• kanımca ioannes komnenos dönemini daha iyi temellendirebilmek için aleksios komnenos hakkında özlü bir bilgiye sahip olunması gerekmektedir. nikethias khoniates'den öğrendiğimiz üzere aleksios komnenos(1081-1118) 7 çocuk sahibi olmuştu. bunların üçü erkek dördü kızdı. aleksios komnenos atalarından bu yana gelen geleneği devam ettirip imparatorluk tahtını büyük oğlu ioannes kimnenosa bırakacağını belirtmekteydi. ancak eşi irene buna karşı çıkıp damadını veliaht ilan etmesini istiyordu. aralarında bu konu çok büyük tartışmalara yol açmaktaydı. bu noktada nikethas bize aleksios komnenos'un, içten pazarlıklı ve düzenbaz bir kişiliği olduğunu da vurgular. 1118 yılında ölüm döşeğindeyken ioannes üzüntüsünden babasına sarılırmış gibi yaparken imparatorluk mührü olan yüzüğü alıp büyük saraya güvendiği adamalar ile çıkar. kimileri bunu aleksios komnenos ile oğlunun ortak planı olarak görürken kimileri bunu reddeder. irene durumdan haberdar olunca eşine gidip hernekadar veryansın etse de imparator oralı olmamıştır. aleksios komnenos son nefesini verirken ioannes komnenos büyük saray girmiş ve imparatorluğunu ilan etmiş bulunuyordu. böylece bizans tarihi için önemli işlere imza atacak ioannes komnenos devride bu tarihte başlamış oldu.(1118-1143)
    ioannes komnenos bir sene boyunca büyük sarayda tahtını sağlamlaştırmak için bekledi. bu arada özellikle kanından kimseler ona suikast planları yapmaktaydı. ancak ioannes komnenos bunlara karşı hep merhametli olmuştur. ioannes komnenos "bana karşı doğa hep tersine işledi akrabalarım bana düşmanlık, yabancılar ise dostluk gösterdi" diyerek içinde bulunduğu durumdan veryansın etmiştir. bütün bu iç sorunları halledip tahtını yeterince güçlendirdiğine inanınca askeri seferlere başlayacaktı. zaten ioannes komnenos çadırında yatmayı sarayda yatmaya tercih eden bir imparator olarak tarihe geçecektir.

    askeri hareketler:

    ilk olarak doğuya dönük bir sefer düzenlemeyi uygun buldu. öncelikle olarak phrygia bölgesine sefere çıkıp amacında muvaffak oldu. buralardaki kaybedilmiş bölgeleri kazandı. bu noktada önemli bir bilgiyi vermek gerekirse askeri anlamdaki en önemli görevlerden birine sahip olan ve imparatorun da en güvendiği kişilerden biriside aksukhos türk asıllı bir kimseydi. bu seferden sonra ioannes orduyla başkente döndü ama pek kalamadan sozopolis (uluborlu)üzerine sefere girişti. burası yalçın kayalıkların üstünde dar girişi olan meydan savaşı yapılarak alınmaya olanak tanımayan bir şehre sahipti. ancak ioannes orduda ona saygınlık kazandıracak bir hile ile burayı kolaylıkla almıştır. kısaca bahsetmek gerekirse,bu hem ioannes kınnamos hemde nikethas khoniates tarafından üstünde durularak şu şekilde izah edilmiştir; bizans ordusundan bir grup surlara tahrik saldırısına gider ve bu tahrike aldanan türkler, kapıları açıp bu kişilere saldırır. o anda pusuda olan ordu rahatlıkla açık kapıdan şehre girer ve kolaylıkla şehir ele geçirilmiş olur. imparator daha sonra antalya civarındaki önemli yerleri de ele geçirip başkente geri döndü.
    1121-22 tarihleri gibi nikethas khoniates'e göre 1223'de peçenekler ile çok büyük çaplı bir savaşa girildi. bu savaş esnasında ioannes kınnamos'un belirttiğine göre imparator ayağından yara almıştır. oldukça kanlı bir savaş olmuş ve bu savaştan da bizans büyük bir zafere ulaşmıştır. bu zafer üzerine sonraki yıllarda da kutlanan peçenek bayramını müesseseleştirdi.
    sonrasında sırplara karşı bir sefere çıkıldı. sırplar anlaşmalara uymayıp taşkınlıklar yapıyordu.bizans kolay bir zafer alarak bu savaşı sonlandırdı.
    hunlar(macarlar)bizans ile geçerli olan anlaşmaları ihlal edip bizans topraklarına tahrik saldırıları yaptılar. bunun asıl sebebi almos ve stephanos arasında ki siyasi kavgaydı. almos bizans topraklarına sığındı ve bizans da ona hamilik yapınca bu şekilde tahrikler başladı. imparator ordusunu topladı ve cenke gitti çok şiddetli olmayan saldırılar sonucunda uygun bir anlaşma ile iş tatlıya bağlandı.
    batıda ki bu işler bitince kastamonu'ya sefere çıkıldı. burayı çok zorluk çekmeden ele geçirmeyi başardı. ancak daha sonra türkler burayı geri aldı. buna kızan imparator daha güçlü bir şekilde kastamonu'ya saldırmaya karar kıldı. bu sefer selçuklu sultanı mesut ile anlaşma yapıp birlikte saldırmaya karar kıldı. nitekim mesud selçuklu sultanıydı ve danişmetlilerin gücü selçukluyu rahatsız ediyordu. ancak ilk önce bu saldırıyı kabul eden mesud şehir önünde danişmend emiri muhammed ile yaptığı konuşma sonucu türk ırkı için zararlı bir savaş olacağı fikrine kapılınca sözünden döndü ve konya'ya geri sürdü atını. ancak bu ihanete rağmen imparator geri dönmedi ve takviye güçler ile kastamonu'ya saldırdı ve burayı ele geçirdi. bununla kalmayıp çankırı ve civarının da egemenliğini ele geçirdi.ancak çok geçmeden yine türkler buraları ele geçirmiştir.
    kilikya seferi bu dönemde önemli yeri olan seferlerden biridir(1136/37). ermenilere karşı düzenlenmiştir. bu seferde bizans oldukça önemli yerlerin hakimiyetini tekrar eline geçirme şansı bulmuştur. bu seferde imparatoru en zorlayan yerlerden biriyse baka kalesinin fethi olarak gösterilebilir. yine anazbara fethinde de oldukça güçlükler ile karşılaşmasına rağmen burayı da büyük bir azim göstererek bizans hakimiyetine sokmuştur. fetihler dalgalar halinde yayılıyordu.halep'e taarruz edildi.ancak burada umduğundan büyük bir orduyla karşılaşan bizans geri dönmek zorunda kaldı. buradan ayrılan bizans ordusu kefertap şehrine saldırdı ve burayı da ele geçirdi. ardından şeyzer üzerine yüründü ancak burada da büyük bir direnişle karşılaşınca kuşatmayı kaldırdı. bu kuşatma sonunda antakya'ya yola çıkıldı. burada korkudan ötürü bizans'a bağlılığını çeşitli yollardan gösterdi. ardından klikya'ya doğru yola çıkıp vahka ve kapniskertiyi ele geçirmiştir. sonrasında başkente dönmüştür. bu üç yıl süren geniş kapsamlı bir doğu seferi olarak ioannesin başarılarıyla taçlanmış önemli bir sefer olarak bizans tarihinde yerini almıştır.
    imparator neredeyse hiç vakit kaybetmeden karadeniz yönüne doğru bir sefere kalkışmıştır. niksar üzerine ciddi bir sefer düzenlendi ancak burada çok güçlenen muhammed oldukça iyi bir savunmayla bizans'ı mağlup etti. bu kuşatmada en önemli noktaysa ioannesin oğlu manuelin düşmanla birebir savaşıp kendisini göstermesiydi. buradan başarısızlıkla dönerken ordusunu beyşehir gölü civarına yönlendirdi. ancak yine işler istediği gibi gitmedi, çünkü romalı halk türkler ile birlikte onlara karşı saldırıyordu. buradan da üzüntüyle ayrılıp antakya'ya doğru, isyan eden raymond'a karşı ordusuyla sefere çıktı (1142). klikya'ya vardığında dinlenip av yapmak istedi burada eline zehirli bir ok batması sonucunda zehirlendi ve sarayda değil çadırında öldü.
    bu son seferi hakkında söylenilmesi gereken en önemli şey; ordu oldukça yorgun ve bitap düşmüş üç yıllık bir doğu seferinin ardından hemen yeni bir sefer düzenlenmiştir. askerler buna her nekadar tepki verse de imparator fikrinden caymadı ve askerler isteksiz bir şekilde yola koyuldu. zaten sonuç olarak bu sefer başarısızlıklar yumağı şeklinde, isteksiz askerlerin katıldığı bir sefer olarak neticelenmiştir. genel anlamda ioannes komnenos döneminde yapılan askeri hareketler göz önüne alındığında askerlerin karşı çıktığı bu sefer, dönemi içersinde yaşanan en başarısız seferdir. bu hayatının son dönemlerine tekabül eden başarısızlık dışında ioannes döneminde ki askeri hareketler aslında başarılı sayılabilmektedir.

    siyasal durum:

    ioannes komnenos dönemi siyasal durum oldukça hareketli ve dengelerin her an değişebildiği bir dönemdir. anadolu'da danişmentler ve selçuklular önü alınamayan bir büyüme içersindeydi. ermeniler ve sırplar da çok güçlü olmamalarına rağmen bu karışık siyasal durumu fırsat bilip arada sırada bizans ile yaptığı anlaşmaları hiçe saymıştır. balkanlar'da macarlar artık bizans'a karşı iyiden iyiye diş biliyor ve tahrik saldırıları düzenliyordu. bizans sürekli bir batıda bir doğuda seferlere çıkıyordu. tam anlamıyla yalnız ve mahallenin sevilmeyen çocuğu olmaya başlamıştı.
    bütün bu dış tehdit ve kargaşa durumu içersinde, bizans tahtının varisi konusunda da artık belirginleşmesi gereken bazı konular su yüzüne çıkmaya başlamıştı. şöyle ki; imparatorun büyük oğullarından ikisi ölmüştü. en büyük oğlu olarak da korkak, bunun yanında zalim isaakios tahtın varisi durumuna gelmişti. imparator isaakos'dansa manuel'in imparatorluğa uygun olduğunu düşünmekteydi. bu bağlamda imparatorluğun önde gelenlerine durumu izah etti ve kendinden sonra başa geçmesi gereken isaakos yerine manueli veliaht kılarak bir sonraki dönemin siyasal vaziyetini de güvence altına almak istemiştir.
    iki eserde de hernekadar mevcut durum sanki bizans lehine gibi verilse de işin aslı tam tersidir. kalıcı zaferler elde edilemiyordu. saray içi çekişmeler,aynı kandan gelen kimselerin düşmanca tavırları ve bunun yanına da dış etkenlerde eklenince bizans giderek içine kapanmaya başlayan bir imparatorluk olmuştur.

    ekonomik durum:

    bizans ekonomik anlamda bu dönemlerde elbet o eski korkulan imparatorluk yıllarında ki ekonomiye sahip olmasa da dönemi içersinde bir toparlanma göstermiştir. yapılan seferlerde ganimetler orduyu oldukça cesaretlendirmiş ve dinç tutmuştur. vergilerin alımında da bu dönemde önemli problemler yaşanmamış ve ekonomik anlamda son yıllara oranla bir toparlanma sürecine gidilmiştir.

    sosyal durum:

    bu dönem içersinde sosyal durumda diğer dönemlere göre oldukça iyi vaziyettedir. sosyal huzuru bozan tek şey neredeyse gelen türk akınları olmuştur. türk akını tehlikesi olmayan yerlerde herhangi otoriteye karşı bir başkaldırı görülmemesinin yanında, ioannes komnenos'un bu dönemde kimseyi ölüm cezasına çarptırmaması da onun yönetim şekli için bize ışık tutmaktadır. halkın ona karşı büyük sevgisi ve güveni mevcuttu.hernekadar vergiler halkın sırtında büyük bir yük haline gelse de bu dönemde görülen halka karşı yumuşak tavır, sosyal düzende çatlakların oluşmasını önlemiştir . ioannes halkı şiddetle sindirmek yerine dini figürleri elinde sıkıca tutan bir imparator olarak halka kucak açmıştır.
  • aklıma geldikçe üzülürüm. annesi kahpe irene doukaina kendi öz oğlu ioannes komnenos yerine damadı nikephoros bryennios'u bizans tahtına geçmesi için desteklemiştir.
  • ölümü pisipisine denecek türdendir.
    ava gittiği sırada bir yaban domuzundan ürken atından düşmüş, düşerken sadaklıkta bulunan oklardan biri kolunu çizerek yaralamıştır. ancak bu ok düşmanlara atmak için ucuna zehir sürülen bir ok olduğundan kendisi zehirin etkisi ile kısa sürede ölmüştür.
hesabın var mı? giriş yap