• perec gibi bir modern biyografi anlayışıyla yazar. 1901-1990 kafelerden kabarelerden dadazmden sürrealizmden blanchot'dan bataille'dan klossowski'den miro, giacometti, duchamp, lam, and bacon ve afrika kültüründen (l'afrique fantome 1933) etkilenir.la regle du jeu türkçeye kuş kadar çevrilmiştir. ayrıca bence ayak fetişistidir.
  • "ve, glossaire (eski ve az bulunan sözcükler sözlüğü) adlı yapıtında bir yandan bazı sözcüklere şiirsel bir tanımlama, yani sesli kesim ile sözel ruh arasındaki karşılıklı içerimlerin bireşimi olacak bir tanımlama arayan, öte yandan da, daha yayınlanmamış bir yapıtta kendi gözünde, özellikle duygulandırıcı olan bazı sözcükleri kılavuz edinerek yitik zamanın ardına düşen leiris'in* bu ikili girişimini doğrulayan şey de budur işte. buna göre, şiirsel sözcük küçük bir evrendir." jean-paul sartre - qu'est-ce que la litterature*
  • en büyük fransız etnolog olarak anılır, bunun nedeni ise diğerlerinden farklı olarak; sürrealist kelimeler ve betimleme cesareti, benliğinize ve kabule ulaşana kadar ruhunuzun içsel durumlarını ince bir şekilde tanımlaması ile ilişkilendirilmiştir.

    levi-strauss'un yüzyılın en büyük nesir yazarı olduğunu söylediği bu kırılgan ve özgün adam, aynı zamanda bir tür edebiyat prensi; sahip olma temasını benzersiz bir roman tarzıyla masaya yatırdı.

    marcel griaule yönetimindeki dakar-djibouti etnolojik misyonuna katıldığı 1931-32 yıllarında arabistan, yemen ve etiyopya'yi hayal etti. kendisinin bir condrad lorenz olduğuna inanıyordu ve rimbaud'un ve habeşli arkadaşının ruhuyla yaşıyordu. ruhunda kültürlü adamın hayranlığının ötesinde çılgın bir umutla beslendi. böylece, kendi hayatını yaşama, yazma konusundaki engellerini aşmasını umuyordu.

    öyle ki, etiyopya'ya ayak bastığında,şimdi biraz yıpranmış olan eski başkent gondar'da, lanetli şair rimbaud'nun birkaç yıldır yaşadığı yerde, hedefine ulaştığını hissetti.

    artık devam etmek ya da oradan ayrılmak istemiyordu ve birkaç ay boyunca kendini çar kültünü ayrıntılı bir şekilde tanımlamaya adadı.tabii ki, bir etnologun bir tarikata girmesi ilk değildi, ama hiçbiri bunu böylesine derin, bilinçli ve kararlı bir şekilde yapmamıştı.bize eşi benzeri olmayan yoğunlukta alınan kişisel gözlemlerin notlarını bıraktı. *
hesabın var mı? giriş yap