• layık, yaraşır, müstehak anlamlarına gelen bir sözcük. "akıllara seza" şekline ironiyle kullanıldığı da olur.
  • olabilecek en güzel dişi varlık isimlerinden biri.
  • tabi ki (bkz: seza reisoğlu)
  • farsça bir sıfattır.
    bir şeye değer, uygun.
  • tevfik fikret'in bir siiri. tevfik fikret bu siirde seza isimli bir kizi anlatir.
  • bazen herkesin sana, senin onlara verdiğin değeri vermediğini anlarsın. işte bu duruma sezadenir.
  • seza

    gariptir, ne zaman geçse pîş-i çeşmimden
    ufukta bir mütemevviç bulut, ya bir yelken,
    seza gelir o geniş rebhesiyle hatırıma.
    sezfi... o neş'eli, rikkatli bir tabiatti;
    bakarsınız mütelevvin, bakarsınız ciddî.
    demin getirdiği küçük bir vesile, hatırıma
    sezâcığın yine bir sergüzeşt-i ağrebini.
    o bir sabah bularak bir çamın dibinde beni:
    — benimle şimdi gelirsen, demişti, zannederim
    pek istifadeli bir gün geçirmeyiz amma,
    epeyce eğleniriz...
    — pek güzel, sezâ, giderim.

    evet, bugünkü gibi hâtırımdadır hâlâ:
    yeşil dikenler içinden, yosunlu bir yardan
    sukut eder gibi indik kenâr-ı deryaya.
    yağardı sahili tezyin eden ağaçlardan
    sedefli kumlara titrek rakîk bir saye
    bu gölgelikti sezfi'nın sedir-i müntehabı,
    hayâlini buradan mezcederdi dalgalara.
    uzakta, heybeli'nin tâ ucunda, martı gibi
    küşâde bâl-i tenezzüldü bir beyaz kotra.
    güneş, tulûa henüz haşlamış kadar mahmur,
    pamuk bulutların üstünde eyliyordu huzur;
    .........

    uzak yakın bütün eşya, bütün bu sahiller
    güler gibiydi, fakat bir hazîn tebessümle;
    olurdu ra'şenümâ reng-i infiâl-i seher
    sedefli kumları hıis eyleyen köpükte bile,
    sükûn-ı manzaradan sanki hisseyâb olarak
    sezfi epeyce zaman kaldı öyle müstağrak;
    yüzünde aksi nünâyândı bir mülâhazanın.

    dedim:
    - bugün yine dalgınlığın pek üstünde.
    - hayır, şu gördüğünüz kotracık bizim adanın
    biraz hizasını geçsin, biraz bükülsün de...
    cevâb-ı nakısı rizân olup dehânından
    sükûta vardı yine. kotra döndü, geçti; sezâ
    elinde bir çalı, söz çıkmıyor lisânından.
    önünde kumları çizmekle oynuyor hâlâ.
    —o kotra geçti, sezâ...
    — hangi kotra? ben hayran,
    refikimin yüzüne öyle kalmışım nigerân
    o gün guruba kadar sonra her zaman, her gün
    bu bahsi tazelemiş, tatlı tatlı gülmüş idik...
    "o hangi kotra, canım?" derdik. âh evet, daha dün
    bu bahsi tazelemiş, tatlı tatlı gülmüş idik...
    bugün zavallı sezâ sâkin-i cinan artık;
    o kotra bahsi bir efsâne, bir yalan artık!

    tevfik fikret
  • "- bu askerlik meselesinin tehlikeli bir durum alması üzerine zekeriya bey işi ele almış ve düzeltmiştir - nüfus kağıdım ve kütükler değiştirilerek muzaffer seza namında bir şahsın adına girmek suretiyle asker kaçağı durumundan kurtulunmuş - zekeriya bey, muzaffer seza'nın künyesini de temin etmiş, böylelikle askerlik meselem kapanmıştır." sevim burak - yanık saraylar (ah ya rab yehova)

    (bkz: sezai)
    (bkz: akıllara seza), akla seza
hesabın var mı? giriş yap