• emir, kisiyi bisey yapmaya zorlayan soz
  • ilk türk devletlerinde bakan anlamına gelir.
  • "küçük ve büyük buyruk olmak üzere değişik tarihlerde yazılmış alevi ibadetini ve erkanını tarif eden kitapçıklardır."

    aleviliğin kaynakları

    (bkz: imam cafer buyruğu)
  • beloyannis'in öyküsü. dido sotiriyu'nun, yunan iç savaşı ve nikos beloyannis'in 1952'deki idamına kadarki süreci anlattığı eseri.

    yunanistan komünist partisi'nin iç savaş sırası ve sonrasındaki yiğitliklerini ve hatalarını, komünistlere karşı açılan casusluk davalarının nasıl düzmece olduğunu, infaz kararlarının zaten daha mahkeme başlamadan kafalara konduğunu, yunan hükümetlerinin abd'nin kuklası olduğunu çok yalın bir gerçeklikle ortaya koymuş sotiriyu.

    politik davaları bol olan, üç fidanını, gencecik devrimcilerini idam eden türkiye'yle benzerlikler bulmakta zorlanılmayacak bir kitap.
  • şükrü babaya ait güzel bir nevruz deyişi. gani pekşen derlemiştir. nevruziye albümünde okumuştur. dinlemek için şuradan
    sözleri de yazalım.

    akşamlar aşk olsun bayram gecesi
    bu ayın nurudur sultanı nevruz
    fazlı şah'ın budur dilek gecesi
    ne mübarek gündür sultanı nevruz

    bayram kutlu olsun açılmış güller
    konmuşlar meydana garip bülbüller
    esmayı haydarı zikreder diller
    ne saadet bize sultanı nevruz

    muhammed mustafa sultanı cihan
    alinin cihanı çün kıldı beyan
    hatice sırrından kamusu şardan
    ruha sefa verir sultanı nevruz

    saadet hırkısı büründü ali
    vilayet tacını vurundu ali
    melek secde etti bilindi ali
    nübüvvet sırrında sultanı nevruz

    muhabbet şehrinin nurdan kapısı
    oniki imamdır cennet kapısı
    hakka secde eder bunun hepisi
    dilekler kabuldur sultanı nevruz

    sakiyi kevserdir ol şahı merdan
    sundular kevresi ol demde hemen
    süresiz demleri yıkılsa cihan
    şad olur kalbimiz sultanı nevruz

    ondört masumu pak sırrı surrullah
    ayini cem içre nuru nurullah
    cümlenin muradı verici allah
    bizide şad eder sultanı nevruz

    şükrü baba söyler bu deme şükür
    nurunu sırrını kıldı tefekkür
    muhammed ali'dir dilimde zikir.
    ne mürevvet bize sultanı nevruz
  • "uslular hep uslanmamışlardan buyruk alırlar. insan kendini uslandırmış, böylece buyurma gücünü, kendi kendine yön verme gücünü yitirmiştir." d. h. lawrence - anka kuşu

    "bana buyurulanlar derimin altına dikilmiştir; bir gün yazı yazmasam, yara zonklar; eğer çok kolaylıkla yazarsam, yine zonklar." jean-paul sartre - les mots

    "ancak buyruklar, ihtarlar durduğunda uyumak mümkündür." helene l'heuillet - gecikmeye övgü

    (bkz: buyurmak), buyrultu, buyur
    (bkz: emir)
  • 've nasıl ki bu buyruk* her insana kendini nasıl seveceğini öğretmek istiyorsa, aynı şekilde tensel sevgiye ve arkadaşlığa da doğru sevgiyi öğretmek ister: komşu sevgisini kendini sevmekte muhafaza edeceksin, komşu sevgisini tensel sevgide ve arkadaşlıkta muhafaza edeceksin. bu belki seni rencide edecek - ne de olsa sen hristiyanlığın daima infialin izlerini taşıdığını biliyorsun.

    fakat sen yine de inan; sen, hiç yanan mum söndürmemiş bir öğretmenin bir insanın içindeki asil ateşi söndürmek isteyeceğine inanma; sen, içinde sevgi olanın, asıl onun her bir insana sevgiyi öğretmek isteyeceğine inan; sen, eğer tüm şairler tensel sevgiyi ve arkadaşlığı öven bir şarkıda bir araya gelmiş olsalardı diyeceklerinin, "seveceksin, komşunu kendin gibi seveceksin" buyruğunun yanında hiç kalacağına inan!

    sen, buyruktaki söylem kulağına, nağmeleriyle sana yalakalık eden şairinki gibi iltifatçı değil de, seni düşkünlüğün aziz korunağından adeta çekip çıkarmak istermişçesine, itici ve korkutucu geldiği için seni adeta töhmet altında bırakıyor diye, inanmaktan vazgeçme - bu sebebe inanmaktan vazgeçme, iyice bir düşün, sadece buyruk böyle diye, söylem böyle diye, sırf bu sebepten, hedef inancın hedefi olabilir!'

    (bkz: kjerlighedens gjerninger)
    (bkz: søren kierkegaard)
  • emirin aksine daha eskiden türkçeye girmiş bir söz

    emir : elif mim ye re (arapça) amr , amara (buyurdu) gelir , sıfatdır.

    buyruk , buyur - mak
    hipotez olarak bey ile ilişkili olduğunu düşündüğüm bir söz .

    (eski türkçe :bèg - kökenden ise soğdca veya sanskritçe ilişkili (( hint - avrupa )) ihsanda bulunan, tanrı , hükümdar , soylu kişi anlamına gelir )
  • islam öncesi türk devletlerinde bakana verilen isim.
hesabın var mı? giriş yap