• basligi altinda anadoluydu, rumdu; bizansti, turktu; tarihi carpitmaydi, degildi atismalari yapilan devlet..

    oncelikle bu devlet'in kuruculari buyuk selcuklu devleti kuruculari (tugrul-cagri) ile ayni kokten (dukak bey ve selcuk bey) geldigi icin selcuklular olarak adlandirilmalarinda bir sorun yoktur.. hatta asil varis bunlardir demek bile daha dogrudur, cunku tugrul-cagri beyler, babalari öldugu icin selcuk beyin himayesinde buyurlerken, anadolu selcuklularin kurucusu suleyman sah'in dedesi arslan yabgu selcuk beyden sonraki veliahttir.. yani cagri-tugrul bey ile kutalmis (suleyman sahin babasi) kuzendir ve alparslan ile kutalmis birbirinin dedeye gore simetrisidir..

    herneyse, arslan yabgu gazneliler tarafindan rehin alinip, tutuklu kaldigi kalede oldugu zaman tugrul-cagri beyler daha on plana cikip boylarini hakimiyetleri altina almis ama kutalmis bunlara tabii olmak istememistir.. eger arslan yabgu rehin alinmasa selcuklular bu koldan ilerleyeceklerdir.. kisacasi devletin ismindeki selcuklu bolumu burdan gelmektedir..

    büyük selçuk imparatorluğundan ayri bir devlet olarak dusunuyorsak eger ki dusunmemiz gerekir, devletin kurulus yeri iznik'tir -anadolu- ve neredeyse tamamen anadolu'da hukum surmuslerdir.. bu bolgenin -anadolunun- kurulus donemlerinde rum topragi olmasi bu devlete anadolu selcuklulari denmesine mani degildir.. gerci bu devlette benim icin onemli olan kisim ismi degil, saltanat/taht kavgalaridir.. baslangicindan hatta kurulum oncesinden yikilmasina kadar surekli taht kavgasi yasanmistir..

    kutalmis, alp arslan’a; suleymansah da meliksah'a karsi sultanlik iddiasinda bulunmuslardir.. hem kutalmis, hem de suleyman sah bu mucadeleleri sırasinda selcuklular tarafindan oldurulmustur.. hatta suleyman sah'in oldurulmesi sonrasi oglu kilic arslan meliksahin yanina goturulup esir edilmis, onun yaninda buyumustur..

    meliksah'in olumu sonrasi kilicarslan, kacarak yada firsattan istifade ederek anadoluya gecip birligi saglamistir.. oncelikle izmir caka beyligi kurucusu ve ilk turk denizcisi caka bey'in kizi ile evlenip arkasini saglama almis bizanslilarla savasilmis ama ardindan bizansla birlik olup caka beyi oldurmustur.. burda da yine tahtin elden gitme korkusu agir basmaktadir.. 1. kilicarslan 1. hacli seferi ile baskent iznik'i kaybetti ve baskenti konya'ya tasidi.. bu donemde danismendlilerle ortak hareket edip haclilara karsi mucadele edilmistir..

    sonrasinda 1. kilicarslan'in da olumu yine buyuk selcuklulardan olmus ve selcuklu komutani çavlı ile yapilan savasta yenilince yine esir dusmemek icin (ilki meliksah yaninda buyumesine neden olmustu) atini habur nehrine surmus ama nehri gecemeyip bogularak ölmüştür.. 1. kilicarslanin olumu sonrasi kardes kavgalari yasanmistir.. ozellikle sahinsah ve mesud arasindaki savaslar-kavgalar on plana cikmistir.. once sahinsah sultan olmus ama ardindan 1. mesud danismendlilerin destegiyle (sahinsah'in gozlerine mil cekmislerdir) tahta oturmasini bilmistir.. bu yuzden de anadoluda danismendlilerin agirligi hissedilmeye baslanmistir.. 1. mesud'un ozelligi, selcuklularin ilk parayi basan sultani olmasidir ki bu para bakir bir sikkedir..

    birinci mesud olmeden once tahtina veliaht olarak 2. kilicarslan'i gostermis ve kendisi de onun onunde egilmis, diger 2 ogluna kilicarslana biat etmeleri karsiliginda toprak vermistir.. yalniz mesud'un olumu sonrasi ozellikle danismandlilerin, kardes sahinsah'i gaza getirmeleri ve desteklemeleri uzerine yeniden taht kavgalari baslamistir.. danismendlilerin amaci sahinsahi basa gecirip ona istediklerini yaptirtmakmis ama 2. kilicarslan da anasinin gozu degilmis.. butun ayaklanmalari bastirip devlet yonetimine tam olarak hakim olmus..

    2. kilicarslan zamaninda 1176 yilinda meshur miryakefelon savaşı yapilmis ve bizansin turkleri anadoludan atma umitleri sona erdirilmistir.. gerci anadolu o donemler her gelen devletin ayakaltinda kaldigi icin pek derli toplu ve guclu birliklerin oldugu bir bolge degilmis.. bizans bile buralari valiliklerle yonetmeye calisirmis.. sonucta savas savastir ve bizanslilar bir kez daha yenilmis.. bu noktada turkler yani selcuklularla bizanslilarin iliskilerinin de bi tuhaf oldugu dikkatlerden kacmamasi gerekir.. ne zaman bir veliaht/melik basarili olamamissa bizansa kosmus ve destek gormus ama ardindan tahta gecince yeniden bizansla savasmis.. bizansi haclilarla birlik olup selcuklulara karsi savasirken gorebildigimiz gibi, bir melikle yada sultanla anlasip sultana yada haclilara karsi mucadele ederken de gorebiliyoruz: cikar iliskisi..

    her yonuyle atilim yapan 2. kilicarslan; kervansaraylar yapip duzenli ordu duzenine gecti ve sonrasinda ben artik yaslandim topraklarimi cocuklarima birakayim, rahat rahat olumu bekleyeyim diye bir karar alip 11 cocuguna ulkeyi paylastirmis.. tabiki sonu kral lear gibi olmus, hangi cocugunun yanina gitse bekledigi ilgiyi goremedigi gibi kendisini veliaht ilan etmelerini isteyen cocuklarinin baskilarini gormus.. sonunda yaptigindan buyuk pismanlik duyarak, daha sagliginda taht kavgasina giren kardeslerden gıyasettin keyhusrevi desteklemeye karar verip onunla birlikte savasmis.. ölümü de kayseri melikinin uzerine yaptigi savas esnasinda olmus..

    2. kilicarslan oldukten sonra giyasettin keyhusrev tahta gecmesine ragmen diger kardesleri uslu durmamislar.. 11 kardes surekli birbiriyle taht icin kavga etmisler.. giyasettin keyhusrev 2. kilicarslanin yardimiyla oturdugu tahtta 4 yil kalabilmis ve ardindan kardesi ruknettin suleyman sah'in baskent konya'yi ele gecirmesiyle tahti birakip bizanslilara siginmis.. yalniz saltukogullarini ele geciren ruknettin'in de sultanligi cok uzun surmemis, ardindan 6. yasindaki 3. kilicarslan tahta cikarilmis..

    tahtta 6 yasinda bir cocugun oturdugunu goren giyasettin keyhusrev bizanstan geri donup tahti ele gecirmis.. bu surecte konya halkinin tutumlari ilginctir.. ilk basta 2. suleymansaha karsi giyasettinin yaninda yer alan halk, giyasettin 2. kez tahta cikmak icin geldiginde onu istememis ve 6 yasindaki cocuga (daha dogrusu detekcilerine) biat etmisler.. ama sonunda giyasettin tahta yeniden oturuvermis.. burada aksaraylilarin giyasettini davet etmelerini kiskanan konyalilarin geri vitesleri de dikkat cekicidir..

    gıyasettin keyhüsrevin doneminde soylenmesi gereken en buyuk olay antalya'nin fethedilmesidir.. boylelikle denizlere ulasilmis ve venediklilerle iliskiler baslamistir.. deniz ticareti gelismis ve kendisine karanin ve denizin sultani lakabi verilmistir..

    giyasettin öldükten sonra, bu sefer ogullari izzeddin keykavus ve aleaddin keykubat arasinda taht kavgalari yasanmistir.. taht keykavus'un hakki iken keykubat bizans, ermeni, diger turk beylikleri ile anlasip onlara vaatlerde bulunarak kendisi tahta gecmek istemistir.. ama once ermeni beyi ardindan turk beylerinden bikaci satis yapip birlikten ayrilinca keykubat kosarak ankara kalesine siginmis..

    keykavus bu isi halletmeden dirlik saglanamayacagini bildigi icin ankarayi kusatmis ve yaklasik 8 ay aleaddin keykubat'in teslim olmasini beklemistir.. kis sonrasi anara halkinin da baskaldirmasi uzerine aleaddin keykubat teslim olmus ve araya girenlerin yardimiyla olumden kurtulup yanlis hatirlamiyorsam malatya'ya hapse gonderilmistir..

    izeddin keykavus icin de soyleyecegimiz en onemli sey, sinop'u fethedip karanin ve iki denizin sultani unvanini almasidir (cocuk gibiler).. neyse sonrasinda izeddin de olunce, oglu olmadigi icin aleaddin keykubat, tutuklu oldugu kaleden getirilip tahta cikarilmis.. zamaninda kendisini satanlar ve hapse atanlardan tek tek ocunu alan aleaddin keykubat anadoludaki turk birligine tam olarak sahip olmasini bilmis..

    bu birligi sagladiktan sonra yassıçemen savaşı ile harzemsahlari yenmis ve ardindan kirim haligindaki suğdak limanini alip deniz ticaretini daha da gelistirmis.. ayrica ulkede ticaretin gelismesi icin kervansaray insaatina onem verip, kervanlarin mallarini sigortalatarak guvence altina almistir..

    son olarak osmanli ile kiyaslanip anadoluya daha cok emekleri gecmesi konusuna da deginelim.. osmanlilar hedef olarak batiyi-avrupayi aldigi icin butun yapilanmalari oralara yapmistir.. balkanlarda anadoludan daha cok osmanli eseri gorulmesinin nedeni budur.. anadolu zaten turk yurdudur ve onlar balkanlari da turk yurdu haline getirmeye calismaktadirlar.. bu yuzden anadolu ihmal edilmis gibi gorulmektedir.. ancak anadolu selcuklularin boyle bir plani yoktur.. surekli, tahtta oturan sultan'in cocuklari atabegliklere gonderildigi icin gittikleri yerlerde isteyerek yada istemeyerek yapilanmaya onem vermislerdir.. bunlarin yaninda aleaddin keykubat'in kendini hapse atan ve satan beylerden intikam alma surecine baslamadan once onlarin gucunu zayiflatmak icin surekli onlara kervansaraylar, camiler vs yaptirtmasinin da bunda etkisi vardir.. boylelikle maddi guclerini zayiflatmis olacaktir..

    simdide kisaca anadoludaki anadolu selcuklu eserlerine bakalim:

    cankiri: atabey ferruh darüşşifası

    amasya: torumtay darüşşifası

    tokat: muinüddin pervane darüşşifası

    kayseri: gevher nesibe darüşşifası

    malatya, sivas, afyon'da ulu camii, amasya'da burmali minare camii

    kayseri: haci kılic kulliyesi

    konya: sahip ata külliyesi, kubadabat sarayı, karatay türbesi

    sivas: divriği külliyesi
  • 250 yıl hüküm sürdükleri anadolu'da 600 yıl hüküm süren osmanlı'dan neredeyse daha fazla eser bırakan devlet. özellikle iç anadolu'da ayakta kalan tarihi yerlerin çoğu selçuklular'dan kalma.
  • günümüzde anadolu'da gördüğümüz, cami, çeşme, kervansaray, yol ıvır zıvır ne kadar mimari eser varsa büyük bir çoğunluğu bu devlet tarafından yaptırılmıştır. bu devletle eş zamanlı hükümsüren, mengüceklüler, saltuklular, danişmentliler ve tabii artuklular'ı da yabana atmadan bunu söylemek lazım.
  • gereken değer verilmemiş türk devleti. aşırı derecede abartılmış osmanlının gölgesinde kalmıştır. 1. ve 2. haçlı seferlerinde haçlıları durdurmuş islam dünyasını korumuştur.
  • 200 küsur yıllık kısacık varlığına çok büyük işler sıkıştırmış türk devleti.
    en modern devletlerde şu an bile var olmayan uygulamalara imza atmışlardır.
    örneğin tarihte ilk çek/senet uygulamasını başlatan devlettir.
    ama en sevimli yenilikleriyse, parayı bol bulduktan sonraki aşamalarda yaptıklarıdır.
    kervansaraylar yüzünden ticari anlamda en iyi dönemlerini yaşarlar.

    para o kadar çoktur ki, harcayacak yer ararlar.
    misal, sultan bir gün veziriyle ekonomi hakkında konuşmaktadır.
    fazla parayı nerelerde değerlendirebileceklerinden bahsederler. ve o sırada bir leylek yuvası çarpar gözüne. leyleğin bacağı kırıktır. ve orada "leyleklerin kırık bacaklarını ve hastalıklarını tedavi etmek için" bir vakıf kurma kararı alırlar. ve kurarlar da.

    kervansaraylara gelen her yolcunun 3 gün boyunca karnı doyurulur, barınak verilir, tedavi edilir, eski veya kullanılmaz halde olan malzemeleri ve kıyafetleri ücretsiz yenilenirdi.
    kervansarayları, hâlâ yeryüzünün birer busesi gibidir. o eski günlerdeki görkeminde görünemese de, içerisine girip hikayelerini okuduğunuzda veya duyduğunuzda o günlere geri dönersiniz. böyle naif, böyle yeri çok başka bir devlettir anadolu selçuklu.
    örfüne adetine, müslüman olsa da geldiği orta asya kültürünü hiç unutmamış ve sıkı sıkıya bağlı olan insanlardan ve yöneticilerden oluşur.
    yoz olmamış, yozlaşmamıştır.
    saadettin köpek hariç.
  • bu devlet kendi zamaninda gunumuzde avrupa icin almanya ne ise o imis kanimca.
    cunku bir merkezden yonetilmesine ragmen sadece basketin degil, devletin en uzak koselerindeki sehirlerin bile sosyo kulturel anlamda gelismelerine olanak vermis, ulkenin her tarafina yatirim yapmislardir.
    sadece baskentlik eden konya degil, sivas, kayseri, kirsehir, aksaray ve daha sayamayacagim bir kac sehir birden devletin belli alanlarda kultur sanat ve bilim merkezleri olmus, her sehirde doneminin en ileri sayilabilecek bilim merkezleri kurulmustur.
    gunumuzde pek cogu ayakta olan ancak tabii ki cami olarak hizmet veren bu eserler bile bu devletin ilericiliginin birer ispatidir.
    ayrica kimileri devletin resmi dili farsca falan dese de ilk gercek turkce eserlerin yazilmasi, turkce bilmin gelismesi yine bu devlet zamaninda olmustur.
    ayrica ekonomik olarak yine gunumuz almanyasi gibi cok iyi bir durumda olduklari zaten, bilime sanata yaptiklari yatirimdan ve biraktiklari bayindirlik eserlerinden de cok kolay anlasilabiliyor.
  • hükümdarlarından 1. mesud zamanında anadolu, türkiye adıyla anılmaya başlandığından dolayı "türkiye selçuklu devleti" olarak adlandırılmasında akıl fikir dışı bir durum bulunmamaktadır.
    ekleme: anadolu'nun, türkiye adı ile anılması bu devlet sonrasında ortaya çıkan bir şey değil aksine devlet varken de varolan bir durum olduğundan tarihin tahribi gibi bir durum söz konusu değildir.
  • genellikle kendilerini rum selçukluları/rum selçukileri veya kısaca rum sultanlığı olarak anan devlet. iran,doğu roma ve türk kültürleri arasında müthiş bir sentez yaratmışlardır, hangi hanedan bir şehzadeye muizzeddin kayzer-şah gibi bir isim verir ki...
  • altın çağı'nı sultan alaaddin keykubat döneminde yaşayan, sanata ve ilme değer vermiş, döneminin dünyaca meşhur alimlerine kapı açmış, destek çıkmış türk devleti.
    başkenti konya olması münasebetiyle konya'ya yapmış oldukları mimari yapılar, taş oymacılığı dünya sanat tarihinin şaheserleri arasındadır. özellikle ince minareli medrese, sırçalı medrese, karatay medresesi, sahip ata medresesi, alaaddin keykubat camii ve daha kümbetler bugün birçok yerli yabancı turistin ilgisini çekmektedir.
    taş işçiliği ve çinicilikte akıllara durgunluk veren eserler verildiği bu dönemde, kayseri, tokat altın çağlarını yaşamıştır.
    ayrıca mevlana celaleddin rumi, sadreddin konevi, muhyiddin ibn arabi, şems-i tebrizi gibi dünyaca meşhur alim ve mutasavvıflar anadolu selçuklu devleti'nin koruması altında özgürce yaşayabilmiş, ürün vermişlerdir.
  • kendilerine ''anadolu selçuklu devleti'' demezlerdi.''rum sultanlığı''da demezlerdi.

    marco polo 1270 dolaylarında anadolu'dan geçerken anadolu hakkında şöyle yorum yapmış.

    ''anadolu'da pek çok büyük şehir var.başlıcaları:konya,kayseri,sivas.anadoludaki türkmenler büyük selçuklu hükümdarına bağlı.''

    buradaki büyük selçuklu diye kastettiği anadolu veya türkiye selçuklularıdır.çünkü 1270 yılında büyük selçuklu çoktan yıkılmıştı.

    türkiye selçuklu devletinin resmi tarihçisi olan ibn bibi, el-evâmirü'l-alâiyye fi'l-umûri'l-alâiyye adlı eserinde hükümdarlardan ''selçuklu sultanları'',ordudan ''selçuklu ordusu'' ülkeden de kimi yerde ''selçuk diyarı'' kimi yerde ''rum diyarı'' diye bahsetmektedir.

    16.yüzyılda yaşamış ahmet bin mahmut,selçukname adlı eserinde türkiye selçuklularından ''selçuklu devleti'' hükümdarlardan da ''selçuklu sultanları'' diye bahsetmektedir.

    el cüzcani,tabakat-ı nasıri adlı eserinde selçuklular ile ilgili bölüme başlarken rum selçukluları ve selçuklu sultanları demektedir.

    bar habreaus namı diğer abu'l farac,kronografyasında selçuklulardan türkler,hükümdarlardan da sultan diye bahsediyor.

    el hüseyni,ahbarü'd d-devleti's selçukiyye adlı eserinde ise ''selçuk sultanları'' bazı yerlerde de selçuk memlükleri,selçuk saltanaı diye bahsetmektedir.

    genel olarak bakarsak islam ve orta çağ tarihçileri oğuzlar ve selçuklular'ı eserlerine şöyle kaydetmişlerdir:

    el mukaddesi toplu halde müslümanlığa geçen türklere ''et-turkmaniyin el-lezniye eslemu rahbeten'' diye bahseder.

    muhammed bin havendşah bin mahmud,ravzatü's-safa fi sireti'l-enbiya ve'l-mülûk ve'l-hulefa adlı eserinde selçuklu hanedanından ''ali selçuk'' veya ''selçukıyye'' diye bahsetmiştir.

    ibn el esir,el kamil adlı eserinde türklerden''el etrakü'l guzziye'',''et turkmanu'l guzziye'' selçuklu türklerinden ise ''el guzzül selçukiyye'' olarak bahsetmektedir.

    ebu said gerdizi,zeynul ahbar adlı eserinde selçuklu türklerinden ''turkmenan-ı selçukiyan'' diye bahseder.

    el beyhaki,tarih ismindeki eserinde selçuklulardan ''selçukiyan'' veya ''turkmenan-ı selçukiyan'' diye bahseder.

    ayrıca (bkz: türkmen/@hazarya)

    kendilerine selçuklu devleti ya da rum selçukluları demişlerdir.

    anadolu coğrafyasına ''türkiye'' ismini de türkler koymamıştır.ilk defa 1190 yılındaki haçlı kroniklerinde türkiye ismi geçer.yine aynı dönemlerde italyan denizciler türkiye ismini kullanmışlardır.türk ülkesi,türklerin yaşadığı ülke manasında.

    daha donraları marco polo doğu anadoludan geçerken türkiye ismini kullanmıştır.14.yüzyılda yaşamış arap seyyah ibn battuta anadoluya geldiğinde ''türk ülkesine yöneldik.burası rum diyarı diye de bilinir.eskiden rumlarınmış...'' demiştir.

    1015 yılında karahanlı ve gazneli sıkıştırmasından dolayı horosan'ın tus(şimdiki ismi meşhed) şehrinden 3.000 öncü süvarisyle anadolu topraklarına giren çağrı bey ermeni vaspuragan krallığına ve gürcülere saldırıp maveraünnehir'e geri döndü.ermeni kaynakları bu askerleri rüzgar gibi giden atlar üzerinde uzun saçlı yaylı ve mızraklı savaşçılar olarak betimlemiştir.

    25-30 yıl içinde türkler vandan ege'ye kadar hemen hemen her yere akınlar yapmış,özellikle doğu şehirlerini(sivas,tokat,kayseri vs) fethetmişlerdir.bu fetihleri de afşin bey,gümüş tegin daha sonra artuk bey gibi selçuklu kurmayları yapmıştır.öyle ki afşin bey malazgirtten önce başladığı fütuhat neticesinde uşak,afyon,eskişehir ardından marmara kıyılarına kadar gelip karargahını bir süreliğine kadıköy'e kurmuştur.

    al umari 14.yüzyılda denizli bölgesinde 200.000 çadır,kastamonu bölgesinde 100.000 çadır,kütahya'da 30.000 çadır türkmen'in bulunduğunu nakletmiştir. sayılar abartılı ve temsili olsa dahi sadece 3 bölgede bu kadar çok türk'ün bulunması anadolu'da türkler'in azınlık olmadığını göstermektedir.

    1015 dolaylarında başlayan türk göçü ortalama 300 yıl boyunca devam etmiştir ki moğol istilasında da anadolu'ya ciddi bir türk göçü olmuştur.
hesabın var mı? giriş yap