4 entry daha
  • 8'inci ve 9'uncu yüzyıllarda konstantinopolis'ten sonra belki de doğu roma imparatorluğu için en önemli şehir haline gelmiş antik kent.

    dini, kültürel ya da ticari olarak asla roma, antakya, efes ya da iznik seviyesine ulaşamadığını rahatlıkla söyleyebiliriz. nüfusunun en yoğun olduğu dönem olan m.s. 750'lerde bile içinde tahminen azamî 70 bin kişinin yaşadığı bir şehirdi sonuçta amorium. lâkin, bu şehrin önemi stratejik konumundan kaynaklanıyordu.

    heraklius döneminde levanten coğrafyanın neredeyse tamamen araplar tarafından ilhak ve daha sonra fetih edilmesiyle doğu sınırı anadolu'ya sıkışan doğu roma imparatorluğu'nda amorium'un önemi kuzeyinde paflagonya ve bitinya, güneyinde kilikya ve pisidya'ya ve bu bölgelerin önemli kentlerine neredeyse eşit mesafede olduğundan imparatorluk için arap akınlarına karşı harika bir savunma noktası oluşturmasından geliyordu. anatolikon thema'sının da merkezi olan şehir, m.s. yedinci yüzyıl ile dokuzuncu yüzyıl arasında araplar ile romalılar arasında defalarca el değiştirdiyse de asla uzun bir süre araplar'ın kontrolüne girmedi. öte yandan, konumu dolayısıyla son derece kozmopolit bir yapıya bürünen şehrin dokuzuncu yüzyılın başındaki nüfusunun tahminen yüzde 10 ilâ 15'i müslüman arap, yüzde 5 ilâ 10'u da musevi ve athinganoi mezhebinden oluştuğu tahmin edilmektedir. 820 ile 829 seneleri arasında taç giymiş olan ve tarihin en tuhaf darbelerinden biriyle tahta çıkmayı başarmış olan imparator ii. mihail de amorium doğumludur.

    (bkz: ii. mihail/@amorium)

    halife mutasım'ın bizzat yönettiği abbasi orduları, şehri son olarak 838 senesinde ele geçirmiş ve şehirde kayda değer bir yıkım ve yağma yaşanmıştır. bu dönemde şehirde yaşayan 42 hıristiyan esir alınarak ırak'a götürülmüş ve islam dinine geçmeyi kabul etmemeleri sonucunda da öldürülmüşlerdir ve böylece "amoryalı 42 şehit" olarak da bilinen efsane ortaya çıkmıştır. bu 42 kişi içerisinde anatolikon theması ordularının süvari komutanı callistus melissenus, sarayda önemli bir görevi olan ve muhtemelen dönemin imparatoru teofilos'a bir hayli yakın olan konstantinos babucakos ve paflagonya olarak da bilinen bucellarius theması strategos'u teodoris krateros da bulunuyordu.

    1113 ve 1116 senelerinde selcukiyan-ı rum orduları ile aleksios komnenos ile oğlu ioannes komnenos'un yönettiği ordular, bu kentte ya da muhtemelen bu kentin harabeleri üzeri ya da yakınlarında savaşmıştır ve iki savaşı da bariz bir şekilde olmasa da romalılar kazanmıştır. stratejik önemini de yitiren ve yüzyıllar süren savaşlardan yorgun düşen kent, bu dönemlerde kaderine terk edilmiş ve 18'inci yüzyılda tesadüfen yapılan bir kazıda keşfedilmiştir.
2 entry daha
hesabın var mı? giriş yap