8 entry daha
  • ilk binişinizde ürkekliğinizi atamadığınız sürece atın üstünde her türlü hokkabazlığa, yönlendirmeye maruz kalıcağınız bi gerçektir. at sizi önce alır, taşlı yolun en ağaçlara yakın tarafından dallara sürte sürte gezdirir. arada yerdeki otlara diker gözünü, hoopp aniden eğilir. siz aman boynu acımasın diye yavaşça çekersiniz boynundaki kayışı, tabi iplemez bu nazik hareketinizi . dereye girer sonra, o ayaklarını o kadar havaya kaldırarak yürümesi şart sanki.. o adım attıkça sizin ayakkabılarınız, daha sonra da pantolonunuzun dizden aşağı kısımları su içinde kalır. susadıkça hayvan suya aniden eğilir, siz ha düştüm ha düşücem korkusuyla sıkıca tutunmaya çalışırsınız sultan hanıma(at deyip geçmiyceksin, her atın adı varmış o çiftlikte) sonra seyis abi gelir, ''alıştın bak, bi topukla da koşturtalım şunları ''der, siz ''yok ismet abi, ben daha..'' demeden sizin at bi bakarsınız öndeki arkadaşını takip için başlar hızla koşmaya. işte ozaman gerçekten ata binmiş olursunuz, düşmemek için azami dikkat gösterip, bi yandan da içinizden 'hadi kızım sultan, daha hızlı, daha, daha'' derken.
119 entry daha
hesabın var mı? giriş yap