aynı isimdeki diğer başlıklar:
  • ing. ayrilma, ayirma, ilişiğini kesme, işten çikarma.
  • türkçe'deki kıdem tazminatına denk düşen terim. genellikle severance payment ya da severance allowance olarak kullanılır
  • daysend ın 2003 de çıkardıkları ilk ve şimdilik son albümleridir.
    track list :

    born is the enemy
    ignorance of bliss
    the blood of angels
    countdown
    prism of you
    end of days
    severance day
    sellout
    september
    beggars with knife
    sibling

    ayrıca albümün en sağlam parçası born is the enemy dir.
  • bir masaüstü frp oyunu vesilesiyle ilk kez karşılaştığım 2003 yılından beri ne zaman dinlesem elimden tutup gizli diyarlara uçuran, bilmediğim toprakların üstünde süzülürken mihmandarlık eden, bazen de gitmek için can atan ben sarsağı olduğum yere kilitleyen ve içeri bir katre güneş ışığı girmesine bile izin vermeyen; derin, sakin ve kavi dead can dance eseri..

    severance,
    the birds of leaving call to us,
    yet here we stand
    endowed with the fear of flight.

    overland
    the winds of change consume the land,
    while we remain
    ın the shadow of summers now past.

    when all the leaves
    have fallen and turned to dust,
    will we remain
    entrenched within our ways.

    ındifference,
    the plague that moves throughout this land
    omen signs
    ın the shapes of things to come.

    (fısıltıyla, 2 defa)
    tomorrow's child is the only child.

    --------
    1989 canlı performans:
    http://www.youtube.com/watch?v=uje9ks3bbmm

    2005 canlı performans:
    http://www.youtube.com/watch?v=zuxsv_4_2bs

    yıllar geçiyor, ihtiyarlıyor insanlar ama şarkının hissiyatında mündemiç olan derin hüzne müstenid o boşluk-kayıtsızlık duygusu sabit.. solist ihtiyarlıyor, sahneler değişiyor, ses geçen yıllara yenik ve titriyor fena halde, alkışlayanlar da değişiyor bu 16 yıl boyunca ama o dipsiz hal aynıyla yaşıyor.. sürüyor şarkı, bitti sanılan ve sesin kesilip ışığın kapandığı o an aslında hikayenin başladığı noktadır ki sanırım bu eseri ben aciz için bu kadar kıymetli yapan da tam olarak bu..
  • düşünün, öyle bir işiniz var ki, ofisteyken dışarıdaki hayatınıza dair, ofis dışındayken de ofisteki hayatınıza ve yaşadıklarınıza dair hiçbir şey bilmiyor ve hatırlamıyorsunuz. işte ben stiller' ın yönetmen koltuğunda oturduğu bu dizi tam da bunu anlatıyor. dizinin konusu ilk başta kulağa basit gelse de, oldukça yavaş ilerlese de, kimi sahneler absürt biçimde uzun tutulmuş olsa da insanı içine çekiyor, geriyor ve altından nasıl bir şey çıkacak diye meraklandırıp izlettiriyor. durağan dizilere çok fazla katlanamama rağmen bunu çok beğendim ve sonunu nereye bağlayacaklarını merakla bekliyorum.

    dizinin senarist kadrosunda yer alan kişilerden bir tanesinin de iş hayatımın yaklaşık bir buçuk yılında bana adeta cehennemi yaşatan, sonra da hiçbir şey olmamış gibi ofisten çıktığın anda buraya dair her şeyi kafandan atlamalısın diyen pek sevgili eski yöneticim olduğunu düşünüyorum.
  • barış özcan sayesinde keşfettiğim dizi diyebilirim. daha ilk bölümünden itibaren seni sarmaya başlıyor. başrolü oynayan oyuncu hakkaten rolüne inanılmaz oturmuş daha önce good place de kötüyü oynayan karakter burada görmek şaşırtı gerçekten. (bkz: adam scott)

    konusu itibariyle tam olarak nereye bağlayacaklarını merakla beklediğim apple yapımı bir dizi. lumon adı altında şirketin çalışan(lar)ına uyguladığı sistem var, bu sistem de ise çiple beynini iki farklı şekilde kullanıyorsun. işteyken iş, iş çıkışında da aile hayatı vs. aslında birçok yere bağlanabilir mesela bir yerinde deniliyor mi o 8 saat içinde birine aşık olabilir eşini aldatabilirsin vs. şirketin bu kısım gibi vb. düşünemediği aslında birçok açık var gerçi ne yapılmak isteniyor daha çözemedim belki de amaç bunları test etmek. helly karakteri aşırı uç noktada olmuş diyebilirim. dışsal benliği işe gitmesini isterken diğer benliği ise tam tersi düşünmektedir. bence oturup izlenesi dizi olmuş. hatta düşündüresi de. bu arada oyuncular cidden iyi seçilmiş.

    edit: kesinlikle izlemelisiniz. sezonun bütün bölümleri muhteşemdi. tahmin ettiklerimin çoğu çıktı resmen diyebilirim. of bekle şimdi bir sene yeni sezonu bakalım.
  • son zamanlarda izlediğim en iyilerden. yavaş sakin ilerliyor olması daha da merak uyandırıyor.minimal sahneler ve ofis dizaynı gerçekten çok iyi!
    merakla yeni bölümler bekleniyor..
  • (bkz: barış özcan) tavsiyesi ile radarıma giren dizi. severance

    uzun zamandır kaliteli diziye hasretiz 7 bölüm yüklenmiş, bu akşam başlıyorum.
  • konu kurgu örgü güzel de malum her dizide olduğu gibi bunda da neredeyse bu güzel konu kurgu örgüyü erken terketmeme sebep olacak bazı şeyler vuku buldu şu skeptik kafamda. neyse ki dışsalımın iradesi baskın çıktı da izlemeye devam ettim. gelelim vukuatlara:

    *** içseller için spoiler içerir dikkat ***

    birincisi: yahu çok afedersiniz ama o asansördeki kod dedektörü ney lan? biri bana açıklasın. hangi teknoloji ile, hadi teknolojiyi geçtim, hangi algoritma ve yazılım ile senin üzerinde bir kod olduğunu anlıyor acaba o asansördeki sensör? yemin ederim space tuşuyla diziyi durdurup on dakika mantıklı bir açıklama düşündüm. yok bulamadım.

    ikincisi: madem yara bere dışarıya geçebiliyor, yahu orada yıllardır çalışan hiç kimsenin aklına gelmemiş mi bu şekilde dışarıya (dışsalına) bir mesaj yahut bilgi iletmek? al eline minnak bir iğne vücudunda belli yerlere batır bir nokta yahut çizgi izi bırak. tabii bu izler belli bir örüntüyü takip etsin. zamanla dışsalın bu izlerden şüphelenip bu örüntüyü aramaya başlar ve mesajı okuyabilir pekala. (hey ben'ciğim ikinci sezonda bunu dene olur mu?)

    üçüncüsü; bunların insan biyolojisi ve psikolojisinden de haberi yok. vücudun istediği kadar dinlenmiş dinç güçlü kuvvetli freş olsun, eğer bilincini kapatıp uyku modunda rüya görmezsen 72 saat içinde delirmeye hatta çıldırmaya başlarsın. tamam o dışsal denen lavuk mışıl mışıl uyuyor peki ama o zavallı içselin bu uyku deneyimini hatırlamıyor olması onu nasıl oluyor da zihnen delirtmiyor?

    neyse daha var da sonra yazarım artık.
hesabın var mı? giriş yap