• marlon brando'nun en sevilen filmlerinden biri.
  • (bkz: genc aslanlar)
  • marlon brando'nun kariyerinin zirvesinde olduğu dönemlerde çekilmiş bir filmdir.özellikle barda duran bayanla olan konuşmaları sırasındaki vücut dili ve ustalığı ders olarak okutulmalıdır.o ne doğallıktır,ne karizmadır,ne yaratıcılıktır.film siyah-beyaz olmasına rağmen sıkılmadan seyredilebilen nadir fimlerdendir.
  • marlon brando'nun motor üstündeki o ünlü pozu, bu filmin afişidir:
    http://www.cyber-cinema.com/…h/brandowild945360.jpg

    filmin senaryosunu oluşturan hikaye, 1947'de hollister california'da yaşanmış bir olaydan yola çıkılarak yazılmıştır. the beatles'ın ismini bu filmdeki motor çetesinden aldığı teorileri vardır ama bu durum grup tarafından yalanlanmıştır: (bkz: #11227917)

    hikayeden bahsedecek olursak; deri ceketli, karizmatik bir delikanlı olan muhittin, motor çetesi liderliği yaparak geçimini sağlamaktadır. yani serserinin, it kopuğun önde gidenidir. koftiden anarşist olduğunu şu diyalogdan anlarız:

    mildred: what're you rebelling against, johnny?
    johnny: whaddya got?

    muhittin ve çetesinin yolu nezih bir amerikan kasabasına düşer. burdan itibaren film tam bir western'dir. atların yerini motorlar, haydutların yerini motorlu serseriler almıştır. peki ama bu genç serserilerin kaynağı, o "nezih" kasaba değil midir? işine gelmeyeni dışlayan o kahpe sistem değil midir? atilla dorsaylaşıyorum mütemadiyen. neyse uzatmayalım. muhittin kasabada kadriye isimli bir hatundan hoşlanır. ama kendisi evlenilecek değil, eğlenilecek bir adam olduğundan ne yapacağını bilemez. eli ayağına dolaşır. başı belaya girer. günah keçisi falan olur. olaylar gelişir. güzel filmdir. külttür.

    marlon brando'ya james dean'in cevabı için; (bkz: rebel without a cause)
  • 3dk45sn boyunca en bi yakisikliligin elle tutulur (o zaman tabii) halini gormenizi saglayan film:
    http://www.youtube.com/watch?v=ycenbce_dls
  • motorsiklet kulüpleri amerikan tarihinde sosyo-ekonomik kırılmalarla karakter değiştiregelen önemli göstergeler. popüler kültürde de, motorsikletler simgesel olarak atın yerini almışlar. filmin çoğunun bir kasabada geçiyor olması, özgürlüğünün peşinde koşan bir adam, kanunlar falan tam bir western filmidir bu esasen. keyifle izlenir. bu filmin genel görüntüsü ve estetiğin yarısı.

    diğer yarısı için (bkz: marlon brando)

    editlemişken gelen büdüt: uzunca yazmaya erinerek eklemek gerekirse, rebel without cause bu filmin yanında sönük kalır.
  • filmdeki vahsilik sadece marlon brando'nun karakterinde degil, hizlandirma efektlerinde, bar sahnelerindeki kaosta da karsimiza cikiyor.
    sanirim bu ve bunun gibi durumlar sayesinde de ana karakteri yumusatmak, bu anlamda bir celiski yaratmak daha kabul edilebilir ve ilginc oluyor.
  • ilk dinlemede bağımlılık yaratan bir suzi quatro şarkısıdır. sokakta yürürken i'm the wild one diye bağırma isteği yaratabilir.
  • efsane aktör marlon brando'nun serseri serseri, asi asi takıldığı filmdir. burada brando'nun filmi kariyerinin zirvesindeyken çektiği yazılmış. aslında daha kariyerinin başındayken çekmiş filmi. aktör kariyerine 1950'de başlamış, bu filmi de üç sene sonrasında çekmiş. tabi bu filmden önce gayet sağlam, ses getiren işlerde (a streetcar named desire, viva zapata! ve julius cesar) oynadığı için kariyerinin zirvesindeyken çektiği sanılabilir ama değil. gerçi zirveye çıkması çok da zamanını almayacaktı bu efsane aktörün. her neyse. brando belirttiğim gibi gene bir serseriyi canlandırır (a streetcar named desire'da da asi, serseri birisini canlandırmıştı). yalnız bu kez ki karakteri farklı. toplum dışına çıkmış/itilmiş bir motosikletliyi oynar. çok da iyi oynar. her zamanki gibi döktürdükçe döktürür. onu hayran kalmamak mümkün olmuyor haliyle.

    izlerken herkesin fark edeceği (ki burada da belirtiliyor sıkça) üzere bir western filmi aslında the wild one. westernlerde kasabaya vahşi kovboylar gelir, ortalığı dağıtıp dururlardı. marlon brando'nun başını çektiği çete de aynı şeyi yapıyor. yalnız bu kez atlarıyla değil, atın yerini almış motosikletlerle ortalığı toz duman ediyorlar. haliyle kasabalının tepkisi gecikmiyor. yönetmen ve senarist, serserilerle kasabalılar arasındaki mücadeleyi taraf tutmadan yansıtıyorlar. kimin haklı olduğuna seyirci karar veriyor. kasabalının tepkisi fazla mıydı, gerekli miydi, serseriler her şeyi hak etmişler miydi, serseri görünen bu kişileri toplum dışına itmek doğru muydu? soruların cevapları izleyiciye kalıyor.

    başarılı bir filmdir. bu filmi james dean'in rebel without a cause filmiyle karşılaştırmak da mümkündür (brando, dean'in rolü için mücadele etmiş, ama en nihayetinde rol dean'e gitmişti).
  • --- spoiler ---

    gerçek bir olaya dayanan efsane bir filmdir. öyle ki amerika'da ünlü hells angels çetesinin kurucusu sonny barger bir röportajında 1953 tarihli lászló benedek tarafından çekilmiş bu filmin kendisine ilham kaynağı olduğunu söylemiştir. en sevdiği karakter de marlon brando'nun canlandırdığı güzel aşık çocuk değil, lee marvin'in ustaca oynadığı pislik chino karakteriymiş.

    mildred: what're you rebelling against, johnny?
    johnny: whaddya got?
    kathie bleeker: you're still fighting, aren't you. you're always fighting. why do you hate everybody? sheriff singer: ı don't get you. ı don't get your act at all, and ı don't think you do either. ı don't think you know what you're trying to do or how to go about it. ı think you're stupid. real stupid and real lucky. last night you scraped by, just barely; but a man's dead on account of something you let get started even though you didn't start it.

    --- spoiler ---
hesabın var mı? giriş yap