• her ne kadar son yıllarda büyük gelişme gösterse ve hemen hemen her yıl nba'de çok başarılı olabilecek genç yetenekler çıkarsa da keyifle izlenecek bir yapıda olmayan basketboldur.
    genel olarak 3 ekolden oluşmaktadır***. bu 3 basketbol anlayışı birbirinden oldukça farklı olsa da nba tipi basketbol anlayışıyla karşılaştırıldığında birbirlerine çok benzemektedir.
    oynanan oyun açısından disiplin, takım oyunu ve maç kazanma tüm bireysel başarılardan önemlidir. ki bu da takdir edilesi tarafıdır. ancak bir nba fanı açısından sıkıcı gelmesinin nedeni gösterişli smaçlar ve şova yönelik hareketleri barındırmamasından ziyade yeterince hızlı oynanamaması ve bireysel mücadelenin ön plana çıkmamasındandır.
  • 90'lı yıllarda,yani 2000'lerde nba'ye akın başlamadan önce çok klas oyunculara sahip olan, zamanla en iyi oyuncularını amerika'ya gönderen eski kıtanın basketboludur...

    o efsanelere birkaç örnek:

    (bkz: arturas karnisovas)
    (bkz: giorgos sigalas)
    (bkz: fragiskos alvertis)
    (bkz: arijan komazec)
    (bkz: vasili karasev)
    (bkz: petar naumoski)
    (bkz: richard dacoury)
    (bkz: oded katash)
    (bkz: doron schefer)
    (bkz: doron jamchy)
    (bkz: epifanio)
    (bkz: patavoukas)
    (bkz: fernando gentile)
    (bkz: stojan vrankovic)
    (bkz: zeljko rebraca)
    (bkz: zeljko fukac)
    (bkz: dejan bodiroga)
    (bkz: dennis marconato)
    (bkz: alexander djordjevic)
    (bkz: predrag danilovic)
    (bkz: carlton myers)
    (bkz: alain digbeu)
    (bkz: juan antonio orenga)
    (bkz: enrique herreros)
    (bkz: enrique andreu)
    (bkz: marko milic)
    (bkz: nihat mala) ve (bkz: tamer oyguc) *

    bi de yabancılar gelirdi daha da bi şenlik katardı..iyi elemanlar gelirdi ha, hiç küçümsemeyelim...

    (bkz: dominique wilkins)
    (bkz: arriel mcdonald)
    (bkz: delaney rudd)
    (bkz: rolando blackman)
    (bkz: roy tarpley)
    (bkz: david rivers)

    tek tük de nba'ye kapağı atıp başarılı olanlar vardı

    (bkz: dino radja)
    (bkz: toni kukoc)
    (bkz: sarunas marciulionis)
    (bkz: arvydas sabonis)
  • her sene finalde maccabi ile kim oynayacak diye dusunduren mac dizisi
  • nba ile arasındaki farkı sürekli kapatan bir basketboldur. evet yıllarca ufak ufak kapandı bu fark fakat hiçbir zaman bu seneki gibi büyük adımlar atılmamıştı.

    bu adımların en büyüğü elbet olympiakos tarafından atıldı. takımı tarafından kısıtlı olarak serbest kalan josh childress'ı kadrosuna kattı olympiakos ve nba'de yıldız statüsünde olan bir adamı avrupa'ya getirdi. bizim *haber bültenlerimiz sağolsunlar pek değinmediler bu olaya fakat bu çok çok büyük bir olaydır. samuel eto'o'nun özbekistana gitmesi kadar en az.

    avrupa'ya başlayan yıldız akımı ise çok yetenekli avrupalı yıldızların gelmesiyle devam etti. nets'in yıldızı bostjan nachbar da avrupaya gelenler arasına katıldı ve dinamo moskova ile hayvani bir kontrata imza attı. kontratın bedeli 3 yıllık 14 milyon dolar. akabinde yine bir rus takımı olan khimki jorge garbajosa'yı kadrosuna kattı. bitmedi elbet avrupa'ya akan yıldız akını. sonra kulaklarımıza juan carlos navarro'nun eski takımına geri döndüğünü duyduk yine eşek yüküyle para karşılığında.

    daha bir kaç adam daha sayılabilir ama belirtmek istediğim isimler değil. hidayet'i hatırlayın nba'e gitmek için bonservisini kendi cebinden ödemişti. şimdi ise oyuncular avrupa basketbolu'nun da ne kadar kaliteli olduğunu ve yeterli para karşılığında nasıl da geri dönebileceklerini gösterdiler. yani artık oyuncular parayı prestije tercih eder oldular. ha bunda elbet dediğim gibi avrupa basketbolunun attığı büyük adımların da etkisi var.

    bu gelen oyuncuların hiçibirisi de süper yıldızlar değil elbette ama hepsi en azından rotasyonda olan oyuncular hatta ilk beş çıkanlar bile var aralarında. aslında bir yandan da düşünüyor insan avrupa basketbolu zamanında dominique wilkins'i bile getirmişti. o zamanlar da "oha lan yoksa nba ile fark iyice bitti mi" demiştik de sonra olmamıştı elbet. bunda avrupa'nın gelişmiş kulüplerinin yaptığı yavşaklığın da çok büyük etkisi oldu.

    bu hikayeden şöyle bir sonuç da çıkarılabilir. avrupa'da yıldız olmuş ve yıldızlığı sadece avrupa'da kısıtlı kalmış oyuncuların bu kadar büyük yıldızların olduğu bir pazarda fiyatları düşebilir. ama yok amına koyim düşündüm de nereye düşüyo. bu ibneler de şimdi "onlara bu kadar para veriyosunuz. o zaman biz de yıllık en az 5 milyon isteriz" derler. bu sporcu milleti böyle anam.

    ha bir de şunu söyliyim avrupa basketbolu için. gerçek basketbolun oynandığı yerdir burası. hiç kimse bana yok hızlı basketbol, yok birebir basketbol diye mavra sıkmasın. gerçek basketbolda pota altında kemik sesleri duyulur, hücum süresini sonuna kadar kullanacak setler çizilir. o nba'in yücelttiği koçların da bir çoğu avrupa'da tutunamayacak olan koçlardır. çünkü kafalarının bir yerinde her zaman için "lan takım sıkışırsa topu yıldızıma verdiririm. o yardırır nasıl olsa" gibi bir düşünce vardır. avrupa'da ise bu sadece son hücumlarda düşünülür.
  • fibaydı uleb ti, yunan lobisiydi sırp mafyasıydı derken hiç bir zaman nba seviyesine gelemeyecek olan basketbol. eyvallah, avrupa basketbolu daha gerçektir, daha kıran kıranadır, taraftarlık harbidir vs. ama bu işin kaymağını yiyecek olan, en çok ilgiyi görecek olan, en üst seviye oyuncuların oynayacağı yer nba dir. bunda yukardakilere ek olarak en önemli faktörler; tek elden yönetiliyor olması, abd gibi rehahı ve tüketim arzusu yüksek bir ülkede faliyet göstermesi, yine bu ülkenin bütün dünyaya hayat tarzını ihraç etmekte olduğu gerçeğidir.

    döndüğü söylenen yıldızların hiç birisi nba yıldızı değildi zaten. onlar avrupanın yıldızlarıydı. bu adamların ne maç başına aldıkları süreler ne de sayı/rebound ortalamaları nba de hiç bir şey ifade etmiyordu. gerçekten nba yıldızı olmayı başarabilmiş avrupalı oyuncular hala çatır çatır oynuyorlar, bir tanesi bile dönmüş değil, 35 yaşlarından önce dönmelerine de imkan ihtimal yok. nowitzki nin opel skyliners ta, tony parker in asvel de, pau gasol un barcelona da, stojakovic in partizan da oynayacağını zannetmiyorsunuz herhalde ?

    josh childress gibi orta sınıf bir oyuncunun bile önümüzdeki seneye gerisin geriye nba e kaçması büyük ihtimaldir.
  • nba'de oynanan oyun daha bireysel ve yildiza dayalidir; bu da takim oyunu icin kotudur eyvallah. ama 3-5 avrupa takiminin cikip da ortaligi kasip kavuruncuya ve bize "bu adamlar nba'de rahat konferans finali oynar" dedirtinceye kadar... buyuk fark korunmaya devam edecek. isimleri belli 2-3 zengin kulup nba'den $20 mio'ya adam getirdi diye avrupa nba kalitesine cikmi$ olmaz. nba dedigin naneyi haftada 2.5 milyon ki$i salonlarda izliyor. euroleague kac acaba; 200 bin var midir dersiniz?
  • su an zirvedeki takimlarin senelik butcelerinin 30-50 milyon dolar sinirinin uzerine ciktigini gordugumuz basketboldur. dahasi henuz gelir seviyesi ust basamaklarda olmasa da ve de yayin gelirleri konusunda sampiyonlar liginin yanindan gecilmeyen su halde bile durum bu seviyedir. alicisinin her gecen gun arttigi da bir gercek oldugundan yakin zamanda daha enteresan transfler icin neden olmasin demek zor degildir.

    tabi isin bize bakan yuzu ise cok acimasizdir. bizim takimlarimizin butcelerinin bu noktalara ulasmasi hayalden ote birsey degildir. tabii pazarlama konusunda avrupa onune gecmemizi saglayacak seyler kesfedemezsek.

    http://www.ballineurope.com/…tball-clubs-in-europe/
  • yeni kurallar dahilinde hücum süresi 30 saniyeden 24'e çekilmiştir. oyunun hızlanması adına bu güzel bir gelişme ama keşke saporta kupası kaldırılmasaydı!
hesabın var mı? giriş yap