• görevden alınmasıyla ilgili olarak şimdiden bir şeyler söylemek için erken ama tayyip erdoğan'ın emniyet içindeki cemaat temsilcisini görevden almasını, cemaate yolladığı bir "bürrssss yavaş olun lan biraz, seçim yaklaşıyor sizin yüzünüzden bizim imajımız bozuluyor" mesajı olarak okumak çok da yanlış olmaz. (zaten bu iki tutuklamadan sonra, tutuklamlara sahip çıkmak yerine canhıraş bir şekilde "valla olayın bizimle ilgisi yok" mealinde açıklamalar yapması da aslında bu anlama geliyordu)

    ikisinin de islami kaynaklardan besleniyor olmaları yüzünden kamuoyunda genel bir yanılgı var akp'yle cemaatin aşağı yukarı aynı şeyler olduğu yönünde ama o iş öyle değil. cemaat şimdi akp'yi destekleyen, geçmiş dönemlerde başka partileri desteklemiş bir oluşum. akp gider başkası gelir cemaat onları destekler. siyasi parti olmadıkları için oy kaygıları yok o yüzden seçimdir referandumdur dinlemeden güçleri ve etkinlikler el verdiğince canları istediği gibi at oynatıyorlar. misal cemaatin tam referandum öncesi kpss sorularını çalması ve işi eline yüzüne bulaştırması da o dönem akp içinde çok çok büyük rahatsızlık yaratmıştı. şimdi tam da seçim havasına girilmişken nedim şener ve ahmet şık tutuklamalarından sonra ergenekon soruşturması üzerindeki soru işaretlerinin artması ve "hükümete muhalif gazeteciler bir bir tutuklanıyor" görüntüsünün oluşması da erdoğan'ın sinirlerini yerinden oynatmış gibi görünüyor. halbuki konunun erdoğan'la ya da akp ile direkt ilgisi yok. bu iki gazetecinin başına gelenler cemaatle ilgili çalışmaları yüzünden.

    bekleyip görmek lazım, ilerleyen günlerde akp ile cemaat arasındaki iktidar çatışması derinleşecek mi (ki bu şimdi olmasa bile bir gün kesinlikle olacak ve ben o gün olacakları çok eğlenerek izleyeceğim) yoksa erdoğan'ın bu hamlesi sadece seçime kadar cemaatin tasmasını kısaltmak ve belki biraz da ergenekon soruşturmasına karşı olmasalar bile özellikle bu son iki tutuklamadan rahatsız olan kesimlerin (bkz: yetmez ama evet) ağızlarına bir parmak bal çalma hamlesi olarak mı kalacak.
  • bir kaç gündür hükümetin son operasyonlardan duyduğu rahatsızlık nedeniyle görevden alınabileceği, erdoğan'a yakınlığına rağmen iktidar çevrelerinde gül'ün kaygılıyım ifadesiyle simgelenen "yılmazer'in bu sefer fazla ileri gittiğine" dair bir yargı oluştuğu, yılmazer'in nedim şener ve ahmet şık nefreti dolayısıyla meseleyi kişiselleştirdiği, hatta mit'in gelişmelere tepki gösterdiği ve kozinoğlu'nun teslim olmak için yılmazer'in görevden alınmasını beklediğine dair şaibeler ve iddialar ortalıkta dolaşıyordu. ancak, ali fuat yılmazer'in sessiz sedasız bir geceyarısı operasyonuyla görevden alınması ve bunun "rutin bir görev değişikliği" olarak sunulması, bu gelişmeye paralel olarak emniyet müdürlüğü istihbarat daire başkanlığı'na atama yapılmayarak doğrudan hüseyin çapkın'a bağlanması özellikle ahmet şık ve nedim yener'in tutuklanmaları süreci açısından önemli. ergenekon davasının önümüzdeki seçim süreci öncesi dönemde daha sıkı bir adli kontrolden ve siyasal denetimden geçeceğini göstermesi açısından da ayrıca önem taşıyor.

    hrant dink suikasti döneminde istanbul'da istihbarat şubesinde görevli olan, suikast ertesinde ise daire başkanlığına getirilen yılmazer'in, o günden bu yana ergenekon ve balyoz başta olmak üzere bütün önemli davaların asıl yürütücüsü olarak bilindiğini de söylemek gerek. aynı şekilde ergenekon savcısı zekeriya öz'ün, şık ve şener'in tutuklanması hakkında "ben ahmet'i tanımam polis bize getirir, biz imzalar hakime sevkederiz" sözlerindeki polisin de yılmazer tarafından yönetildiğini eklemek gerekir. başka bir deyişle ergenekon davası demek büyük ölçüde emniyet istihbaratı ve yılmazer demektir.

    ali fuat yılmazer'in, diğer emniyet görevlileri ramazan özyürek, faruk sarı ve muhittin zenit ile birlikte özellikle nedim şener'le çeşitli ceza davalarında muhatap olduklarını da ayrıca ekleyelim. nedim şener, özellikle hrant dink suikastinde yılmazer'in ihmali olduğunu öne süren ve gündeme getiren gazetecilerden biriydi. http://www.stargazete.com/…zatiyor-haber-232203.htm

    ali fuat yılmazer'in görevden alınması bu vesileyle ahmet şık ve nedim şener'in tutuklanması sonrasında "ergenekon sulandırılıyor", "ergenekoncular ergenekon'u itibarsızlaştırıyor" vs. türü iddialarla ortalarda dolaşan şaşkınlar için, "askeri vesayet" dışında otoriter bir rejimin sınırlarını, kurumlarını, figürlerini ve etkinlik alanının tekrar düşünmeleri için de bir firsat olur umarım.
  • basbakanin her istanbul'a geldiginde gorustugu emniyetci. bunu nereden mi soyluyoruz, cemaatin gulu emrullah uslu ya da kendi tercihi olan emre uslu adiyla yazdigi yazidan. emrullah uslu'nun 24 agustos 2010 tarihli tarafta cikan yazisini oda tv alintilamis. su sekilde:
    "...yılmazer’in arkasında cemaat varmış. ben yılmazer’in cemaat’le bir ilişkisinin olup olmadığını bilmiyorum ama onun neden güçlü olduğunu bildiğim çok net bir bilgiye sahibim. o, bu göreve getirildi çünkü onu başbakan tayyip erdoğan istedi. istanbul’a her geldiğinde de onunla mutlaka görüşüyor erdoğan".

    ayni ali fuat yilmazer'in basbakanliga bagli mufettislerin raporlarinda hrant dink suikastinda buyuk ihmalleri oldugu bizzat zamanin emniyet istihbarat daire baskani sabri uzun tarafindan dile getirilmis. yasin hayal ne pahasina olursa olsun hrant dink'i oldurecek seklindeki raporu daire baskanligina bildirmemekle suclaniyor bu sahis.

    ayni sahis 4 yildir istanbul'da istihbarattan sorumlu emniyet mudur yardimcisi. kendisiyle ilgili gercekleri dile getiren hanefi avci ve nedim sener gibi isimler, basinda kendisinin bulundugu operasyonlarla hapiste.

    hrant hrant diye gezinen liberal ya da "liberal sol" kesimin ahlak sinavinda, ilke sinavinda, samimiyet sinavinda bir kere daha sinifta kalmalarinin acik kaniti bu adamdir. hrant dink'in olumune seyirci kalan, tezgahin icinde olma olasiligi bu kadar yuksek bu cemaatci polislerle hala icice, yanyana yalap sap iliskilere devam ediyorlar.

    vakti zamaninda basbakana hanefi avci'yla gorustunuz mu diye sorduklarinda soyle demisti:
    -benimle bir araya gelmiş değildir. gelmesine de gerek yok. gereksiz bulurum. muhatabı onun üstleridir. il emniyet müdürü ile görüşmeyi fevkalade gereksiz bulurum. o zaman niye içişleri bakanı atamışım. ona saygısızlık olur.
    http://www.radikal.com.tr/…15.02.2011&categoryid=78

    emre uslu'ya gore ayni recep tayyip erdogan her istanbul'a geldiginde mutlaka emniyet mudur yardimcisi ali fuat yilmazer'le gorusurmus.

    bu kadar pisligin icinden demokrasi cikmaz. olsa olsa diktatorluk cikar. simdi bu adam gorevden alindi ama tezgah tum hiziyla devam ediyor. distan icten baski gelmedigi surece bu tur operasyonlar ali fuat yilmazer olsa da olmasa da devam edecektir. cunku cemaat tum yumurtalari tek bir sepete koydu. gercekler yazildikca onu yazanlara karsi daha acimasiz olacaklardir. bu hukumet de kendi isleri goruldugu surece o suclara ortak olacaktir.
  • anlaşıldığı kadarıyla ağlayan bir zatı sevenlerin emniyet içindeki üst düzey adamlarından birisi kendisi.

    hanefi avcı'nın da bizzat isim vererek suçladığı kişilerden biriydi ve tabiiki kimse ona dokunamadı.

    taraf yazarı emrullah uslu da başbakanın istanbul'a geldiğinde illa bu adamla görüştüğünü yazmıştı.

    bu adam şu anda istanbul emniyet müdürlüğü istihbarat şubesinde müdür yardımcısı olarak görevli.
  • http://acikistihbarat.com/…rler/10633-haberler-reis

    --- spoiler ---

    reis'ine fazla güvenenler için ibret hikayesi : ali fuat yılmazer

    fatma sibel yüksek/açık istihbarat

    hırslı ve davasına bağlı bir adamdı, cemaat ve parti büyüklerine güveni tamdı. genç bir polis olarak başladığı meslek kariyerinde devletin ve memuriyetin değil paralel iradelerin emirlerini uygulayarak adım adım ilerledi.

    sakin yükselişten, büyüklerinin övgülerinden memnundu ama kendisini daha kısa sürede, daha yüksek makamlara lâyık görüyordu. bunun, büyük bir "devlet operasyonunda" önemli bir pozisyon yakalayarak gerçekleşebileceğini biliyordu.

    beklediği fırsat "ergenekon" adı altında zuhur etti. "eski devletin" kalıntılarına hukuksal bir dava görünümü altında son verilecekti. kirli, çok kirli adamlar lazımdı. rüşvetçi savcılar, işkenceci polisler, kariyer için her şeyi yapabilecek hakimler, kalemini ve vicdanını satmaya hazır gazeteciler..

    bu önemli operasyonu reis'in "bizzat yöneteceği" söylendi. talimatlar direkt ondan gelecekti. sıraya giren hakimler, savcılar, polisler, gazeteciler oldu ancak ali fuat müdür hiç telaş etmedi, kendi şansından emindi çünkü. böyle önemli bir görevde reis'e sadece cemaat referansta bulunabileceğini biliyordu. sessizce bekledi. büyükleri reis'e çıkıp, "efendim elimizde çok yetenekli, bize çok bağlı bir polis var, adı ali fuat yılmazer. delil toplama ve tutuklatma işini siz ona bırakın"dediler.

    bu referanstan sonra istanbul emniyeti istihbarat şube müdürlüğüne getirildi. zaten sıradan bir polis memuruydu, gerçek istihbarat ile bir işi yoktu.onun görevi istihbaratın yerine geçecek sahte bilgi, belge ve iddiaları toplayıp savcıları yönlendirmekti.savcılara da "ali fuat'tan gelen malzemeleri sorgusuz sualsiz dosyaya koyacaksınız" talimatı çoktan verilmişti.

    savcıların kendisinden emir beklediğini gören küçük memur ali fuat coştukça coştu. hele de kendisine"çalışmalarından reis bire bir haberdar, senden çok memnun"denildiğinde; baskın yaptırdığı evlerde bulduğu düğün davetiyelerini bile basına ve savcılara "örgüt delili" diye dikte etmeye başladı.

    reis'e kendisi hakkında gerçekten çok iyi referanslar gidiyordu. reis kendisini takdir ettikçe, onun da reis'e olan saygı ve bağlılığı artıyordu. artık her şeyi yapmaya hazırdı, her şeyi!

    bir gün, reis'le tanışma vaktinin geldiği, artık ona doğrudan bilgi vereceği söylendi. o gece uyuyamadı. artık gözünde içişleri bakanlığı, mit müsteşarlığı canlanıyordu. sabah erken elinde bir dosya ile atatürk havalimanı'nın vip salonuna dikildi. bazı gazeteciler de bu önemli buluşmayı görüntülesinler diye önceden haberdar edildi. reis geldi, bu küçük memura büyük bir ilgi gösterdi, ihsanlarda bulundu,vip salonuna alıp baş başa görüştü..

    havaalalanı buluşmaları rutine dönüştü. ali fuat artık başbakan'ı bizzat bilgilendiriyor, hatta kimlerin tutuklanmasının "isabetli olacağı" konusunda tavsiyede bile bulunabiliyordu.

    küçük memur ali fuat'ın bu önlenmeyen (önlenemeyen değil) yükselişi, kısa sürede etkilerini havalimanı sınırları dışında da göstermeye başladı. artık amirlerine kafa tutuyor, emniyet müdürünü, valiyi, savcıyı azarlıyor, mesleki hiyerarşiyi hatırlatacak olanları başbakan ile olan şahsi bağlarını öne sürerek susturuyordu. kendi ekibini kurdu, atamalar, görevlendirmeler yaptı. istanbul emniyeti bir şube müdürünün emrine verilmişti, bir dediği iki edilmiyordu.

    binlerce sahte delil üretti, yüzlerce hayat kararttı. iftiralar altında ölenler, ağır hastalıklara yakalananlar, ailesi dağılanlar, ocağı sönenler oldu. küçük memur ali fuat, bu insanlık suçlarını yükselişinin ayak sesleri olarak gördü. kazandığı ikramiyeleri çocuklarının kursağından gönül rahatlığıyla geçirdi.

    gel zaman git zaman devran döndü, eski çamlar bardak oldu. kendisini reis'e refere edenlere bundan sonra hain muamelesi yapılmasına karar verildi. dört yıl boyunca karşılıklı yenilen kilolarca hurmanın faturası ali fuat'ın hesabına yazıldı.

    inanamadı; olamazdı, birileri reis'e mutlaka yanlış bilgi veriyor, kendisini onun gözünden düşürmeye çalışıyordu. telaşla reis'e ulaşmaya çalıştı ama kendisine en alt düzeyde bir muhatap dahi bulamadı. telefonlarına çıkılmadı, randevu taleplerine cevap verilmedi.

    reis bunu neden yapıyordu?

    kendisi bir görev adamıydı. reis istesin, bugün "hain" ilan edilen eski ağabeyleri için de delil üretir, onların da tutuklanmasını sağlardı oysa..

    feryatları duyulmadı. bir sabah, bir zamanlar kendisine koridorda selam duran genç polisler eve gelip ters kelepçe ile derdest ettiler ali fuat müdürü. vaktiyle azarladığı savcılardan biri tutuklama talep etti, gönderdiği sahte delillerle asker, gazeteci, politikacı tutuklamış hakimlerden biri de tutuklayıverdi. hem de terör örgütü mensubu olmaktan!

    tam üç yıldır bir zamanlar kimlerin gönderileceğinin listesini yaptığı cezaevinde olup bitenleri düşünüyor. başına bunların neden geldiğini anlamaya çalışıyor. geleni giden, arayanı, sahip çıkanı yok. avukat bulmakta bile zorlanıyor. daha kaç yıl bu şekilde yatacağı, suçlamaların altından nasıl kalkacağı belli değil.

    bitmedi. sadece kendisini bu soğuk betona gömmekle kalmadılar. emekli maaşına, mal varlığına, parasına puluna da el koyup geride bıraktığı ailesini açlığa mahkum ettiler.

    o da yetmedi, son bir hamleyle can evinden vurdular ve binbir zorlukla okullarını bitirip babalarına destek olmaya çalışan iki kızını da tutukladılar.

    şimdi hücresinde düşünüreken biliyor ki bu kadarını kendisine hayatlarını kararttığı ergenekon ve balyoz sanıkları bile yapmazdı. suçun şahsiliği ilkesine sadık kalırlar, hiç değilse çoluk çocuğuna ilişmezlerdi.

    kızların tutuklanmasına en kadim dostları bile sessiz kaldı. sıradan bir gazete haberi olarak geçiştirildi. yine biz ergenekon sanıklarının vicdanı rahat durmadı, tepki gösterdik, sosyal medyada itiraz sesleri yükselttik, "bu kadarı fazla, çocukların ne suçu var" dedik..

    netice..

    makam,mevki ve para için vicdanını satan, sadece kendi hayatını değil, çoluk çocuğunun hayatını da cehenneme atar.

    evet, ilahi adalet zalimleri birbirine kırdırarak da olsa, kendi düzenini mutlaka hakim kılar.

    önünde veya sonunda..

    not: bu ibret hikayesinin idris naim şahin; ahmet davutoğlu, efkan ala, bülent arınç, ekrem dumanlı vs. versiyonları da mevcuttur.
    --- spoiler ---
  • istanbul’un istihbarattan sorumlu emniyet müdür yardımcısı. dink'in katledildiği dönemde azınlık şubede sorumlu kişiydi. şimdi de ergenekon'da telefonlara numara yüklediğini itiraf eden birimin başında. recep tayyip erdoğan'ın bizzat kendisinin atanmasını istediği has adamı. kısacası şöyle birisi;

    http://haber.sol.org.tr/…jikomik-istek-haberi-38711
  • an itibariyle bugün tv'de canlı yayında. oy oy oy! (banttanmış, canlı yayın akşam olmuş)

    edit 1: adam polis değil akademisyenmiş beyler.

    edit 2: kendi tabiriyle fethullahçı değilmiş. tabi hizmet hareketi içerisindeyim demek yerine fethullahçı değilim demesi de dikkate şayan.

    edit 3: erkenekon davaları sürecinde, bizzat idari silsileyi aşarak başbakan ile doğrudan temas kurduğunu ve kendisinden talimat aldığını bizzat belirtmiştir.

    edit 4: "başbakan'a bildirmeden, hiçbir adli aşamayı işleme koymadım."

    edit 5: "başbakan'a rağmen bir tutuklamam olmamıştır." (başbakan herşeyden haberdardı demek istriyor)

    edit 6: "bütün tutuklamalar başbakan'ın talimatıyla olmuştur." (odatv'yi ayırıyor, hehe)

    edit 7: "ilker başbuğ dosyası başbakan'a arzedildi. dosya kendisine arzedildiğinde başbakan'ın tavrı şu olmuş: mutlaka tutuklansın" (o dönemin sorumlu başsavcı vekili şahitmiş, zekeriya öz'ü kastediyor)

    edit 8: tekrar odatv davası ve tutuklamaları sorulunca: "oda tv tutuklamaları hususunda başbakan'ın talimatı olmamıştır ancak gereği yapılmıştır."

    edit 9: kck operasyonlarını biz (emniyeti kastediyor) deşifre ettiğimizde, kck ile mit arasındaki ilişkileri farkettik. eylem hazırlığı içerisindeki durumları mit bilmesine rağmen bu duruma engel olmuyordu, bu canlı bombaları biz önledik, bu durumu da başbakan'a biz bildirdik.

    edit 10: (kck soruşturması ve 7 şubat krizi'ni kastederek) "o soruşturmanın hedefinde başbakan ve hakan fidan yoktu"

    edit 11: hanifi avcı'nın tutuklanma sürecinden (başbakan ile bu konunun görüşülmesi dahil) haberinin olmadığını beyan etti. (bu beyandan önce, her seferinde çelişkili beyanda bulunurken yaptığı gibi kafasını soluna eğdi ve üç saniye kadar düşündü, soruyu kısaca cevapladı ve bilgisinin olmadığını söyledi)

    edit 12: tekrar twitter'dan nedim şener soru sorunca bu sefer; "tutuklamalardan başbakan'ın talimatı vardır" dedi.

    edit 13: nedim şener'in kanlı cuma kitabı hrant dink cinayetini tamamen karartma çabasındadır. (hrant dink'in ailesi ve avukatlarına sesleniyor)

    edit 14: hrant dink davasında istihbarat daire başkanlığı'nın kusuru yokmuş.

    edit 15: log kayıtlarının silinmesinin hrant dink davası ile uzaktan yakından alakası yokmuş.

    edit 16: ölümüne kadar hrant dink'i emniyet istihbarat şubesi takip etmiyormuş. (yine kafasını sol tarafa eğerek cevap veriyor)

    netice: yukarıda yazılan ve re'sen dikkate alınacak hususlarla birlikte, iddiaya konu ali fuat yılmazer'in bütün çabaları ve açıklamalarına nazaran hizmet hareketi içerisinde olduğunun tespit ve tesciline, bu harekete bağlı ya da bağımsız olarak bahse konu davalarda birçok hukuka aykırı işlem yaptığına, bu işlemleri reddetmesinin sonucu değiştirmeyeceğine karar verilmesini saygılarımla arz ve talep ederim.
  • kendisi "askerleri" tutuklarken alkislayan akp'liler simdi yilmazer'in kelepceli halini alkisliyor. ne cok firildak var memlekette ? ergenekon operasyonlarindaki "basarilari" nedeniyle ali fuat yilmazer'e 130 takdir ve taltif belgesini ben mi verdim?
  • basbakanin emriyle kafasina gore adam tutukladiklarini, ergenekon-balyoz ve cogu davanin boyle yapildigini soyledi adam.
  • adil bir şekilde gözaltına alınmadığını biliyoruz.

    ama hukuku ve kolluk güçlerini her türlü ihanete yol arkadaşı yapanlardan biri de kendisidir.

    acaba, anlamışmıdır masumların çaresizliğini?

    ama böyle oluyor işte, güçlülerin bir adamı gelip koluna takıyor kelepçeyi, kalıyorsun öyle.

    adına polis diyorlar, inanırsan hukuku uyguluyorlar.

    kendisi gibi, yaptıkları gibi.
hesabın var mı? giriş yap