• ayakkabi satilan magaza ya da bunlari satan kisi.
  • (bkz: schumacher)
  • (bkz: al bundy)
  • (bkz: kunduracı)
  • bir arkadaşımın ikinci işini yapmak için açtığını haber verdiği mağazanın formatı. (evet millet gayet ek işini orta büyüklükte bir ayakkabıcı açarak yapıyor.) kendimden geçtim. msnde istediğim model çizmeleri söyledim, onlardan yokmuş ama bir iki güzel modellerini web kameradan gösterdi, güzel bir indirim de yapacak. çizmeleri nasıl beğenip kendimden geçerek "siyahları ayır, yakında dönüyorum, alacağım bak!" şeklinde ültimatomlar verdiysem arkadaşım gülme krizine girdi. artık bulamadığım ayakkabıları, çizmeleri, terlikleri vs. getirtmem, ucuza almam söz konusu zira çok büyük kar oranına sahipler. şimdiye kadar çok çeşit barındıran bir ayakkabıcı tanıdığımın olmaması çok büyük kayıpmış. umarım bu durum ufak bir ayakkabı çılgını olmama sebep olmaz. allah her kadına ayakkabıcı bir arkadaş nasip etsin. *
  • (bkz: patik) 15-20 numara erkek ayakkbısı
    (bkz: bebe) 20-25 numara araakkabısı erkek ayakkabısı
    (bkz: çocuk) 25-30 numara arası erkek ayakkabısı
    (bkz: filet) 30-35 numara arası erkek ayakkabısı
    (bkz: garson) 35-40 numara arası erkek ayakkabısı
    (bkz: merdane) 40-45 numara arası erkek ayakkabısı

    diye tabirleri vardır. bunların hepsinin başına (bkz: zenne) gelirse kadın ayakkabısı olur.
  • bunların erkek olan ve kadın ayakkabısı satanları istisnasız olarak her kadına "zaten ince ayaklarınız var, o yüzden sizde çok güzel durdu, taraklı olsaydı böyle olmazdı" gibi laflar söylerler. bugün yine birisine bunları söyleyen bir bey gördüm ve özellikle kadının ayaklarına baktım. kaba ve büyük ayakları vardı, giydiği ayakkabı da zaten o tip ayaklar için uygun bir ayakkabıydı. inanan var mı artık bilmiyorum bu gereksiz övgülere ama oldukça komik oluyor.
  • biz aslen kavafların, yani ayakkabıcıların zanaat aygıtlarından. (katı bir nesneyi dikerken iğne/çuvaldız geçirecek yeri önceden delmek için kullanılan, çelikten yapılmış, sivri uçlu ve ağaç saplı araç, kunduracı bizi.) bizlemek, biz ile dürtmek gibisinden olup, burun bizlemek, biz kullanmadan burun karıştırmak oluyor.

    "çünkü yazınsal nesne, ancak devinim içinde varolan garip bir topaçtır. bu nesneyi ortaya çıkarabilmek için okuma adını verdiğimiz somut bir edim gereklidir, ve topaç, bu okuma sürdüğünce vardır. okuma kesildi mi, kağıt üzerindeki kara çizgilerden başka bir şey yoktur artık karşımızda. ayakkabıcı, eğer ölçüsü tutuyorsa, kendi yaptığı ayakkabıyı giyebildiği, bir mimar kendi yaptığı evde oturabildiği halde, yazar kendi yazdığını okuyamaz*." jean-paul sartre - edebiyat nedir

    (bkz: biz biziz bizden sonra çuvaldız)
    (bkz: biz/@ibisile)
    (bkz: ayakkabı/@ibisile)
    (bkz: ayakkabıcılar)
  • hakkında en az döküman bulabileceğiniz meslek grubunun başında gelir.
    dolar artışı ilk bu sektörde hissedilir.
    üretim şekilleri standart değildir, ustadan ustaya farklılık gösterir. ustalar genelde çıraklıktan yetişmiştir yenliğe pek açık oldukları söylenemez doğru bildikleri yanlışları düzelmek imkansıza yakındır.

    bunun yanında ayakkabının en az 10 farklı yan sanayi ürünü bulunmaktadır herbiri ile ayrı ayrı uğraşırlar. günümüz şartlarında yapılması oldukça zor.

    istanbul, bolu ve konyada iki yıllık yüksekokulları yine istanbulda sırf ayakkabı üzerine (tasev) teknik lisesi bulunmaktadır.

    buradan gedikpaşa ustalarına selam ederim.

    rivayete göre ayakkabı işine giren birisi bir daha çıkamıyormuş.
  • bir ayakkabıcının bana anlattıklarına göre ayakkabıcıların aldıkları on ayakkabıdan
    1 tanesi 40 numara
    2 tanesi 41 numara
    3 tanesi 42 numara
    3 tanesi 43 numara
    1 tanesi de 44 veya 45 numara olurmuş. buna da takım asortisi diyorlarmış.
    bir de şunu ekledi kendisi, dünyada satılan 10 ayakkabıdan sadece 4 ü ayağa uyum sağlar, geri kalan 6 sı uyumsuz çıkarmış. ayakkabıcının yalancısıyım.
hesabın var mı? giriş yap