı yolun en ağaçlara yakın tarafından dallara sürte sürte gezdirir. arada yerdeki otlara diker gözünü, hoopp aniden eğilir. siz aman boynu acımasın diye yavaşça çekersiniz boynundaki kayışı, tabi iplemez bu nazik hareketinizi . dereye girer sonra, o ayaklarını o kadar havaya kaldırarak yürümesi şart sanki.. o adım attıkça sizin ayakkabılarınız, daha sonra da pantolonunuzun dizden aşağı kısımları su içinde kalır. susadıkça hayvan suya aniden eğilir, siz ha düştüm ha düşücem korkusuyla sıkıca tutunmaya çalışırsınız sultan hanıma(at deyip geçmiyceksin, her atın adı varmış o çiftlikte) sonra seyis abi gelir, ''alıştın bak, bi topukla da koşturtalım şunları ''der, siz ''yok ismet abi, ben daha..'' demeden sizin at bi bakarsınız öndeki arkadaşını takip için başlar hızla koşmaya. işte ozaman gerçekten ata binmiş olursunuz, düşmemek için azami dikkat gösterip, bi yandan da içinizden 'hadi kızım sultan, daha hızlı, daha, daha'' derken.
  • bu sporu denemek istiyor ancak nereden başlayacağınızı ne yapacağınızı tam kestiremiyorsanız doğru entrydesinizdir efendim.

    maceramız, maslak'ta bulunan "istanbul atlı spor kulübü"nü arayarak başladı.
    telefondaki yetkili ablaya hiç bir bilgimizin olmadığını, hiç bir malzememiz olmadığını ancak at binmek istediğimizi, bu konuda ders verip vermediklerini sordum. o da direkt ders veren hocanın cep telefonu numarasını vererek kendisinden randevu almamızı salık verdi.

    hocanın telefonunu aradığımda at binme konusunda sıfır olduğumuzun altını bir kez daha çizdim. yanımızda getirmemiz gereken herhangi bir malzeme olup olmadığını sordum.

    -rahat kıyafetler giyin
    -yedek tişört alın
    -spor ayakkabı giyin
    -varsa eldiveninizi yanınıza alın
    listesini sıralayıp, geri kalan her şeyi kendisinin bize orada vereceğini söyledi.

    randevu günü gittiğimizde bize öncelikle uygun kaskı ve eldivenleri verdi, böylece benim kışlık yün eldivenlerime gerek kalmadı. sonra ayak bileğinden diz kapağına kadar olan alanı kapayan, fermuarlı, deri bir şey verdi. bunu da bacaklarımıza giydik.

    atın üzerine nasıl binerim diye korkmaya gerek yok, 2 basamaklı küçük bir merdivenimsi var, baya bir kolaylık sağlıyor. hocalar baya bir disiplinli idi, yanlış yaptığınız yerde bağırmaktan çekinmiyorlar.

    tanım: 1 saati haftaiçi 100tl, haftasonu 110 tl olan keyifli eylem.

    son not: giderken basic bir tişört hatta body giyip gidin. tek omzu açık afilli tişörtler giymeyin. atın üzerinde hareket ederken, atın hızına ayak uydurmaya çalışırken ve hatta hoplarken bol tişörtün kolu bacağa başka yere gidiyor, rahatsızlık veriyor.

    edit: ayak bileğinden diz kapağına kadar olan alanı kapayan, fermuarlı, deri bir şey --> (bkz: çeps)
    teşekkürler antisosyalpsikopatgorunumludonjuan
  • söylendiğinde bambaşka bir dilden kesilip yapıştırılmış gibi duran, ama neredeyse bütün biniciler tarafından da bu haliyle kullanılan ifade.
    türkçeye aykırı olduğu halde geniş bir destekçi kitlesine sahiptir*. destekçilerinin bu kadar fazla sayıda olması, "at binenin kılıç kuşananın" atasözünün yanlış yorumlanmasından kaynaklanıyor olabilir. çünkü bu atasözünün "ebesine atlayayım" gibi bir devamı olabileceğini düşünürseniz, "at binmek" size de türkçenin bağrından kopup gelmiş gibi görünebilir.
    bakınız, gazi üniversitesi öğretim üyesi doç. dr. ismet cemiloğlu, milli eğitim dergisi'nde yayınlanan bir makalesinde konuya şöyle değinmiş:

    "...nesne öznenin yaptığı işten etkilenen varlık olduğuna göre bugün dilimizde çift şekilleri bulunan “atı binmek veya at binmek” ayrıca “ata binmek” şekillerinden“at-a” kelimesini de nesne olarak kabul etmek gerekir.
    bugünkü türk lehçelerinin bir kısmında “at-nı min-” şeklinde olan bu şeklin türkiye türkçesi yazı dilinde “at-a bin-” şekline gelmesi kanaatimizce bir analoji (andırma, benzeme)dir. zira türkiye türkçesindeki fiiller üzerinde yapı bakımından yeterli çalışmalar bulunduğu hâlde, anlam açısından tatmin edici çalışmalar henüz yapılmış değildir.“bin-” fiilini bu yönden değerlendirdiğimizde “bulunduğumuz seviyeden, yerden yükselmek, yukarı çıkmak” anlamlarına geldiğini söyleyebiliriz . dilimizde aynı anlamı ifade eden “çık-, uç-, zıpla-, yüksel-, tırman-, sıçra-” gibi fiiller yazı dilimizde kullanılırken yönelme hâli eki almış tamlayıcılar istemektedir (dağa çık-, havaya uç-, yukarıya zıpla-, göğe yüksel-, ağaca tırman-, göğe sıçra- gibi).
    bu bakımdan“bin-” fiili de anlamca aynı özelliği gösteren bahsettiğimiz fiillerin kullanılışlarına analojik olarak benzemiş ve “at bin-, atı bin-” şekilleri “ata bin-” şekline gelmiştir kanaatindeyiz."
    makalenin tamamı için:
    http://yayim.meb.gov.tr/dergiler/148/5.htm adresi ziyaret edilebilir.

    radikal kitap'ta dil meseleleri isimli bir köşesi bulunan necmiye alpay ise buradaki yazılarından birinde, at binmek ve ata binmek ifadelerinin her ikisinin de doğru olduğunu, at binmenin daha çok süvari birlikleri gibi askeri ortamlarda kullanıldığını, ama bu ayrımın nedenini bilemediğini belirtmiş. bu tür farklılaşmalarda net bir neden saptamanın çoğu kez olanaksız olduğunu belirten alpay, kökenbilim yönünden varsıl olmadığımızı da ifade etmekten geri kalmamış.
    kendisinin bu konudaki görüşleri için:
    http://www.radikal.com.tr/…php?ek=ktp&haberno=4636.
  • süvarilerin yaptığı iş. ata binmenin raconu vardır. ata soldan binilir. usta biniciler ata soldan binmeyenle dalga geçerler ne var ki pek az kişi ata neden soldan binildiğinden haberdardır. kılıçlarını sağ eliyle çekip kullanan süvariler doğal olarak kınlarını sol taraflarına asarlardı. sol yandan salanan kılıçlar bacağın rahatça kaldırılmasına olanak vermezdi. dolayısıyla sol ayağını üzengiye koyup, sağ ayağını kaldırarak ata binen süvariye kılıcı mani olmazdı. tersi durumdaysa kılıç salanır, oraya buraya çarpar, hatta bacağı kaldırmak bile mümkün olmazdı. oysa günümüzde kimse kılıç kuşanıp ata binmediği için bu sorun ortadan kalkmıştır. ata sağdan biniyorsunuz diye sizinle dalga geçen biri olursa hiç endişelenmeyin kıymetli değirmendereliler, derhal ata neden soldan binildiğini anlatın, gerekirse, "ahaha sağdan biniyorsak bir bildiğimiz var yahu" gibisinden üste çıkmayı da ihmal etmeyin.
  • süvarilerin; atın üstüne çıkma işini anlatmak için kullandığı fiilin mastar hali.
    atlı birliğin başındaki komutan, "at bin" komutunu vererek bütün binicilerin eyer üzerine oturmasını sağlamayı müteakip, "at sür" komutuyla harekete geçmelerini sağlar.
    at sür komutu, genellikle atın yürüyüşünün hangi hızda yapılacağını belirten komutla kombine kullanılır.
    örneğin; "at sür, adeta!"
  • nasıl binileceği kadar nasıl düşüleceği de iyi öğretilmeli. eiffel isimli devasa ve huylu yaratık, sırf rüzgarın yarattığı hışırtıdan ürktüğü için beni aniden kafasının üstünden fırlatıp havada ikili salto yaptırarak düşürmesine rağmen, ufak çizikler dışında hiçbir yerime bişey olmadı. sanırım düşmeyi binmekten daha iyi öğrenmişim. bravo bana.
  • askerde "at bin" emirinden türetilmiş uydurma laf. doğrusu ata binmek tir. ama necip halkımızın ingilizce hayranlığından bu hale gelmiştir.
hesabın var mı? giriş yap