• tip'li yedi gencin katillerinden biridir. öldüğünde de cebinden uyuşturucu çıkmıştır. bu daha özeti.
  • bir bireyin katil ve uyuşturucu baronu bir insanı örnek alması için kurtlar vadisini full izleyip 15 yaşında bir ergen olması gerekir.

    sözlüğü artık gençler kullanıyor diyolardı da inanmıyoduk
  • bu dört kişi, ürkek adımlarla 56 no'lu apartmana girdiler. 2 numaralı dairenin önüne gelince, bellerindeki silahları çıkardılar. ercüment gedikli, kapıyı zorladı, açamadı. zile bastılar.
    kapının açılmasıyla birlikte eve daldılar.
    içeride, türkiye işçi partisi üyesi beş öğrenci vardı:
    odtü elektrik bölümü öğrencisi, 23 yaşındaki serdar alten..
    ankara devlet mimarlık mühendislik akademisi öğrencisi, 26 yaşındaki hürcan gürses.
    ankara iktisadi ticari bilimler akademisi gazetecilik bölümü öğrencisi, 23 yaşındaki efraim ezgin.
    hacettepe üniversitesi istatistik bölümü öğrencisi, 20 yaşındaki osman nuri uzunlar.
    aynı okuldan, 20 yaşındaki latif can.
    televizyon seyretmekte olan öğrenciler, elleri silahlı dört kişiyi görünce şoke oldular.
    saldırganlar da şaşırdı. evde beş kişi olmasını beklemiyorlardı. bildikleri, en fazla üç kişi olduğuydu.
    hemen hemen aynı yaşlardaki saldırganlar, evdekilerin ellerini arkadan bağlayıp, yüzükoyun yere yatırdılar. odaları dolaşıp arama yaptılar. haluk kırcı, "böyle devrimcilik mi olur, evde bir silah dahi yok," dedi.
    evde silah yoktu. saldırganların evde bulabildikleri, genç öncü, çark başak ve yürüyüş adlı dergilerdi. ve başta aziz nesin olmak üzere, bazı ünlü yazarların kitapları...
    saldırganlar, evdekilerin sayılarının fazla olması nedeniyle aralarında biraz tartıştılar. bir de arabada bekleyen reis'e danışmaya karar verdiler. kürşat poyraz ve ercüment gedikli, dışarıya çıkıp durumu anlattılar.
    abdullah çatlı, kürşat poyraz'ı yanına alarak: "ben şimdi geliyorum, beni bekleyin" dedi. çatlı ve poyraz otomobille hareket edince, ercüment gözcülerin yanına gidip onları uyardı: "aman dikkat edin, sinek uçsa bize haber verin."
    kısa bir zaman geçti.
    reis çatlı, gittiği yerden döndü. onlara bir şişe eter ve pamuk getirmişti. kürşat poyraz ve ercüment gedikli, eteri ve pamuğu alıp eve girdiler.
    yere yatan beş gencin yüzüne sırasıyla, etere batırılmış pamuğu bastırdılar.
    tam o sırada, kapı kısa aralıklarla üç kez vuruldu. saldırganlar telaşlandılar, kim olabilirdi gecenin bu saatinde?
    kapıyı açtılar. iki kişi daha gelmişti. türkiye işçi partisi üyesi faruk erzan ve salih gevence. evde bulunanların sayısı, bir anda, 7'si tip'li gençler olmak üzere, 11 kişi olmuştu. tekrar reisleri çatlı'ya koştular, durumu haber verdiler.
    çatlı, 'soğukkanlılığını' kaybetmedi. emrini verdi: "sonradan gelen iki kişiyi alıp otomobile getirin."
    kürşat poyraz ve haluk kırcı, salih gevence ile faruk ferzan'ı, çatlı'nın otomobiline getirdiler.
    kürşat poyraz otomobilin önüne, çatlı'nın yanına, haluk kırcı ve tabanca tehdidi altındaki iki tip'li genç, arka koltuğa oturdular. araba, bahçelievler'den çıkıp süratle istanbul-eskişehir yoluna yöneldi.
    10 dakika sonra, balmumcu yolunun 13. kilometresine vardılar. otomobil durdu. abdullah çatlı, aracın motorunu çalışır durumda tutarken, farlarını söndürdü.
    iki tip'li genç, haluk kırcı ve kürşat poyraz tarafından, yol kenarındaki tarlanın içine doğru 600 metre götürüldü.
    24 yaşındaki faruk erzan'ın kafasına üç, 26 yaşındaki salih gevence'nin kafasına da üç kurşun sıktılar.
  • 1990 kışı, yer diyarbakır. bbc o sene belgesel çekmek için bir ekip gönderir türkiye'ye ve yetkililer "belgeselin konusu ne?" sorusu sorduğunda "kürt sorununu ele alacağız" derler. bunun üzerine bütün istihbarat birimleri harekete geçer çünkü pkk belası tepe noktasındadır ve devlet, avrupa'nın en büyük yayın organı olan bbc'nin pkk propagandası yaparak avrupa'da pkk'yı meşrulaştıracağına ve durumun, zaten kontrolden çıkan pkk sorununu iyice büyüteceğini düşünür. devletin birimleri bbc ekibini sıkı takibe başlar.

    hanefi avcı o dönem diyarbakır'da istihbarat şube müdürüdür. diyarbakır'da bir öğle namazı çıkışı gösteri yapılacağı konusunda ihbar alınır ve sürekli emniyet birimlerine nerede yayın yapacaklarını söylemek zorunda olan bbc ekibi de ne tesadüftür ki o gün öğle saatinde cami önünde çekim yapacaklarını emniyete bildirir. devlet kırmızı alarma geçer ve hanefi avcı, hüseyin kocadağ(susurluk kazasında ölenlerden), tarık ümit (kv'de pala karakteri), abdullah çatlı gibi birçok şahsiyet apar topar bölgeye gider. herkesin elinde koca antenli telsizlerden vardır. hem bbc'ye hem bölgedekilere "devlet burada" mesajı verilmek istenmektedir. plananlanan gösteri yapılmaz. üst düzey devlet yetkilileri bbc ekibiyle görüşme yapar. uzun uğraşlar sonucunda belgeselin yayınlanmayan kısmında pkk ve devlet politikalarıyla ilintilendirilen kürt sorunu, begleselin yayınlanan kısmında saddam'ın ırak politikalarına ve körfez savaşına bağlanır.

    bbc farkında olmadan derin devletle bağlantılı birçok kişiyi görüntülemiştir ve bu kişilerden biri de birkaç ay önce isviçre'de hapis yatarken kaçırılarak gizli bir şekilde türkiye'ye sokulan abdullah çatlı'dır.

    bbc belgeselindeki o bölüm :
    https://www.youtube.com/watch?v=oe--fp-7p24&t=196s

    abdullah çatlı (3.58 'de solda elinde telsiz olan)
    hüseyin kocadağ (sarı montlu)
    hanefi avcı (ortada, siyah montlu)
    tarık ümit (3.51 'de elinde telsiz olan)
  • derin devletin tetikçisi, kanlı katil. işi bittiği zaman gene devlet tarafından itlaf edilmiştir.
  • devlet için kurşun atan da yiyen de şereflidir denilerek türkiye'nin ilk kadın başbakanı tarafından şerefli ilan edilmiş, resmi tetikçilerimizden birisi.
  • kimilerine gore, turkiye'nin al capone'cugu; (ki aslinda capone'dan cok daha imtiyazli, zira muazzam bir devlet himayesini uhdesinde barindirir) polis, asker, mafya, siyasetci, korucu ve itirafcilardan olusan gladio duzeneginin en seckini, bickini; kutsal devlet adina envayi operasyonlara katilimci olmus milliyetci turk buyuklerinin reisi.

    nevsehir'in cat koyunde, mubadele ile yunanistan'a gocmus rumlardan kalma konagi mesken tutmus bir kalayci dedenin torunu; gecimini kah nakliyecilik kah da kucuk esnaflikla temin eden bes cocuklu bir babanin en buyuk evladi.

    ulkuculuge sempati ile yaklasan her liseli genc gibi o da nihal atsiz'in “bozkurtlarin olumu” ve “bozkurtlarin dirilisi” romanlari (yoksa benimsenen tabiri ile turk irkciliginin teorisi mi deseydim) ile ulku ocaklari derneginde tanismisti ve yine ek olarak judo ve tekvando kurslarinda bir aslan parcasi olmak icin ugras vermisti.

    kutsal devletin komunistlerle savasinin, ankara'da meydan muharebeleri seklinde seyri esnasinda, muhtemelen basbug turkes'in takdir ve onayi ile, 21 yasinda, “ulku ocaklari derneginin ankara sube baskanligi”na oturan ve boylelikle, reis` lakabini da ilk defa kimligine tescil ettiren bozkurt kumandani.

    ilerleyen zamanlarda, baskentte sergileyecegi ustun vatanperverlik hizmetlerinin karsiligi olarak, kendisindeki vatanina / milletine tapma gucunu ve cevherini kesfetme olanagi yakalayan gizli eller tarafindan, memleketin buyuk davalarinda kullanilmak uzere latin amerikalarda ve abd'de envayi kurslardan gecirilmek uzere uzak diyarlara yollanacak olan, uzaktan kumanda ile harekete gecen yoket mekanizmasinin milliyetci tetigi.

    bu surec ve gorevle ilgili olarak; catlinin tetikcilerinden mehmet ali agca, 1997 yilinda, kanal d'de yayinlanan bir programdaki ropartajinda soyle demis idi:

    “catli, kostarika'da (bu kismi karistirmis oldugu, catli'nin puerto rico'da egitim aldigi bulent ecevit tarafindan ayni programda duzeltilmisti) kisa ama yogun bir anti-teror egitim gormustu. mukemmel derecede karate ve ingilizce biliyordu. sahte pasaport ve kimlik duzenlemede uzmandi. fasist kanadin turkiye'yi 12 eylul'e surukleyenlerindi. yabancilar tarafindan egitilip, ordunun katilmayacagi ya da bolunecegi bir ic savas olasiligina karsi sag orgutlerin basina konuldu. sag tarafi yonetecek sefleridnen biriydi.”

    70'li yillarda alparslan turkes'in, muhsin yazicioglu'ndan sonraki ikinci adami;bahcelievler katliaminin ma$asi / tertipleyicisi; 16 mart 1978 istanbul universitesi'ndeki bombali saldirinin delikanli milliyetcisi; abdi ipekci cinayetinin perde arkasi silueti.

    12 eylul darbesinden sonra, kullanilarak bir kenara atilan ve gizli eller tarafindan yurt disina cikilmasi tesvik edilen, gecimi devlet tarafindan temin edilen sivil memur. (mehmet el katmis/ susurluk arastirma komisyonu raporundan) bu yurt disi ikameti sirasinda yine kendisine gorevlendirilen bu manadaki en buyuk eylemini asala'ya karsi veren, (ki, rivayete gore basbug alparslan turkes ve dava (!) arkadaslarinin tahliyesi ve ulkuculer hakkindaki idam kararlarinin durdurulmasi sartiyla goreve talip oldu.) lakin, gormedim/ tanimadim/ bilmem efektleri ile kulagi seyirtilen yesil ne ki turlusunden pasaportlu sivil emniyet uzmani.

    bu ani silah ve is ortagi oral celik'in susurluk davasi ile ilgili olarak meclis arastirma komisyonundaki beyani ile susleyelim isterim:

    “abdullah catli buyuk bir adamdi. onunla birlikte ermeni asala orgutune karsi, avrupa'da tam 28 eylem gerceklestirdik. her eylem icin devletten onar bin dolar aldik. ama paramizin tamamini alamadik; son isimizin ucreti odenmedi. devletin bize on bin dolar borcu var.”

    80'li yillarda baslayan ozellestirme furyasinin katalizorlugunde terorizminde ozellestirilmesinden nasiplenen; vatan ve milletin bekasi adina ucreti mukabilinde kursun atanlarin girisimciligi ile kurulan organize suclar holdinginin muellif ve ortagi olarak anilan yuce ulkudas.

    avrupa uyusturucu kumpanyasini gelistirip surdurdugu surecte 1986 yilinda fransa'da sucustu yakalanip eroin kacakciligindan hukum giyen, iki yil hapis yatan, akabinde, hakkindaki yedi yillik cezayi cekmek uzere isvicre polisine teslim edilen ve lakin, kendisinin hamisi ve yandaslari tarafindan burada fazla tutulmasina firsat kalmadan turkiye'ye kacirilan serefli vatan evladi.

    yurda geldikten sonra da pkk ile mucadele gorevini ustlenen; bitip tukenmez ustun hizmetlerine yenilerini ekleyen, bu manada, tansu ciller'in basbakanligi doneminde, apo'ya karsi tertipelenen basarisiz suikast girisimindeki ekip icinde de yer alan ve rivayete gore, yaklasik 50 milyon dolari lubnan, suriye ve israil'de bu amac icin harac mezat eden uniformasiz vatan neferi.

    ne yazik ki, yuce tanri kendisinin turk milleti icin vermis oldugu ustun hizmetlerine karsi kayitsiz kalmadi. “iyiler erken olur” kaidesini hayata gecirdi ve bu sevgili kulunu huzuruna aldi. hem de agrisiz sancisiz aninda bir sonla; kapkara bir merdes icinde bir yaninda yine serefli turk silahsorlerinden huseyin kocadag , bir yaninda da, guzellik kralicesi gonca us oldugu halde... bir de ayni aracta kazaya ugrayan, kurt asiret reisi sedat bucak vardi, henuz vadesini doldurmadigindan bu sanli olumle tanisma firsatini yakalayamamisti. ilah-i takdir!

    bu hayirli vakayi, vatanin yilmaz savunucularindan, seflerin sefi, donemin icisleri bakani mehmet agar su vecizesi ile olumsuzlestirmis idi:

    “kocadag, herhalde sucluyu yakalamis, teslim etmek uzere istanbul'a getiriyor idi. yoksa devletin baska turlu catli ile bir arada olmasi mumkun degildir.”

    kadere bakiniz ki, catli oldukten sonra, yillar yili kendisini kullananlar dahil, koltugu yuksekte olanlar, yuksek turk sosyetesi, turk asilzadelerinden cogu kimse onu tanimadi.

    lakin isin aslinin oyle olmadigi korkut eken'in istanbul devlet guvenlik mahkemesinde verdigi su beyanla anlasiliyor idi:

    “...catli ile beni, 1988'de, mit daire baskani tanistirmisti. ancak agir suclardan dolayi arandigini bilmiyordum. emniyetteyken catli yurtdisi haber kaynagimizdi...”

    sozun kisasi; bir donemin turk buyukleri isimli hatiratin onemli safyalarini isgal eden zat-i muhteremdir, kendileri.
  • yukarıda birileri deniz gezmişe sallamış. ben deniz gezmişin siyasi görüşüne tam zıt olan bi adamım. sosyalizmi falan sacma sapan bulurum ve hatta liberalim muhtemelen sözlükteki komunist arkadaşlar baya söver bana komunizm ve sosyalizm hakkındaki görüşlerimi yazsam. ama neyse konumuza gelelim.

    bu abdullah çatlı denen katili deniz gezmişle kıyaslamak için ağır gerizekalı olmak lazım. muhtemelen aynı dönemde karşı karşıya gelseler abdullah catlı denen maşa denizi gördüğü yerde altına işerdi korkudan. neden mi ?

    her ne kadar fikrini sevmesem de, her ne kadar yaşıyor olsa beni sevmeyecekte olsa deniz yiğit adamdır. deniz inandığı şey uğruna ölmeyi göze alabilmiş bi adamdır. deniz istese abdullah catlının köpekliğini yaptığı kişilerden özür dileyip öldürülmekten kurtulabilecekken bunu yapmayacak kadar mert bi adamdı. görüşün bi önemi yok, yanlıs veya doğru, sonuc olarak bana ters ama denizin yaptığı şey herkesin yapacağı bir şey değil.

    tekrar ediyorum, abdullah catlı denen katil kime köpeklik ettiyse, 7 tane öğrenciyi evinde uyurken öldürürken kimden emir aldıysa, bunca sucu işlerken kendisine tek bir kez bile dokunulmamasını kime borcluysa, yani o köpek kimin köpeğiyse, adı deniz gezmiş olan düşünce dünyama tam anlamıyla ters, muhtemelen yaşasa benden iğrenecek olan o deniz arkadaş, o catlı denen itin sahiplerine tabiri caizse “siktir” cekmiştir.

    ne sormuştum? abdullah catlı denen maşa denizi gördüğü yerde korkudan altıdan işer. neden mi ? diye sormuştum.
  • uyuşturucu madde kaçakçılığı hükümlüsü, öldüğünde üzerinde kokain bulunan şahıs. yargıtay'ın kararında sabit olan bu benzeri ayrıntılar için:

    http://www.hurriyet.com.tr/gundem/3798230.asp

    edit: kötüleyin tabi, bakalım tarihe geçmiş somut bir hadiseyi kötüleyerek değiştirebilecek misiniz?
    edit 2: link yamulmuş, düzelttim.
  • susurluk dönemi bunlar çok yazılmıştı. fransa'daki bir ermeni anıtına molotof atmak için devletten dünyanın parasını almışlar, onu da becerememişler. başka da bir hikayesi yok. gururla "öldürdü" dedikleriniz ise türkiye işçi partisi üyesi 7 öğrenci. yasal bir parti üyesi 7 öğrenciyi telle boğmak mı sizin gururlandıran şey ?
    onun dışında devletin içinde mafyacılık oynayıp, para için bol bol birbirlerini öldürmüşler.
    ülkenin içine etmiş aşağılık bir katildi. sonu da beklenildiği gibi oldu.
    ek: uyuşturucu ile ilgili ise kısa bir google araştırması yeterli.. öldüğünde üzerinde kokain bulunduğu jandarma kayıtlarına geçmişti. kokainman, fransa'da da uyuşturucu ticaretinden tutuklanmış, gurur duyduğunuz eylemlerinden değil.
    fransa'daki anıta molotof atmak için - ki o günlerde solcu gençler meccanen yapıyordu sokaklarda bu işi- 1 milyon dolar almışlar. paranın bir kısmına eymür ekibi çökünce bunlar bozuk atmışlar bir de. operasyon sonucu fiyasko elbette. molotof yerine tel verselerdi anıtı telle boğarlardı ama...
hesabın var mı? giriş yap