• pazartesi dergisinin eski yayın kurulu üyesi, artık olmayan defterde yazıları yayınlanmış, odp myk üyesi. feminizmle marksizmi ustaca birleştirmeyi becerebilmiş ender kadınlardan.
  • marxist feminizmin (gozlerim doluyor,sevincten bu kelimeleri yanyana gorunce) onemli bir temsilcisi. kadin emeginin ekonomi-politigi ve cinsiyetci is bolumunun materyalist bir elestirisinden feyz alan feminist politikanin olanaklari uzerine onemli calismalar yurutuyor. ki bu konu materyalist akimdan beslenen feministler icin cok bicak sirti ve olumcul bir konu.
    nasil marksizmle feminizmin mutsuz evliligi ironik bir bicimde dile getiriliyorsa. ev ici emegi ve ucretli emek arasinda da boyle cozulmez bir gerilim var. kadinin gorunmeyen emegi diye ozetlenebilen, ev ici emeginin piyasa terimlerine gore degersiz kilinisini anlatan. ve bu sekilde kadinin, ev ici emeginin somurusunu konu disi biraktiran. iste gulnur savran bu iki emek pratigini, organik ve dinamik bir temelde iliskilendirmeye calisiyor. cok isabetli bir secim olarak da enformel sektordeki ev ici uretime bakiyor.
    yeni kitabindan sonra uzun bir suredir uzak durdugu politikaya tekrar geri donecekmis. oyle yani. (gittikce daha pedagojik entryler giriyoum, hadi bakalim hayirlisi)
  • sosyalist feminizmin türkiyedeki en önemli teorisyenlerinden olan yazar aynı zamanda odtü mimarlık fakültesi öğretim üyelerinden erhan acarın da kız kardeşidir.
  • türkiye'de sosyalist feminizmin en güçlü temsilcisi..

    soyadını da eşi sungur savran'dan almış olmasına rağmen, sungur savran'ın eşi olarak değil gülnur savran olarak anılmayı başarmıştır..

    sınıfsal perspektifle feminizmi ustaca buluşturması; bir yandan sosyalizmin kadınların kurtuluşunun ön koşulu olduğunu ortaya koyarken, diğer yandan sosyalist hareketin erkek egemen yanlarını da törpülemeye çalışması son derece başarılı bir duruşun temsilcisi yapmıştır kendisini..

    türkiye'de ilk sosyalist feminist dergi olan ve 1988-1990 yılları arasında çıkan kaktüs dergisinin, daha sonraki yıllarda da pazartesi dergisinin yayın kurullarında yeralmış ve son derece önemli yazılar, kitaplar kaleme almıştır.. diğer yandan siyasi hareket içerisinde de aktif görev almaktan geri kalmamıştır..

    yazılı eseleriyle de sosyalist harekete katkı sağlaması bir yana kadın hareketi için önemli kuramlar ortaya koymuştur..
    kaleme aldıklarıyla birlikte özgeçmişi kısaca şöyle özetlenebilir;

    " gülnur acar-savran 1951’de istanbul’da doğdu. 1976 yılından başlayarak asistan olarak çalıştığı istanbul üniversitesi edebiyat fakültesi felsefe bölümündeki görevinden yök yasası nın çıkmasıyla birlikte istifa etti. 1983 yılında rousseau hegel ve sivil toplumun eleştirisi başlıklı doktora tezini tamamladı. 1987–97 yılları arasında istanbul bilar’da ders verdi. boğaziçi üniversitesi sosyoloji bölümünde iki dönem, mimar sinan üniversitesi sosyoloji bölümünde ise üç dönem ders verdi. sivil toplum ve ötesi (alan yayıncılık, 1987; 2. baskı: belge yayınları, 2003) adlı bir kitabı ve nesrin tura ile birlikte hazırladığı kadının görünmeyen emeği (kardelen yayınları, 1992) adlı bir derlemesi var. feminist hareket içindeki faaliyetlerini sürdürürken bir yandan da 11. tez, sınıf bilinci, sosyalist-feminist kaktüsve pazartesi dergilerinin yayın kolektiflerinde çalıştı. ayrıca, yapıt, defter ve praksis dergilerinde de yazıları yayınlandı. halen feminist teori üzerine çalışmalarını sürdürüyor."

    en son kitabı olan beden emek tarih de 2004 yılında yayınlanmıştır..

    aklından öpülesi, cesareti ayakta alkışlanası bir sosyalist feminist liderdir kendisi..
  • sosyalist feminist pozisyonunu kadınların kurtuluşunda sosyalizmi önkoşul gördüğü şekliyle anlamanın hata olacağı feminist kuramcı. kadınların ezilmesi, değersizleştirilmesi ya da sömürülmesi (her neyse) meselesini marksist emek kavramından yola çıkarak ve o kavramın açılımlarını marks'ın yaptığından çok daha farklı noktalara çekerek yapan kuramcı. haliyle onu marksist ya da sosyalist yapan şeyi sosyalizme feminizmi eklemlemesinden ziyade, kadınların sömürüsünü materyalist ilişkilerle açıklaması şeklinde anlamak gerek. öyle görünüyor ki, kadınların özgürleşmesinde sosyalizmi ya da işçi hareketini önkoşul gördüğünü söylemek kendisinin de itiraz edeceği bir şeydir.

    queer teoriyi de materyalist perspektifini koruyarak sahiplendiiğini beden emek tarih kitabından görebileceğimiz bir kadındır kendisi. butler'a en temel itirazı da bedenlerimizin cinsiyetlendirilmesinde maddi ilişkilerin birincilliğinde ısrarı olarak göze çarpmaktadır.

    maddi ilişkilerden yola çıkarak cinsiyet ve cinselliği anlama ve açıklama çabası onu hala marksizme yakın bir yerlere koyuyor olabilir ve bu haliyle beden meselesini biraz ikincil bir noktaya atıyor görünebilir. yine de, türkiye'de onun çabasını böylesine tutarlı ve ısrarlı sürdürmesi, tartışılmayan meseleleri gündemine yerleştirmesi bile başlı başına heyecan verici ve ufuk açıcı bir yerlerde durmaya devam ediyor. hemen her ödevde referans verilesi, yazdığı bir şeyler okunası insandır. teorik pozisyonlar farklı olsa da derin bir sevgi beslemek boynumuzun borcudur.

    tüm bu sevgi selinden yola çıkarak sözlükte onu yalnızca eski kocasının adıyla anmanın da sözlükteki feminist ve cinsiyet duyarlılığına sahip insanlarının çelişkisi olarak durduğundan şu bakınız mühim bir yerde durmaktadır: (bkz: gülnur acar savran)
  • üç ayda bir çıkan feminist politika dergisinde yazılarını takip edebilirsiniz. denilen o ki, kendisi sosyalist feminist kolektifin en şirin genç kızlarından biriymiş.
hesabın var mı? giriş yap