• topak şeklinde, şöyle kendi üzerine çökmüş gibi duran cisimlere verilen sıfat..
  • ilk önceleri ağlarken boğazda oluşur bundan, kocamandır, yumruk gibidir. çaresizliğinizde inlemenizle; sızınızla takılı kalır. kimsesiz hissedersiniz artık, hep yalnızsınızdır zaten, bilirsiniz. ulaşamaz artık kimse, size açılan tüm yollar kapalıdır artık. engeller vardır hep, duvarlar. ya da zaten vardılar da hep siz yeni yeni farkedersiniz, daha dikenli gelir böylesi. düşünmekten vazgeçip çırpınışa yönelirsiniz: inleyerek çıkarmaya çalışırsınız yumruyu, silkinip atmak gelir içinizden onu. olmaz, tükenmişsinizdir, olamaz artık. o da hisseder bunu, çıkmak istemez: çarpar daha çok, bedeniniz içinde sizinle birlikte çırpınır*: kulaklarınıza vurur, başınıza, omuzlarınıza, gözlerinize, yürüyüşünüze... başınız düşer, yüzünüz düşer, omuzlarınız düşer. yenik düşüp, vazgeçersiniz, gülmek istersiniz, bir yalancı mutluluk gülücüğü donar dudaklarınızda. gülesiniz de yoktur artık. yardım eden yoktur*. herkesin teker teker uzaklaştığını hissedersiniz*, uzaklaşmaları gerekir çünkü*, istemezsiniz kimse terketsin sizi. sabretseler, bırakmasalar sizi istersiniz. elinizde değildir: kaldırmaya çalışırsınız oluşmuş prensibi, dinlemez sizi, konuşmak istemez, kapatır telefonları, keser tek iletişimizi. daha da yalnız hissedersiniz. açıklamalar yoktur artık. anlamlar yoktur. yaradanın varlığını yokumsarsınız. sıkıntılara boğulur, açmazlara düşersiniz. oysa en dolgun inanışlarla ona güvenmek istersiniz. etrafınızı da göremezsiniz artık.
    zaten erişemeyecek olduğunuzu sandığınız tutkulara kavuşmuşluğu düşlemiştiniz siz, yaşantınızdı bu. düş kurmakta avutmaz bir noktadan sonra, düşlerinizi de bir kenara bırakırsınız*. gerçeğin varlığı en küçük olaylarda karşınıza dikilir, eksikliğin acılarını düşlerde unutma çabası yetersiz kalır: yoksunsunuzdur. bütün karşı koyma gücünüzü alır bu bocalayış*. yenilgiyi seçerek, oluruna* bırakırsınız yine her şeyi. dirliksiz, bir sürekli can sıkıntısı içinde yok olma isteği doğar yavaşça... ama o da terkeder hepsi gibi, tümü gibi. aileniz gibi. kırdıklarınız gibi uzaklaşır onlar da, duygularınız, hisleriniz, düşleriniz. hepsi yumruyu yaratır sizde işte. oluşan, yadigar kalandır. artıktır o acıdan. delendir. sızlayandır. bitirendir. ruh ağrısıdır. fenadır. incinmektir... devam etmek istemeyiştir. .
  • duraklayarak boğazdaki ağrıdan yakınmaya* vardırandır*.
  • boşluğun boşlukla doluşuyla hissedilen öz parça
    kocaman bir yumru... yine bir yumru. söylenememiş sözlerin, kurulamamış cümlelerin yumağı. boğazımda. göğssümde sancı. eylemsizlik. karanlık bir kuyu. basık bir mağara. canını ne kadar acıtsan az. derini kanatsan. unutsan. silsen bütün biriktirdiğin anıları. sende biriken dünyayı karalasan. karalanmış bir resim defteri, küçük bir çocuğun çantasında. buruş buruş. tutunacağın bir dünya yok. seni sen olduğun için içine alan bir dünya yok. gökyüzü seni sarmıyor artık. rüzgâr hiçbir şey söylemiyor. yıldızlar çok uzakta. yoksun. yok edilmişsin bir kez daha. bütün imgelerin ayaklar altında... çiğnenmiş. postal acısı. bir kez daha. yok edilmişsin. yoksun artık. yok olmanı seyrediyorsun, azar azar yok olmanı. bedenin kömürleşmesini, ağırlaşmasını. küllerin havaya savrulduğunda, toprağa karıştığında hafifleyeceksin. ruhun yine demirden bir kafese sokuluyor. ruhunun yüzölçümü küçülüyor. azar azar. seyrediyorsun. azaldığını hissediyorsun. gün bütün muhteşem renkleriyle başlarken, o renklerin senin için bir anlamı olmadığını hissediyorsun. dünya seninle konuşmuyor. seninle konuşmayan, seni içinden çıkaran, seni kusan dünyayla senin ne işin olabilir ki... bir fazlalık. bozulmuş hücreler topluluğu. dünyanın bünyesine yabancı bir ur. dünyanın yapısıyla uyum göstermeyen yumru.
  • onuncu nesil çaylak.
  • vee yumru görünmez kılınılmayı başardı.
  • bir kadın ismidir.

    (bkz: yazık değil mi türk kadınına)
  • düğmenin tarihte ur gibi yumru veya çıban anlamında kullandığı olmuş. (bkz: ur/@ibisile).

    şişin toparlak/yuvarlak olanı sışka, siş, şiş olarak eski metinlerde görülebilmiş, şişkin/şişkinlik ve yumru anlamında. (bkz: şiş/@ibisile)

    "verem, akciğerin yumrulu, ülserli, taşlı, tanecikli, melanozlu ya da kanserli biçimi ve "giderek düzensizleşme" olarak karakterize edilmiştir." michel foucault - kliniğin doğuşu

    (bkz: yamru yumru)
    (bkz: ur/@ibisile)
    (bkz: tüberkül)
    (bkz: lümpen/@ibisile)
  • genellikle bozuk şekilli olan, yuvarlakımsı, girintili, çıkıntılı.
hesabın var mı? giriş yap