• türk mitolojisinin en eski simgelerinden biri… kurt nasıl gökbörüyse, geyik de yer sub’un* simgesi gibidir ve türklerin orta asya’dan anadolu’ya getirdiği en önemli kültür öğelerinden biridir…

    yunan mitolojisinde tanrıça artemis’in simge hayvanı* olması gibi pek çok mitolojide, efsanede, halk hikayelerinde karşılaştığımız bir hayvandır geyik. (keltlerin geyik boynuzlu cernunnos’u, pek çok mitolojide reenkarnasyonu, tinsel yolculuğu ve yol göstericiliği simgelemesi, anadolu efsanelerinde evliyalarla birlikte anılan geyikler, geyik donuna girmek vs)

    eski türklerde geyik/keyik kelimesi, divanü lugati’t-türk’te de olduğu gibi aynı zamanda yaban hayvanı (1. c, s. 26, 157, 295) anlamına geldiği için metinlerde teşhis edilmesi zordur. hatta petrogliflerde bile keçi ile karıştırılır. keza kül tigin abidesi’nde bulunan damganın da dağ keçisi mi yoksa geyik/sığın mı olduğu tartışmalıdır. (sığın böyle kocaman kürek gibi boynuzları olan ve orta asya’nın kuzey bölgelerinde yaşayan bir geyik türü. pazırık kurganındaki geyik ikonografisi de sığın. ki wilhelm radloff da türklerin sığını ululadıklarını söyler. orta asya’nın kuzeyinde yaşayan türkler sığını çok iyi bilirler. anadolu’ya göç ettikten sonra ise masallarda, efsanelerde sığının yerini alageyik alır…)

    eski türkler vadilere, nehir kenarlarına, dağlara, tepelere petroglifler ve piktogramlar çizerlerdi. en çok kullanılan motiflerden biri de geyikti. (orta asya bozkırlarında bulunan kurganlarda üzerinde geyik motifi olan eşyaların bulunması, bengü taşlar*üzerindeki geyikler vs)

    ki orta asya’da belki tunç devrinden itibaren daha sonra ise iskitlerle ve hunlarla devam eden bir geyikli taş geleneği vardı.

    “geyik taşları, yolcular için bir danışma hizmeti veriyordu, doğru yol bulmaya yardımcı oluyordu. ‘sağa gitsen saraya çıkarsın; sola gitsen bir şey bulamazsın…’ bu bir belgedir; ama bu belgeyi herkes okuyamazdı. ancak ‘run’ yazıtlarını bilenler okuyabilirdi. türklerin törelerinde yolcuya yardımcı olmak niyeti de ortadadır.”
    (murat adji – kıpçaklar)

    “hatta göktürk devri mezarlarında görülen koç heykelleri ile at ve geyik resimlerini bile bengü taşlar içine almak mümkün.”
    (bkz: bengü taş/@ay hatun)

    geyiğin deniz tanrıçası sayıldığı bir göktürk efsanesi vardır. çin kaynaklarının aktardığı bir efsaneye göre göktürklerin atalarından birisi bir mağarada genç bir kız suretindeki deniz tanrıçasıyla sevişmektedir. ancak hükümdar bu kızın aslında bir ak geyik olduğunu bilmiyordur. bir sürek avı esnasında sıkıştırılan hayvanlar arasında bulunan bir ak geyiği, askerlerden biri öldürünce gerçek durum meydana çıkar. zira mağaraya giden hükümdar sevdiği kızı yerinde bulamayınca onun aslında geyik biçimine girmiş bir ilahe olduğunu anlar.

    türk mitolojisi kaynaklı bir geyiğin peşinden mağaraya gitme motifi (bu geyik bazen güzel bir kız olarak görülür ya da tam tersi güzel bir kız bazen geyik olarak görülür) sonraki dönemlerde de anadolu’da pek çok efsanede ve edebi metinde karşımıza çıkar. bu geyiğin peşinden gidilen macera genellikle bir inisiyasyon* sembolizmasıdır.

    “alageyik efsanesinde alageyiğin peşinden ölüme giden halil’in hikayesi gibi masallar ve mitler de var ki mitolojide yakalanamayan bu avların avcıyı karanlık yer altına ya da ölüme çeken kötücül ruhlar olduğu düşünülürdü.”
    (bkz: eski türklerde avcılık/@ay hatun)

    “bir diğer güney sibirya anlatısında, bir bahadır avlanırken karşısına bir geyik çıkar ve er de geyiğin peşine düşüp onu kovalamaya başlar. geyik kaçar, o kovalar. en sonunda bir bakır dağ'ın önüne gelirler. baştan başa bakırdan yapılmış olan dağ birden bire açılır ve geyik de bu delikten içeri girer. az sonra geyik kaybolur ve karşısına yedi tanrı (kuday) çıkar.”
    (bkz: türk mitolojisinde 7 sayısı/@ay hatun)

    "görülüyor ki yeraltını yeryüzüne birleştiren bu bakır dağ’ın sahibi -ki kendisi bir ruh idi- yine serap şeklinde bir ruh gibi gönderdiği elçisi geyik ile oğlanı kendisine getirtmişti. yeraltına giden mağara yolu da bu bakır dağda bulunmalı idi. bu sebeple masalda ergenekon’un izlerini de bulmak mümkündür."
    (bahaeddin ögel - türk mitolojisi)

    ergenekon destanı'nda ergenekon'dan çıkmak için kurdu takip ederler (en bilinen ve kabul gören şekli bu olmasına rağmen farklı varyasyonları da vardır. mesela bazı anlatılarda kurdun yerini geyik alır, bazılarında ise dağı eriten demircinin adı börteçinedir.)”
    (bkz: türk mitolojisi'nde kurt/@ay hatun)

    geyik, şaman törenlerinde suretine bürünülen ve şamana yolculuğu sırasında eşlik eden hayvanlardan biri olmakla beraber aynı zamanda şaman kıyafetinin de çok kullanılan figürlerinden biridir. zira ilk şamanlar hayvan şekillerini taklit eden kıyafetler giyerlerdi. bu aynı zamanda şamanın istediği zaman o hayvanın şekline girebileceğini de sembolize ediyordu. hatta islamiyetin kabulünden sonra ilk dervişlerin hayvan şekline girebilmeleri de şamanist geleneğin izlerinden biridir. “ilk türk müslüman dervişlerin de zaman zaman bir kuş donuna girdiği söylenir. mesela ahmed yesevi, turna donuna; hacı bektaş veli güvercin donuna; abdal musa ise geyik donuna bürünürlermiş.”
    (bkz: donuna girmek/@ay hatun)

    “ve şamana kartal, ördek, kaz, kurt, geyik, at gibi hayvanlar da eşlik ederdi. daha zayıf olan şamanlar köpek kullanırdı.”
    (bkz: şaman/@ay hatun)

    wilhelm radloff, iduk* kabul edilen, (tanrılara ve ruhlara armağan ve kurban olarak sunulan/gönderilen/ serbest bırakılan hayvanlara iduk/ıdık denirdi, bu hayvanlar kutsal kabul edilir ve asla dokunulmazdı) hayvanlardan birinin de geyik olduğunu söyler.

    “kuzeydeki yakut-dolganlar en önemli taşıt vasıtaları olan geyikleri ıdık olarak bağışlarlar. bunların ıdık töreninde başka şamanist türk boylarında rastlanmayan bir adet vardır ki, bu da ıdıkların kulaklarına küpe takmaktır.”
    (wilhelm radloff - sibirya'dan)

    kurdun hayvan ata olması gibi geyiği hayvan ana sayabileceğimiz geyikten türeme mitlerine pek rastlanmasa da (bazı araştırmacılar eski türklerde geyiğin de kurt gibi hayvan ata/ana olduğunu fakat zamanla avcı toplayıcı aşamadan savaşçı toplum aşamasına geçen türklerde geyiğin yerini kurdun aldığını söyler ki nedenini açıklamaya herhalde gerek yok) çok eski dönemlerden beri türklerin en eski kültlerinden biri olan hayat ağacıyla* birlikte geyiğe de kutsallık atfedildiğini biliyoruz. hatta bahaeddin ögel hoca eski altay mezarlarında bulunan geyik dişlerinin dini bir anlam taşıdığını söyler. ırk bitig’de de geçen geyik, kemiği ile fal bakılan hayvanlardan biriydi.

    “fal bakmak için kürek kemiğinin kaynatılmamış olması gerekirdi. en doğru fal koç ya da koyun kürek kemiği ile bakılırdı fakat yakut türkleri en çok geyiğin kürek kemiğini kullanırdı. kahin kemiği ateşte kızdırdıktan sonra kemikteki çizgiler, çatlaklar ve noktalara göre yorum yapardı.”
    (bkz: fal/@ay hatun)

    “15. yukarıdan sis bastırdı, aşağıdan toz kalktı. kuş yuvasından uçup yolunu kaybetti, geyik yavrusu koşup yolunu kaybetti, insanoğlu (da) yürüyüp yolunu kaybetti. (bunlar) yine tanrı lütfu ile üçüncü yılda sağ salim (buluşup) görüşmüşler. hepsi (de) mutlu olur, sevinirler, der. öylece biliniz. bu fal iyidir.

    45. geyik yavrusuyum. oysuz ve susuz nasıl yapabilirim nasıl hayatta kalırım der. öylece biliniz. bu fal kötüdür.”
    (bkz: ırk bitig/@ay hatun)

    okuma yapılan ve yararlanılan kaynaklar:
    bahaeddin ögel - türk mitolojisi
    jean-paul roux - eski türk mitolojisi
    wilhelm radloff - sibirya'dan
1 entry daha
hesabın var mı? giriş yap