• bi marilyn manson şarkısı.
  • nedense universitedeyken turkiye'de yaptigimiz
    veya ozendigimiz
    cogu seyin amerika'da white trash terimiyle ifade edildigini ogrenince
    sogumak geldi icimizden.
    metallica'dan
    dovmelerden
    biradan...
  • (bkz: jerry springer show)
    not: preppy'lerin bu kelimeyi middle class yerine kullanmasi dikkat cekicidir. onlar icin ha middle classtir, ha white trashtir, hepsi aynidir.
  • (bkz: redneck)
  • oncelikle redneck ve white trash arasindaki farka deginmek isterim. redneck'de white trash kapsamina girer fakat sadece guneyliler icin kullanilan bir deyimdir. white trash ise abd ulke genelini kapsar.

    bunlar ekseri irkcidirlar. kendileri bir bokmus gibi onlerine kim cikarsa asagilamayi severler. ahlak kavramlari, deger yargilari kendilerinin her halti yemesi ama cevrelerindeki herkesi dusuk ahlaklilikla suclamak uzerine kurulmustur. agizlari pistir, biraz sinirlenince bizim kasimpasalilardan beter hale gelirler.

    sanilanin aksine, bunlarin hepsi karavanda yasamaz. kimilerinin aylik geliri, bizim kicimizi yirtmamiz halinde edindigimiz gelirden daha fazla bile olabilir. white trash'lik bir yasam tarzidir daha cok. bostur bunlar, tintindir. celine dion seveni de vardir, death metal seveni de... ortak noktalari sevdikleri seylerin pek bi boka benzememesidir.

    married with children adli dizi, dusuk gelirli white trash hayatina dair en iyi orneklerden biridir. ayrica;
    (bkz: hysterical blindness)

    yuksek gelirli white trash icin ornek vermek gerekirse, massachusetts mezralarindaki 8 odali bir malikanede yasayan, bu gruba dahil ev kadininin tek derdi, zirt pirt yuzme havuzuna yildirim dusmesi olabilir. yaziktir her seferinde 2000-3000 dolar vermektedir havuzun bakimina. yeni yetmeliginde uyduruk garaj bandlarinin groupieligini yapmis bu ev kadininin ikinci derdi de obez ikizlerinin odevlerini prenses kizi gibi vaktinde yapmamalaridir. ayrica kocasi sekreteriyle, kendisi de kocasinin en yakin arkadasiyla iliski icerisindedir fakat her pazar kiliseye gitmeyi*ailecek ihmal etmezler. bu kadin size donup:
    -meksikada meksikaca mi konusuluyo? ne dili konusuyo onlar? da diyebilir. bi bok bilmez çünkü.
  • anektodal entry olacak biraz, ama haydi hayirlisi.

    bir zamanlar universite'nin ilk senelerindeyken bir advisor'um vardi. aslinda doktora ogrencisi olan bu genc adam (yaklasik 30 yaslarina daha yeni girmis, alman bir hatun ile evli, sirin mi sirin bir insan), kazili kafasi, farkli renkteki gozleri, elinden dusurmedigi kahve bardagi ve engin bilgi dagarcigi ile saatlerce muhabbet edebileceginiz bir adamdi.

    ismi de david jones'di. gayet basit, bilindik bir isim aslinda. herhalde amerika'da yaklasik yuz bin (veya daha fazla) david jones vardir.

    ama kendisi cok iyi almanca konusurdu. karisi ile berlin'de birkac sene yasadigi icin midir nedir, almanca olarak iyi anlasabilirdik.

    bende de, amerikalilar'in kokenlerini hep merak ederim. ne zaman biri ile samimi olsam, bir sure sonra mutlaka "senin kokenlerin aslinda nereden" diye sorarim. kimisinde kizilderili kani bile mevcuttur filan, kimisi tamamiylen irlandali'dir ve aslinda ailesi inancli katoliklerdir, filan. o da baya ilgimi ceker dogal olarak.

    pek tabii bu merakimi yenemeyerek, david'e kokenlerinin neresi oldugunu sordum.

    durdu durdu, kahvesinden bir yudum aldi, bana donup yuzunde sapsal bir siritma ile "white trash" dedi.

    pek tabii dumur mekanizmasini harekete geciren olaylardan birinin basina geldigini, dumuru atlattiktan sonra anlayabildim. megersem adamin ailesi hakkaten white trashmis de, dedesi arazisine giren birini vurmaktan bir hafta kodeste yatmis, taa ki nefs-i mudafa oldugu anlasilincaya kadar (dedesinin soyadi da smith bu arada, anlayin artik).

    "peki senin bu okulda ne isin var ulan" demez mi insan? "eeh yeter ulan" diyip ailesine veda etmis ve gitmis, kendine hayat kurmus, okumus adam olmus.
  • bosa yasanmis hayatlardir ustelik irkci bir yaklasimdir. bosa yasamanin beyazi, siyahi, sarisi, yesili, moru, pembesi yoktur.
  • gunumuzde kullanimi irkcilik icermese bile, cikisi ister istemez irkci olan ingilizce tabir. pek aciktir ki white trash denen seyi bildigimiz trashten ayiran ozellik beyaz olmasidir. bu durumda zenciler dogrudan trash kabul edilmektedir. ama eskidenmis, kolelik zamaniymis o zmaanlar, oyle yerlesmis vs.
  • turk tarzi bir cumle ya da kelime tamamlama ornegi olarak hafizalara kazinabilir "white trash" kelime grubu. soyle ki:

    panayir vardir bir amerikan sehrinde. zencisi beyazi, hispanigi hepsi sokaklardadir. birkac tane beyaz liseli kizda kafalari cekmis, milletin arasina kaynamistir, gozler kayik bir sekilde etrafa gulumsemeler sacarlar. bu panayirda ayrica uc tane turk de vardir, hava guzel insan gorelim niyetiyle yuruyuse cikmis. bu ickili kizlardan birisi turklerin yanindan gecerken birine yaklasir ve su diyalog gecer:

    beyaz amerikali kiz: heyyy, im so thrashed!!!
    turk erkegi: no, white thrashed !

    ickili kiz bu laf karsisinda gulucukler sacmaya devam eder, ama orta parmagini turk gencine dogru kaldirir, ve olay mahalinden uzaklasir.

    (bkz: telaffuz)
    (bkz: bosluk doldurma)
    (bkz: amerikaliya laf soktugunu zannetmek)
hesabın var mı? giriş yap