• ayricaligi olan hak

    osmanli'nin 17.yuzyildan itibaren bol keseden dagittigi sey
    (bkz: kapitulasyon)
  • (bkz: privilege)
    pri-vilage. sizin bizim köy kadar tanıdık ve özel..
  • başkalarına uygulanmayan özel muamele, taviz, ödün, öncelik.
  • zaman zaman elini verip kolunu kaptirmak haline gelir verilen imtiyazlar.
  • bi balık türü
    (bkz: akya)
  • bazı insanların senin dostun olmayı kabul etmesi halidir.
  • yeni türkiye türkçesinde ''akp'li'' anlamına gelen kelime.
  • "fakat bir şeyin sevgisi için önemli şeyler başarabilen kadınlar, oldukça istisnadır. çünkü bu, doğalarıyla gerçekten bağdaşmamaktadır. bir şeye sevgi duymak, erkeğin imtiyazıdır. fakat eril ve dişil unsurlar, insani doğamız içerisinde birleştiklerinden, bir erkek kendisinin dişil kısmında, bir kadın da kendi eril kısmında yaşayabilir." carl gustav jung - aspects of the feminine

    (bkz: mümtaz)
  • dünya tarihi aslında bir bakıma kendisinde birtakım imtiyazlar olduğunu düşünen birey, sınıf ve devletlerin bu imtiyazlarının törpülendiği, bu törpülenme sırasında yeni imtiyaz sahiplerinin ortaya çıktığı ve zaman içinde yeni imtiyazlıların da imtiyazlarından olduğu sonsuz dairesellikte bir akışkanlık tarihi. kimi dönemlerde asırlar boyunca pek dişe dokunur dönüşümler gerçekleşmezken kimi zaman da imtiyaz hareketliliği epey hızlanıyor. yani mesela bakıyorsun binlerce yıl kimi iktisadi kuvvetler, toplumsal normlar, kültürel değerler fazla değişmeden öylece mevcudiyetini muhafaza etmiş, ama kimi dönemlerde birkaç on yıl bile baş döndürücü bir imtiyaz değişikliği cereyanlarıyla geçiyor. imtiyaz demişken illa devletlerin ya da toplumsal sınıfların ekonomisine dair bir kavramsallaştırmaya da hapsetmemek lazım meseleyi. kültürel değerleri, bir zamanlar genelgeçer toplumsal doğru addolunmuş ama falsoları sonradan idrak edilebilmiş alışkanlıkları de hesaba katmalı. mesela rahmetli babam herhalde üç çocuğundan hiçbirinin altını bir kez olsun değiştirmemiş, bebekle/çocukla evde kalıp onları eğlememiş, evi bir defa dahi temizlememiştir ve bütün bunları yapmazken ne kendisi ne de ailesi ve uzak/yakın çevresi bunda yadırgatıcı bir taraf görmemiştir. bilakis, yapmış olsaydı yadırgayan gözler ve sözlere yol açacaktı. türkiye'de "erkek" olmanın, evin reisi olmanın, işte her nasıl tarif edilecekse onun kendisine sağladığı imtiyazlarla sürülen keka bir yaşam. bugün de bu eski imtiyazlara sahip olanlar yok mu? var, sürüsüne bereket hem de. ama bir 30 40 yıl öncesiyle kıyaslandığında bir törpülenmeden bahsetmek mümkün. ha bu törpülenme bizim neslin erkeklerine yaramadı pek tabii, yani kim imtiyazlarından olmak ve boklu bezleri değiştirmek, gün boyu bebek/çocuk eğlemek ister ki? böyle anlarda insan işte ya o eski imtiyazılılar gibi olabilmek ya da imtiyazların mevcut olduğu bilgisinin dahi olmadığı, dibine kadar imtiyazsız, sınıfsız, kaynaşmış bir toplum içinde yaşamak istiyor.
hesabın var mı? giriş yap