• roman oldukca kisadir, 100 sayfa bile yoktu yanlis animsamiyorsam
  • bide bunun dizisi yapilmisti,zamaninda trt de yayinlanmisti.
  • kitabın adı olan fatih - harbiye, bir tramvay hattının adıdır..
  • şark ve garp arasında kalan türk gencini anlatan kitap. 1930'lu yılların basında türk insanının yasadığı kimlik problemlerine değinen ve semt olarak fatih ve harbiye'yi secen peyami safanin toplumsal romani
    romanda neriman'in benzetmeleri ve babasinin bu benzetmelere verdiği cevaplar okunmaya değer...
  • peyami safa'nın pskolojik tahlil olayında ne kadar aştığının delili olan güzel roman. mevzusu itibariyle de bir dönemin sosyal yapısına ışık tutar. alaturka - alafranga olayının ne kadar eski bir tartışma konusu olduğu da açıkça görülür bu romanda.
  • peyami safa'nin, bati egitimi almis, batili insan gormus kisilere olan "sevgisi" ni anlattigi romani. romanin yazilis maksadi batililasmayi iyi anlayamayan "ezik", "zavalli", "aptal" kadinlarin doğu-bati arasinda nasıl bocaladiklarini ve nasıl oradan oraya cekistirildiklerini anlatmak.

    “annesi babası ona halis bir şarklı itiyatları vermişlerdi; anadolu’da, bir çok memuriyetlerde gezen faiz bey, neriman’ı yedi yaşına kadar saf türk muhitlerinde büyütmüştü. fakat istanbul’a yerleştikten sonra, neriman’ın akrabalarından, bilhassa büyük dayısının ailesinden aldığı tesirler bambaşkadır. galatasaray’dan çıkan ve tahsilini avrupa’da bitiren büyük dayısı ve kızları, neriman’da garp hayatına karşı incizap uyandırmışlardı./ bu iştiyak, ekseriya neriman’ın da haberi olmadan, ruhunda gizli gizli yaşamış ve memleketteki asrileşme cereyanlarından gıda almış, fakat ne şuur, ne de irade halinde ortaya çıkmak için fırsat bulamamıştı. / lozan sulhundan sonra, resmi türkiye’nin de kanunla herkese kabul ettirdiği bu asrileşme, neriman’ın ruhunda gizli gizli yaşayan bu iştiyaka en kuvvetli gıdasını vermişti.”
  • romanın baş kahramanı neriman'ın ağzından yapılan benzetmeler oldukça dikkat çekici.
    örneğin doğu toplumlarının neden kedi, batı toplumlarının ise neden köpek sevip beslediklerini düşünürken şu çıkarımda bulunur:

    "doğu insanları kedi gibidir, yerler, içerler, uyurlar, orada burada pinekleyip pek bir işe yaramazlar. köpek ise daha dinamik ve atılgandır, yararıdır."
  • derinliği ve analizlerinin yer yer çok keyif vermiş olmasına karşın kısa bir roman olarak olayların çok çabuk neticeye kavuşturulması okuyucuyu tatmin etmiyor.şinasi üzerine yapılmış karakter analizlerinin bile bu kitabı okunmaya değer kıldığı düşünüyorum genede.bir dönem romanı gibi gözükmesine rağmen doğu-batı tartışmalarının bir yerlere vardırılamamış olması bu kitabı hep güncel kılacaktır...
  • peyami safa'nın milli mücadele sonrası dönemdeki ülkemizin toplumsal durumunu anlattığı nadide romanı. romanda garplı ile şarklı, alaturka ile alafranga, kültürel ile teknik, benimsenmiş ile medeni arasında türk gencinin seçimini, bir nevi çırpınışını, hakikati arayışını, belki bu arama esnasındaki bocalayışını, çöküşünü ve tekrar dirilişini anlatmaktadır. romanın kahramanı neriman, çocukluktan beri birlikte büyüdüğü şinasi ile evlenecektir. çünkü onların çocukluktan beri yaşadıkları karı koca hayatı kimsenin garibine gitmemekte, herkes bunu onaylar nitelikte davranmaktadır. neriman'ın babası da bu evliliği onaylamaktadır, çünkü şinasi gibi şark'ın bütün özelliklerini üzerinde taşıyan, aklı başında, efendi ve zeki birinin kızını mutlu edebileceğine daha doğrusu kendi inandığı niteliklere tam manasıyla vakıf olduğuna inanmaktadır.
    romanın kahramanı neriman, şinasi'ye son zamanlarda soğuk davranmaya başlar, bunun sebebi, garplılar gibi yaşamaya, eskiye atıfta bulunan gündelik yaşamına dert yanmakta ve daha medeni, daha rahat, daha huzurlu, daha entellektüel bir yaşam istemektedir. bu sebeple macit adındaki, medeni, kibar ve kültürlü birine gönlü yavaşça kaymaktadır. aslında bunun aşk olmadığını kendisi de bilse de bu özentiye sarılmış büyüye kendisini kaptırmaktadır. ve macit'in kendisini davet ettiği baloya gitmek için gün saymakta ve bunun için maddi imkanları elde edebilmek için bütün kozları kullanmaktadır. baloya gitmek için türlü oyunlara başvuran neriman, sonunda babasından da izin alır, hatta babası balo için gerekli olan maddiyatı sağlamak için sarraflara altınlarını paraya çevirmeye gitmektedir. baloya bir gün kala, neriman dayısının kızlarının anlattığı gerçek bir hikayeden sonra baloya gitme kararından vazgeçmiştir -ki bunu tramvayda karşılaştığı macit'e de söylemiştir-eve geldiğinde babasının şinasi ile birlikte feritlere gittiğini öğrenir, kendisi de kararını açıklamak için can atmaktadır ama gideceği yerde buna nasıl bir fırsat bulacaktı...feritlerde, garplı iler şarklı arasında yorumlar yapılmaktadır, bu arada içeri yeni giren neriman'a da şinasi sözleri ile muharebeye geçmiştir. bir süre sonra neriman sinirlerine hakim olamayarak ağlamaya ve kararını göz yaşları ile açıklamaya başlar...kendisini dinlenmesi için başka bir odaya alırlar, neriman sakinleştikten sonra babasına beklemeye ve baloya gitmeye gerek kalmadığını anlatınca, şinasi ile evlenmesi için arasındaki bütün engeller kalkar...

    okunmaya değer, güzel bir roman, özellikle neriman'ın benzetmeleri ve babasının dingin cevaplar, şinasinin mağrur tavrı vs.

    "kalp serçe kuşu gibidir, her an her tarafa yönelir" (hz. muhammed)

    (bkz: peyami safa)
  • romanda neriman'ın çaldığı udu sıkıcı ve ilkel bulup gitardan hayranlıkla sözetmesi dönemin batı hayranlığına çarpıcı bir misal teşkil ediyor.
hesabın var mı? giriş yap