• 1995 cikisli savatage calismasi..bosna dramini konu alan bi konsept albumudur..grupta bircok degisiklik dikkati ceker..yeni baterist jeff plate yeni gitarist al pitrelli ilk selamlarini verirler..eski dost chris caffery'de geri donmushtur ve kalicidir artik..gelmis gecmish en iyi albumler arasinda sayabilicegimiz bu lp'de one child, i am, this is the time, this isn't what we meant, ve not what you see gibi asmis eserler yer alir..dead winter dead ayrica 4 harika enstrumantal parcayla suslenir..
  • albüm 13 parçadan oluşur ve hepsinin bir hikayesi bulunur... (albüm kitapçığında)

    1- overture
    2- sarajevo: saraybosna'da ortaçağda inşa edilmiş binalarla çevrili bir meydan bulunur. meydanın ortasında taş bir çeşme ve köşesinde de çankulesine oyulu bir gargoyle olan bin yıllık bir kilise bulunmaktadır. bu gargoyle (hayvan başlı taş oluk) son bin senedir insanların davranışlarını anlamaya çalışmış, hüzün ve kahkahalarına tanık olmuştur. ancak yüzlerce yıllık incelemeleri sonunda dahi, bu en doğal insan özellikleri onun için gizemini korumuştur.

    3- this is the time: hikaye 1990 yılında başlar. berlin duvarı henüz yıkılmış, komunizm çökmüş ve yugoslavya roma imparatorluğu öncesinden beri ilk defa özgür bir ulus olmuştur. serdjan aleskovic öyle bir dönemde hayatta ve genç olduğu için kendini çok şanslı saymakta ve bu en iyi zamanların mutlu bir geleceği müjdelediğine inanmaktadır.

    4- i am: ancak serdjan yurttaşlarıyla bu mutlu günleri kutlarken, geri kafalı birtakım insanlar komşular arasına nefret tohumlarını ekmekle meşguldur.

    5- starlight: genç ve duyarlı serdjan, sırp birliklerindeki arkadaşlarına katılarak bir anda kendini saraybosna sınırındaki dağlarda, şehre havan topları ateşlerken bulur.

    6- doesnt matter anyway: bu sırada saraybosna'da, genç müslüman kızı katrina brasic, silah tacirlerinden aldığı silahlarla şehir dışındaki tepelere ateş açan yandaşlarına katılmaktadır.

    7- this isnt what we meant: aradan yıllar geçer, 1994 yılının kasım ayıdır. yıllar önce yugoslavya'yı terketmiş olan yaşlı bir adam, doğduğu şehre geri döner. ancak bulduğu yıkıntılardan başka birşey değildir. mevsimin ilk karları düşmeye başladığında, şehir meydanına giderek gökyüzüne haykırır. yugoslavya'nın yıllarca hayalini kurduğu değişim bu değildir...

    8- mozart and madness: yaşlı adam duasını bitirdiğinde güneş batmaya yüz tutmuş, akşamın ilk yaylım ateşi şehrin üzerinde kavislenen toplarla başlamıştır. ancak yaşlı adam, diğerleri gibi barınaklara kaçmaktansa, birzamanların güzelim çeşmesi olan taş yığınının üzerine çıkar. etrafına düşen bombalara aldırmaksızın viyolonselini çıkarır ve mozart çalmaya başlar. bu geceden sonra, bir alışkanlık halinde her gece aynı yerde çalacaktır viyolonselini. ve her gece serdjan ve katrina, savaşın ortasındaki topraklarda sürüklenirken, kendilerini mozart ve beethoven'ın ezgilerini dinlerken bulacaklardır.

    9- memory (dead winter dead intro)

    10- dead winter dead: kış, her ne kadar savaşın günahlarını yoğun karıyla topraktan silmiş olsa da, savaş tüm şiddeti ve acımasızlığıyla devam etmekteydi.

    11- one child: aralık ayının sonlarında bir gün, saraybosna devriyesindeki serdjan, bombalanmış bir okul önündeki çocuk cesetleriyle karşılaşır. hatlarına geri döndükten çok uzun süre sonra bile bu görüntü gözlerinin önünden silinmeyecektir. neyin içinde olduğunu anladığı o anda, artık bu katliamın bir parçası olmak istemediğine karar verir. geleceğini başkalarının cesetleri üzerine kurmayacaktır.

    12- christmas eve (sarajevo 12/24): serdjan ilk fırsatta kaçmaya karar verir. 24 aralıkta, sığınağında oturmuş savaş seslerine karışan viyolonselin noel ezgilerini dinlemektedir. savaş alanının öbür tarafındaki katrina da aynı anda aynı ezgileri duymaktadır.

    13- not what you see: kar henüz durmuş ve bulutlar yıldızlı bir geceyi selamlamak istercesine kaybolmuşken, viyolonselin sesi beklenmedik bir şekilde kesilir. en kötüsünden korkan serdjan ve katrina budalaca birşey yaparlar ve birbirine düşman cephelerinden ayrılarak, ikisi de şehir meydanına doğru ilerlerler. aynı anda vardıkları meydanda ilk defa karşılaşırlar. içgüdüsel olarak orda bulunma nedenlerinin aynı olduğunu hisseder ve savaşmak yerine ağır adımlarla çeşmeye yaklaşırlar. yaşlı adamın ölü bedeni, yanında parçalanmış viyolonseliyle karların üzerinde yatmaktadır. yüzü kanla kaplıdır. bir anda bulutsuz gökyüzünden bir damla su, yaşlı adamın yüzüne düşerek yanağındaki kanı siler. serdjan yukarıya bakar ancak çan kulesine oyulmuş taş gargoyle'dan başka hiçbir şey göremez. bu gece gördüklerinin etkisiyle hemen bu savaşı terk etmesi gerektiğine karar verir. müslüman kıza dönerek ona kendisiyle gelmesini teklif eder. ama genç kızın gördüğü tek şey, serdjan'ın üzerindeki sırp üniformasıdır. serdjan kalbini açarak aslında katrina'nın gördüğünün kendisi olmadığını anlatır. en sonunda katrina'yı ikna eder ve savaştan beraber ayrılırlar...
  • aynı zamanda albümün 10. parçasının adı...

    feel the rush, feel the rush in the back of your head
    "breathe it in, breathe it in," isn't that what they said
    as you stood in the night 'neath the glow of the fires?
    watch it burn, watch it burn, watch it reach through the night
    feel the heat, feel the heat as you bask in its light
    as the puppets hang upon their wires

    i've lost my way, kneel down and pray
    it all decays, it takes me down, down, down
    like the minister said, like the minister said
    where this all has led...dead winter dead

    can you hear what i hear in the back of your mind
    as you stand on the stage when they tell you it's time
    to read words from a past you can't remember?
    gotta keep what you have, tell me what is it for
    if it made sense my friend well then not anymore
    every dream i'm told has its december

    i've lost my way, kneel down and pray
    it all decays, it takes me down, down, down
    like the minister said, like the minister said
    where this all has led...dead winter dead
  • kesinlikle bir metal klasiği olan her anı şahane bir müzikal ziyafettir. kanımca savatage' ın en iyi albümüdür.
  • gelmiş geçmiş en iyi konsept albümlerden biridir, sözleri okumasanız bile, sırf aradan kapacağınız bir kaç cümle ve müziğin kendisi bile hikayeyi size anlatır. bunu yapamayan konsept albümler için:

    (bkz: dream theater)
  • bana her seferinde rainbow şarkılarını hatırlatan bir savatage parçası
  • bazı köklü grupların best of cdlerinde essential veya definitive gibi kelimeler yazar.

    bu iki kelime savatage'ın bu albümü için biçilmiş kaftandır.

    "savatage nedir?" diyen birine (criss oliva olmasa bile) dinletmeniz gereken albüm budur.
  • 1996 dinamo festivali'ndeki performans için (bkz: http://www.youtube.com/…1hubsqtsrzi&feature=related) güzel ortam güzel müzik; orada olmak varmış.
  • eski yugoslav ülkelerinden, özellikle bosna'dan bosna savaşı ve özel olarak saraybosna kuşatmasına ilişkin çıkan iyi sanat eserleri var. grbavica gibi filmler mesela. ancak o döneme ilişkin beni en çok etkileyen iki eser ironik şekilde ingilizler'den ve amerikalılar'dan çıktı. michael winterbottom'un unutulmaz filmi welcome to sarajevo bunlardan biri. kuşatma ve savaş bitip dayton antlaşması imzalandıktan sadece 1 sene sonra yıkık saraybosna'da, gerçek mekanlarda çekilmiş "gerçek" bir film. bir diğeri ise bu albüm. saraybosna kuşatması resmi olarak 1996 şubatı'nda bitmeden 4 ay önce yayınlandı bu albüm. geleceğe dair en ufak bir umut yokken, balkanlar'ın ortasında bir ülke nefret ve şiddetle paramparça olurken paul o'neill ve savatage esasında trajediyle sonuçlanmış bir hikayeyi aldı ve belki bir gün işler düzelir dedi. umutları yerini buldu mu, ondan çok emin değilim, galiba hiçbir zaman da bilemeyeceğiz. görünürde sorun yok, ancak savaştan önce de böyleydi, unutmamak gerek.

    sadece müzik açısından, dead winter dead savatage'in son iyi albümüdür benim için. ve en iyisidir. müthiş bir rock albümü, konsept albüm. müzikal zenginliği mesela streets'in misliyle ötesine geçer. gutter ballet, edge of thorns... hepsini sollamıştır. criss oliva'nın izinin son kez hissedildiği albümdür.

    fakat müziğe yönelik her türlü övgünün çok ötesindedir albümün gerçek başarısı. bir rock albümünde hikaye nasıl bu kadar iyi anlatılır? albümün dekoru olan yerleri o günlerden 10 sene sonra gözlerimle gördüm. hem de yine kar örtüsü saraybosna'yı kaplarken. işin tuhaf yanı, ben de o sırada bir askerdim. 10 sene hiçbir şeyi tamir etmiş gibi değildi, umarım dead winter dead'in umudu bir gün gerçeğe dönüşür.
hesabın var mı? giriş yap