• bu ay cnbc e'de gösterimi yapıldı. kaçırılmaması gereken, siyah-beyaz enfes bir film.
    amerika'nın renk ayrımında nerelerden geçtiğini gösterir.
  • amerikan sinema tarihi acisindan siyah bir oyuncunun basrolu paylastigi beyaz oyuncu ile ayni ucreti almasi ve de onunla esit gorulmesi sebebiyle bir ilki teskil eden filmdir. ayrica tony curtis ve sidney poitier filmdeki rolleri ile en iyi erkek oyuncu oscar odullerine aday olmuslardir. gerci tony curtis'in " oscar'i bir yahudi ve bir siyaha vermeyeceklerine gore tamamen gostermelik bir adaylikti bizimkisi" demis olsa da film iki heykelcik ile kazanmistir.
  • iki oscarlı film 1950’lerin amerika’sında siyahların hala aşağılandığı bir dönemde eşitlikçi tavrıyla dikkat çeken bir film. stanley kramer farklılıklarımızdan değil benzerliklerimizden hareket etmemiz gerektiğini çarpıcı bir şekilde anlatıyor. tony curtis ve sidney poitier’in oyunculukları ise muhteşem.
  • en iyi senaryo oscarını ve siyah-beyaz filmlerde en iyi görüntü yönetmenliği oscarını kazanmış kaliteli film. filmin senaristlerinden nedrick young o zamanlarda kara listede olduğu için (bakınız: mccarthy'nin dönemi-hollywood'taki cadı avı) oscarı kazanmış olsa da alamamıştı. oscarlardan başlamışken buradan devam edeyim. 1959'da en iyi film ödülü kime gitti dersiniz? bu yıl nasıl ki la la land ödülü aldıysa 1959'da da müzikal gigi ödülü kapmış. akademi'nin müzikal aşkı sinefili delirtir. halbuki adaylar arasında gigi'den katbekat değerli cat on a hot tin roof, the defiant ones ve seperate tables vardı. en iyi aktör ödülü ne cat'teki mükemmel performansıyla paul newman'a, ne de defiant'ın ikilisi tony-sidney'e gitti. zaten 1950'lerde sidney'nin ödül alması imkansızdı. ödül seperate'ten david niven'a gitmiş. niven tarihte oscarı sunarken ödül kazanan tek oyuncu olmuş. bence sidney-tony-paul daha fazla hak ediyorlardı. gerçekten oscar açısından rezil bir yılmış. daha fazla hak edenler adaylıkta kalmışlar. bu arada defiant'ın tek aktrisi cara williams 10-15 dakikalık rolüyle aday gösterilmiş ama adaylığı hak ettiğini söylemek zor.

    sidney poiter ve tony curtis hapishaneye götürülürken birbirlerine zincirlenmiş, araç kaza yapınca kaçan iki mahkumu oynamışlar. ikisi de mükemmel oynamış. film boyunca bu siyahla beyazın birbirleriyle didişmesi, kavga etmesi, zincir yüzünden birbirlerinden kopamamaları, en nihayetinde bu zincir sayesinde dost olmaları ve şeriften kaçmaları işleniyor. diyaloglar her zamanki gibi kaliteli. iki karakter de iyi yazılmış, bu ikisinin yağmur çamur bataklık asi nehir gece gündüz demeden kaçmaları da iyi işlenmiş. stanley kramer'ın kaliteli filmlerinden, ki pek çok filmi kaliteli zaten. en iyi tarafı da içinde spencer tracy içermediğinden midir nedir, finalde bir nutukun çekilmemesi, izleyiciye kör gözüm mesaj verilmemesi. tracy'li kramer filmleri hep böyle sona eriyordu. filmin diğer artısı siyahi aktörle beyazi aktörün eşit ekran süreleri. siyahla beyazın eşit süreye sahip olduğu, ikisinin de başrolde yer aldığı ilk filmlerden galiba. bir de kramer filmde iki karakterin farklılıklarını işlemiyor, beyazı yüceltip siyahi kötüleştirmiyor, iki karakterin benzerliklerine odaklanıyor, çok da iyi ediyor. mesela siyahi karakter çocukluğundan itibaren ne kadar çile çekmişse beyaz da o kadar çekmiş. hayat siyah için de, beyaz için de zor.

    gelelim trivialara. kirk douglas, burt lancaster, gregory peck, anthony quinn, frank sinatra, robert mitchum hepsi joker rolünü reddetmişler. mitchum filmde siyahla beyazın birbirlerine zincirlenmelerinin gerçekçi olmadığını söyleyip reddetmiş rolü. ama film aslında gerçek bir olaydan uyarlanmış. alemsin mitçum. rol bir ara marlon brando'ya da gitmiş, ama brando kramer'ın the wild one'ını sevmediğinden bu filmde oynamaktan vazgeçmiş. elvis presley filmde oynamayı çok istemiş, menajeri oynama deyince vazgeçmiş. filmin başarısından sonra pişman olmuştur presley. curtis filme fazlasıyla inanmış, o kadar inanmış ki bütçeye destek vermiş.
  • dr. dre ve jimmy iovine hakkında hbo'da yayınlanacak 4 bölümlük belgesel.

    fragmanı da burada.

    https://www.youtube.com/watch?v=2hlkqilwbsg
  • dr. dre tarafını zaten ezberlemiştim. arada kaçırdığım şeyler varmış elbette üstünden geçiyorum.
    ama jimmy tarafını kulaktan dolma biliyordum. bu belgesel sayesinde leziz şarkıları hikayeleri ile birlikte birebir insanların ağzından öğrenmek çok güzel.
    hbo'ya para verecek halim yok. internetten korsan izliyorum ama siz virüslere bol bol dikkat edin.
  • --- spoiler ---

    eminem: after my first album came out dre would always say things to me like you gotta work hard to get it and you gotta work twice as hard to mantain it.

    the d.o.c.: dre always says making a hit record is the easiest thing in the world to do, at the same time it's the hardest shit to ever do. (sessizlik) i don't know ask him.

    --- spoiler ---

    d.o.c.'nin sahnesinden sonra lose yourself'in girmesi falan... tüyler diken tabi.
  • 1996 yılında yeniden çevrilmiştir.

    (bkz: fled)
  • filmin girişinde siyahi elemanın söylediği şarkı yanındaki beyazla dalaşıp aracın yuvarlanmasına neden olurken; filmin sonunda aynı şarkı ile bu ikili keyifli bir sigara yapıp hayata gülümsüyor.
  • dr dre ve jimmy lovine'in müzik hayatını ele alan netflix yapımı belgesel
hesabın var mı? giriş yap